Ýlahi Armaðan
Pages: 1
50. Meclis By: hafiza aise Date: 29 Ocak 2011, 16:49:49
50. MECLÝS

 

Bu konuþma Cuma sabahý medresede yapýldý.

Konuþma tarihi: Hicrî 18 Þaban 545, Milâdî 1150.


 

Kötü hâllerini ýslâh et, iyi olmaya bak. Özünden ve sözünden dedikoduyu at. Bunu Peygamberimiz emreder ve þöyle der: “Gücünüzün yettiði kadar, sýkýntý veren dünya iþlerini býrakýnýz.”

Ey dünyayý bilmez! Dünyanýn içini bilseydin onun kötü þeylerini almaya bakmazdýn. Onun bütünü bir derttir; gelse insaný yorar, gel­meyecek olsa üzer. Hakk'a karþý irfan sahibi olsaydýn, her þeye O'nun emri ile bakardýn. Lâkin O'na karþý cahilsin. Ne Rasûl (s.a.v) Efendi­miz’i, ne de diðer nebileri iyi tanýyorsun. Hele O'nun velî kullarýný hiç bildiðin yok.

Yazýk sana, senden önce gelenlere dünya neler etti, çoðunu bil­mektesin; ama hiç birinden öðüt aldýðýn yok. Dünyanýn içinden çýkýl­maz sýkýntýlý iþlerinden kurtulmaya bak. Allah'tan bunu iste. Dünya­nýn verdiði kisveyi çýkar ve hemen kaç. Nefse ait libasý da çýkar. Hakk'ýn kapýsýna yürü. En güç iþ, nefsin elinden kurtulmaktýr; on­dan kurtulunca, siva -Hakk'ýn zâtýndan gayri- da kendiliðinden silinir. Bu hâl, sivayý nefsin özü olarak anlarsan olur. Böyle ise nefsi býrakýnca Rabb’ini oracýkta bulursun. Orada, hemen nefsini O'na tes­lim et. O'na teslim olunca selâmeti bulursun.

 

* * *

 

Bütün iþlerini Hak uðruna yap, hidayeti bulursun. Þükür yolu­nu tut, nimetin artar.

Halký ve bütün varlýðýný O'na býrak. Hakk'a, sana yapýlan iþlerde itirazcý olma.

Allah yolcularý, Aziz ve Celil olana karþý herhangi bir talepte bu­lunmazlar. O'nun arzusuna karþý herhangi bir arzu izhar etmezler. Onlar dünyadan nasip almak için hýrsa kapýlmazlar. Baþkalarýnýn kýsmetine de bakmazlar. O yolculara katýlmayý dilersen dünya ve âhirette onlarla olmayý arzularsan, sözde ve iþte onlarla ol. Onlarýn arzusuna ve dileðine uy.

Her þeyi aksine yapar oldun, iþleri ters ettin. Hakk'a muhalefet ve O'na karþý çekiþme sana âdet oldu. Gece ve gündüz hâlin böyle... Sana emir veriyor ve “Þu iþi yap!” diyor. Fakat yapmýyorsun. Bir acayip hâl aldýn. Sanki O kul ve sen efendi! Bu ne hâldir! Böyle bir cesareti nereden alýyorsun? Hakk'ýn hilmi olmasaydý sana acýmadan vururdum, hiç acýmazdým. Arzu et­tiðin her þeyin aksini benden bulurdun.

Kurtuluþ istiyorsan O'nun önünde eðil; içini ve dýþýný huzura boð. Kötü hâllerin bende saklý; bir ruhsat hâli sayýyorum; yoksa hâ­lin fena olur. Emri yap, yasaktan kaç, kadere uy. Hakk'ýn huzurunda olduðunu bil, hiç konuþma, içini de sakla, dýþýný da... Bunlarý yaparsan dünya ve âhiretin iyiliðini bulursun.

