Suat Yýldýrým Meali
Pages: 1
57 – Hadid Suresi By: Gulinur Date: 25 Ocak 2011, 17:15:20
57 – HADîD SÛRESÝ



Medine’de inmiþtir. 29 âyettir. 25. âyette geçen ve “demir” anlamýna gelen kelime, sûrenin adý olmuþtur. Sûre Allah’ýn büyüklüðünü, hak ve hakikat uðrunda fedakârlýðýn lüzumunu, dünyanýn geçici zevklerinin insaný aldatmamasý gerektiðini, Ýslâm’a karþý kýlýç çekenlerin yenileceklerini, Allah’ýn müslümanlara vaad buyurduðu lütuflarý ve nihayet, önceki peygamberlere inanmanýn, onlarýn dâvetini son ve mükemmel tarzda yenileyen Hz. Muhammed’e iman etmeyi de gerektirdiðini bildirir.

Bismillâhirrahmânirrahîm

1 – Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ý tenzih ve tesbih eder. O azîz ve hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir). [17,44]

2 – Göklerin ve yerin hâkimiyeti O’nundur. Hayatý veren ve hayatý alýp öldüren O’dur. O her þeye kadirdir.

3 – Evvel O’dur, Âhir O. Zahir O’dur, Batýn O! O her þeyi hakkýyla bilir.

4 – O’dur ki gökleri ve yeri altý günde yaratýp sonra arþýna kuruldu.

Yere gireni, yerden çýkaný, gökten ineni ve göðe yükseleni bilir.

Hasýlý siz nerede olursanýz olun O, ilmi ve kudreti ile sizinle beraberdir. Allah bütün yaptýklarýnýzý görür. [6,59; 11,5; 13,10]

5 – Göklerin ve yerin hâkimiyeti O’nundur.

Bütün iþler O’na götürülür, bütün kararlar O’nun kapýsýndan çýkar.

6 – Geceyi gündüze katar, böylece gündüz uzar. Gündüzü geceye katar, böylece gece uzar. Kalplerin künhünü O bilir.

7 – Allah’a ve resulüne iman edin ve O’nun (sizi emanetçi yaptýðý) yönetimini size býraktýðý mallardan harcayýn.

Ýçinizden iman edip harcayanlara büyük ecir vardýr.

8 – Size ne oluyor ki, resulullah da sizi Rabbinize iman etmeye çaðýrdýðý halde, Allah’a inanmýyorsunuz.

Oysa Allah sizden bu hususta kesin söz almýþtý, eðer imana gelecekseniz bu yeter. [5,7]

9 – Sizi karanlýklardan aydýnlýða çýkarmak için, o has kuluna açýk açýk âyetler indiren O’dur. Muhakkak ki Allah size karþý raûfdur, rahîmdir (son derece þefkatlidir, merhamet ve ihsaný boldur).

10 – Göklerin ve yerin yegâne vârisi Allah olup, bütün mallarýnýz zaten O’na ait olduðu halde niçin Allah yolunda harcamýyorsunuz?

Sizden, fetihden önce infak eden ve savaþan kimse ile bunlarý yapmayan elbette bir olmaz.

Ýþte onlar, bundan sonra infak edip savaþanlardan derece bakýmýndan daha yüksektirler.

Bununla beraber Allah, her birine de cennet vâd eder. Allah yaptýðýnýz her þeyden haberdardýr. [34,39; 16,96; 4,95]

Mekke’nin fethinden önce, müminler her taraftan düþmanlarla çevrilmiþti. Ýslâm’a girmek, onu müdafaa etmek büyük fedakârlýk isterdi. Fetihden sonra cihad, eskisine göre oldukça kolaylaþmýþtý.

11 – Kim Allah’a güzel bir ödünç verirse malýný Allah yolunda harcarsa Allah bunu kat kat artýrýr. Ona deðerli bir mükâfat da vardýr.

12 – Gün gelir, mümin erkekleri ve mümin kadýnlarý, önlerinde ve sað taraflarýndaki nurlarýyla, koþarcasýna cennete doðru ilerlediklerini görürsün.

Kendilerine: “Bugün size müjdeler olsun! Buyurun, içinden ýrmaklar akan cennetlere, ebedî kalmak üzere girin.” denilir. Ýþte en büyük baþarý ve mutluluk budur.

Hz. Peygamber (a.s.) kýyamet günü, kendi ümmetinin mensuplarýný abdest izinden ötürü alýnlarý, elleri ve ayaklarýndaki nurla tanýyýp ayýrd edeceðini bildirmiþtir.

