Efendimizin Hz. Hatice'yle evlenmesi By: hafiza aise Date: 15 Ocak 2011, 12:19:14
Efendimizin Hz. Hatice'yle Evlenmesi
Hz. Hatice, Kâinatýn Efendisini çocukluðundan beri tanýyordu. Ticaret mallarýnýn baþýnda Þam'a göndermesi ise, onu daha da yakýndan tanýmasýna vesile olmuþtu.
Dul olan Hz. Hatice, o sýrada, Kureyþ kadýnlarý arasýnda soy sop, þeref ve zenginlik bakýmýndan en üstün mevkiye sahip bulunuyordu. Ayný zamanda, Cenâbý Hakk, Cemîl ismiyle, pek az kadýna nasîb olacak bir güzelliði de kendisine ihsan etmiþti.
O âna kadar, kabilesinden birçok kimse evlenmek için kapýsýný çalmýþ ise de, o bunlarýn hiçbirini kabul etmemiþti.122 Âdeta, evlenmeyi düþünmüyor gibiydi.
Ne var ki, kader þimdi karþýsýna bambaþka bir þahsiyet çýkarmýþtý: Ruhundaki güzellikler yüzüne aksetmiþ, gönlündeki sevgi simasýnda tebessüme kalbolmuþ, zihnindeki derin düþünce dýþarýya ciddiyet ve samimiyet þeklinde tezahür etmiþ müstesna bir insan...
Daha önce bütün Kureyþ büyüklerinin evlenme teklifini reddeden ve âdeta evlenmek fikrini zihninden atmýþ bulunan Hz. Hatice, bu eþsiz insanla daha yakýndan tanýþýnca, bu fikrinden vazgeçti.
Ýlâhî Kader, bu iki insanýn kalbini birbirine ýsýndýrmayý takdir etmiþti. Her þeye raðmen Kureyþ'in ileri gelenleri ve zenginleri, kaderin çizmiþ olduðu bu programý bozamamýþlardý.
Hz. Hatice 'den Gelen Teklif
Evlenme teklifi, bizzat Hz. Hatice'den geldi. Ýffeti ve namusunu korumasý sebebiyle Câhiliyye devrinde bile tertemiz kadýn mânâsýna gelen "Tâhire" lakabýyla anýlan Hz. Hatice'den...
Teklifi getiren, Hz. Hatice'nin yakýn arkadaþý Münye kýzý Nefise ile Peygamberimiz arasýnda þu konuþma geçti:
"Ey Muhammedi.. Seni hangi þey evlenmekten alýkoyuyor?" "Elimde evlenecek kadar para yok!"
"Eðer bu temin edilse ve sen, mala, güzelliðe, þeref ve denkliðe çaðrýlsan icabet eder misin?"
"Kimdir bu?.." "Hüveylid'in kýzý Hatice..." "Ama, bu nasýl olabilir?" "Orasýný ben bilirim! " "O hâlde, dilediðini yaparým."123
Nefise, sevinç içinde, Kâinatýn Efendisiyle konuþtuklarýný, gelip Hz. Hatice'ye iletti.
Hz. Hatice'nin sonsuz memnuniyeti, yüzündeki tebessümlerden okunuyordu. Nefise'yle birlikte sevinç ve memnuniyetlerini yaþadýktan sonra, Peygamberimize, "Ey amcam oðlu!.. Sen, benim akrabam olduðun,* kavmin içinde þerefli, güvenilir kimse, güzel huylu, doðru sözlü bulunduðun için seninle evlenmeyi arzu ediyorum." diye haber gönderdi.124
Teklifi alan Efendimiz, durumu amcasý Ebû Tâlib'e bildirdi.
Ebû Tâlib, teklifi tahkik etti. Hz. Hatice'nin böyle bir evliliði arzu ettiðini, bizzat kendisinden öðrendi.
Baba tarafýndan Hz. Hatice'nin soyu Peygamberimizin baba tarafýndan dedesi olan Kusay'da birleþtiði gibi, annesi tarafýndan da soyu yine Resûli Ekrem Efendimizin baba tarafýndan dedesi olan Lüey'de birleþir.
Düðün Merasimi
Düðün merasiminin tarihi, bizzat Hz. Hatice tarafýndan tebit edildi. Merasim de onun evinde yapýlacaktý.
