Mehrin cinsi By: sidretül münteha Date: 26 Ocak 2011, 17:07:18
c-Mehr'in Cinsi:
Mehrin cinsine gelince: Temellük (mülk edinme) edilebilen ve herhangi bir satýn almada bedel olabilen bir þey, mehir olabilir. Bunda müttefik olan ulema bu mes'elede ancak -mehir olarak kadýna bir hizmet görmek ve cariyeyi de azadlayýp bu azadlamayý ona mehir saymak caiz midir, deðil midir diye -iki konuda ihtilâf etmiþlerdir. Birinci konuda îmarn Mâlik'ten «Caizdir», «caiz deðildir» ve «mekruhtur» diye -üç kavil rivayet olunmuþsa da, bunlarýn en meþhuru mekruh olduðuna dair kavlidir. Bunun içindir ki Ýmam Mâlik, kadýnla gerdeðe girmeden, bu nikâhýn feshedilebileceðini benimsemiþtir. Ýmam Mâlik'in tâbilerinden Asbâg ile Sahnûn da caiz olduðunu söylemiþlerdir ki, Ýmam Þafii de buna katýlýr. Ýbnü'l-Kasým ise, «Caiz deðildir» demiþtir. Ýmam Ebû Hanife de «Hür olan kimseler için caiz deðil, fakat köleye caizdir» demiþtir.
Bu ihtilâfýn iki sebebi vardýr: Biri, «Bizden önceki ümmetlerin þeriat ahkâmý -bizim hakkýmýzda cari olmadýðýný bildiren bir delil bulunmadýkça- bizim hakkýmýzda da cari midir, yoksa -bizim hakkýmýzda cari olduðunu bildiren bir delil bulunmadýkça- bizim hakkýmýzda cari deðil midir?» diye ihtilâf etmeleridir. «Bizim hakkýmýzda da caridir» diyenler, "Þuayb, Musa'ya 'Bana sekiz yýl çalýþmana karþýlýk bu iki kýzýmdan birini sana nikahlamak istiyorum' dedi" [63] âyet-i kerimesiyle ihticac etmiþlerdir. «Hakkýmýzda cari deðildir» diyenler ise, «Caiz deðildir» demiþlerdir.
. Ýkinci sebeb de, evlenme akdini bu konuda, kiralama akdine kýyas etmenin caiz olup olmadýðýnda ihtilâf etmeleridir. Zira kiralama, bedeli meçhul olan aldatmak satýþlardan müstesnadýr. Çünkü satýþlarda teamül, daima bilinen ve gözle görülen eþyanýn, yine bilinen ve miktarý belli olan bedellerle deðiþtirilmesidir. Kiralama ise, belli ve gözle görülen bir þeyin menfaatini, sabit olmayan ve kendi kendine miktarý belli olmayan birtakým fiil ve hareketlere karþýlýk yapmaktýr. Bunun içindir, ki ulema «Kiralayana, kiraladýðý kim-þeye ne zaman ücret vermesi lâzým gelir?» diye ihtilâf etmiþlerdir.
Cariyeyi azadîamanýn cariyenin mehri sayýlmasýna gelince: Ýmam Dâvûd ile Ýmam Ahmed'den baþka, bütün Ýslâm ülkeleri ulemasý bunu caiz görmemiþlerdir.
