Peygamberimizin Hayatý
Pages: 1
Zeyd b. Harise'yi azad etmesi By: hafiza aise Date: 15 Ocak 2011, 12:16:28
Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanýna Almasý
 
Zeyd b. Harise, Kelb Kabîlesne mensuptu. Henüz sekiz yaþlarýnda küçük bir çocuk iken, annesiyle beraber gittiði akrabalarýnýn yanýnda, bir baþka kabilenin baskýný sýrasýnda esir alýnmýþtý. Esirler pazarýndan da, Hz. Hatice'nin yeðeni Hâkim b. Hizan tarafýndan 400 dirheme satýn alýnýp Mekke'ye getirilmiþti.128 Hz. Hatice, Zeyd'i yeðeninden almýþ ve evinde barýndýrýyordu.

Bu sýrada Efendimiz, Hz. Hatice'yle evli bulunuyordu.

Resûli Ekrem, bu küçük çocuðu sevmiþti. Bu sebeple, Hz. Hatice'den onu kendisine baðýþlamasýný istedi. Muhterem zevceleri, Peygamberimizin bu arzusunu yerine getirdi.

Nebîyyi Ekrem Efendimiz, onu alýr almaz âzad etti.129 Her zaman hürriyeti benimseyen ve seven bir büyük insandý o... Her yaþýnda, insanlara, onlarýn vazgeçilmez hak ve hürriyetlerine son derece hürmetkar ve riayetkardý. Fânî hayatýnýn son ânýna kadar bu eþsiz ulvî duygusu ve hasleti her zaman kemâl derecesinde tecellî edecektir!

Zeyd, belirttiðimiz gibi, henüz küçük bir çocuktu.

Ebeveyni, onun nereye götürüldüðünü, kime satýldýðýný bilmiyordu. Harise Ailesi, çocuklarý için her gün gözyaþý döküyordu.

Babasý Harise, evde duramaz olmuþtu. Diyar diyar dolaþýyor, sormadýk kabile ve uðramadýk yurt býrakmýyordu. Biricik oðlu Zeyd için þiirler söylene söylene geziyordu.

Küçük Zeyd ise, sanki anne babasýný unutuvermiþti. Mes'ud ailenin saadeti onun da yüksek ruhunu olanca gücüyle sarmýþ ve âdeta onun ayrýlmaz bir parçasý hâline gelmiþti. Rahatý yerindeydi, Kâinatýn Efendisiyle kaynaþmýþtý. Onun þefkatli kanatlarý arasýnda mes'uddu, sevinçli ve huzurlu idi.

Zeyd'in Yeri Tesbit Edildi!

Günün birinde Kelb Kabilesinden birkaç kiþi, Kabe'yi ziyarete geldi. Bu arada, Zeyd'i gördüler ve kendisiyle sohbet edince de tanýdýlar.

Babasýnýn, annesinin durmadan kendisi için gözyaþý döktüklerini, hasretiyle yanýp tutuþtuklarýný Zeyd'e anlattýlar.

Fakat Zeyd, gayet sakin ve rahat idi. Anne þefkati ve baba sevgisinden daha ulvî ve kutsî þeylere mazhar olmanýn gönül rahatlýðý içinde, onlara cevabý þu oldu:

"Annemin babamýn benim için gözyaþý döktüklerini biliyorum. Sâdece, sizden, þu söyleyeceklerimin onlara ulaþtýrýlmasýný istiyorum:

'"Ben, her ne kadar uzaklarda bulunuyor isem de, kavmimle haber gönderdim ki, hacc merasimi yapýlan belli yerler yanýndaki Beytullah'ta oturuyor, hizmet ediyorum. Artýk, aradýðýnýzý elde etmek için son gücünüzü harcamaktan, uzun uzun yollar katetmekten, develeri yeryüzünde koþturup durmaktan vazgeçin! Allah'a hamdederim ki, ben þimdi, öyle hayýrlý, öyle þerefli bir aile içinde bulunuyorum ki, Maad'ýn sulbünden—uludan uluya geçerek gelmiþ olan—en þerefliler, bu ailedendir!""30

