Diyanet Ýþleri Meali
Pages: 1
Kehf suresi By: hafiza aise Date: 26 Ocak 2011, 21:23:51
KEHF SURESÝ (18)

Bismillahirrahmanirrahim

18/1-4. Hamd Allah'a mahsustur ki, kendi katýndan þiddetli bir baskýný haber vermek ve yararlý iþ yapan müminlere, içinde temelli kalacaklarý güzel bir mükafatý müjdelemek ve : "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarmak için kuluna eðri bir taraf býrakmadýðý dosdoðru Kitap'ý indirmiþtir.

18/5. Allah'ýn çocuk edindiðine dair ne kendilerinin ve ne de babalarýnýn bir bilgisi vardýr. Aðýzlarýndan çýkan söz ne büyük iftiradýr. Onlar yalnýz ve yalnýz yalan söylerler.

18/6. Bu söze inanmayanlarýn ardýndan üzülerek nerdeyse kendini mahvedeceksin!

18/7. Ýnsanlarýn hangisinin daha iyi iþ iþlediðini ortaya koyalým diye, yeryüzünde olan þeyleri, yeryüzünün süsü yaptýk.

18/8. Þüphesiz Biz, yeryüzünde olanlarý kupkuru bir toprak haline getirebiliriz.

18/9. Yoksa sen Maðara ve Kitap ehlini þaþýlacak ayetlerimizden mi zannettin?

18/10. Birkaç genç maðaraya sýðýnmýþ: "Rabbimiz! Katýndan bize rahmet ver ve iþimizde doðruyu göster, bizi baþarýlý kýl" demiþlerdi.

18/11-12. Maðaranýn içinde onlarý yýllarca uyuttuk; sonra, iki taraftan hangisinin bekledikleri sonucu iyi hesaplamýþ olduðunu belirtmek için onlarý uyandýrdýk.*

18/13-15. Onlarýn olayýný sana Biz gerçek olarak anlatýyoruz: Onlar Rablerine inanmýþ birkaç gençti. Onlarýn hidayetlerini artýrmýþ ve kalblerini pekiþtirmiþtik. Durup, þöyle demiþlerdi: "Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir, O'nu býrakýp baþka bir tanrýya yalvarmayýz, yoksa and olsun ki, batýl söz söylemiþ oluruz. Þu bizim milletimiz, Allah'ý býrakýp O'ndan baþka tanrýlar edindiler. Onlarýn gerçek olduðuna apaçýk delil getirmeleri gerekmez mi? Allah'a karþý yalan uydurandan daha zalim kimdir?"

18/16. Onlara: "Siz onlardan ve Allah'tan baþka taptýklarýndan ayrýldýnýz, bunun için maðaraya girin ki, Rabbiniz size rahmetini yaysýn ve size iþinizde kolaylýk göstersin" denildi.

18/17. Baksaydýn, güneþin maðaralarýnýn sað tarafýndan doðup meylettiðini, sol tarafýndan onlara dokunmadan battýðýný, onlarýn da maðaranýn geniþçe bir yerinde bulunduðunu görürdün. Bu, Allah'ýn mucizelerindendir; Allah'ýn doðru yola eriþtirdiði kimse hak yoldadýr. Kimi de saptýrýrsa artýk ona, doðru yola götürecek bir rehber bulamazsýn.*

18/18. Maðara ehli uykuda iken sen onlarý uyanýk sanýrdýn. Biz onlarý saða ve sola döndürürdük. Köpekleri dirseklerini eþiðe uzatmýþtý. Onlarý görsen, için korkuyla dolar, geri dönüp kaçardýn.

18/19. Birbirlerine sorsunlar diye onlarý uyandýrdýk. Ýçlerinden biri: "Ne kadar kaldýnýz?" dedi. "Bir gün veya daha az bir müddet kaldýk" dediler. "Ne kadar kaldýðýnýzý Rabbiniz daha iyi bilir. Paranýzla birinizi þehre gönderin, sakýn sizi kimseye duyurmasýn" dediler.

18/20. "Zira onlarýn sizden haberi olacak olursa, ya taþlayarak öldürürler veya dinlerine döndürürler ve bu takdirde asla kurtulamazsýnýz."

