Mucemüs Saðir
Pages: 1
Mekke ve Medine nin fazileti By: sumeyye Date: 10 Ocak 2011, 14:39:38
Mekke Ve Medine'nin Fazileti


569. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:

"Kim iki haremden birinde vefat ederse, kýyamet gününde korkudan emin olarak diriltilir."[530]

 

Ýzah

 

Hadisde geçen iki harem, Mekke ve Medine'dir. Bu hadis, Peygamberimizin doðduðu, Kabe'nin bulunduðu, bir çok pey­gambere beþiklik yapmýþ bir yer olan Mekke ile; Resûlullahýn (s.a.v.) hicret yurdu ve kabrinin bulunduðu yer olan Medine'nin faziletini ifâde etmektedir. Ehl-i iman olmak þartýyla bâzý günlerde ve bâzý mübarek mekanlarda ölmek, kiþiye uhrevî hayatýnda bâzý faydalar kazandýrýr. Hadis, Mekke ve Medine'de vefat etmenin kiþiyi kýyamet gününün dehþetli korkusundan emin kýlacaðýný bil­dirmektedir.[531]

 

Taharette Su Kullanmak

 

570. Uveym bin Saadeti'l-Ensârî (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.) Küba halkýna giderek,

"Temizliðiniz­den dolayý Allah'ýn sizi övdüðünü iþittim. Övülmenize se­bep olan bu temizlik nedir?" buyurdu.

Onlar þöyle dediler: "Vallahi ey Allah'ýn Resulü! Kom­þumuz Yahudilerin büyük abdestten sonra su ile taharetlen­diklerini gördük. Onlarýn yaptýðý gibi bizler de taharetleni­yoruz. Bunun dýþýnda birþey bilmiyoruz."[532]

 

Ýzah

 

"Orada maddî ve manevî pisliklerden iyice temizlenmeyi seven kimseler vardýr. Allah da çok temizlenenleri sever" mealindeki âyet-i kerime[533] nazil olmuþtu. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) Medine'ye yakýn bir yerleþim merkezi olan Küba'ya gittr. Çünkü âyet-i kerimede geçen "orada" ifadesiyle "Küba" kastediliyordu. Peygamberimizle Kübalý Sahabîler arasýnda yukarýdaki konuþma geçtikten sonra Resûlullah (s.a.v.),

"Ýþte gerçek temizlik budur, o halde bu temizliðe sim sýký sanlýnýz" buyurdu.

Su ile taharetlen­me ile ilgili olarak daha pekçok hadis vardýr. Konu hakkýnda taf­silatlý bilgi için Temizlik GusülAbdesî isimli eserimize bakýlabilir.[534]

 

Namazý Vaktinde Kýlmanýn Fazileti

 

571. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.) akþam namazýný ne bir yemek, ne de baþka bir þey için geciktirmemiþtir.[535]

 

Ýzah

 

Her namazýn kendine mahsus vakti vardýr. Bu sebeple her na­mazý kendine âit olan vakitte kýlmak gerekir.

Peygamberimiz birçok hadislerinde bizleri namazý vaktinde kýlmaya teþvik etmektedir. Meselâ bir defasýnda en hayýrlý ve fazîletli amelin hangisi olduðunu soran Sahabîlere, "Vaktinde kýlý­nan namazdýr" cevabýný vermiþtir.[536]

Ýbâdetin gayesi Allah'ýn rýzasýný kazanmakta. Bunun yolu ise her ibâdeti vaktinde yapmaktýr. Peygamberimiz (a.s.m.) bu husu­su da bir hadislerinde þöyle ifâde ederler:

"Allah beþ vakit namazý farz kýldý. Her kim, bu namazlarýn abdestini tam olarak alýr, onlarý vaktinde kýlar, rükû ve huþûunu ek­siksiz olarak yerine getirirse, onu baðýþlayacaðýna dâir Allah'ýn va'di vardýr. Her kim de bunu yapmazsa, Allah'ýn ona bir va'di yoktur. Dilerse baðýþlar, dilerse azap eder."[537]

Her hususta olduðu gibi Peygamberimiz namazý vaktinde kýl­ma hususunda da örnek olmuþ, gerek izahýný yaptýðýmýz hadiste, gerekse Hz. Âiþe Validemizin bildirdiðine göre hayatýnýn sonuna kadar hiçbir namazý vaktin sonuna býrakmamýþtýr.[538]

Bu hadiste de onun akþam namazýný hiçbir þekilde geciktirme­diði bildirilmektedir.