Bu haberi alan Harise, kardeþi Kâ'b'la birlikte yanýna fazla miktarda akçe de alarak Zeyd'i kurtarmak için derhâl Mekke'ye geldi. Sorup soruþturup Resûli Ekrem Efendimizi buldu ve, "Ey Kureyþ Kavminin Efendisi, efendisinin oðlu!.. Siz, Harem halký ve Haremi Þerifin komþususunuz! Beytullah'ýn yanýnda esirlerin esaret baðlarýný çözer ve karýnlarýný doyurursunuz!" diye konuþtuktan sonra, asýl maksadýný þöyle arzetti:

"Yanýnda bulunan oðlumuz için sana geldik. Sen bizi memnun ve razý edecek bir fýdyei necat [kurtuluþ akçesi] iste; biz sana onu verelim, oðlumuzu serbest býrak!"

Nebîyyi Ekrem, "Oðlunuz kimdir?" diye sordu. "Zeyd b. Harise..." dediler.

Peygamberimiz, "Bundan baþka bir istediðiniz var mý?" dedi.

Onlar, "Hayýr, baþka isteðimiz yok." cevabýný verdiler.

Bunun üzerine, Resûli Kibriya Efendimiz, "Zeyd'i çaðýrýn! Dilediðini yapmakta serbest býrakýn! Eðer, sizi tercih ederse fýdyei necat almaksýzýn, o sizindir, alýn götürün; yok, eðer beni tercih ederse, vallahi, ben, beni tercih edene, kimseyi tercih etmem!"13' diye konuþtu.

Harise ve kardeþi, Efendimizin bu konuþmasýndan memnun oldular ve, "Sen," dediler, "bize karþý çok insaflý davrandýn!"

Huzura gelen Zeyd'e Efendimiz, "Þunlarý tanýyor musun?" diye sordu.

Zeyd, "Evet, tanýyorum." dedi.

Peygamberimiz tekrar, "Kimdir onlar?.." dedi.

Zeyd, "Bu babamdýr, þu da amcamdýr." cevabýný verdi.

Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Zeyd'e, "Sen, benim kim olduðumu öðrendin. Sana olan þefkat ve sevgimi de gördün. O hâlde ya beni tercih et, yanýmda kal; ya onlarý tercih et, git." diyerek, onu tercihinde serbest býraktý.

Zeyd'in cevabý þu oldu:

"Ben, hiçbir kimseyi, sana tercih etmem! Sen, benim için anne ve baba makamýndasin!"

Oðlunun bu cevabý karþýsýnda þaþýran ve sarsýlan baba Harise, hiddetle, "Yazýklar olsun sana!.." dedi, "Demek ki, sen köleliði, hürriyete, anne babana, amcana ve ev halkýna tercih ediyorsun!"

Fakat, Zeyd, babasýyla ayný kanaatte deðildi. "Babacýðým!.." dedi, "Ben, bu zâttan öyle þeyler gördüm ki, kendisine hiçbir zaman bir kimseyi tercih edemem!"132

Küçük Zeyd, böylece, Resûli Ekrem Efendimize olan sadâkat ve baðlýlýðýný ispatlamýþtý. Kader, ona nurlu ve parlak bir istikbâl hazýrlýyordu. Bu hâli, onun ilk müjdesiydi.

Efendimizin, Zeyd 'i Evlâd Edinmesi!

Peygamber Efendimiz, Zeyd'e, bu eþsiz baðlýlýðýn mükâfatýný vermede gecikmedi. Hemen elinden tutarak, onu Kureyþ'in oturduðu Hýcýr mahalline götürdü ve halka þöyle hitab etti:

"Ey hazýr bulunanlar!.. Þâhid olunuz ki, bundan böyle Zeyd, benim oðlumdur. Ben, ona vârisim, o da bana vâristir."