18/21. Böylece, Allah'ýn sözünün gerçek olduðunu ve kýyametin kopmasýndan þüphe edilemeyeceðini bilmeleri için, insanlarýn onlarý bulmalarýný saðladýk. Nitekim halk, bunlarýn hakkýnda çekiþip duruyor: "Onlarýn maðaralarýnýn çevresine bir bina kurun" diyorlardý. Oysa, Rableri onlarý çok iyi bilir. Tartýþmayý kazananlar: "Onlarýn maðaralarýnýn çevresinde mutlaka bir mescid kuracaðýz" dediler.

18/22. Karanlýða taþ atar gibi, "Maðara ehli üçtür, dördüncüleri köpekleridir" derler, yahut, "Beþtir, altýncýlarý köpekleridir" derler, yahut "Yedidir, sekizincileri köpekleridir" derler. De ki: "Onlarýn sayýsýný en iyi bilen Rabbim'dir. Onlarý pek az kimseden baþkasý bilmez." Bunun için, onlar hakkýnda, bu kýsaca anlatýlanýn dýþýnda, kimseyle tartýþma ve onlar hakkýnda kimseden bir þey sorma.*

18/23-4. Herhangi bir þey için, Allah'ýn dilemesi dýþýnda: "Ben yarýn onu yapacaðým" deme. Unuttuðun zaman Rabbini an ve þöyle de: "Umulur ki, Rabbim beni doðruya daha yakýn olana eriþtirir."

18/25. Onlar maðaralarýnda üçyüz dokuz yýl kaldýlar.

18/26. De ki: "Onlarýn ne kadar kaldýklarýný en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybý O'na aittir. O, ne mükemmel görendir! O ne mükemmel iþitendir! Ýnsanlarýn O'ndan baþka dostu yoktur. O, hiç kimseyi hükümranlýða ortak kýlmaz."

18/27. Rabbinin Kitap'ýndan sana vahyolunaný oku; O'nun sözlerini deðiþtirecek yoktur. O'ndan baþka bir sýðýnýlacak da bulamazsýn.

18/28. Sabah akþam Rablerinin rýzasýný dileyerek O'na yalvaranlarla beraber sen de sabret. Dünya hayatýnýn güzelliklerini isteyerek gözlerini o kimselerden ayýrma. Bizi anmasýný kendisine unutturduðumuz ve iþinde aþýrý giderek hevesine uyan kimseye uyma.

18/29. De ki: "Gerçek Rabbinizdendir." Dileyen inansýn, dileyen inkar etsin. Þüphesiz zalimler için, duvarlarý çepeçevre onlarý içine alacak bir ateþ hazýrlamýþýzdýr. Onlar yardým istediklerinde, erimiþ maden gibi yüzleri kavuran bir su kendilerine sunulur. Bu ne kötü bir içecek ve cehennem ne kötü bir duraktýr!

18/30-31. Ýyi hareket edenin ecrini zayi etmeyiz. Doðrusu, inanýp yararlý iþ yapanlara, iþte onlara, içlerinden ýrmaklar akan Adn cennetleri vardýr. Orada altýn bilezikler takýnýrlar, ince ve kalýn ipekliden yeþil elbiseler giyerek tahtlarý üzerinde otururlar. Ne güzel bir mükafat ve ne güzel yaslanacak yer!*

18/32. Onlara iki adamý misal olarak göster: Birine iki üzüm baðý verip, etrafýný hurmalýklarla çevirmiþ ve aralarýnda ekinler bitirmiþtik.

18/33. Her iki bahçe de ürünlerini vermiþlerdi, hiçbir þeyi de eksik býrakmamýþlardý. Ýkisinin arasýndan bir de ýrmak akýtmýþtýk.

18/34. Onun gelirleri de vardý. Bu yüzden, arkadaþiyle konuþurken: "Ben malca senden zengin, nüfusça da senden daha itibarlýyým" dedi.

18/35-36. Kendisine böylece yazýk ederek bahçesine girerken: "Bu bahçenin batacaðýný hiç zannetmem. Kýyametin kopacaðýný da sanmýyorum. Eðer Rabbime döndürülürsem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum" dedi.

18/37-41. Kendisiyle konuþtuðu arkadaþý ona: "Seni topraktan, sonra nutfeden yarataný, sonunda de seni insan kýlýðýna koyaný mý inkar ediyorsun? Ýþte O benim Rabbim olan Allah'týr. Rabbime kimseyi ortak koþmam. Bahçene girdiðin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakýmýndan daha az buluyorsan da: "Maþallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!" demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabilir. Yahut suyu çekilir bir daha da bulamazsýn" dedi.