Tesbit edilen tarihte, Resûli Ekrem Efendimiz, amcalarý, halalarý ve Haþîm Oðullarýnýn ileri gelenlerinden bazýlarýyla birlikte Hz. Hatice'nin evine geldi.
Güzel bir düðün merasimi için gereken her þey, bizzat Hz. Hatice tarafýndan teinin edilmiþti. Koyunlar kesilmiþ, yemekler hazýrlanmýþtý.
Yemekler yendikten sonra, âdet olduðu üzere, sýra, iki taraf büyüklerinin konuþmasýna geldi. Hz. Hatice'nin babasý, Ficar Harbinde ölmüþtü. Bu sebeple onu temsilen merasime, amcasý Amr b. Esed katýlmýþtý.
Geleneðe göre, ilk konuþmayý yapmak üzere Ebû Tâlib ayaða kalktý ve þöyle dedi:
"Allah'a hamdolsun ki, bizi, Ýbrahim'in zürriyetinden, Ýsmail'in sulbünden, Maad'ýn mâdeninden, Mudar'ýn aslýndan vücuda getirdi. Bundan sonra, asýl maksada gelir ve derim ki:
"Kardeþimin oðlu Muhammed b. Abdullah; ki, akrabanýz olduðu malûmunuzdur. Onunla Kureyþ'ten hiçbir bir genç tartýlamaz, ölçülemez! Bu, þeref ve asaletçe, akýl ve faziletçe onlarýn hepsinden üstün gelir!
"Gerçi, malý azdýr. Fakat, mal dediðin nedir ki?.. Geçici bir gölge, bir perde, alýnýr verilir iðreti bir þey!
"Allah'a yemin ederim ki, bundan sonra onun mertebesi daha da büyüyecek, daha da yükselecektir!
"Þimdi o, sizden, kýzýnýz Hatice'yi zevceliðe istemekte, muaccel ve müeccel mehir olarak da 20 erkek deve vermeyi taahhüd etmektedir."
Ebû Tâlib konuþmasýný bitirince de, Hz. Hatice'nin amcasýnýn oðlu Varaka b. Nevfel ayaða kalktý ve þöyle konuþtu:
"Allah'a hamdolsun ki, bizi de, anlattýðýn gibi yarattý; saydýklarýndan daha fazlasýyla bize üstünlük verdi. Biz de sizinle hýsýmlýk kurmak ve þereflenmek istiyoruz!
"Ey Kureyþ topluluðu!.. Þâhid olunuz ki, ben, Huveylid'in kýzý Hatice'yi, þu kadaýr mehirle Muhammed b. Abdullah'la evlendirdim!"
Varaka b. Nevfel konuþmasýný bitirdikten sonra, Ebû Tâlib, Hz. Hatice'nin amcasý Amr b. Esed'in de muvafakatini istedi. Amr da ayaða kalkarak, "Ey Kureyþ topluluðu!.. Þâhid olunuz ki, ben de Muhammed b. Abdullah'a Huveylid'in kýzý Hatice'yi nikâladým!" diye konuþtu.
Böylece, Kâinatýn Serveri Efendimiz ile Kureyþ kadýnlarýnýn, neseb, þeref ve zenginlik bakýmýndan en üstünü bulunan Huveylid'in kýzý Hz. Haticei Kübra zevczevce ilân edilmiþ oldular. O sýrada Resûli Eîkrem Efendimiz 25, Hz. Hatice ise 40 yaþlarýnda bulunuyordu. Evlilikleri Milâdî tarihle 595 yýlýna rastlýyordu. Yâni, Efendimizin nübüvvetinden 15 yýl önce...
Bundan sonra Resûli Ekrem Efendimiz, muhterem zevcesini alarak Ebû Tâlib'in evine geldi. Burada velime, yâni düðün cemiyeti yaptý; iki deve kestirerek halka yemek ziyafeti verdi.
Ebû Tâlib de, bu mes'ud hâdisenin hatýrý için develer kestirdi ve halka yemekler yedirdi. Sonra da, Peygamberimizle ailesini evine davet etti.
Onlarý karþýlamaya çýktýðýnda, sevinç gözyaþlarý arasýnda Allah'a hamdediyordu: "Hamdolsun Allah'a ki, bizden bütün üzüntüleri yok etti!"