Mekkeliler, birini evlâd edinmek istedikleri zaman böyle yaparlardý. Efendimiz de onlarýn bu âdetlerine uyarak, Zeyd'i böylece kendisine evlâd edinmiþ oldu.

Peygamber Efendimizin bu güzel davranýþý, þaþkýn ve dalgýn duran Harise'nin mahzun gönlünde sevinç rüzgârý estirdi: Demek ki, oðlu emin bir elde bulunuyordu!

Gönül huzuru içinde Harise, oðlunu Kâinatýn Efendisinin yanýnda býrakarak yurduna döndü.1"

Bundan sonra, Mekke'de herkes Zeyd'i, "Muhammed'in oðlu Zeyd..." diye çaðýrmaya baþladý.

Efendimiz, peygamberlik vazifesiyle memur edilip vahiy gelmeye baþlayýnca, evlâdlýklarýn kendi öz babalarýnýn adlarýyla çaðrýlmalarý emredildi.134 Bunun üzerine Hz. Zeyd, babasýnýn ismiyle, "Harise oðlu Zeyd." diye çaðrýldý.

Bu konuda âyeti kerîmede meâlen þöyle buyurulur:

"Evlâdlarý, babalarýna nisbet ederek çaðýrýn! Allah katýnda, bu, daha doðrudur. Eðer babalarýný bilmiyorsanýz, onlar dinde kardeþleriniz ve dostlarýnýzdýrlar (Kendilerini "Kardeþim" veya "Dostum" diye çaðýrýn.)"135

Hz. Ömer'in oðlu Abdullah (r.a.), bu hususu þöyle ifade etmiþtir:

"Biz, 'Evlâdlarý babalarýnýn adýyla çaðýrýn.' âyeti ininceye kadar Zeyd'i 'Harise oðlu Zeyd' diye deðil, 'Muhammed oðlu Zeyd' diye çaðýrýrdýk."116

Ayrýca, bu âyetle, evlâdlýklarýn, evlâd edinen kimseye vâris olmasý hükmü de ortadan kaldýrýldý.

Hz. Zeyd, Efendimize peygamberlik vazifesi verildikten sonra, Hz. Hatice ve Hz. Ali'yi müteakip derhâl Ýslâm'ýn sînesine koþacak ve "üçüncü Müslüman" olma þerefine erecektir.

Resûli Kibriya Efendimiz, Hz. Zeyd'i fazlasýyla severdi. Zaman zaman kendisine, "Ey Zeyd!.. Sen, kardeþimiz ve âzadlýmýzsýn."137 diyerek iltifatta bulunurdu.

Resûli Ekrem, daha sonra çok sevdiði bu büyük insaný, dadýsý Ümmü Eymen'le evlendirecektir ve bu evlilikten yine çok sevdiði ve çoðu zaman terkisinde taþýdýðý Üsame Hazretleri dünyaya gelecektir!

 

128    Ýbni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 497; Ýbni Esir, Üsdû'lGabe, c. 2, s. 224; Ýbni Hacer, ellsabe, c. 1, s. 563. 129 ibni Hiþam, Sîre, c. 1, s. 264; Ýbni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 497.

130 ibni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 41; Ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; ibni Hacer, A.g.e.,c. 1, s. 523.

131 Ýbni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; ibni Hacer, A.g.e., c. 1, s. 523.

132 Ibni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225.

133 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; Ibn-i Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; Ýbn-i Hacer,A.g.e., c. 1, s. 563.

134 Ahzab, 5, 40.

135 Ahzab, 5.

136 Ýbn-i Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 43; Buharî, Sahih, c. 3, s. 174; Müslim, Sahih, c.3, s. 131.

137 Baharý, A.g.e., c. 3, s. 303.




radyobeyan