Mucemüs Saðir
Pages: 1
Akabe biati By: sumeyye Date: 09 Ocak 2011, 18:31:18
Akabe Biati

 

740. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:

Dayým Ced bin Kays, Akabe biati için Ensardan Resûlullaha giden yetmiþ süvari arasýnda beni de götürdü. Resûlullah (s.a.v.) yanýmýza geldi. Amcasý Abbas da yanýnda idi. Ona,

"Ey Amca! Dayýlarýndan söz al" buyurdu.

Yetmiþ kiþi, "Ya Muhammed, Rabbin için bizden ne is­tiyorsan iste! Kendin için de dilediðini iste" dediler.

Resûlullah (s.a.v.),

"Rabbim için istediðim, hiçbir þeyi ortak koþmaksýzýn sadece Ona ibâdet etmenizdir. Kendim için istediðim de kendinizi koruduðunuz þeylerden beni de korumanýzdýr" buyurdu.

Oradakiler, "Bunlarý yaparsak bizim için ne var?" diye sordular.

Resûlullah (s.a.v.),

"Cennet" buyurdu.[933]

 

Ýzah

 

Müþriklerin bütün engellerine raðmen, Peygamberimiz Mek­ke'de her fýrsatý deðerlendirerek insanlarý Ýslama davet ediyordu. Panayýrlarý dolaþýyor, gelen yabancýlarý Allah'a imana çaðýrýyor­du. Peygamberliðinin 11. yýlý idi. Bu daveti sýrasýnda Medineli altý kiþi Akabe'de Müslüman olmakla þereflendiler. Ve gelecek yýl tekrar gelmek üzere sözleþtiler. Bir yýl sonra bu altý kiþinin de içlerinde bulunduðu on iki kiþi Peygamberimizle gizlice buluþtu­lar. Ve kendisine itaat edeceklerine dâir bîat ettiler. Buna 1. Aka­be Biâtý denildi. Bundan sonra Peygamberimiz Mus'ab bin Ümeyr'i (r.a.) Kur'ân hocasý olarak Medine'ye gönderdi. Kýsa za­manda Medineli Müslümanlarýn sayýsý arttý. Peygamberliðin 13. yýlýnda 73'ü erkek, Medineli 75 kiþilik Müslüman heyeti gizlice yine Akabe'de Resûlullah ile buluþtular. Amcasý Abbas da yanýn­da idi. Medineliler Peygamberimizin dayýsý sayýlýyorlardý. Peygamberimiz amcasýnýn kendisi için Medinelilerden söz almasýný istedi. Akabe Bîatýna katýlanlar Resûllahýn her isteðini kabul etti­ler. Onu ve Ashabýný Medine'ye davet ettiler. Kendilerini her tür­lü tehlikeden korumaya söz verdiler. Müþriklerin toplantýyý haber almalarý üzerine de hemen oradan daðýldýlar.

Bu bîat, Ýslâmiyet için yeni bir dönemin baþlangýcý idi. Pey­gamberimiz ve Sahabîler Allah'ýn izni ile Medine'ye hicret ettiler. Onlara Muhacir denildi. Medineli Müslümanlara da herþeylerini Muhacir kardeþleri ile paylaþtýklarý için "yardýmcýlar" mânâsýnda "Ensar" denildi. Allah hepsinden razý olsun.[934]

 

Kadýný Örten Ýki Þey

 

741. Ýbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.),

"Kadýný iki þey örter" buyurdu.

"Onlar nedir?" denildi.

Resûlullah,

"Beyi ve kabir" buyurdu.

"Hangisi daha iyi örter?" denildi.

Resûlullah,

"Kabir" buyurdu.[935]

 

Saçý Kýsaltmak
 

742. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:


Resûlullah (s.a.v.) saçý daðýnýk bir adam gördü.

"Biriniz kendini niçin çirkinleþtiriyor?" buyurdu ve eliyle saçýný kýsaltmasýný iþaret etti.

287 numaralý hadise bakýnýz.[936]

 

Resûlullahýn Vefatýnda Hz. Fâtýma'nýn Sözleri

 

743. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah vefat ettiðinde Hz. Fâtýma,

"Ey Rabbine kendisinden daha yakýn olan bulunmayan babam!

"Ey makamý Firdevs Cenneti olan babam! "Ey vefatýný Cebrail'e haber verdiðimiz babam!" dedi. [937]

 

Ýzah

 

Zikrettiðimiz kaynaklarda, "Ey kendini çaðýran Rabbine icabet eden babam!" ilâvesi vardýr.[938]

 

Yeminin Neticesi
 


744. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:

"Yemin, ya günahý veya piþmanlýðý netice verir."[939]



Ýzah


 

Yemin, bir iþi yapmak veya yapmamak hususunda iddiaya kuvvet vermek; bir haberi, bir iddiayý kuvvetlendirmek için Al­lah'ýn adýný anmak demektir. "Vallahi þu iþi yaptým," veya "Val­lahi yapmadým," "Vallahi doðru söylüyorum" ifâdeleri birer ye­mindir. Yemin ayrýca bir þarta baðlý olarak da yapýlabilir. Meselâ, "Filan iþi yaparsam, Allah rýzasý için þu kadar oruç tutayým" ifâ­desi bir yemindir.

