Peygamberimizin Hayatý
Pages: 1
Peygamberimiz dedesinin himayesinde By: hafiza aise Date: 17 Ocak 2011, 15:11:26
PEYGAMBERÝMÝZ. DEDESÝ ABDÛLMUTTÂLÝB'ÝN HÝMAYESÝNDE

Altý yaþýnda iken annesini kaybeden Peygamber Efendimizi, yaþlý dedesi Abdûlmýýttâlib himayesine aldý.

Kureyþ'in reisi Abdûlmuttâlib de nuru Ahmedî'den nasibini almýþtý. O nur kendisine çok üstün meziyet ve sýfatlar kazandýrmýþtý: Uzun boyu, büyükçe baþý ve heybetli görünüþüne, parlak yüzü, tatlý sözü, utangaçlýðý, nezaket ve üstün ahlâký bir baþka güzellik katmýþtý. Sabýrlý, akýllý, anlayýþlý, mert ve cömert idi. Yoksul insanlarýn karýnlarýný doyurmaktan büyük zevk alýrdý. Hattâ, bu cömertliðini, bu yardýmseverliðini hayvanlardan bile esirgemezdi. Dað baþlarýnda aç susuz kalan kurdu kuþu da düþünürdü.

Câhiliyye karanlýklarý arasýnda aydýnlýk yoldan ayrýlmayan bahtiyarlardan biri idi. Allah'a baðlýydý ve âhirete inanýrdý. Verdiði sözü ne pahasýna olursa olsun mutlaka yerine getirirdi. Nitekim, Cenâbý Hakk'a verdiði sözü yerine getirmek için, en çok sevdiði oðlu Abdullah'ý býçaðýn altýna yatýrmaktan bile çekinmemiþti. Kureyþliler müdahale etmeselerdi, onu kurban edecekti.

Câhiliyye devrinin çirkin âdetlerinden uzak durduðu gibi, baþkalarýný da bunlarý yapmaktan menederdi. O zamanýn zâlim bir âdeti olan kýz çocuklarýný diri diri gömmekten halký sakýndýrýrdý. Þaraptan, zinadan her zaman kaçýnýrdý. Mekke'de zulme, haksýzlýða bütün gücüyle meydan vermemeye çalýþýrdý.

Misafir aðýrlamaktan da büyük haz duyardý. Akrabalarýyla yakýndan ilgilenir, onlara þefkat ve merhamet gösterirdi. Bu büyük vasfý sebebiyle Kureyþliler ona "Ýkinci Ýbrahim" derlerdi.

Ramazan ayý girince Hira maðarasýnda inzivaya çekilip ibâdetle meþgul olurdu. Bunu ilk defa âdet eden de kendisi idi.

Yaþlý dede, ayný zamanda çocuk sevgisi, torun sevgisi nedir, biliyordu. Hele, torunu, Kâinatýn Efendisi gibi pýrýl pýrýl bir çocuk olunca, artýk sevgisinin sözü mü olurdu?

Gerçekten, Abdûlmuttâlib, etrafa nur saçan torununu caný gibi seviyor, þefkatli kanatlan arasýnda onu nazlý bir yavru gibi barýndýrýyordu. Onsuz hiçbir yere gitmek istemiyordu. Bu yaþýnda bile Peygamber Efendimizin davranýþlarý, kâmil bir insanýn hareket ve davranýþlarýndan farksýzdý. Gittiði her yerde bu fevkalâde durumu herkes tarafýndan derhâl farkediliyordu. Hattâ, zaman zaman toplantýlarda ve sohbetlerde sorulan sorulara Abdûlmuttâlib, onunla istiþare ettikten sonra cevap veriyordu.

Artýk Peygamberimiz, o yaþýnda yaþlý dedesinin âdeta samimî bir arkadaþý, içten dert ortaðý ve emin bir müsteþarý idi. Bütün bunlara raðmen o, dedesine karþý hürmetinde asla kusur etmiyordu.

Dedesinin Minderine Sâdece O Otururdu!

Kabe duvarýnýn gölgesinde hemen hemen her zaman Kureyþ'in reisi Abdûlmuttâlib için bir minder serili bulunurdu. Çocuklarýnýn hiçbiri bu minderin üstüne çýkmaz, babalarý gelinceye kadar etrafýnda oturup beklerlerdi.

Abdûlmuttâlib, çocuklarýndan hiçbirini almazken, Peygamber Efendimizi kucaklayarak yan tarafýna minderin üstüne oturturdu. Amcalarý tutup onu minderin üstünden indirmek isterlerdi; fakat, babalarý buna mâni olur ve þöyle derdi:

"Oðlumu serbest býrakýn! Vallahi, ileride onun nâmý ve sâný büyük olacaktýr!"

Sonra da, muhterem torununu minderin üstüne yan tarafýna oturtur, eliyle sýrtýný okþayarak ona olan sonsuz sevgisini belirtildi.80

Yine, Abdûlmuttâlib uyurken Sevgili Peygamberimizden baþkasý onu uyandýrma cesaretini gösteremezdi. Hususî odasýna ondan baþkasý müsaadesiz giremezdi.

Yaþlý dede, nur yüzlü torununu sofrada yanýbaþýna, bâzan da dizine oturtur yemeðin en iyisini ona yedirir ve o gelmeden yemeye baþlamaya müsaade etmezdi.

Sevgili Peygamberimiz Biraz Gecikince!..

Kâinatýn Efendisini, dedesi, bir gün, kaybolan devesini aramaya gönderdi. Biraz gecikince, kayboldu endiþesiyle, Abdûlmuttâlib, büyük bir telâþa kapýldý. Üzüntüsü yüzünden okunuyordu. Derhâl Kabe'ye vurarak, ellerini Yüce Mevlâ'ya açtý ve, "Allah'ým, Muhammed'imi bana geri lütfet!" diye dua etti.

Az sonra Peygamber Efendimiz, deveyle birlikte çýkageldi. Dedesi, kendisini sevinçle kucakladý ve, "Biricik yavrum!.." dedi, "Senin için o kadar üzüldüm, o kadar feryad ettim ki, artýk bundan sonra seni yanýmdan asla ayýrmayacaðým ve yalnýz baþýna bir yere göndermeyeceðim."81

Hakikaten de Abdûlmuttâlib, vefatýna kadar nur torununu bir gölge gibi takib etmekten geri durmadý



80 ibni Hiþam, Sîre, c. 1, s. 178; Ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 118; Belâzurî, Ensab, c. 1, s. 81.

81 Ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 112113.




radyobeyan