Ýbn Ebî Hatim, Ebû Ümame’den þöyle bir hadis nakletmiþtir: “Kýyamet günü bir karanlýk salýnýr, öyle ki mümin olsun, kâfir olsun avucunu dahi göremez. Ta ki Allah Teâla müminlere amelleri kadar nur gönderinceye kadar.” Taberî ve Beyhakî Ýbn Abbas’ýn þöyle dediðini naklederler: “Ýnsanlar karanlýklar içinde iken, Allah Teâla bir nur gönderir. Müminler o nuru görünce o tarafa doðru yönelirler. Ýþte bu nur, onlarýn cennete girmeleri için Allah tarafýndan gönderilen bir kýlavuz olur.”

13 – O gün münafýk erkek ve kadýnlar, müminlere: “N’olur,” derler, “yüzümüze bir bakýn da nûrunuzdan biz de yararlanalým.”

Bunun üzerine onlara þöyle denilir: “Arkanýza dönün de bir nur arayýn!”

Derken, aralarýna bir duvar çekilir. Bu duvarýn bir kapýsý olup bu kapýnýn iç tarafýnda rahmet, dýþ tarafýnda ise azap vardýr. [42,17] {KM, Matta 25,1-13}

14 – Münafýklar þöyle seslenirler: “Biz de sizinle beraber deðil miydik?” Müminler cevap verirler: “Evet, beraberdiniz, fakat siz kendi canýnýzý yaktýnýz, müminlere hep felaket gelmesini gözleyip durdunuz, þüphelere düþtünüz, sizi birtakým kuruntular oyaladý.

Bir de baktýnýz ki emr-i Hak gelmiþ. Böylece o dessas, çok aldatýcý þeytan sizi Allah’ýn affý ve keremi ile aldattý.”

15 – “Bugün artýk ne sizden, ne de kâfirlerden kurtuluþ fidyesi kabul edilir. Varacaðýnýz yer ateþtir. Sizin lâyýðýnýz odur. Orasý varýlacak ne kötü yerdir!”

16 – Ýman edenlerin kalplerinin Cenab-ý Hakk’ý ve O’nun  tarafýndan inen hakikatleri hatýrlayarak yumuþayýp saygý ile dirilme vakti gelmedi mi? Sakýn onlar daha önce kitap verilen ümmetler gibi olmasýnlar. Zira kitabý tanýmalarýnýn üzerinden kendilerince uzun zaman geçmesi sebebiyle, onlarda ülfet ve kanýksama meydana gelmiþ, neticede kalpleri katýlaþmýþtý. Hatta onlarýn çoðu büsbütün yoldan çýkmýþlardýr. [5,13]

Âyette bir azarlama vardýr, fakat bu azarlama, âyetin iniþine sebep olan sahabîler için dinî neþ’ede bir tahkir azarlamasý deðil, imanda kemal izlerini göstermek sûretiyle, Ýslâm’ýn faaliyete geçmesi için aþk ve heyecan yükseliþini uyandýrmak, istikbalde neþ’enin sönmemesi için þart olan ruhî bir kanuna iþaret etmekle, heyecan ifade eden bir teþvik azarlamasýdýr. Burada siyakta bir tahkir olmayýp “Henüz vakti gelmedi mi?” diye hitap edilerek bir olgunlaþmanýn meydana gelmesine sevk ve teþvik etme bulunmaktadýr.

17 – Ýyi düþünün ki Allah, bütün yeryüzünü bile ölümünden sonra diriltiyor; (gevþeyen ve uyuklayan gönülleri de böylece diriltebilir). Zaten aklýný çalýþtýran, zihnini iþleten kimseler için bu canlanmayý gerçekleþtirecek âyetlerimizi iyice açýklamýþ bulunuyoruz.

Bir önceki âyette iþaret edilen gevþemenin nasýl izale edileceðini gösteriyor. Kur’ân âyetleri, iyice dinleyenleri harekete geçirmeye, âdeta yeniden doðuþ gerçekleþtirmeye kefildir. Böyle yapýlýrsa Kur’ân’ýn feyziyle, âleme yeni yeni hayatlar yayýlabilir. Bunun baþlýca yollarýndan biri Allah yolunda harcama olduðundan, müteakip âyet, bu iþi yapanlarý teþvik edip sena ediyor ve mükâfatlarýný müjdeliyor.

18 – Dini tasdiklerinin ifadesi olarak, hayýr iþlerinde mal harcayan erkekler, mal harcayan hanýmlar ve Allah’a güzel bir ödünç verenlerin ödülleri kat kat artýrýlacak, ayrýca onlara deðerli bir mükâfat da verilecektir.

19 – Allah’a ve resullerine iman edenler, evet iþte onlardýr Rabbinin nezdinde sýddikler ve Hakka þahitlik edenler!

