Vasiyet konusu By: sidretül münteha Date: 22 Ocak 2011, 18:10:14
3. Vasiyyet Konusu:
Fukaha, malýn özünü vasiyyet etmenin cevazýnda müttefik iseler de, malýn menfaati hususunda ihtilaf etmiþlerdir. Cumhur «Caizdir» demiþ ise de, îbn Ebî Leylâ, Ýbn Þibrime ve Zahirîler menfaatin vasiyyetini caiz görmemiþlerdir. Cumhur, «Çünkü malýn menfaati da mahn kendisi hükmündedir», diðer grup da «Çünkü vasiyyet edenin ölümü ile malýn mülkiyeti varislerine geçer. Baþkasýnýn mülkiyetinde olan bir malýn menfaati ise, bir diðer kimseye verilemez» demiþlerdir. Ömer b. Abdülaziz bu son görüþe katýlýr.
Vasiyyet olunabilen malýn miktarýna gelince; ulema, varisi bulunan kimse, malýnýn üçtebirinden fazlasýný vasiyyet edemez, diye müttefik iseler de, varisi bulunmayan kimse, malýnýn üçtebirinden fazlasýný vasiyyet edebilir mi, edemez mi, malýn üçtebirinden fazlasýný vasiyyet etmek, caiz olmadýðýna göre, vasiyyet edilmesi müstehak olan miktar, malýn tam üçtebiri midir yoksa, üçtebirinden az olmasý daha mý makbuldür diye ihtilaf etmiþlerdir.
Malýn üçtebirinden fazlasýný vasiyyet etmenin caiz olmayýþý, sýhhati sabit olan Sa'd b. Ebî Vakkas'ýn hadisine dayanmaktadýr. Bu hadisin Buhârî'de-ki metni þöyledir:
«Sa'd (r.a.) demiþtir ki: Ben, Mekke'de (Veda haccýnda, yahut fetih sýrasýnda hasta) iken Peygamber Efendimiz bana uðradý. Mekke'den göç ettiðim için orada ölmek istemiyordum. Peygamber Efendimiz,
' 'Allah, Afra oðluna merhamet etsin dedi. Ona:
- 'Ya Rasûlallah, malýmýn hepsini vasiyyet etmek istiyorum', dedim. Peygamber Efendimiz,
- 'Hayýr, Öyle yapma', buyurdu. Ben,
- 'Yarýsýný vasiyyet edeyim', dedim. Peygamber Efendimiz,
- 'Hayýr', diye menetti. Bu defa ben,
-'Malýmýn üçtebirini vasiyyet edeyim, dedim. Peygamber Efendimiz
'Evet üçtebir kâfidir, üçtebir de (azýna nisbetle) çoktur. Ey Sa'd, senin varislerini zengin býrakman, halka ellerini açarak dilencilik edecek derecede fakir býrakmandan iyidir. (Ey Sa'd, Ýnþaallah sen yaþarsýn). O zaman senin çoluk çocuðunu beslemen de sadakadýr. Hatta o bir lokma ki, sen onu kaldýrýp kadýnýnýn aðzýna götürürsün, o da bir sadakadýr. Ey Sa'd, Allah'ýn kerem ve inayetinden öyle umarým ki, Allah seni bu hastalýktan kaldýrýr, uzun ömür verir. Senden birçok müslümanlar yararlanýr ve birçok müþrikler zarar görür' buyurdu» [8].
Ýþte bu hadisin delaletiyle ulema, terekenin üçtebirinden fazlasýný vasiyyet etmenin caiz olmadýðýnda ittifak etmiþlerdir. Ancak müstehab olan vasiyyet, üçtebir mi, yoksa üçtebirden az mý vasiyyet etmektir diye ihtilaf etmiþlerdir. Kimisi «Peygamber Efendimiz'in bu hadisteki 'Üçtebir bile çoktur' emrinden terekenin üçtebirinden daha azýný vasiyyet etmenin daha se-vaph olduðu anlaþýlmaktadýr» demiþtir, ki seleften çoðu bu görüþtedirler.
