Kozmoloji By: Hadice Date: 13 Ocak 2011, 07:04:50
Kozmoloji (Evrenbilim)
1274. Ýnsan sürekli olarak kendisine þu sorularý sormuþtur: Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Üzerinde yaþamakta olduðum ama kendisinden kaçýp kurtulma çaresi olmayan ölümden sonra ayrýlmak zorunda kalacaðým þu dünyayý yaratan kimdir? Ýslâm bu konularda ne söylüyor?
1275. Ýslâm, din olarak bazý ibadetleri de beraberinde getirmiþtir: Namaz kýlmak, oruç tutmak, belli zamanlarda, belirli yerleri Haccetmek; bu belirli zamanlarý nasýl belirleneceðini bize öðreten, astronomi bilimidir. Bu konuya ilerde tekrar döneceðiz.
1276. Kozmoloji’ye gelince; nihâî, yani ilk sebep, bizi yaratan ALLAH’týr. Ancak Ýslâm, eþyanýn varoluþuna yol açan neden ve sonuçlar zincirinin öðrenilmesi amacýyla araþtýrma yapýlmasýný yasaklamaz. Aksine, Kur’ân, bizi bu konudaki bilgilerimizi derinleþtirmeye teþvik eder:
“Göklerin ve yerin yaratýlýþýnda, gece ile gündüzün birbiri ardýnca gidip geliþinde aklýselim sahipleri için gerçekten açýk ibretler vardýr. Onlar ayakta dururken, otururken, yanlarý üzerine yatarken (her vakit) ALLAH’ý anarlar, göklerin ve yerin yaratýlýþý hakkýnda derin derin düþünürler (ve þöyle derler): Rabbimiz! Sen bunu boþuna yaratmadýn! Seni yüceltir, ululuðunu kabul ederiz. Bizi Cehennem azâbýndan koru!” (Âl-i Ýmrân: 3/190-191; bk. Bakara: 2/164.)
Ara bulucu ve ölçülü sýnýrlar konulduðu takdirde, iman ve ilim iþbirliði içine girerler, dini bilimlerle fiziksel ya da insana yararlý bilimler at baþý giderler.
1277. Evrenin baþlangýcý ve sonu ile ilgili olarak Kur’ân’da birçok atýf bulunmaktadýr (Bu arada, olaylarýn henüz M. 7. yüzyýlýn baþlarýnda geçtiðini de unutmayalým). Örneðin bir ayette, bir zamanlar gökyüzünün bir “duman bulutundan” dan ibaret olduðu (Fussilet: 41/11) belirtilmekte, Enbiya (21/30) suresinde ise þöyle ilave edilmektedir:
“Ýnkâr edenler, göklerle yer bitiþik bir halde iken bizim, onlarý birbirinden kopardýðýmýzý ve her canlý þeyi sudan yarattýðýmýzý görüp düþünmediler mi? Yine de inanmazlar mý?”
Daha sonra þu ayetleri okuruz:
“O, geceyi, gündüzü, güneþi, ayý yaratandýr. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.” (Enbiyâ: 21/33; ayrýca bk. Yâsîn: 36/40)
Ayrýca þöyle bir ayet daha vardýr:
“Andolsun ki biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattýk. Biz yaratmaktan habersiz deðiliz.” (Mü’minûn: 23/17)
ALLAH asla bu yaratma iþleminden sonra bir kenara çekilip kalmamýþtýr; o, daima her þeyin aslý ve özü olarak kalmaya devam etmektedir.
1278. Kur’an, çok ilginç ve beklenmedik þekilde karþýmýza çýkan bir ayetinde þöyle buyurur:
“…Ve güneþi ve ayý emrine boyun eðdiren, ALLAH’týr. Bunlarýn her biri belirli bir vakte kadar akýp gitmektedir…” (Ra’d: 13/2; bk. Fâtýr: 35/13, Zümer: 39/5)
Demek ki yýldýzlar da bir gün düþerek yok olacaklardýr. Günümüzde uzaya fýrlatýlan yapay uydular (sputnikler) sayesinde, uzayda belirli bir yörüngede dönüp duran yýldýzlarýn nasýl belli bir cismin çekim alanýna girerek düþüp parçalanacaðýný daha iyi anlamaktayýz. Greklerin bir zamanlar ortaya attýklarý varsayým ve kavramlardan çok farklý olarak, Kur’ân bize þunlarý öðretmektedir:
“Güneþ de kendisi için belirlenen yere doðru akýp gitmektedir. Ýþte bu Aziz ve Alîm olan (ALLAH’)ýn bir takdiridir.” (Yâsîn: 36/38)
Yine bir baþka ayette de þu çarpýcý açýklamayla karþýlaþýrýz:
“Göðü de kendi ellerimizle biz kurduk ve biz (onu) elbette geniþleticiyiz.” (Zâriyât: 51/47)
Konuyla ilgili ayetlerin tamamý incelendiðinde, evrenin geniþleyip yayýlmasý kavramý ile görecelik (izâfiyet) teorisi arasýnda çok yakýn bir ilginin bulunduðu göze çarpacaktýr.