Kendilerine mükemmel ecirler ve nurlar vardýr.

Ama kâfir olup âyetlerimizi yalan sayanlar.

Ýþte onlar da cehennemliktirler. [4,69]

20 – Ýyi bilin ki (âhirete yer vermeyen) dünya hayatý, bir oyundur, bir oyalanmadýr, bir süstür.

Kendi aranýzda karþýlýklý övünme, mal ve nesli çoðaltma yarýþýdýr.

Týpký o yaðmura benzer ki bitirdiði ürün, çiftçilerin hoþuna gider.

Ama sonra kurur, sen onu sapsarý kurumuþ görürsün. Sonra da çerçöp haline gelir. Ýþte dünya hayatý da böyledir. Âhirette ise kâfirler için þiddetli bir ceza,

müminler için ise Rab’leri tarafýndan bir maðfiret ve rýza!

Evet, dünya hayatý bir aldanma metâýndan baþka bir þey deðildir. [3,14; 30,54]

21 – Rabbiniz tarafýndan verilecek bir maðfirete ve cennete girmek için yarýþýn.

Öyle bir cennet ki eni göklerle yerin eni gibi olup Allah’a ve resullerine iman edenler için hazýrlanmýþtýr.

Ýþte bu, Allah’ýn dilediði kimselere olan bir ihsanýdýr. Allah büyük lütuf sahibidir.

22 – (Üzülmenize veya sevinmenize sebep olacak þekilde) gerek ülkenizde, gerek kendi nefislerinizde, size ulaþan hiçbir þey yoktur ki  Bizim onu yaratmamýzdan önce bir kitapta yazýlý olmasýn. Bu, Allah’a göre elbette pek kolaydýr.

Bu sûrenin indirildiði dönemde müminler kâfirlerin tehditleri altýnda yaþýyorlardý. Onlar Medine þehrine sýkýþmýþ olup, bütün Arap yarýmadasý aleyhte idi. Kâfirler müslümanlarýn azlýðýný, akýllarý sýra onlarýn yanlýþ yolda olduklarýna delil sayýyorlardý. Medine münafýklarý ise bu durumu fýrsat bilerek müminlerin morallerini bozuyor, kalplerinde þüphe uyandýrmaya çalýþýyor, böylece kendi þüphelerinin yerinde olduðunu ispatlamaya çalýþýyorlardý. Müminlerin birçoðu ise, bu aðýr þartlara tahammül ediyordu. Fakat bu musîbetlere devamlý sûrette sabretmek kendilerine aðýr geliyordu. Ýþte Allah Teâla bu hallerine vâkýf olduðunu, fakat hikmeti icabý müminleri irþad etmek, eðitmek ve büyük görevi yüklenmeye hazýrlamak istiyordu. Allah Teâla, müminlerin dikkatlerini bu ilahî kanuna çekerek onlarý teselli ediyor.

23 – Bu da, elinizden çýkan þeylerden dolayý gam yememeniz,

Allah’ýn size nasib ettiði nimetlerle de þýmarmamanýz içindir.

Allah övünüp duran, kibirli, kendini beðenmiþ kimseleri sevmez.

24 – Böyleleri hayýr iþlerinde hem kendileri cimri davranýr, hem de baþkalarýna cimriliði öðütlerler.

Ama bunlar bilsinler ki kim malýný Allah yolunda harcamaktan yüz çevirirse Allah ganîdir,  hamîddir (hiçbir þeye ihtiyacý olmayan müstaðnîdir, her türlü hamd ve övgüye lâyýktýr).

25 – Þu kesindir ki Biz resullerimizi açýk delillerle gönderdik

ve insanlarýn adaleti gerçekleþtirmeleri için,

resullerle beraber kitap ve adalet terazisi indirdik.

Mahiyetinde büyük bir kuvvet ve insanlara bir çok fayda bulunan demiri de, kullanmalarý ve Allah’ý görmedikleri halde O’nun dinini ve peygamberlerini, kimlerin bu kuvvet ile destekleyeceðini bilip ortaya çýkarmak için, büyük bir nimet olarak indirdik.