Namazý ilk vaktinde kýlmanýn birçok hikmetleri vardýr. Bediüzzaman bunun mühim bir hikmetini özetle þöyle ifâde eder:

Vaktin evvelinde Kabe'yi hayâlen nazara almakla namaz kýl­mak menduptur. Birbirine giren dâireler gibi, Kabe'nin etrafýnda teþekkül eden saflarý görmekle, yakýn saflar Kabe'yi kuþattýklarý gibi, en uzak saflar da Ýslâm âlemini ihata etmiþ olduðunu hayal ile görsün. O saflara girmekle o büyük cemaate dahil olsun ki, o cemaatin icma ve tevatürü, onun namazda söylediði her dâvaya ve her sözüne bir hüccet, bir delil olsun. Meselâ namaz kýlan kimse "Elhamdülillah" dediði zaman, sanki o büyük cemaati teþ­kil eden bütün mü'minler, "Evet doðru söyledin" diye onun o sö­zünü tasdik ediyorlar. Bu tasdikler ise hücum eden evham ve vesveseye karþý bir kalkan vazifesi görür. Ayný zamanda bütün hasseleri, latifeleri, duygularý o namazda zevk ve hissesini alýr.[539]

Bediüzzaman'm namazý vaktin evvelinde kýlmakla ilgili bir di­ðer ifâdesi de þöyledir:

"Namazý vaktinde kýlmanýn ne derece tükenmez uhrevî bir ser­maye olduðu bununla anlaþýlýyor ki, her namaz vaktinde âlem-i îslâm denilen muazzam camide, yüz milyondan fazla cemaat-ý kübrâ namaz kýlýyor. O cemaatta her bir adam umum cemaata duâ ediyor.

'"Ýhdina's-sýrata'l-mustakîm=Bizi doðru yola ilet' diyor. Her bir umum cemaate hem þefaatçi, hem duacý olur. O vakit namaza iþtirak etmeyen hissesini alamaz. Kaynayan mirî ve askerî kazaný­na karavanasýný götürmeyen tayinâtýný almadýðý gibi, cemaat-ý kübrânýn manevî matbahýnda [kazanýnda] kaynayan manevî er­zakýný alamaz. Belki namaza iþtirakla o cemaatin ordusuna iþtirak etmiþ olmakla bu dualarýna âmin demek olan namazý vaktinde kýlmakla olabilir."[540]

Öyle ise, "Nasýl olsa daha vakit var. Elimdeki þu iþi bitireyim, kýlarým" gibi bahanelerle namazý vaktin sonuna býrakmayalým. Vaktin evvelinde kýlarak vaktinde kýlýnan namazýn sevabýna, mü­kâfatýna nail olalým.

36 numaralý hadise ve izahýna da bakýnýz.[541]

 

Peygamberimiz Hz. Câbir'e Niçin Duâ Etti?
 

572- Câbir (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.) benim için yirmi beþ defa baðýþlanma diledi. Her seferinde elimi tutuyor ve "Babanýn borcunu ödedin mi?" diyordu.

Ben de "Evet" diyordum.

"Allah seni baðýþlasýn" buyurdu.[542]

 

Ýzah

 

Câbir bin Abdullah, Abdullah bin Amr'in (r.a.) oðlu idi. Ba­basý Uhud Savaþýnda þehid düþmüþtü. Oðlu Câbir'e bir hayli miktarda borç býrakmýþtý. Câbir (r.a.) Peygamberimizin de duasý bereketiyle babasýnýn yüklü miktardaki borçlarýný ödedi. Hadis, babasýnýn borcunu ödemesi sebebiyle Peygamberimizin çok memnun kaldýðýný ve ona duasýný ifâde ediyor.[543]

 

Cemaatla Namaz Kýlýnanýn Fazileti
 

573. Ýbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor:

"Cemaatla kýlýnan namazýn sevabý, tek baþýna kýlýnan na­mazdan yirmi yedi derece daha fazladýr."

240 numaralý hadisin izahýna bakýnýz.[544]

 

Hayýr Yolunda Yardýmcý  Olmak

 

574. Zeyd bin Halid el-Cühenî (r.a.) rivayet ediyor:

"Kim bir gaziyi silah ve yiyecekle donatýrsa, bir oruçluya iftar ettirirse veya hacca giden birini donatýrsa onun için de onlarýn kazandýðý kadar sevap vardýr. Onun sevap kazanma­sý diðerlerinin sevabýndan birþey eksiltmez."