Efendimiz ile ona ilk haným olma þerefini kazanmýþ bulunan Hz. Hatice, Ebû Tâlib'in evinde ancak birkaç gün kaldýlar. Sonra tekrar Hz. Hatice'nin evine döndüler. Artýk mes'ud hayatlarýný burada geçireceklerdi.
Kâinatýn Efendisi Peygamberimiz, kendisine "Haticei Kübra" dediði bu asil ve tâhire kadýn hayatta olduðu müddetçe baþka bir kadýnla evlenmedi.125 Her türlü teselliyi ve en parlak saadeti bu huzurlu evinde buldu.
Peygamber Efendimize, babasýndan mîras olarak pek bir þey kalmamýþtý. Uzun zamandýr himayesinde bulunduðu Ebû Tâlib ise, fakir ve zaruret içinde idi. Bu bakýmdan, Hz. Hatice'yle evleninceye kadar bin bir meþakkat ve zahmet içinde hayat sürmüþtü.
Hz. Hatice'yle evlendikten sonra, onun servetini ticarette kullandý ve bir derece geniþliðe kavuþtu. Fakat, zevcesi bol servet sahibi iken, o, yine israfa, gösteriþ ve lükse kaçmadý. Eski mütevazi ve sâde hayatýna yakýn bir yaþayýþý devam ettirdi. Üstelik, dünya malýna da kalbinde yer vermiyordu. Onun o yüce ruhunu bambaþka ulvî ve kutsî duygular istilâ etmiþti. Dünya ve içindekilerin muhabbeti, o ulvî duygularý söküp atmaya hiçbir zaman muktedir olamýyordu.
Daha sonra, Hz. Haticei Kübra'dan, Resûli Ekrem Efendimizin sýrasýyla Kasým, Zeyneb, Rukiyye, Fâtýma, Ümmü Gülsüm, Abdullah [Tayyib] ve Tâhir adýnda yedi çocuðu oldu.126
Bu mes'ud aile yuvasýnda Kâinatýn Efendisi ile Hz. Hatice, en ulvî duygularla birbiriyle kaynaþmýþlardý. Ali yuvasýnda hâkim olan, karþýlýklý emniyet, samimî hürmet ve muhabbet idi. Hz.Hatice, Kâinatýn Efendisi kocasýndan 15 yaþ büyük olmasýna raðmen, yüce þahsîyetinden dolayý kendilerine karþý son derece nâzik, duygulu ve itinalý davranýyordu. Peygamber Efendimizin þerefli hanýmýna karþý muhabbeti de fazlaydý. Öyle ki, vefatýndan sonra bile hiçbir vakit muhabbetini kalbinden atmadý, gönlünün en mutena köþesinde ebedî beraberliðe kadar sakladý.
Resûli Ekrem Efendimiz, Hz. Hatice'nin keremkârlýðýný, hayýrseverliðini ve kendisine yaptýðý büyük yardýmý her zaman yâdederdi. Bu yâdediþ, Hz. Âiþe Validemize, "Haticei Kübra'dan baþka, Nebîyyi Ekrem'in zevcelerinden hiçbirini kýskanmadým!"127 dedirtecek ve onun kýskançlýk damarýný tahrik edecek kadar fazla idi.
Nasýl yâdetmezdi ki?.. Sekiz çocuðundan biri hâriç diðerlerinin annesi o idi. Herkes ona düþman iken, ona dost elini uzatan, o idi. Her türlü ýzdýrap ve sýkýntý karþýsýnda kendisini teselli eden, o idi. Herkesin ona arka çevirdiði bir zamanda yanýbaþýndan ayrýlmayan, o idi.
Elbette, böylesine yüksek duygu ve meziyetler sahibi zevcesini, Peygamber Efendimiz hiçbir zaman unutmayacak ve onu her zaman hayýrla yâdedecekti.
--------------------------------------------------------------------------------
122 ibni Hiþam, Sîre, c. 1, s. 201; ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 131.
123 Ýbni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 131.
124 Ýbni Hiþam, A.g.e., c. 1, s. 200201; Taberî, Tarih, c. 2, s. 197.
125 ibni Hiþam, A.g.e., c. 1, s. 201.
126 ibni Hiþam, A.g.e., c. 1, s. 202; ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 133.
127 Müslim, Sahih, c. 7, s. 133,
radyobeyan