Unutmayýn ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak galiptir (kimsenin desteðine ihtiyacý yoktur). [11, 17; 30,30; 55,7; 6,115; 7,43]

Medeniyetin ve sanayinin en temel mâdeni demirdir. Bu mâden, barýþ ve savaþ durumunda kuvvetin esasý ve sembolüdür. Burada hem buna, hem de hakikati yayýp onu savunmanýn maddî kuvveti gerektirdiðine dikkat çekilmektedir. Allah Teâla beyyinatý (hak dinin delillerini), kitap ve mizaný (hakla batýl arasýndaki ölçüyü, adalet terazisini) göndererek insanlarý mutlu kýlmak istemiþtir. Allah’ýn hak dini üstün kýlmak için, elbette insanlarýn kudretlerine ihtiyacý yoktur. Fakat müminler, dünya ve âhiret mutluluðunun vesilesi olan Ýslâm’ý anlatmak için çalýþýp emek sarf etmezlerse, mükâfatý nasýl hak edeceklerdir? Onlarý münafýklardan ayýrd etmek nasýl mümkün olacaktýr? Oysa biraz rahatlayan, veya fýrsat kollayýp tehlike zamanlarý ortada görünmez olan veya malýný Allah rýzasýnda harcamaktan geri duran münafýklarýn elenmeleri neticesinde, sahâbe ordularý samimî ve birbirleriyle kenetlenmiþ bir kuvvet teþkil ederek, Ýslâm’ý Hindistan’dan Ýspanya’ya kadar yaymýþlardý.

26 – Biz Nuh’u, Ýbrâhim’i peygamber olarak gönderdiðimiz gibi, zürriyetlerine de kitap ve nübüvvet verdik. Onlardan kimisi doðru yolu bulsa da, çoðu büsbütün yoldan çýkmýþlardýr.

27 – Sonra bunlarýn ardýndan peþ peþe peygamberlerimizi gönderdik. Özellikle Meryem’in oðlu Îsâ’yý arkalarýndan gönderdik, kendisine Ýncîl’i verdik ve ona uyanlarýn kalplerine bir þefkat, bir merhamet yerleþtirdik.

Uydurduklarý ruhbanlýðý ise Biz kendilerine farz kýlmadýk, lâkin Allah’ýn rýzasýna nail olmak için kendileri icad ettiler. Kaldý ki ona gereði gibi de riâyet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarýný verdik, onlarýn çoðu ise büsbütün yoldan çýkmýþlardýr.

Hz. Peygamber (a.s.m) “Ýslâm’da ruhbanlýk yoktur” der. “Ruhbanlýk” meþrû dünya zevklerini de terkedip, aile kurmaksýzýn bütün ömrünü manastýrda geçirmektir. Bu âyet, aslýnda Hz. Îsâ’nýn dininde de bunun þart olmadýðýný bildirmektedir. Fakat bunu haram saymamakla birlikte Ýslâm’ýn evrensel idealinin, Allah’ýn insanýn fýtratýna yerleþtirdiði maddî ve manevî bütün kabiliyetlerinin geliþtirilmesi olduðunu vurgular.

Hýristiyanlýk zuhur ettiðinde dünya hýrsý, þehvet ve kötü ahlâk yaygýn olduðundan Hýristiyanlýk aþýrý bir tepki göstererek, özellikle 3. asra girerken bekâr kalmayý, yoksulluðu ve zühdü ideal haline getirdi. Dini yayarken, bu dönem hýristiyanlarý, bazý þirk motiflerinin sýzmasýna sebep oldular. Ölçüler kaybolunca, helaller haram hale getirilince, fýtrat onlardan intikam aldý, maddeye, þehvet ve ihtirasa en fazla gömülenler, onlarýn soylarýndan gelenler oldular.

28 – Ey önceki resullere iman edenler! Allah’a karþý gelmekten sakýnýn ve Allah’ýn bu resulüne de iman edin ki rahmet hazinesinden size iki hisse versin ve size, sayesinde karanlýðý daðýtýp yürümenizi saðlayan bir nûr versin ve sizi affetsin. Çünkü Allah gafûr ve rahîmdir (affý, merhamet ve ihsaný boldur). [65,2; 8,29; 2,282]

29 – Ehl-i kitap þunu bilsinler ki: Allah’ýn lütfundan mâlik olduklarý hiçbir þey, hiçbir kýsým mevcut deðildir. Bütün lütuf ve inayet Allah’ýn elindedir, onu dilediðine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

Müfessirlerin çoðuna göre, burada hitap Ehl-i kitaba olup: “Üç kýsým insan için iki kat ecir verilecektir. Birincisi: Önce kendi peygamberlerine, daha sonra da Hz. Muhammed’e iman eden Ehl-i kitap’dan bazý insanlardýr...”

 


Ynt: 57 – Hadid Suresi By: ceren Date: 08 Mart 2018, 15:48:37
Esselamu aleykum.rabbim razý olsun paylasimdan kardeþim. ..
Ynt: 57 – Hadid Suresi By: sedanurr Date: 09 Mart 2018, 07:46:09
Ve aleykumselamRabbim bizleri Kur'an yolundan ayýrmasýn


radyobeyan