Gerektiðinde yemin etmenin dinimizce bir mahzuru olmamak­la beraber, bir Müslümanýn aþýrý yeminden sakýnmasý gerekir. Ni­tekim izahýný yaptýðýmýz hadis de, yeminin netice itibarýyla ya gü­nahý, ya da piþmanlýðý netice vereceðini nazara vererek, insanlarý yemin etmekten vaz geçmeye teþvik etmektedir.

Bir kimse bir þeyi yapmaya veya yapmamaya yemin eder de, yemine raðmen yemin ettiði þeyi yerine getirmez, yani yeminini bozar, yemin bozma karþýlýðýnda ödemesi gereken keffâreti de ödemezse, günahkâr olur.

Yine yemin eden birisi, yeminin altýnda ezilir. Yapmamak için yemin ettiði þeyi yapmak ister, fakat yemini sebebiyle yapamaz, "Niçin yemin ettim" diye piþman olur. Ya da yemini bozar kef­fâret öder "Keþke yemin etmeseydim de keffâret ödeme duru­munda kalmasaydým" diyerek yine piþman olur.

Þartlarýna uygun olarak yapýlan yemini bozmanýn keffâreti, sa­bah akþam on fakiri doyurmak veya on fakire orta halli elbise al­maktýr. Buna imkan bulamayan kimse, Hanefî mezhebine göre peþ peþe üç gün oruç tutar. Þâfýîlere göre bu orucu peþ peþe tut­mak þart deðildir. Yemin hakkýnda tafsilatlý bilgi için Hanefi ve Þâfýîlere Göre Büyük Ýslâm Ýlmihali isimli eserimizin 670-674. sayfalarýna bakýlabilir.[940]

 

Ýnsanlar Üç Grup Olarak Haþredilecek

 

745. Ebû Zer (r.a.) rivayet ediyor:

Doðru sözlü ve doðruluðu tasdik edilmiþ olan Muhammed (s.a.v.), bana þunu haber verdi:

"Þüphesiz insanlar üç grup olarak haþredilecektir. Bun­lardan bir grubu yiyip içerek ve giyinik; diðeri yürüyerek ve koþarak; üçüncü grup ise melekler onlarý sürükleyerek, ateþ de arkadan onlan toplayarak."[941]

 

Ýzah


 

Ýnsanlar kabirlerinden kalktýktan sonra grup grup haþir meydaýnna sevk olunurlar. Çeþitli âyetlerde bu durum açýklanmýþtýr. Meselâ konu ile ilgili bir âyette þöyle buyurulur:

"Ve sûra üfürülür. Vaad olunan gün iþte budur. "Herkes yanýnda bir sevk eden, bir de þahitlik eden melekle beraber gelir."[942]

Peygamberimiz de bir hadislerinde kýyamet gününde insan­larýn yayalar, binekliler ve yüz üstü sürünenler olmak üzere üç sýnýf olarak haþredileceklerini bildirmiþtir. Sahabîlerin "Ey Al­lah'ýn Resulü, yüzleri üzerine nasýl yürüyecekler?" diye sormalarý üzerine de þöyle buyurmuþtur:

"Onlarý ayaklarý üzerine yürüten celâl sahibi Zâtýn yüzleri üze­rine yürütmeye de gücü yeter. Ancak þunu bilesiniz: Bu yüzleri üzerine yürüyenler, önlerine çýkan her engele, her dikene karþý kendilerini yüzleriyle korumaya çalýþýrlar."[943]

Peygamberimiz,

"Onlarý ayaklarý üzerine yürüten celâl sahibi Zâtýn yüzleri üzerine yürütmeye de gücü yeter" ifâdesi, "Biz on­larý kýyamet günü körler, dilsizler, saðýrlar olarak yüzü koyun haþredeceðiz"[944] âyetini hatýrlatmaktadýr.[945]

 

Resûlullah Bedir Savaþýnda Kimin Nerede Öldürüleceðini Haber Verdi

 

746. Ömer (r.a.) rivayet ediyor:

Bedir Savaþý akþamýnda Resûlullah bize,

"Þurasý yarýn inþaallah filan müþrikin vurulup düþeceði yerdir, þurasý fa­lanýn düþeceði yerdir" buyurdu. Onu hak ile gönderen Al­lah'a yemin ederim ki, sayýlanlardan hiçbirisi onun haber verdiði yerden baþka bir yerde ölmemiþti. Müþrik ölüleri birbiri üzerine bir kuyuya atýldýlar. Resûlullah (s.a.v.) onla­rýn atýldýðý kuyunun baþýna geldi ve,

"Ey filan oðlu filan, ey filan oðlu filan Allah ve Resulünün size vaad ettiði azabý buldunuz mu? Þüphesiz ben Allah'ýn bana vaad ettiði zaferi buldum" buyurdu.