Katâde, «Hz. Ebû Bekir malýnýn beþtebirini, Hz. Ömer de dörttebirini
vasiyyet etmiþtir. Kanaatimce beþtebir daha iyidir» demiþtir. Terekenin üç-tebirini müstehab görenler de, Peygamber Efendimiz'den buyurduðu rivayet olunan,
«Cenâb'i Allah, mallarýnýzýn üçtebirini vasiyyet etmenizi, amellerinizi çoðaltmak için meþru kýlmýþtýr» [9] hadisine dayanmýþlardýr. Fakat hadis ulemasýnca bu hadis zayýftýr. Ibn Abbas'ýn da «Kiþinin terekesinin üçtebiri yerine dörttebirini vasiyyet etmek suretiyle hadise uymamasý kanaatýmca daha yerinde bir davranýþtýr. Zira Peygamber Efendimiz 'Evet üçtebir kâfidir, hatta üçtebir bile çoktur' buyurmuþtur» [10] dediði nakledilir.
Varisi bulunmayan kimsenin, malýnýn üçtebirinden fazlasýný vasiyyet etmesine gelince: îmam Mâlik ile Evzâî, «Caiz deðildir» demiþlerdir, imam Ahmed'den de bu hususta biribirine uymayan iki rivayet gelmiþtir. îmarn Ebû Hanife ile Ishak ise «Caizdir» demiþlerdir, ki Abdullah b. Mes'ud da bu görüþtedir.
Bu ihtilafýn sebebi, bu hüküm-hadiste gösterildiði üzere-varisleri halka avuç açacak derecede yoksul býrakmamak sebebine mi dayanýr, yoksa teabbüdî bir hüküm müdür diye ihtilaf etmeleridir. Hadiste gösterilen sebebe terekeýðýný söyleyenler, «Ölenin varisi bulunmadýðý zaman hadiste geçen sebep söz konusu olmadýðý için, terekenin üçtebirinden fazlasýný vasiyyet etmek caizdir» demiþlerdir. «Hüküm her ne kadar ölünün terekesi hazineye kaldýðý için bütün müslü'manlar varistir» diyenler ise, «Varis bulunsun, bulunmasýn terekenin üçtebirinden fazlasýný vasiyyet etmek caiz deðildir» demislerdir.
Vasiyyet kelimesinin delalet ettiði manaya gelince; bir kimse -bu kelimeyi ister kullansýn, ister kullanmasýn- malýný ölümünden sonra bir kiþiye veyahut birden çok kiþilere hibe ederse, o kimse malýný vasiyyet etmiþ demektir. Bir kimsenin kölesine «Ben öldükten sonra sen hürsün» demesi de vasiyyet kelimesinin kapsamý içindedir.
Vasiyyet akdi, fukahanýn ittifaký ile bozulabilen akidlerdendir. Yani vasiyyet eden kimse, ettiði vasiyyetten dönebilir. Ancak kölesine «Ben Öldükten sonra sen hürsün» diyen kimse hakkýnda -bu bahse dair olan bâbta geleceði üzere- ihtilaf vardýr. Fukaha, vasiyyet edilen þeyin vasiyyet edildiði kimseye, ancak vasiyyet edenin ölümünden sonra hak olduðunda da müttefiktirler. Fakat vasiyyetin sýhhati için, kendisine vasiyyet edilen kimsenin kabulü de þart mýdýr, deðil midir diye ihtilaf etmiþlerdir. îmam Mâlik «Þarttýr» demiþ ise de, imam Þafiî'den þart olmadýðým söylediði rivayet olunmuþtur, îmam Mâlik vasiyyeti de hibeye kýyas etmiþtir. [11] [8] Buhârî, Cenâiz, 23/36, no: 1295; Müslim, Vasiyyeý, 25/6, no: 1628.
[9] îbn Mâce, Vesâyâ, 225, no: 2709.
[10] Buhârî, Vesâyâ, 55/3, no: 2743.
[11] Ýbn Rüþd Kadý Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüþd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayýnlarý: 4/120-122.