Tevazu By: sumeyye Date: 25 Ocak 2011, 13:53:47
5. Tevazu:
Beþincisi tevazudur. Bu nefsin, kibir ve kendini beðenme dürtüsüne kapýlmamasý, bunun sonucu olarak insanlarý hor ve hakir görmemesidir. Kibir insanýn nefsini ifsad eder; insanlara zulmetmeye, onlarý küçük görmeye iter.
Rasûlullah (s.a.) bu konuda þöyle buyurmuþtur:
"Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez." Bir zatýn: "Ya Rasûîallah! Ýnsan elbisesinin güzel, ayakkabýsýnýn güzel olmasýný ister?" demesi üzerine: ''Þüphesiz ki Allah güzeldir, güzelliði sever. Kibir; hakký inkâr ve insanlarý hor görmektir." buyurmuþtur[945]
"Size cehennemlikleri haber vereyim mi? Her katý düþman, cimri, kibirlidir. [946]
"Bir adam, nefsinin hoþuna giden güzel bir elbise içinde, saçlarý taranýk vaziyette, çalýmlý çalýmlý yürürken, Allah onu ansýzýn yere batýrmýþtýr; o ta kýyamet kopuncaya kadar paldýr küldür yere batmakta devam edecektir. [947]
6. Hilim, Teenni Ve Yumuþaklýk:
Altýncýsý hilim, teenni ve yumuþaklýktýr. Kýsaca, kiþinin iyice düþünmeden, bir maslahat görmeden öfkeye kapýlmaný asýdýr. Aslýnda öfkelenmek her halükârda kötü bir þey deðildir.[948]
Bu konuda Rasûlullah (s.a.) þöyle buyurmuþtur:
"Kim yumuþak davranmaktan (rýfk) mahrum ise, bütün hayýrdan mahrum olmuþtur. [949]
Bir adam Rasûlullah'tan (s.a.) kendisine öðütte bulunmasýný istedi. Rasûlullah (s.a.), ona "Öfkelenme!" buyurdu. Adam isteðini bir kaç defa tekrarladý. Rasûlullah (s.a.), her defasýnda ayný þekilde "Öfkelenme!" diye cevap verdi. [950]
Rasûlullah (s.a.) þöyle buyurmuþtur:
"Size, cehenneme haram olacak kimseyi bildireyim mi? Her yakýn olan, yumuþak davranan, oluruna gidip kolaylýk çýkaran kimsedir. [951]
"Siz pehlivaný da kuvvetli kimseden ibaret sanýyorsunuz. Halbuki gerçek pehlivan, kýzdýðý zaman kendisini tutabilen kimsedir. [952]
7. Sabýr:
Yedincisi sabýrdýr. Bu, nefsin; lüks yaþama, feveran etme, þehveti giderme, þýmarýklýk etme, sýrrý ifþa etme, sevgiyi koparma... gibi isteklere karþý sebat göstermesi, bu tür dürtülere boyun eðmemesidir. Dürtünün türüne göre çeþitli isimler alýr. [953]
Sabýr hakkýnda Allah Teâlâ þöyle buyurmuþtur: "Sabredenlere, mükâfatlarý hesapsýz ödenecektir. [954] Rasûlullah (s.a.) da þöyle buyurmuþtur:
"Hiçbir kimseye sabýrdan daha geniþ ve daha hayýrlý bir ihsan (fazilet) verilmemiþtir. [955]
Rasûlullah (s.a.), semahat vasfýný gerçekleþtirici hasletler üzerinde durduðu gibi, adalet vasfý üzerinde de durmuþ ve bu vasfýn kapsamý altýna giren hasletler üzerine dikkat çekmiþ, mahlukâta merhametli olmanýn güzelliklerini açýklamýþ ve buna teþvikte bulunmuþ, bunun ev halký, mahalle halký ve þehir/ülke halký ile olan iliþkilere yansýmasý bakýmýndan kýsýmlarýný zikretmiþ, toplum içerisinde büyüklere saygý gösterilmesini ve herkesin lâyýk olduðu yere konulmasýný emir buyurmuþtur.[956]
[945] Müslim, îmân, 147.
[946] Müslim, Cennet, 46.
[947] Müslim, Libâs, 49-50.
Þah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliða Ýslâm Düþüncesinin Ýlkeleri, Ýz Yayýnlarý: 2/264.
[948] Yerine göre öfkelenmemek fazilet deðil zillet o\\ýr."Kendi aralarýnda merhametli, kâfirlere karþý son derecede þiddetli olurlar."(48/29) âyeti bunu açýkça ortaya koyar. (Ç)
[949] Müslim, Birr, 75.
[950] Buhârî, Edeb, 76.
[951] Tirmizî, Kýyamet, 45; Ahmed, 1/415.
[952] Müslim, Birr, 108.
Þah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliða Ýslâm Düþüncesinin Ýlkeleri, Ýz Yayýnlarý: 2/264-265.
[953] Meselâ þehvet dürtüsüne karþý tahammül göstermesine, "iffet" denilmesi gibi.(Ç)
[954] Zümer 39/10.
[955] Müslim, Zekât, 124.
[956] Þah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliða Ýslâm Düþüncesinin Ýlkeleri, Ýz Yayýnlarý: 2/265-266.