Ömer "Ya Resûlallah, içerisinde ruh olmayan cesetlerle nasýl konuþuyorsun?" diye sordu.

Resûlullah (s.a.v.),

"Siz benim söylediðimi onlardan daha iyi iþitmezsiniz. Ancak onlar bana cevap vermeye güç yetiremezler" buyurdu.[946]

 

Ýzah

 

Hadis, Peygamberimizin bir mucizesini gösteriyor. Çünkü Resûlullah (s.a.v.) Bedir Savaþýnda Ümeyye bin Halef, Ebû Ce­hil, Utbe bin Rebîa, Þeybe bin Rebîa gibi müþriklerin ileri gelen­lerinin birer birer öldürüleceklerini haber vermiþ, harp meydanýný gezerek kimin nerede öldürüleceðini de bildirmiþtir. Gerçekten de savaþ bitip harp meydaný dolaþýldýðýnda Resûlullahýn "Filan þura­da düþecek" dediði kimse tam orada düþmüþtür.

Aslýnda bu mucizenin evveli de vardý. Resûlullah (s.a.v.) bu­gün Mekke'de, Kabe'nin yanýnda namaz kýlarken ismi sayýlan bu müþrikler bir deve iþkembesini getirerek onun mübarek omuzuna koydular. Rabbine ibâdet esnasýnda böyle bir muameleye maruz kalmasý Resûlullahý hiddete getirdi ve onlara þöyle beddua etti:

"Allah'ým, Ebû Cehil'i Sana havale ediyorum, Utbe bin Rebia'yý Sana havale ediyorum, Þeybe bin Rebia'yi, Velid bin Utbe'yi, Ümeyye bin Halefi, Ukbe bin Ebî Muayt'i Sana havale ediyorum."

Hadisi rivayet eden Abdullah bin Mes'ud (r.a.) "Nefsimi kud­reti elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Resûlullahýn bu say­dýklarýnýn çoðunu Kalib'de, yani Bedir çukurunda serilmiþ gör­düm" der.[947]

Daha sonra Resûlullahýn emri üzerine müþriklerin ileri gelenle­ri ayaklarýndan tutulup çekilerek Bedir'de bulunan Kuleyb isimli bir kuyuya atýldýlar. Sonra Resûlullah (s.a.v.) onlara,

"Ey Utbe bin Rebîa, ey Þeybe bin Rebîa, ey Ümeyye bin Halef, ey Ebû Cehil, Allah ve Resulünün size vaad ettiði azabý buldunuz mu? Þüphesiz ben Allah'ýn bana vaad ettiði zaferi buldum" dedi.[948]

 

Aþure Orucu

 

747. Alkame rivayet ediyor:

Aþure gününde Abdullah bin Mes'ud'un yanýna girdim. Tirid ve urak[949] yiyordu. "Ey Ebû Abdurrahman, bugün Aþûre günü deðil mi?" dedim. Þu cevabý verdi:

"Evet, bugün Aþure. Biz Resûlullah ile beraber, Rama­zan orucu farz olmadan önce Aþure gününde oruç tutardýk. Ramazan orucu farz kýlýndýðýnda bu hüküm kaldýrýldý. Otur! Sen de ye."

Oturdum, ben de yedim.

664 numaralý hadise bakýnýz.[950]



[933] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/445-446.

[934] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/446-447.

[935] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/447.

[936] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/447-448.

[937] Buhârî, Megâzî, : 83; Ýbni Mâce, Cenâiz: 65; Nesâî, Cenâiz: 13; Müsned, 3:248 (13015); Dârimî, Mukaddime: 14 (88.) Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/448.

[938] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/448.

[939] Ýbni Mâce, Keffâret: 5. Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/449.

[940] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/449-450.

[941] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/450.

[942] Kehf: 18/20-21.

[943] Tirmizi Tefsir; Ýsrâ Sûresi. Müsned, 2:478, (8729.)

[944] Ýsrâ: 17/97.

[945] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/450-451.

[946] Müslim, Cihad: 83; Ebû Dâvud, Cihad: 125; Nesâî, Cenâiz: 117. Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/451-452.

[947] Buhârî,Vüdu:10.

[948] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/452-453.

[949] Üzerinde bir parça et bulunan kemik.

[950] Ýmam Taberâni, Mu’cemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi, (Ýsmail Mutlu), Mutlu Yayýnlarý: 2/453-454.



Ynt: Akabe biati By: Bilal2009 Date: 20 Haziran 2019, 05:01:09
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri Peygamberimiz in yolundan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Akabe biati By: ceren Date: 20 Haziran 2019, 20:10:14
Esselamu aleyküm. Rabbim razý olsun bilgilerden kardeþim. ..

radyobeyan