18/42. Nitekim, ürünleri yok edildi; baðýn altüst olmuþ çardaklarý karþýsýnda, sarfettiði emeðe içi yanarak ellerini oðuþturup "Keþke Rabbime kimseyi ortak koþmasaydým" diyordu.

18/43. Ona, Allah'tan baþka yardým edebilecek adamlarý da yoktu, kendi kendini de kurtaramadý.

18/44. Ýþte burada kudret ve hakimiyet, varlýðý gerçek olan Allah'ýndýr. Mükafatlandýrma bakýmýndan hayýrlý olan da, sonuçlandýrma yönünden hayýrlý olan da O'dur.*

18/45. Onlara, dünya hayatý misalinin týpký þöyle olduðunu anlat: Gökten indirdiðimiz su ile yeryüzünde yetiþen bitkiler birbirine karýþýr, ama sonunda rüzgarýn savuracaðý çerçöpe döner. Allah her þeyin üstünde bir kudrete sahip olandýr.

18/46. Mal ve oðullar, dünya hayatýnýn süsüdür. Ama baki kalacak yararlý iþler, sevab olarak da, emel olarak da, Rabbinin katýnda daha hayýrlýdýr.

18/47. Bir gün daðlarý yürütürüz de yeri dümdüz görürsün. Hiçbirini býrakmaksýzýn diriltip bir araya toplarýz.

18/48. Dizi dizi Rabbine sunulduklarýnda onlara: "And olsun ki, sizi ilk defa yarattýðýmýz gibi Bize geldiniz. Sizi bir yere toplamak için söz vermediðimizi iddia etmiþtiniz deðil mi?" denir.

18/49. Amel defteri ortaya konunca, suçlularýn, onda yazýlý olanlardan korktuklarýný görürsün, "Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasýl olmuþ da küçük büyük bir þey býrakmadan hepsini saymýþ!" derler. Ýþlediklerini hazýr bulurlar. Rabbin kimseye haksýzlýk etmez.*

18/50. Meleklere: "Adem'e secde edin" demiþtik. Ýblis'ten baþka hepsi secde etmiþti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruðu dýþýna çýktý. Ey insanoðullarý! Siz Beni býrakýp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düþmandýr. Kendilerine yazýk edenler için bu ne kötü deðiþmedir!

18/51. Oysa Ben onlarý ne göklerin ve yerin yaratýlmasýnda ve ne de kendilerinin yaratýlmasýnda hazýr bulundurdum. Saptýranlarý hiçbir iþte asla yardýmcý da edinmedim.

18/52. O gün Allah: "Bana ortak olduklarýný iddia ettiklerinize seslenin" der. Onlarý çaðýrýrlar, fakat hiçbirisi onlarýn çaðrýlarýna gelmez. Aralarýna bir cehennem deresi koyarýz.

18/53. Suçlular ateþi görürler ve ona düþeceklerini anlarlar, fakat ondan kaçacak yer bulamazlar.*

18/54. And olsun ki, Biz bu Kuran'da insanlara türlü türlü misali gösterip açýkladýk. Ýnsanýn en çok yaptýðý iþ tartýþmadýr.

18/55. Ýnsanlara doðruluk rehberi gelmiþken, onlarý inanmaktan, Rablerinden maðfiret dilemekten alýkoyan öncekilere uygulananýn kendilerine de uygulanmasýný veya gözleri göre göre azaba uðramayý beklemeleridir.

18/56. Biz peygamberleri ancak müjdeci ve uyarýcý olarak göndeririz. Oysa inkarcýlar hakký batýlla ortadan kaldýrmak için çekiþirler. Ayetlerimizi ve kendilerine yapýlan uyarmalarý alaya alýrlar.

18/57. Rabbinin ayetleri kendisine hatýrlatýlmýþken onlardan yüz çeviren ve önceden yaptýklarýný unutan kimseden daha zalim var mýdýr? Kuran'ý anlarlar diye kalblerine örtüler, kulaklarýna da aðýrlýk koyduk. Sen onlarý doðru yola çaðýrsan da asla doðru yola gelmezler.

18/58. Bununla beraber, Rabbin maðfiret ve merhamet sahibidir. Eðer onlarý, yaptýklarýndan dolayý hemen hesaba çekmek isteseydi, azaba uðratmakta acele ederdi. Ama onlarýn bir vadesi vardýr. Ondan kaçýp sýðýnacak yer bulamazlar.

