Muta By: sidretül münteha Date: 23 Ocak 2011, 17:23:41
2.Mut'a
Mut'a, boþanan kadýna, gönlünü hoþ etmek için bir mâlî baðýþta bulunmak demektir. Cumhur bunun vücubunu benimserse de, her boþanan kadýn hakkýnda deðil, bazý kadýnlar hakkýnda vacib olduðunu benimsemiþtir. Zahirîler'den kimisi ise «Boþanan her kadýn hakkýnda vacibtir» demiþtir. Kimisi de «Mut'a vacib deðildir, sünnettir» demiþtir. îmam Mâlik bu görüþtedir. «Bazý kadýnlar hakkýnda vacibtir» diyenler de ihtilâf ederler. îmam Ebû Ha-nife, «Karýsýný -kendisine bir mehir biçmeden ve kendisiyle gerdeðe girme- , den- boþayan kimseye vacibtir», Ýmam Þafii ise «Kendisine mehir biçilip de kendisiyle gerdeðe girilmeden boþanan kadýnlar dýþýnda, boþanan bütün kadýnlara -boþanmasýný kendisi istememiþ olmak þartýyla mut'a vermek vacibtir» demiþtir. Ulema'nm cumhuru da bu görüþtedir. Ýmam Ebû Hanife "Ey iman etmiþ olanlar, mü'min kadýnlarla evlendikten sonra kendileriyle temas etmeden onlarý boþadiðýmz zaman size onlar için iddet saymaya lüzum yoktur. Kendilerine baðýþta bulunarak onlarý güzellikle salýveriniz" .[84] ve "Eðer kadýnlara mehir biçer de el sürmeden onlarý boþarsanýz biçtiðinizin yarýsýný veriniz" [85] âyet-i kerimeleriyle ihticac ederek, «Zira birinci âyette, kadýna temas edilmeden boþanmasý halinde mut'a verilmesi emrolunurken, ikinci âyette "Bu kadýna, eðer mehri biçilmiþse biçilen meh-rin yansý düþer" diye emrolunmaktadýr. Bu þu demektir ki, kadýna ancak mehir biçilmediði ve kendisiyle temas edilmeden boþandýðý zaman mut'a verilir. Çünkü kendisine mehir biçildiði veyahut temastan sonra boþandýðý zaman, birinci durumda mehrin yansý, ikinci durumda da mehrin tamamý kendisine düþer. Bunun için bu her iki durumda da ona mut'a vermenin vücubu için sebeb yoktur» demiþtir. Ýmam Þafii ise "Boþadýðýmz kadýnlarý, zengin-fakir, herkes kendi haline göre faydalandýrsýn" [86] âyet-i kelimesindeki emri -kendisine mehir biçilip de kendisiyle gerdeðe girilmeden boþanan kadýnlardan baþka- boþanan bütün kadýnlara hamletmiþtir. Zahirîler ise, bu âyetin umumundan hiçbir kadýný istisna etmemiþlerdir.
Cumhur, «Kendisine mehir biçildikten sonra ve temas edilmeden boþanan kadýna nasýl mut'a düþmüyorsa, hulû' edilen, yani bedel mukabilinde boþanan kadýna da mut'a düþmez. Çünkü hulû'da, erkek kadýna deðil, kadýn erkeðe borçludur» demiþtir. Zahirîler ise «Mut'a bir taabbüddür. Kadýn bir taraftan verir, bir taraftan alýr» demiþlerdir. îmam Mâlik ise «Ayetin sonunda mut'a, bir fazilet ve insanlýk gereði olarak vasýflandýrýlmýþtýr. Bu kabil þeyler ise vaçib olmayýp sünnettirler» diyerek âyetin emrini nedbe hamlet-mistir.
Ulema boþanmýþ olan kadýna da -kocasý ölen kadýn gibi- iddet süresi bitinceye kadar ihdâd (yas), yani evinde oturup çýkmamak, güzel kokular sürmemek, renkli elbiseler giymemek, ellerini kýnalamamak ve gözlerine sürme çekmemek gibi þeyler gerekir mi, gerekmez mi diye ihtilâf etmiþlerdir. Ýmam Mâlik «Gerekmez» demiþtir. [87] [84] Ahzâb, 33/49.
[85] Bakara, 2/228.
[86] Bakara, 2/236.
[87] Ýbn Rüþd Kadý Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüþd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayýnlarý: 3/89-90.