Müslim'de hadis baþ tarafýyla ilgili þöyle bir rivayet vardýr:

"Her kim Allah yolunda bir gazîyi donatýrsa, o da gaza etmiþ gibi sevap kazanýr. Her kim gazinin ailesine yardýmcý olursa, o da gaza etmiþ gibi sevap kazanýr."[545]

 

Devlet Malýna Ýhanetin Cezasý
 


575. Ebû Hümeyd es-Saidî (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.) Ensardan Ýbni'l-Lütbiye denilen biri­sini zekât memuru olarak tayin etti. Bu zât vazifesini ta­mamlayýp Medine'ye döndüðünde Resûlullah (s.a.v.) topla­dýklarýný almasý için birini gönderdi. Ýbni'l-Lütbiye ona, "Bu size verildi, bu da benim, bana hediye edildi" dedi. Bu durum kendisine bildirildiðinde Resûlullah (s.a.v.) þöyle bir konuþma yaptý:

"Ýçinizden birilerini zekât toplamasý için gönderiyoruz, döndüðünde size þöyle diyor: 'Bu size verildi, þu da bana hediye edildi.' Bu adam babasýnýn ve annesinin evinde otur­sa idi kendisine hediye verilip verilmediðini görürdü. Kimi biz zekât memuru olarak görevlendirirsek, topladýðý þeyin azýný da, çoðunu da bize getirsin. Sizden biri kýyamet gü­nünde hýyanet ettiði þey deve ise boynunda inleye inleye, sýðýr ise avaz avaz baðýrarak, koyun ise þiddetle meleyerek gelmekten sakýnsýn."[546]

 

Baðýþlanmaya Sebep Olacak Sözler
 

576. Berâ bin Âzib (r.a.) rivayet ediyor:

"Kim her namazýn sonunda "Estaðfirullahe ellezi lâilâhe illa hüve'l-hayyü'l-kayyum ve etûbü ileyh=Kendisinden baþka hiçbir ilah olmayan, ezelî ve ebedî hayat sahibi, varlý­ðý için hiçbir sebebe ihtiyacý olmayan Allah'tan baðýþlanma diliyorum ve ona tevbe ediyorum" derse, savaþtan kaçmýþ olsa bile baðýþlanýr." [547]

 

Ýzah

 

Savaþtan kaçmak büyük günahlardandýr. Buna raðmen bir kimse yukarýdaki sözleri söylerse, bu büyük günahý iþlemiþ olsa dahi baðýþlanýr. Bunu söylemek sadece savaþtan kaçanlar için de­ðil, diðer günahlarý iþleyenler için de baðýþlanma sebebidir. An­cak kul þayet bir günah iþledi ise bu cümleleri söyledikten sonra "Nasýlsa baðýþlandým" diyerek Allah'ýn gazabýndan emin olma­malý, sürekli Onun dergahýna iltica etmelidir.[548]

 

Nafile Oruç Ve Namazýn Fazileti
 

577. Âiþe Validemiz (r.a.) Resûlullahýn (s.a.v.) þöyle buyurduðunu rivayet ediyor:

"Kim oruçlu olarak sabahlarsa, ona gök kapýlarý açýlýr. Azalarý kendisi için tesbih eder. Ve dünya semâsý ehli onun için gün bitimine kadar baðýþlanma diler."

Bir veya iki rekat da nafile olarak namaz kýlarsa, gökler onun için nurlandýrýlýr. Cennet ehlinden eþleri kendisi için, "Allah'ým, onu görmeye arzumuz arttý. Onu bize çabuk ulaþtýr" diye duâ ederler.

Eðer, "Elhamdülillah, sübhanallah veya Allahu ekber" derse, melekler o sözlerinin sevabýný gün bitimine kadar ya­zarlar."[549]

 

Buluntu Mal Ne Yapýlýr?
 

578. El-Cârud Ebu'l-Münzir rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.),

"Müslümanýn yitiðini sahiplenmek Cehennemde yanmaktýr" buyurdu.[550]

 

579. El-Cârud Ebu'l-Münzir'in rivayet ettiðine göre Resûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu:

"Bir þey bulduðunda onu kaybetme ve gizleme. Sahibini biliyorsan onu ona ver. Bilmiyorsan o Allah'ýn malýdýr. Onu dilediðine verir."

Buluntu malýn ne yapýlacaðý hususunda 48 numaralý hadis ve izahýna bakýnýz.[551]

 

Gecede Ýsteðe Cevap Verilecek Vakit
 

580. Câbir bin Abdullah (r.a.) Resûlullahýn (s.a.v.) þöy­le buyurduðunu rivayet ediyor:

"Geceleyin bir vakit vardýr ki, o vakitte Müslüman bir kul ne isterse Allah onu kendisine verir. Bu her gece böyledir."[552]

 

Kötülüðe Engel Olmamak Neye Benzer?
 