Bu ihtilâfýn sebebi, bu konuda varid olan hadisin, yani Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in Hz. Safiyye'yi azadlayýp onu azadladýðýna karþýlýk onunla evlendiðine dair hadisin ana kaideyle çeliþmesidir. Kaldý ki bu, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in hususiyetlerinden biri olabilir. Zira onun bu babta birçok hususiyetleri vardýr. Bu hadisin ana kaideye aykýrýlýðý da þu bakýmdandýr: Azadlama, mülkiyetin izalesi demektir. Herhangi bir þeyin mülkiyetini izale etmek ise, o þeyi mülkiyetten baþka bir yönden istibaha eteneyi gerektirmez. Zira cariye azadlandýðý zaman, kendisi, kendine malik olur ve bu durumda ona, evlenmek nasýl lazým olur? Bunun içindir ki Ýmam Þafii «Eðer, kendisini bunun için azadlayan kimse ile evlenmek istemezse, kendisini azadlayana, kendi kýymetini vermesi gerekir» demiþtir. Çünkü Ýmam Þafii'ye göre kendisi, efendisinin bu zararýna yol açmýþtýr. Zira efendisi, evlilik yolu ile ondan yararlanmak þartý ile onu azadlamýþtýr. Halbuki bunlarýn hiçbiri Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in fiiline aykýrý deðildir. Zira eðer bu, kendisinden baþkasýna caiz olmasaydý, bunu söyleyecekti. Kaldý ki asýl, onun bütün fiillerinin kendisine has olduðunu gösteren bir delil bulunmadýkça, bizim hakkýmýzda da cari olmasýdýr.
Mehrin vasfýna gelince: Ulema, cins ve miktarý belli olan veyahut belirtilmiþ bulunan herhangi bir þeyin mehir olabileceðinde müttefiktirler. Fakat «Kýzýmý sana bir köleye veyahut hizmetçiye karþýlýk nikahladým» cümlesinde olduðu gibi, belli olmayan ve belirtilmeyen bir þeyin mehir olup olamaya caðýnda ihtilâf etmiþlerdir. Ýmam Mâlik ve Ýmam Ebû Hanife «Olur», Ýmam Þafii «Olamaz» demiþlerdir. Bu duruma göre þayet bir evlenme akdi bu þekilde icra edilirse, tmam Mâlik'e göre kadýna, orta halli yani deðeri ne çok düþük, ne de çok yüksek bir kölenin verilmesi lazým gelir. Ýmam Ebû Hanife de, «Kadýnýn kocasý, kadýna orta halli bir kölenin kýymetini vermeðe zorlanýr» demiþtir.
Bu ihtilâfýn "sebebi, evlenme akdi de bu bakýmdan ihtilâf ve anlaþmazlýkta satýþ akdi derecesine varýr mý, yoksa evlenme akdinden gaye birbirinden maddi kazanç saðlamaktan ziyade, mutlu bir yuva kurup birbirlerinin huzur ve mutluluðuna hizmet etmek olduðu için- varmaz mý diye ihtilâf etmeleridir. «Mehir bakýmýndan evlenme akdi de anlaþmazlýkta satýþ akdi derecesine varýr» diyenler, «Belli olmayan ve evsafý belirtilmeyen bir þey mehir olamaz» demiþlerdir. «Evlenmeden gaye, birbirlerinden maddi kazanç saðlamaktan çok, birbirlerine hizmet ederek mutluluk temin etmek olduðu için, o dereceye varmaz» diyenler de, «Belirsiz ve evsafý belli olmayan bir þey mehir olamaz» demiþlerdir.
Mehrin ertelenmesine gelince: Kimisi 'Hiç caiz deðildir', kimisi 'Caizdir. Fakat gerdeðe girmeden mehrin bir kýsmýný peþin vermek müstehabtýr» demiþtir ki, bu görüþ Ýmam Mâlik'indir. Mehrin tecilini caiz görenlerden kimisi, «Tecil, ancak belli bir süreye kadar caizdir» kimisi de «Ölüm veyahut boþanmaya kadar da caizdir» demiþtir.
Bu ihtilâfýn sebebi, tecilde evlenme akdinin de satýþ akdi gibi olup olmadýðýnda ihtilâf etmeleridir. «Onun gibidir» diyenler, Ölüm veya boþanmaya kadar tehirini caiz görmemiþlerdir. «Onun gibi deðildir» diyenler ise, bunu caiz görmüþlerdir. Hiç caiz görmeyenler de mehrin ibadet olma yönünü nazara almýþlardýr. [64]
[63] Kasas, 28/27.
[64] Ýbn Rüþd Kadý Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüþd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayýnlarý: 2/438-440.