1279. Kur’ân’ýn birçok ayetinde “ALLAH’ýn gökleri ve yeri ve bu ikisi arasýnda bulunan þeyleri altý günde yarattýðýna” iþaret edilir (Araf: 7/54, Yûnus: 10/3, Hûd: 11/7, Furkân: 25/59, Secde: 32/4, Kâf: 50/38, Hadîd: 57/4). Ancak bu ayetlerde geçen “gün” tabiri, ayetin geçtiði baðlama göre deðiþmektedir. Kimi kez bu süre “bin yýla” denk iken (Secde: 32/5), kimi kez de “elli bin yýla” eþit olmaktadýr (Meâric: 70/4). Örnekler bu ikisiyle sýnýrlý deðildir. Gerçekten de zaman kavramý, yýldýzlara ve onlarýn hareketine göre farklýlýklar gösterir.
1280. Dünyanýn sonu (Kýyamet Günü) da Kur’ân’ýn bir çok ayetinde betimlenmiþtir. Örneðin:
“Güneþ katlanýp dürüldüðünde, ve yýldýzlar (kararýp) döküldüðünde, ve daðlar (sallanýp) yürütüldüðünde…”(Tekvîr: 81/1-3)
Ya da:
“Gökyüzü yarýldýðý, yýldýzlar döküldüðü, denizler birbirine katýldýðý, kabirlerin içindekiler dýþarý çýkarýldýðý zaman…” (Ýnfitâr: 82/1-4)
Ve yine:
“Yer baþka bir yer, gökler de (baþka gökler) haline getirildiði gün…”(Ýbrâhim: 14/48)
Yahut:
“(Düþün o) günü ki, yazýlý kâðýtlarýn tomarýný dürer gibi göðü toplayýp düreriz. Týpký ilk yaratmaya baþladýðýmýz gibi onu tekrar o hale getiririz. (Bu) üzerimize aldýðýmýz bir vaat oldu. Biz (vaat ettiðimizi) yaparýz.” (Enbiyâ: 21/104)
1281. Konu ile ilgili bütün bilgileri burada verecek deðiliz. Ancak yeri gelmiþken hatýrlatalým ki, Kur’ân’a göre her varlýðýn, hatta “cansýz” dediðimiz taþlarýn bile kendisine özgü bir yaþamý, bir hayat tarzý vardýr; ve her varlýk, Yaratýcýsýna karþý kulluk görevini yerine getirir. Örneðin, diðerlerinin yaný sýra Ýsrâ (17/44) suresinde de bu duruma þöyle açýklýk getirilmektedir:
“O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir þey yoktur. Ne var ki siz onlarýn tesbihini anlayamazsýnýz.”
1282. Ancak, kozmolojinin çok daha ötesinde, astronomi (gökbilimi), ibadetlerinin gereðini yerine getirirken bir Müslümanýn hayatýnda önemli bir yer tutar:
1272. Doðmakta olan Ýslâm, Mekke-Medine ekseni üzerinde geliþmekteydi. Eski çaðlarda bu bölgede pek fazla bir bilimsel faaliyet göze çarpmamakta; basit ve baþlangýç düzeyinde bir çok bilgi mevcut olmakla birlikte, bunlar geliþmiþlik ve ilerlemeden uzak, durgunluk içindeki bilgilerdi. Kur’ân ve ilk aþamada Araplar arasýnda yayýlan Ýslâm, Müslümanlarýn tefekkür ve düþünce alanýndaki fetihlerinde önemli mesafeler almalarýnda vazgeçilmez bir etken olmuþlardýr. Ve sonunda Resûlullah tarafýndan tesis edilen eðitim-öðretim sistemi, Müslümanlarýn çabalarýný boþa harcamayacak þekilde hayata geçirilmiþ oldu.
1273. Resûlullah’ýn hayatý ve faaliyetiyle ilgili bir siyer kitabýnda, bu döneme ait bilgiler içeren bir ansiklopedinin kaleme alýnmasý söz konusu deðildir; bununla birlikte, o dönemdeki dînî inanç ve uygulamalarý çok yakýndan ilgilendiren kozmoloji-astronomi, ve týp (zira insanlýðýn yeryüzünde varoluþu bu bilim dalýna baðlýdýr) ile ilgili bazý bilgiler bu bölümde bir araya getirilip gösterilecektir. Diðer nazarî ve fiziksel bilimlerle ilgili temel kavramlar, daha sonra baðýmsýz bilim dallarý halinde ve insanlýðýn yararýna geliþtirilmek üzere Kur’ân ve Hadis’ten çekilip çýkarýlmýþtýr.