581. Nu'man bin Beþir (r.a.) Resulullahtan (s.a.v.) þöy­le buyurduðunu iþittiðini bildiriyor:

"Allah'ýn emirlerini dinlemeyenlerle, onun emir ve yasak­larýna uyan kimselerin hali þu misâlde olan topluluðun duru­muna benzer: Onlar bir gemiye bindiler. Bir kýsmý geminin alt tarafýna, bir kýsmý da üst tarafýna yerleþti. Onlardan biri þöyle dedi: "Ey topluluk ben þurada bir delik açacaðým. Or­adan abdest alýrým, içerim, ihtiyaçlarýmý karþýlarým."

Þimdi eðer onlar ona mâni olmasalar hem o helak olur, hem de kendilerini helak eder. Eðer ona mâni olsalar, o da kendileri de kurtulurlar."

Bu hadis Buhârî ve Tirmizî de geçen þekliyle þöyledir:

"Allah'ýn emir ve yasaklarýna uyan kimseler, bir gemide kur'a çekerek yerleþen þu topluluða benzer. Çekilen kur'a sonucunda onlardan bâzýlarý geminin üst, bâzýlarý ise alt katýna yerleþti. Alt katta olanlar su ihtiyaçlarýný gidermek için üst katta bulunanlarýn yanýndan geçiyorlardý. Sonra aralarýnda þöyle konuþtular:

"Biz bulunduðumuz yerde bir delik açsak da yukarýdakileri ra­hatsýz etmesek."

Eðer üst kattakiler bunlarý delik açmakta serbest býrakýrlarsa, hepsi de helak olurlar, eðer engel olurlarsa, hem kendileri, hem de onlar kurtulurlar.

Hadisin baþka bir rivayetinde ise son kýsým þöyledir:

"Onlardan bir adam bir balta alýp, kendi yerini delmeye baþla­dý: 'Ne yapýyorsun?' dediler. O, 'Kendi yerimde istediðimi yaparým' cevabýný verdi. Þimdi eðer ona mâni olurlarsa, hem kendi­leri, hem de o kurtulur. Eðer onu kendi haline býrakýrlarsa, hem o boðulur, hem de kendileri.

"Helak olmazdan evvel ahmaklarýnýza mâni olunuz."[553]

 

Peygamberimizin Annelere Duasý
 

582. Hasan bin Ali (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullahýn yanýna beraberinde iki çocuðu olan bir ka­dýn geldi ve ondan yemek için bir þey istedi. Resûlullah on­lardan her biri için birer meyve olmak üzere üç meyve ver­di. Kadýn çocuklarýna birer meyve verdi. Onlar meyveleri yediðinde onlara bir baktý ve sonra kendisi için verilen mey­veyi da ikiye bölerek çocuklarýna paylaþtýrdý. Resûlullar (s.a.v.) þöyle buyurdu:

"Çocuklarýna olan merhameti sebebiyle Allah ona rahmet etsin."[554]

 

Allah Yanýnda Aklýn Kýymeti
 

583. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor:

"Ben Allah adýna þahitlik ederim ki, akýllý kimsenin ayaðý sürçtüðünde Allah onu mutlak kaldýrýr. Sonra bir daha sürçtüðünde yine kaldýrýr. Sonra yine kaldýrýr. Sonunda onu Cennete koyuncaya kadar bu böyle devam eder."[555]

 

Ýzah


 

Akýl, Allah'ýn yaratýklar içerisinde sadece insana lütfettiði bü­yük bir nimettir. Dinimiz akla çok büyük deðer verir. Kur'ân'ýn bir çok âyetinin "Akletmez misiniz?" þeklinde biter. Yine Kur'ân'da,

"Bunda akýl sahipleri için ibretler vardýr" buyurularak ak­lýn önemine dikkat çekilir.[556]

Zaten dinimize göre sorumluluk akýlla baþlar, insan onun sa­yesinde imtihana tabi tutulur. Akýl olmazsa sorumluluk da olmaz. Bunun içindir ki, bir hadiste,

"Kiþiyi ayakta tutan aklýdýr. Aklý ol­mayanýn dini de yoktur" buyurulmuþtur.