18/59. Haksýzlýklarýndan ötürü iþte yok ettiðimiz þehirler! Onlarý yok etmek için bir süre tayin etmiþtik.*

18/60. Musa, genç arkadaþýna: "Ben iki denizin birleþtiði yere ulaþmaða, yahut yýllarca yürümeye kararlýyým" demiþti.

18/61. Ýkisi, iki denizin birleþtiði yere ulaþýnca, balýklarýný unutmuþlardý, balýk bir delikten kayýp denizi boyladý.

18/62. Oradan uzaklaþtýklarýnda Musa, yanýndaki gence: "Azýðýmýzý çýkar, and olsun bu yolculuðumuzda yorgun düþtük" dedi.

18/63. O da: "Bak sen! Kayalýða vardýðýmýzda balýðý unutmuþtum. Bana onu hatýrlamamý unutturan ancak þeytandýr. Balýk þaþýlacak þekilde denizde yolunu tutup gitmiþ" dedi.

18/64. Musa: "Ýstediðimiz zaten buydu" dedi. Hemen geldikleri yoldan izleri üzerinde geri döndüler.

18/65. Bu arada ikisi katýmýzdan kendisine bir rahmet verdiðimiz ve kendisine ilim öðrettiðimiz kullarýmýzdan birini buldular.

18/66. Musa ona: "Sana öðretileni bana hayra götüren bir bilgi olarak öðretmen için peþinden gelebilir miyim?" dedi.

18/67-68. O: "Sen doðrusu benim yaptýklarýma dayanamazsýn, bilgice kavrayamadýðýn bir þeye nasýl dayanabilirsin?" dedi.

18/69. Musa: "Ýnþallah sabrettiðimi göreceksin, sana hiçbir iþte baþ kaldýrmayacaðým" dedi.

18/70. O da: "O halde, bana uyacaksan, ben sana anlatmadýkça herhangi bir þey hakkýnda bana soru sormayacaksýn" dedi.*

18/71. Bunun üzerine kalkýp gittiler; sonunda bir gemiye bindiklerinde, o gemiyi deliverdi; Musa: "Gemiyi içindekileri boðmak için mi deldin? Doðrusu þaþýlacak bir þey yaptýn" dedi.

18/72. Musa'ya: "Ben sana yaptýðým iþlere dayanamazsýn demedim mi?" dedi.

18/73. Musa: "Unuttuðum için bana çýkýþma, gücümün yetmediði þeyden beni sorumlu tutma" dedi.

18/74. Yine gittiler; sonunda bir erkek çocuða rastladýlar, o hemen onu öldürdü. Musa: "Bir cana karþýlýk olmaksýzýn masum bir cana mý kýydýn? Doðrusu pek kötü bir þey yaptýn" dedi.

18/75. O: "Ben sana, yaptýðým iþlere dayanamazsýn demedim mi?" dedi.

18/76. Musa: "Bundan sonra sana bir þey sorarsam bana arkadaþ olma, o zaman benim tarafýmdan mazur sayýlýrsýn" dedi.

18/77. Yine yola koyuldular; sonunda vardýklarý bir kasaba halkýndan yiyecek istediler. Kasaba halký, bu ikisini misafir etmek istemedi. Ýkisi, þehrin içinde yýkýlmaða yüz tutan bir duvar gördüler, Musa'nýn arkadaþý onu doðrultuverdi; Musa: "Dileseydin buna karþý bir ücret alabilirdin" dedi.

18/78. O þöyle söyledi: "Ýþte bu, seninle benim ayrýlmamýzý gerektiriyor; dayanamadýðýn iþlerin yorumunu sana anlatacaðým"

18/79. "Gemi, denizde çalýþan birkaç yoksula aitti; onu kusurlu kýlmak istedim, çünkü peþlerinde her saðlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardý."

18/80. "Oðlana gelince; onun ana babasý inanmýþ kimselerdi. Çocuðun onlarý azdýrmasýndan ve inkara sürüklemesinden korkmuþtuk.

18/81. Rablerinin o çocuktan daha temiz ve onlara daha çok merhamet eden birini vermesini istedik."