Halka avuç açma; onlar âciz ve ihtiyaç içinde kývranan kimse­lerdir. Kendileri için bir þey yapmaya güçlü olmadýklarý gibi baþka­larý içinde yapamazlar.

Her þeye Hak'la sabret. O'ndan bir þey istediðinde acelece olma­sýný dileme. O bir þeyi geç verince, cimrilikle ithama kalkma. Ve töhmet etme. O sizi sizden daha iyi düþünür. Sen kendini O'nun dü­þündüðü kadar düþünmezsin. Bazý büyükler, Hak Teâlâ'nýn kuvve­tini, kudretini kendi özlerinde sezip anladýktan sonra: “Bana ne iþ kaldý?” derler.

Yâni: “Bütün tasarruf O'nun; beni benden iyi düþünüyor. Bana ne güç kalýyor, ne kuvvet.” demek isterler.

Size düþen, Hakk'a uyar olmaktýr. O size yarayaný sizden daha iyi bilir. O, içinde iyilik bulunaný size bildirmez, ama kendisi bilir. Hak Teâlâ bu hâli anlatmak için þöyle buyurur: “Olur ki, bir þey sizin için hayýrlý iken, siz onu hoþ görmezsiniz. Yine olur ki, bir þey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (el-Bakara, 2/216)

 

* * *

 

Bir kimse Hak yola girmek isterse önce nefsini terbiye etmeli. Nefis, kötü edeplidir ve her zaman kötüyü emreder. Hakk'a karþý hu­zurun nasýl, O'na nasýl yol almaktasýn? Nefsini terbiye et ve hâlini düþün. Nefis Hakk'a boyun eðinceye kadar çabala. Hakk'a uyarsa yanýna al, Hak kapýsýna götür. Sakýn nefse uyma; ancak çeþitli yol­lardan ýslâh ettikten sonra… Ve Hakk'ýn vereceði mükâfat ve cezaya inandýktan sonra...

Nefis, Hakk'ý görmez... Saðýrdýr ve aklý bir þeye ermez. Ayrýca Yaratan'ýn kudretini de bilmez ve O'na düþman olur. Devamlý çalýþ­ma ile onun gözlerini açmak kabil olur. Devamlý mücadele, nefsin kulaðýna Hakk'ý duyurur ve diline de söyletir. Mücahede iledir ki ne­fis, akla erer ve cehli yok olur; Yaratan'ýna karþý düþmanlýðý kaybo­lur.

Nefsinle cenk için azme, sebata ve mertliðe ihtiyaç vardýr. Müca­hede, anbean günbegün ve senebesene sürekli olmalýdýr. Bir zaman mücahede edip sonra serbest olmak neye yarar? Bir gün akþamlý sa­bahlý mücadele edip bir an baþý boþ býrakmak, her þeyi yýkar, ele bir þey geçirmez. Hem bu çalýþma, bir disiplin de sayýlmaz.

Nefse açlýk kamçýsýný vur, kötü isteklerinden alýkoy. Hakký olaný da ver. Onun sýrtýna bin, kýlýcýndan ve býçaðýndan korkma. Onun kýlýcý kuru ottur, çelikten deðildir. Nefisten korkma, o kuru gürültü ile lâf atar. Yalan söyler, doðruluk etmez. Ahdi vardýr, vefasý bulunmaz. Onda sadakatle sevgi eseri olmaz. Nefsin bütün hâli akar gider. Dev­leti, saltanatý olmaz.

Nefsin þahý iblistir. Doðru olan hiç bir iman sahibine iblisin diþi batmaz. Ne muhalefet edebilir ne de düþmanlýk... Ýblisin hâli böyle olunca emrinde gezen nefis, nasýl iman sahiplerine dokunabilir?

Ýblisi kendi kuvvetiyle cennete girdi ve Âdem Peygamber’i oradan çýkardý sanma. Aziz ve Celil olan Hak, ona kuvvet verdi ve bu çýkar­ma iþine sebep kýldý. Esasta onun geçerli kuvveti yoktur, hepsi Hakk'ýndýr.

Ey akýldan az nasip alan, Aziz ve Celil olan Hakk'ýn kapýsýndan kaçma. Sana verdiði tecrübe yollu bela, O'na karþý gönlüne soðukluk düþürmesin. Sana yarayaný O daha iyi bilir. O'nun sana gönderdiði belâ bir hikmet ve kaideye baðlýdýr.

Belâ gelince olduðun yerde kal. Ve hatalarýný ara; bulunca, tevbeyi, istiðfarý artýr. Sabýr iste, tevbeyi tutmak için sebat dile. O'nun kudret eli önünde dur, rahmet eteklerine yapýþ; o dar hâlin gitmesi­ni dile ve o hâlde bulunan iyiyi ara.

Kurtulup ararsan, Allah'ýn hükmünü bilen zâtý bul. Onun bilgi­si sana bilediðini öðretir, terbiye eder ve Hakk'a giden yolu tanýtýr.

Hak yola gitmekte olana bir önder ve delil gerek. Hak yolcusu, akrep ve âfetlerle dolu, susuzluðu çok, yýrtýcý hayvanlarý bol bir sah­radadýr. Önder o yolcuyu alýr; suyu, aðaçlarý ve meyvesi bol olan yere götürür. Yalnýz baþýna yola çýkan hemen herkesin, yýrtýcý hayvan, yý­lan ve akrep nevinden haþarata rastlamasý mümkündür. Ve bir çok âfetler insaný sarabilir.

 

* * *


 

Ey dünya yolunda giden, sakýn kervandan ayrýlma; delili ve iyi arkadaþlarýný býrakma. Aksi hâlde malýný ve mülkünü verdiðin gibi caný da elden çýkarýrsýn. Ve sen ey âhiret yoluna revan olan, önderi býrakma; gideceðin yere kadar onun peþini takip et. Ona karþý iyi davran. Onun sözünden çýkma. Onun görüþünü benimse. O sana her þeyi belletir. Ve Hak Teâlâ'nýn yakýnlýðýna vardýrýr. Sonra kendisi aradan çýkar, seni vekil eder. Bunlara sebep temiz olman, doðru ol­man ve iþlere sükûtla baðlanmýþ olmandýr. Ve arz edilen sebepler yü­zünden sen de yolculara emir olur, cümle kervan ehline sultan kýlý­nýrsýn.

Kafile delili, seni vekil tayin eder, bineðine seni bindirir, Peygam­ber’in kapýsýna varýncaya kadar ondan indirilmezsin. Ayan gözüyle Peygamber’e teslim edilirsin; Peygamber’e tam yakýnlýk nurunu taþý­yanlardan olursun. Daha sonra kalplere sultan olursun. Hâllerin tercümaný, mâna âleminin tefsircisi ve Hak'la kullar arasýnda bir elçi olursun. Bu hâller devam ederken Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in nu­runda, terbiye edilen bir köle olursun. Bir defa kullara gelir, sonra Yaratan'a uçarsýn. Bu yüce varlýk arasýnda varlýðýný kaybeden bir fâni olursun.

Anlattýðýmýz þeyler, dýþ temizliði ve boþ temenni ile olmaz. Kalplere yerleþen nur var ya, iþte onunla olur. O nurun yerleþmesi için kal­bi temiz etmek gerek. Onun temizliðini de amel gösterir. Amelin, yâni yapýlan iþin tasdikinden geçmeyen kalp temizliði boþ ümitten baþka bir þey deðildir.

Caný ve baþý ile Hak yoluna koyulmuþ olanlar, kabileler halký ara­sýnda paylaþýlmaz bir kýymet olur. Onu çýkaran, milyon kabileden biri olabilir. Nefsin veya nefesin sonu gelince, cihan ancak bir zat yetiþti­rebilir.

O büyük zâtlar, Hak kelâmýný kalp yönünden iþitirler, mâna âle­minde duyarlar. Ve onu, duygularýný iþe vermek sureti ile benlikleri­ne tasdik ettirirler.

Ey cahiller, tevbe yolu ile Allah'a dönünüz. Doðru zâtlarýn geç­tiði caddeye iç âleminizden yöneliniz. Sözde ve iþte o büyüklere tâbi olunuz. Yolunu sapýtan ve nereye gittiðini bilmeyen içi bozuklara baðlanmayýnýz. Âhireti býrakýp dünyaya talip olan kimselerin batak­lýðýna dalmayýnýz. Onlar Hak caddeyi bir yana býrakanlardýr. Onlar­dan önce gelen iyilerin yoluna koyulmadýlar. Solu takip edip gittiler, olmayýnca geri döndüler. Bir türlü önce gidenlerin doðru yoluna ko­yulmadýlar. Geçen büyük zâtlarýn yolu, Hak Teâlâ'nýn kurmuþ oldu­ðu büyük caddedir. Asýl marifet onu bulup gitmektedir. Esas cadde­ye girdikten sonra o yolu bulmak da güç deðildir.

 

* * *


 

Ey evlat! Þu dünyada içlerine girip hoþbeþ ettiðin kimseleri ya­rýn görmen kabil deðildir. Onlarla aran açýlacak. Bu hâli görmeden kötü arkadaþlarýndan ayrýlmak istemezsin. O kötü kiþiler, seni Hak'tan ayýranlardýr. Hakk'ýn yabancýsý olan onlardýr. Mutlaka halkla temas gerekli ise þüpheli iþleri dahi yapmayan, zâhid, irfan sahibi ve bildiði ile amel edip Hakk'ý dileyenleri ara. Ve Hakk'ýn arzu ettiði zâtlarý bul.

Seni kullardan kurtaran ve Hakk'a götüren kimselerle ol; Hak yakýnlýðýný saðlayan kimseleri bul. Seni kim bataklýktan çýkarýr, doð­ru yola koyarsa onu dile. Gözlerini dünyadan çeviren ve âhirete aç­týran zâtý sor. Dünyanýn katlarýný gözünden silip öbür âlemin köþkleri­ni göstereni iste. O kimse ki, seni periþan hâlinden çeker ve nurlu âle­min hoþluðuna götürür, iþte sana o yarar. Saydýðýmýz vasýtalarý benli­ðinde taþýyan kimseleri ara ve arkadaþ ol. Sözleri acý da gelse dayanmayý bil. Emrini ve yasaðýný kabullen; hayrýn peþinini ve geleceðini hemen görürsün. Kahraman ol, sabýrlý kiþi kahramandýr. Þecaatin, bir anlýk sabýrdan ibaret olduðu malûmdur.

Seleyi sepeti al, amel kapýsýnda otur. Çünkü bugün yaptýðýn iþ kadar yarýn iþleme tâbi tutulursun.

Sebeplerin hakkýný öde. Tevekküle düþ, iþler nerede yapýlýyorsa oraya koþ ve orada kal. Elinde taþýdýðýn ve üzerinde tuttuðun þeyleri alýp karþýlýðýný vermezlerse üzülme. Yerinden kýpýrdama. Seni bir ba­yaðý kimse iþine çaðýrýrsa kendini tevekkül denizine at. Sebeple, on­larý Yaratan'ý bir gör. Hocana karþý iyi edepli ol; sessiz hâlin, sözün­den çok olsun. Bu hâl, öðreneceðin þeyler için daha yararlý olur; sana bilmediðini öðreten zâtýn kalbine daha yakýn kýlar.

Ýyi edep seni arzularýna daha yakýn kýlar, kötü edep ise uzak kýlar.

Sen bu hâlinle edebi nasýl bulabilirsin ki, hiç edep sahipleriyle bir olduðun yok. Hocaný memnun etmiyorsun. Neyi öðrenebilirsin ki. Onun için kalbinde iyi duygu beslemiyorsun.

 


radyobeyan