Ýnsanýn hidâyete erebilmesi için akýl son derece önemlidir. Ýnsan akýlla önüne açýlan hayýr ve þerden birini tercih eder. Ya ka­zanýr, ya kaybeder. Aklýný gerektiði gibi kullanýr hayra yönelirse, melekleri dahi geçebilecek ölçüde yükselir. Aklýný þerre kullanýp tahribe yönelirse, aþaðýlarýn aþaðýsýna düþer. Aklý din için önemi bir hadiste þöyle açýklanmýþtýr:

"Kiþi için akýl gibi hazine yoktur. Akýl, sahibini hidâyete yö­neltir."[557]

Bununla ilgili bir baþka hadis þu mealdedir:

"Kiþinin aklý istikamet üzere olmadýkça, dini de istikamet üze­re olmaz."[558]

Burada da görüldüðü gibi, dinimiz akla kiþiyi hidâyete yönet­tiði için deðer verir. Zaten Ýslâmiyete göre akýllý insan, hidâyeti bulan kimsedir. Bir insan hidâyeti bulamamýþsa, insanlar naza­rýnda ne kadar akýllý olarak bilinirse bilinsin, Ýslâmiyet nazarýnda o kimse akýllý deðildir. Bu gerçek de bir hadiste þöyle açýklanýr:

"Akýllý, nefsine boyun eðdiren ve ölümden sonrasý için çalý­þandýr."[559]

Þu hadis de dinimizin akla önem vermesinin âhireti kazanma hususunda olduðunu gösterir:

"Dünyanýn gayr-i meþru iþlerinde akýl zarar kaynaðý, din iþlerinde ise akýl sevinç kaynaðýdýr."[560]

Peygamberimiz yukarýdaki hadislerinde de kiþi için aklýn öne­mine dikkat çeker. Bir insan gerçekten akýllý ise, yani nefsine bo­yun eðdirebilmiþ, ölümden sonrasý için çalýþabiliyorsa, bu kimse­nin ayaðý kaydýðýnda, Yüce Allah onu tekrar tekrar ayaða kaldýrýr. Bu durum onu Cennete koyuncaya kadar devam eder.[561]

 

[530] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/261.

[531] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/261.

[532] Ýbni Mâce, Tahare: 28; Ebû Dâvud, Tahare: 23. Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/261-262.

[533] Tevbe: 9/108.

[534] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/262.

[535] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/262.

[536] Timizî, Taharet: 127; Ebû Dâvud, Salat: 9.

[537] Ebû Dâvud, Salat: 9; Ýbni Mâce, Ýkame: 194.

[538] Tirmizî, Taharet; 127.

[539] Mesnevî-i Nuriye, s. 66.

[540] Necmeddin Þahiner, Son Þahitler, 1:417:418

[541] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/263-264.

[542] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/265.

[543] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/265.

[544] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/265.

[545] Müslim, Ýmâre: 135. Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/266.

[546] Müslim, Ýmâre: 26; Buhari, Zekât: 3. Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/266-267.

[547] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/267-268.

[548] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/268.

[549] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/268-269.

[550] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/269.

[551] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/269-270.

[552] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/270.

[553] Abdullah Ýbnü'l-Mübârek, Kitabü'z-Zühd ve Rekaik, Hadis No: 1349. Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/270-271.

[554] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/272.

[555] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/272-273.

[556] Suyutî, Câmiü's-Sagîr, 4:528.

[557] Suyutî, Câmiü'l-Kebîr, Hadis no: 18455.

[558] Taberânî, Mu'cemü's-Sagîr, 1:241.

[559] Tirmizî, Kýyâme: 25; Ýbni Mâce, Zühd: 31.

[560] Suyutî, Câmiü's-Sagîr, 4:526.

[561] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/273-274.



Ynt: Mekke ve Medine nin fazileti By: ceren Date: 06 Haziran 2018, 04:21:40
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri mekke ve medineyi ziyarette eden orada ibadet edip bu kutsal topraklarýn feyzine rahmetine eriþen kullardan eylesin inþallah. Rabbim razý olsun bilgilerden kardeþim. ..
Ynt: Mekke ve Medine nin fazileti By: Bilal2009 Date: 06 Haziran 2018, 16:58:32
Ve aleykümüsselam Rabbim bizlere o mübarek yerlere gidebilmeyi nasip eylesin Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Mekke ve Medine nin fazileti By: Sevgi. Date: 07 Haziran 2018, 01:36:13
Aleykümüsselam Mekke ve Medine nin fazileti çok fazladýr çünkü Efendimiz buralarda yaþamýþtýr
Ynt: Mekke ve Medine nin fazileti By: ceren Date: 27 Temmuz 2019, 20:56:37
Esselamu aleykum. Rabbim razý olsun bilgilerden kardeþim. ...
Ynt: Mekke ve Medine nin fazileti By: Melek Nur Çelik koü Date: 28 Temmuz 2019, 18:31:45
Paylaþým için Allah razý olsun..

radyobeyan