18/82. "Duvar ise, þehirde iki yetim erkek çocuða aitti. Duvarýn altýnda onlarýn bir hazinesi vardý; babalarý da iyi bir kimseydi. Rabbin onlarýn erginlik çaðýna ulaþmasýný ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çýkarmalarýný istedi. Ben bunlarý kendiliðimden yapmadým. Ýþte dayanamadýðýn iþlerin içyüzleri budur."*

18/83. Sana Zülkarneyn'i sorarlar, "Onu size anlatacaðým" de.

18/84. Doðrusu biz onu yeryüzüne yerleþtirmiþ ve her þeyin yolunu ona öðretmiþtik.

18/85. O da bir yol tuttu.

18/86. Sonunda güneþin battýðý yere ulaþýnca onu, kara balçýklý bir suda batýyor gördü. Orada bir millete rastladý. "Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin" dedik.

18/87-88. "Haksýzlýk yapana azap edeceðiz, sonra Rabbine döndürülür, onu görülmemiþ bir azaba uðratýr; ama inanýp yararlý iþ iþleyene, mükafat olarak güzel þeyler vardýr, ona buyruðumuzdan kolay olaný söyleriz" dedi.

18/89. Sonra yine bir yol tuttu.

18/90. Sonunda güneþin doðduðu yere ulaþýnca, güneþi, kendilerini elbise, bina gibi þeylerle örtmediðimiz bir millet üzerine doðuyor buldu.

18/91. Ýþte bunun gibi, onun yaptýklarýnýn hepsini baþtanbaþa biliyorduk.

18/92. Sonra yine bir yol tuttu.

18/93. Sonunda, iki daðýn arasýna varýnca, orada nerdeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladý.

18/84. Dediler ki: Zülkarneyn! Doðrusu Yecüc ve Mecüc bu ülkede bozgunculuk yapýyorlar. Bizimle onlarýn arasýna bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?

18/95-96. "Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gücünüzle yardým edin de sizinle onlarýn arasýna saðlam bir sed yapayým. Bana demir kütleleri getirin" dedi. Bunlar iki daðýn arasýný doldurunca: "Körükleyin" dedi. Demirler akkor haline gelince; "Bana erimiþ bakýr getirin de üzerine dökeyim" dedi.

18/97. Artýk Yecüc ve Mecüc onu ne aþabildiler ve ne de delip geçebildiler.

18/98. Zülkarneyn: "Ýþte bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin tayin ettiði zaman gelince onu yerle bir eder; Rabbimin verdiði söz gerçektir" dedi.

18/99. Biz o gün onlarý býrakýrýz, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sura üflenince hepsini bir araya toplarýz.

18/100-101. Gözleri bizim öðüdümüze karþý kapalý olan ve öfkelerinden onu dinlemeye tahammül edemeyen kafirlere o gün cehennemi öyle bir gösteririz ki!*

18/102. Ýnkar edenler, Beni býrakýp da kullarýmý dost edinmelerini yeterli mi sandýlar? Doðrusu biz cehennemi inkarcýlara konak olarak hazýrladýk.

18/103. "Size, amelce en çok kayýpta bulunanlarý haber verelim mi?" de.

18/104. Dünya hayatýnda, çalýþmalarý boþa gitmiþtir, oysa onlar güzel iþ yaptýklarýný sanýyorlardý.

18/105. Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuþmayý inkar edenlerdir. Bu yüzden iþleri boþa gitmiþtir. Kýyamet günü Biz onlara deðer vermeyeceðiz.

18/106. Ýþte onlarýn cezasý; inkarlarýna, peygamberlerimi ve ayetlerimi alaya almalarýna karþýlýk olarak, cehennemdir.

18/107. Ama inanýp yararlý iþ iþleyenlerin konaklarý Firdevs cennetleridir.

18/108. Orada temelli kalýrlar, baþka bir yere gitmek istemezler.

18/109. De ki: "Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadarýný da katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden denizler tükenirdi."

18/110. De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir insaným; ancak bana tanrýnýzýn tek bir Tanrý olduðu vahyolunuyor. Rabbine kavuþmayý uman kimse yararlý iþ iþleþin ve Rabbine kullukta hiç ortak koþmasýn."*

Ynt: Kehf suresi By: ceren Date: 26 Haziran 2018, 04:36:20
Esselamu aleyküm. Rabbim razý olsun bilgilerden kardeþim. ..
Ynt: Kehf suresi By: Bilal2009 Date: 26 Haziran 2018, 05:01:40
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doðrularýn yolundan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan