Cem ul Fevaid
Pages: 1
Fetih gazvesi By: sidretül münteha Date: 06 Ocak 2011, 16:36:48
FETÝH GAZVESÝ

 

6638- Ali radiyallahu anh'dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem be­ni, Zübeyr ve Mikdâd'ý gönderip þöyle buyur­du:

'Haydi gidin, Ravdatu Hah adlý mevkiiye vardýðýnýzda bir kadýn göreceksiniz. Onda bir mektup var, elinden onu alýn getirin!'

Bu emir üzerine yola revan olduk; atlarý­mýzý koþturarak kadýna Ravda'da yetiþtik ve dedik ki: 'Haydi mektubu çýkar!'

'Bende mektub falan yoktur' deyince, þöyle dedik:

'Ya mektubu çýkartýp verirsin ya da elbise­lerini soyup mektubu biz senden zorla alýrýz.' Bunun üzerine kadýn mektubu saç baðýndan çýkartýp verdi.

Onu hemen alýp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e götürdük. Ýçerisinde þunlar yazýlý idi:

'Hâtib bin ebî Beltaa'dan Mekke'deki müþriklerden birtakým insanlara.'

Bu mektubu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in (savaþ hazýrlýðý ile ilgili) bazý iþ­lerini onlara (müþriklere) bildiriyordu. Þöyle buyurdu: 'Ey Hâtib! Bu nedir!' Cevap verdi: 'Ey Allah'ýn Resulü! Bana kýzmakta acele et­me! Sana anlatayým. Biliyorsunuz ki ben Ku-reyþ arasýnda akrabasý olmayan biriyim. Ken­dilerinden de deðilim, yabancýyým. Seninle bulunan muhacirlerin de orada akrabalarý var­dýr ki onlarýn mallarý ve ailelerini korurlar. Fa­kat benim malýmý ve ailemi orada koruyacak kimsem yoktur. Onun için onlardan dost edin­mek istedim; yoksa bu iþi ben kâfir olduðum ya da dinimden döndüðümden, ya da Ýslâm'la müþerref olduktan sonra haþa küfre rýza gös­terdiðimden dolayý yapmýþ deðilim. Böyle bir þeyi aklýmdan bile geçirmiþ deðilim.'

Bunun üzerine þöyle buyurdu: 'Bakýnýz bu (adam) size doðruyu söyledi.' Ömer fýrlayýp dedi ki:

'Beni býrak da bu münafýðýn boynunu vu­rayým.' Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem þöyle buyurdu: 'O, Bedir'de bulunmuþ­tur, ne biliyorsun belki Allah Bedir ehline muttali olup da söyle buyurmuþtur:

'Ýstediðinizi yapýn, sizi baðýþladým.' Bunun üzerine Allah þu âyeti inzal buyurdu: 'Ey iman edenler! Benim de sizin de düþmanýnýz olan kimseleri dostlar edinmeyin!'" (Mümtehine, I).

6639- Diðer rivayet:

"Hemen (kadýnýn) devesini çöktürdük, üs-lündekilerini aradýk; bir þey bulamadýk.

Arkadaþlarým dediler ki: 'Onda mektup falan bulamadýk. Bir þey göremiyoruz.'

Ben de þöyle dedim: 'Allah Resulü sallal­lahu aleyhi ve sellem yalan söylememiþtir. Kendi adýyla yemin edilene yemin ederim ki ya mektubu çýkartýp vereceksin ya da seni so­yacaðým.' Bunun üzerine kadm saç baðýndan bir örtü içinde olan mektubu çýkartýp verdi."

[Buharý, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.|

6640- Ýbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Medine'den, Ramazan ayýnda beraberinde onbin kiþi olduðu halde yola çýktý. Yýl hicrî sekizbuçuk idi. Oruçlu idi, beraberindekiler de oruçlu idiler. Kadîd denilen yere vardýklarýnda o orucunu bozdu, onlar da oruçlarýný bozdular." [Buhârî. Müslim ve Ebû Dâvud]

Bu hadis, daha önce "Oruç" bölümünde geçmiþtir.

6641- Urve radiyallahu anh'dan;

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Fetih yýlýnda (Mekke'ye doðru) yola çýkýþýný Kureyþ duyunca Ebû Süfyân, Hakîm bin Hizam ve Büdeyl bin Verkâ, haber toplamak üzere yo­la çýktýlar. Merru'z-Zahrân'a vardýklarýnda, Arafat ateþlerini andýran yakýlmýþ ateþlerle kar­þýlaþtýlar. Bunun üzerine Ebû Süfyân dedi ki:

'Bu nedir? Sanki Arafat ateþleridir.'

Büdeyl ise þöyle dedi: 'Amroðullarýnýn yaktýklarý ateþler olmasýn?'

Ebû Süfyân cevap verdi: 'Amr'ýnkiler bunlardan sayýca azdýr, olamaz.' Derken Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in muha­fýzlarý onlarý gördüler, yakalayýp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e götürdüler. Ebû Süfyân müslüman oldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Abbâs'a dedi ki:

'Bunu þu daðýn önünde tut ki müslümanla-rýn çokluðunu görsün.'

Abbâs onu orada tuttu. Kabileler Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem ile bölük bölük geçmeye baþladýlar.

Her kabilenin askerleri Ebû Süfyân'm önünden geçiyordu. Ebû Süfyân da, Abbâs'a onlarýn kim olduðunu soruyordu. Gifâr kabi­lesi geçti, Abbâs'a sordu: 'Bunlar kimdir?'

'Ðifâr'dir.'

'Gifâr'dan bana ne?' dedi.

Sonra Cüheyne kabilesi geçti, yine sordu. Yine ayný cevabý aldý. Sonra Sa'd bin Hü-zeym geçti. Sonra ayný soru, ayný cevap. Son­ra Süleyrrt geçti, ayný soru, ayný cevap.

Ardýndan misli görülmemiþ bir bölük ge­çince, sordu: 'Ya bunlar kimdir?' Cevap ver­di: 'Bunlar Ensâr'dýr, baþlarýnda elinde sanca­ðý Sa'd bin Ubâde bulunmaktaydý. Sa'd dedi ki: 'Ey Ebû Süfyân! Bugün harp günüdür. Bu gün Kabe helâl kýlýnacaktýr.' Ebû Süfyân dedi ki: 'Ey Abbâs! (Sen Mekke'li olduðun için) Bugün koruma vazifesi yapacaðýn en iyi fýr­sat. Görelim seni (Þehrin yaðmalanmasýna engel ol!)'

Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in de içinde bulunduðu en büyük ve en

kalabalýk ordu geçti. Sancak ise Zübeyr'Ýn elinde bulunuyordu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onun yanýndan geçerken Ebû Süfyân dedi ki: 'Sa'd bin Ubâde'nin ne dediðini bilmiyor mu­sun?'

'Ne dedi?' buyurdu.

'Böyle böyle dedi.'

'Sa'd yalan söylemiþtir (kim bilir belki de Þaka yapmýþtýr). Lâkin bugün Allah'ýn Kâ'be'yi yücelteceði, Kabe'nin giydirileceði muazzam bir gündür' buyurdu. Sonra sanca­ðýnýn Hacûn daðýna dikilmesini emretti.

Urve, Nâff bin Cübeyr bin Mut'Ým'den naklen dedi ki: Abbâs'ýn Zübeyr'e þöyle dedi­ðini duydum: 'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem sana sancaðý buraya dikmeni mi emretti?'

'Evet'dedi.

O gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem, Hâlid bin el-Velîd'e Mekke'nin üstünden Kedâ'dan girmesini emretti. Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem de Kedâ'dan (Mek-

ke'ye) girdi. O gün Hâlid'in ordusundan iki kiþi öldürüldü: Hubeyþ biti el-Eþ'ar ile Kürz bin Câbir el-Fihrî." |Buhârî|

6642- Ýbn Abbâs radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem (Mekke'nin fetiýedîleceði gün) Merru'z-Zah-rân'da konakladýðýnda Abbâs dedi ki: 'Eðer Allah Resulü sailallahu aleyhi ve sellem, Mekke'liler gelip kendisinden emân dileme­den önce, Mekke'ye zorla girerse iþte Ku-reyþ'in helaki ve mahvý o zaman söz konusu olur."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in katýrýnýn üstünde oturdum; içimden dedim ki: 'Belki Mekke'de iþi olan biri buradan geçer de Mekke'ye girdiðinde oranýn halkýna Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yerini bildirir, onlar da gelip Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den emân dilerler.'

Ben yürürken, Ebû Süfyân ile Büdeyl bin Verkâ'nýn sözlerini iþittim ve: 'Ey Ebû Han-

zale!' diye selendim. Ebu Süfyan sesimi taný­dý ve 'Ey Ebû'1-Fadl sen misin?' dedi.

'Evet' dedim.

'Babam annem sana feda olsun! Ne var, ne yok?'

'Ýþte Allah'ýn Resulü ve ordusu.'

'Peki (Mekke için) kurtuluþ yolu nedir?' diye sordu.

Cevab verdim; terkime bindi ve öteki adam (Büdeyl) geri döndü. Sabah olunca er­kenden onu alýp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e götürdüm. Dedim ki:

'Ey Allah'ýn Resulü! Ebû Süfyân (dünya ile) iftihardan hoþlanýr ona iftihar edeceði bir þey versen.'

'Evet vereyim dedi; ardýndan þöyle buyur­du:

"Ebû Süfyân in evine giren güven içinde­dir. Evini kilitleyip dýþarý çýkmayanlar güven içindedir. Mescid-i Haram'a giren de güven içindedir.' Ýnsanlar hemen evlerine ve Mes­cid-i Haram'a girmek üzere daðýlýp gittiler, evlerine ve Mescid'e girdiler." [Ebû Dâvud]

6643- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke'ye gitmek üzere ordusu ile yola çýktý. Mekke'ye gelince ordunun iki kolundan biri­ne Zübeyr'i, diðerine Hâlid'i ve zýrhsýz asker­lerin baþýna da Ebû Ubeyde'yi komutan tayin ederek gönderdi. Bunlar da vadinin içinde yol aldýlar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ise ordunun ortalarýnda bulunmaklaydý. Bakýp beni görünce: '.Ey Ebû Hureyre!' diye seslen­di 'Buyur ey Allah'ýn Resulü!' dedim.

'Bana Ensâr'ý çaðýr!' buyurdu. Ensâr der­hal etrafýný sardýlar.

Kureyþ ise Allah'ýn Resulü sallallahu aley­hi ve sellem ile savaþmak Üzere kendine ail muhtelif kabilelerden ve onlarýn tabiilerinden bir ordu toplayýp þöyle dediler 'Toplanan bu ordumuzu ileriye süreriz. Þayet bunlarýn lehi­ne bir zafer olursa biz de onlarla beraber olu­ruz. Aksi durumda bunlar bozguna uðrarlarsa o taktirde bizden istenilecek þeyi veririz.'

Allah Resulü saUallahu aleyhi ve sellem, yanýndakilere: 'Kureyþ'in cemaatleri ile onla­ra tâbi olanlarý iþte görüyorsunuz' dedi ve sonra da ellerinin birini diðerinin üzerine koyarak onlarýn topluluklarýnýn kökünden sökü­lüp atýlmasýný iþaret buyurdu —baþka rivayet­te— 'Onlarý biçiniz!' emrini verdi.

Sonra þöyle dedi: '(En sonunda) Safa'da buluþuruz,'

Daha sonra yola devam ettik. Nihayet biz­den bilimiz öldürmek istediði kimseyi öldür­dü. Kureyþ hiçbir mukabelede bulunmuyor­du. Ebû Süfyân gelip þöyle dedi: 'Ey Allah'ýn Resulü! Bugün Kureyþ topluluðu helak oldu. Artýk bugünden sonra Kureyþ yoktur.' Bunun üzerine þöyle buyurdu:

'Ebû Süfyân'in evine giren güvencededir.'

Bunun üzerine Ensâr onun hakkýnda bir­birlerine þöyle dediler: 'Adam ülkesini özle­miþ. Aþiretine de hasret kalmýþ.'

Vahiy geldi. Ondan sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

'Ey Ensâr topluluðu!'

'Buyur ey Allah'ýn Resulü!' dediler.

'Siz, adam ülkesini özlemiþ, dediniz deðil mi?'

'Öyle bir þey oldu.'

'Hayýr. Ben Allah'ýn kulu ve Resulüyüm. Ben sadece Allah'a ve size hicret ettim. Artýk benim hayatým sizin yanýnýzda, ölümüm de si­zin yanýnýzdadýr' buyumnca, aðlayarak baþýna üþüþüp þöyle dediler: 'Bizim, söylediklerimiz ancak Allah ve Resulüne olan baðlýlýðýmýz ve senin bizim aramýzda kalmaný þiddetle arzula­dýðýmýzdan Ötürüdür.'

Þöyle buyurdu: 'Allah ve O'nun elçisi sizi doðruluyor, mazeretlerinizi de kabul ediyor.'

Hemen herkes Ebû Süfyân'ýn evine gitti. Kimileri de evlerine girip kapýlarýný kapattý­lar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de Hacer-Ý Esved'e varýp onu istilâm etti. Sonra Beyt'i tavaf etti. Elindeki yayýn eðri tarafýn­dan tutmuþ olarak Beyl'in yanýnda duran ve müþriklerin tapmakta olduklarý puta gidip, putun gözüne dürttü. Bir yandan da þöyle di­yordu: 'Hak geldi, batýl (tutunamayýp) zail (yok) oldu. Zira batýl daima yok olucudur." Tavafý bitirince Safa tepesine çýktý. Beyt-i Þe­rife yukardan baktý. Allah'a hamd etmeye, dilediði gibi dua etmeye koyuldu." |Müslim|

Ebû Davud'un rivayeti:

"Kim Ebû Süfyân in evine girerse güven­cededir. Kim silahý elinden býrakýrsa o da gü­vencededir" buyurdu. Kureyþ'in ileri gelenle-

ri gelip Kabe'ye girdiler. Ýçerisi týklým týklým doldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem (Kabe'yi) tavaf etti. Makam'ýn arkasýnda na­maz kýldý. Sonra kapýnýn iki yaným tuttu, on­lar çýktýlar. Bir bir Ýslâm üzere ona biat ettiler.

6644- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Fetih günü baþýnda miðferi olduðu halde Mekke'ye girdi. Onu Çýkarýnca bir adam gelip 'Ýbn Hatal, Kabe'nin örtüsüne sarýlmýþ (ola­rak yakalandý, affedelim mi?)' diye sordu. 'Onu Öldürün!' emrini verdi. [Altý hadis imamý.]

6645- Sa'd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Mekke'nin fethinde dört erkek iki kadýn hariç halka emân (güvence) verdi. Onlar hakkýnda: 'Kabe' nÝn örtülerine sarýlmýþ olarak bulsanýz dahi öldürün!' buyurdu. O dört kiþi: Ýkrime bin Ebî Cehl, Abdullah bin Halal, Makîs bin Subâbe, Abdullah bin Sa'd bin Ebî's-Serh.

Ýbn Hatal'ý, Kabe'nin örtülerine sarýlý bir haldeyken, Saîd bin Hureys öldürüldü. Ma-kîs'i, halk koþup onu çarþýda yakalayarak öl­dürdüler. Ýkrime gemiye binip kaçtý, denizde fýrtýnaya yakalandý. GemÝdekiler (müþriklere) þöyle dediler: 'Hak dinine ihlasla sarýlýn. Zi­ra burada ilahlarýmýzýn (putlarýnýzýn) size bir faydasý dokunmaz.'

Bunun üzerine Ýkrime þöyle dedi: 'Vallahi denizde beni ancak ihlas kurtarýrsa, karada da beni ancak ihlas kurtarýr.' Sonra Allah'a þöyle yalvardý:

'Allahým, sana söz veriyorum; eðer beni bu içinde bulunduðum felâketten kurtarýrsan, Muhammed'c gidip elimi eline koyup kendi­sinden af dileyeceðim; mutlaka onu baðýþla­yýcý ve affedici bulurum.' Kurtuldu; sonra ge­lip müslüman oldu.

Ýbn ebî's-Serh ise Osman'ýn yanýnda giz­lendi;

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, sonra insanlarý kendisine biat etmeye çaðýrýn-

ca, Osman onu alýp getirdi ve þöyle dedi: 'Ey Allah'ýn Resulü! Abdullah'ýn biatini kabul et!'

Baþýný kaldýrýp ona üç defa bakmak sure­tiyle ricada bulundu. Üç seferde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem elini uzatmadý. Üçüncüden sonra elini uzattý, biat etti. Sonra ashabýna dönüp þöyle dedi: '(Biat etmemek üzere) Elimi bu adamýn elinden çektiðim za­man, içinizde aklý baþýnda olan bir adam çý­kýp bunu öldürmeti deðil miydi.'

'Biz senin Ýçindekini nereden bilebilirdik? Sen bize gözle iþaret etseydin yeterdi' dediler. Bunun üzerine þöyle buyurdu:

"Göz iþareti ile hýyanette bulunmak bir peygambere yaraþmaz'." [Nesâîvc Ebû Dâvud.|

(Ebû Dâvud) Dedi ki:

"Abdullah, Osman'ýn süt kardeþi idi."

6646-  Ebû Dâvud, Saîd bin Yerbû' el-Mahzûmî'den:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Dört erkek, iki kadýn vardýr ki onlara ne Ýhramlý iken ne de ihramsýz iken güvence (emân) vermem (yakalandýklarý zaman öldü­rülsünler)," Onlarýn isimlerini söyledi. O iki kadýn Makîs bin Subâbe'nin þarkýcý cariyeleri idi. Biri öldürüldü, diðeri ise kaçýp kurtuldu ve (sonra) müslüman oldu.

6647- Ýbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Fetih günü Beyt'e (Kâ'be'ye) girdi. Beyt'in etrafýnda üçyüzaltmýþ put vardý. Elindeki deð­nekle vurup onlarý deviriyor, bir yandan da þunu okuyordu: 'Hak geldi, batýl zail oldu, za­ten batýl daima zail olucudur." (Ýsrâ, 81) 'Hak geldi; batýl hiçbir þeyi (yoktan) var edemez, gideni de geri getiremez'." (Sebe, 49) IBuhârî, Müslim ve Tirmizî.]

6648- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Fetih vakti Bathâ'dayken, Ömer'e Kâ'be'ye girip içindeki bütün heykelleri imha etmesini emretti. Ýçindeki tüm heykeller imha edilince­ye kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem oraya girmedi." |Ebû Dâvud]

6649- Câbir radÝyallahu anh'dan: ''Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke'ye girerken sancaðý beyaz idi," [Timizî ve Ebû Dâvud]

6650- Ebû Dâvud: "Vehb bin Münebbih, Câbir'e sordu; 'Mekke'nin feliýinde ganimet olarak bir þey aldýlar mý?" 'Hayýr' diyerek cevap verdi."

6651- Meynýûne radiyaUahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun yanýnda geceledi, abdesl almak için ge­ce kalkýnca þöyle dediðini duydu; 'Lebbeyk! Lebbeyk! —üç kere— Zafere kavuþtum zafere kavuþtum —üç kere—' Çýkýnca dedim ki; 'Ey Allah'ýn Resulü! Böyle böyle dediðini duy­dum. Sanki bir insanla konuþuyordun; yanýn­da kimse var mýydý?'

'Ýþte Ka hoðulîannýn recez þairi, imdat is­tiyor ve Kureyþ'in ise Bekr bin Vâil kabilesi­ne yardým ettiðini iddia ediyor' buyurdu, son­ra çýktý. Âiþe'ye kendisini teçhiz etmesini em­retti. Hemen Ebû Bekr de ÂÝþe'nin yanma girdi, dedi ki:

'Nedir bu hazýrlýk? Þimdi Benû Asfar'la savaþma zamaný deðildir. AD ah Resulü sallal-lahu aleyhi ve sellem nereye gitmek istiyor?'

Âiþe cevap verdi: 'Vallahi benim haberim yoktur. Nereye gideceðini de bilmiyorum.'

Üç gün bekledik ve nihayet Resûlullah in­sanlara sabah namazýný kýldýrdý. Bunun aka­binde recez (kýsa kafiyeli þiir söyleyen) þairin þöyle dediðini duydum;

'Ey Rabbim! Ben Muhammed'den baba­mýzýn ve onun babasý arasýndaki anlaþmayý talep ediyor ve hatýrlatýyorum.

Siz çocuklar biz ise doðuranlar olmuþtuk.

Biz sana teslim olduk el çekmedik.

Eðer Kureyþ seninle yaptýklarý anlaþma­ya rcnýfaaleel eder, senin te'kid'li misakýný bozarlarsa Benim hiç bir kimseyi çaðýrmadýðýmý id­dia ederlerse, bize yardýmýný esirgeme, Allah'ýn kullarým çaðýr, gelip sana yardým etsinler! Ýçlerinde silahtan arýnmýþ Allah Re­sulü vardýr.

Eðer baþýna bir þey gelirse, kâinat yerle bir olýar."

Bunun üzerine Peygamber sailaliahu aley-

hi ve sellem 'Lebbeyk! Lebbeyk! Lebbeyk! Zafere kavuþtum, -üç kere- dedi ve ve çýktý, sonra þöyle buyurdu: 'kilahými Onlarýn göz­lerim kör et. Sonra da bize haber ver de onla­rý aniden yakalayalým.' Nihayet Merru "z-Zah-rân'da konakladý.

(Devamýnda) Ebû Süryân, Bakîm ve Bü-deyî'in baþlarýndan geçeni anlattý.

Abbâs, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den, kendisine emân isteyenlere emân vermesini rica etli. Þöyle buyurdu: 'Ebu Süf-yân dýþýnda kime emân vermiþsem ben de ona eman veririm.' Þöyle dedi: *Ey Allah'ýn Resu­lü! Bana engel olma!'

Þöyle buyurdu: 'Kime eman vermiþsem, o güvence içindedir.'

Ondan sonra alýp onlarý onun yanma gö­türdü. Sonra onlarla beraber yanýndan çýktý. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem abdest aldý. Müslümanlar baþýna üþüþüp onun .abdest suyundan aldýlar ve yüzlerine sürdüler. Ebû Süfyân (AbbâVa) dedi ki: 'Ey Bbû'I-Fadl!

Kardeþinin oðlunun hükümranlýðý gerçekten büyük oldu.' Þu cevabý verdi:

'O hakimiyet deðil, nübüvvettir.*

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de zayýf bir senedle]

6652- Onun (Taberânî'nin) Sahîh ravileri kanalýyla, Ýbn Abbâs radiyallahu anlý'dan naklettiði rivayet:

"Peygamber sallallalýu aleylýi ve sellem, Medine'ye idareci olarak Ebû Rühm Gülsüm bin el-Huseyn el-ÐifârTyi býrakarak yola çýktý." Ýlgili hadisi zikretti; ayrýca onda þöyle geçer; Kureyþ bir türlü haber alamýyordu. Yolun birinde Abbâs, Peygamber sallallahu aleyhi ve seUern'i karþýladý. Ebû Süfyân bin el-Hâris bin Abdilmutlalib ve Abdullah bin Ebî Ümey-ye, Mekke Ýle Medine arasýnda Peygamber sallallahu aleyhi ve seîlem'e rastlamýþlardý. Onun yanýna girmek Ýçin bir çare alýyorlardý. Bunun üzerine Ümmü Seleme ona þöyle dedi: 'Ey Allah'ýn Resulü! Amcanýn oðlu (kayýnpe­derin), ve halanýn oðlu (bekliyorlar). Ne olur onlarý kabul eti'

'Benim onlara bir ihtiyacýný yoktur. Amca­mýn oðluna gelince, Mekke'de namusumu pay-mal etti. Halamýn oðlu ile damadýma gelince, onlar Mekke'de bana diyeceklerini dediler' Bunu duyduklarýnda Ebû Süfyân'ýn yanýnda oðlu da vardý. Ebû Süfyân þöyle dedi: 'Ya ba­na izin verir, ya da þu oðlumun elinden tutup buradan gider, çöllerde açlýk ve susuzluktan ölünceye dek (sersem tavuk) gibi dolaþýrým.'

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu­nu iþitince, kalbi yumuþadý, onlara acýdý ve içeriye girmelerine izin verdi; girdiler ve müslüman oldular."

Bu rivayette ayrýca þöyle geçmektedir:

"Abbâs, Ebû Süfyân'la karþýlaþtýðýnda þöyle dedi: 'Yazýk sana ey Ebû Süfyan! Ýþte Allah'ýn Resulü insanlarýn içinde, Kureyþ'in ileri gelenleri de onunla beraber.' Vallahi þöy­le dedi;

'Peki bunun çaresi nedir? Babam annem sana feda olsun!'

Abbâs: "Vallahi muzaffer olursa, senin boynunu vurdurur. En iyisi mi benimle birlik­te þu kaüra bin!' dedi. Katýrýnýn üstünde onu terkine aldý, katýr hareket elti, müslümanlarm ocaklarýndan hangisinin yanýndan geçti ise, 'Bu kim?' diye sordular. Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem'in katýrmý görünce; 'Al­lah Resulü saflallahu aleyhi ve sellem'in am­casý, onun katýrýnýn üstünde' dediler. Nihayet Ömer'in çadýrýna uðrayýnca, 'Kim bu?' diye sordu ve bana doðru kalktý. Sonra Ebû Süf-yân'ý katýrýn sýrtýnda arka kýsmýnda görünce, kendini þöyle demekten alamadý: 'Ýþte Al­lah'ýn düþmaný Ebû Süfyân! Akilsiz ve ahiisiz seni bana gönderen Allah'a hamdolsun!'

Sonra çýkýp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e hýzla yürümeye baþladý; ben de katýrýmý dehleyip onu geçîim. Ondan Önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ya­nma girdim, arkamdan Ömer de girdi ve þöy­le dedi: 'Ey Allah'ýn Resulü! Allah, akilsiz ve ahitsiz Ebû Sülyân'ý ayaðýmýza kadar getirdi, bana müsaade et de onun boynunu vurayým!' Bunun üzerine ben dedim ki;

'Ey Allah'ýn Resulü! Ben ona emân (gü­ven) verdim.' Ömer onun hakkýnda ileri geri konuþup çok söz edince, kendisine þöyle de­dim:

'Ey Ömer! O, vallahi Adiyy bin Kâ'b'm oðullarýndan olsaydý bunu demezdin. Lâkin sen onun Abd-i Menafbðullarmdan olduðunu biliyorsun.' Bunun üzerine Peygamber sallal-lalýu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu: 'Ey Ab-bâs! Haydi þimdi bunu çadýrýna götür." Götür­düm, sabah olunca onu alýp tekrar Allah Resu­lü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanma götür­düm. Ona þöyle dedi: 'Ey Ebû Siifyân yazýk sa­na! Allah'tan baþka ilah olmadýðýný bilme za­manýn hâlâ gelmedi mi?' Þu cevabý verdi:

'Babam ve annem sana feda olsun! Sen çok halým, çok kerim ve çok düþünceli birisin. Þimdi anladým ki, eðer Allah'tan baþka ilah bulunsaydý bugüne kadar bana bir faydasý olurdu.'

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yi­ne buyurdu:

'Yazýk sana, ey Ebû Süfyân, benim Allah Resulü olduðumu bilme zamanýn hâlâ gelme­di mi?'

'Babam ve annem sana feda olsun! Sen pek halimsin, pek kerimsin ve akrabayý çok düþünen birisin. Vallahi þimdiye kadar içimde bir tereddüt vardý.' Bunun üzerine Abbas þöy­le dedi: Dedim ki: 'Ey Ebû Süfyân yazýk sa­na! Boynun vurulmadan müslüman ol! Al­lah'tan baþka hiçbir ilah olmadýðýna, Muham-med'in O'nun Resulü olduðuna þehadet ge­tir!' Ondan sonra gerçek bir þehadet getirip müslüman oldu."

Ayrýca bu rivayette þöyle geçer:

"Hatta Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem, Muhacirler ve Ensâr ile birlikte Ebû Süf-yân'ýn önünden geçti. Onlarýn sadece göz be­bekleri görünüyordu. Bunun üzerine:

'Sübhanallah! Kim bunlar1?' diye sordu.

'Bu, Allah'ýn Resulüdür' dedim.

'Bunlarýn hiçbirinde önceleri savaþmak için ne bir güç vardý, ne de bir azim. Ey Ebû'1-Fadl, Vallahi kardeþinin oðlunun haki­miyeti gerçekten büyük oldu' deyince kendi­sine þöyle dedim:

'Ey Ebû Süfyân! O dediðin hakimiyet de­ðil, (ancak) nübüvvettir.'

'Ne güzel bir þey bu!'

'Þimdi haydi halkýnýn kurtulmasýný sað­la!' dedim. Bunun üzerine onlarýn yanma gi­dip avazýnýn çýktýðý kadar þöyle baðýrdý:

'Ýþte Muhammedi Size daha önceden bil­mediðiniz bir din getirmiþtir. Kim Ebû Süf-yân'm evine girerse o emniyettedir.'

Hemen Utbe'nin kýzý olan kendi eþi Hind ayaða kalkýp býyýðýna yapýþtý ve þöyle dedi: 'Bu alçaðý öldürün! Halkýnýn yüz karasýsýn sen!'

Þöyle dedi: 'Yazýk size, buna inanmayýn! Bu kadýn sizi aldatmasýn! O yepyeni bir din getirmiþtir.'

'Senin evinin bize ne faydasý vardýr?' diye sordular, þu cevabý verdi:

'Kim içeriye girip de kapýsýný kilitlerse o güvence içinde olacaktýr. Kim Mescid-i Ha-ram'a girerse o da güven içindedir.' Bunun üzerine Mekkelüer daðýlýp evlerine ve Mes-cid'e girdiler."


6638-6639-Ýlk rivayeti Buhârî (cihâd 141, IV, 19; tefsîr Mümtehine 1, VI, 60-1, lafýz buraya ait), Müslim (fadâilu's-sahâbe 161, s. 1941), Ebû Dâvud (2656) ve Tirmizî (3305), Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dînâr ani'l-Hasan b. Muh. an Ubeydillah b. e. Râfi' an Alî asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

Ýkinci rivayeti Buhârî (cihâd 195, IV, 38-9; maðâzî 9/2, IV, 10; istîzân 23, VII, 134-5; istitâbetu'l-mürteddîn 9/4, VIII, 54-5; ikinci lafýz), Müslim (fadâilu's-sahâbe 161, s. 1942) ve Ebû Dâvud (no. 2651), Husayn an Sa'd b. Ubeyde an Ebî Abdirrahman es-Sülemî an Alî asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6640-Bu hadisi Buhârî (maðâzî 47, V, 90) ve Müslim (sîyâm 88, s. 784-5), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Ýbn Abbâs asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

Hadis bu mânâsýyla baþka yollarla Ýbn Abbâs'tan rivayet olunmuþtur. Lafýz Buhârî'ye aittir.

6641-Bu hadisi Buhârî (maðâzî 48, V, 91), Ubeyd b. Ýsm. an Ebî Usâme an Hiþâm b. Urve an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

6642-Bu hadisi Ebû Dâvud (3022), Muh. b. Amr er-Râzî an Seleme b. el-Fadl an Muh. b. Ýshâk ani'l-Abbâs b. Abdillah b. Ma'bed an ba'di ehlihî an Ýbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

Görüldüðü gibi isnâdýnda kimliði belirsiz bir râvi mevcuttur.

6643-Bu hadisi Müslim (cihâd 84-6, s. 1405-7) ve Ebû Dâvud (3024), Sâbit el-Bünânî an Abdillah b. Rebâh an Ebî Hureyre asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6644-Bu hadisi Mâlik (hacc no. 247, s. 423), Ahmed (III, 109, 164, 180, 185, 224, 231, 232, 240), Dârimî (II, 221), Buhârî (cezâu's-sayd 18, II, 216; cihâd 169, IV, 28; maðâzî 48, V, 92; libâs 17, VII, 40), Müslim (hacc 450, s. 989), Ebû Dâvud (2685), Tirmizî (1693), Ýbn Mâce (2805) ve Nesâî (hacc 107, V, 200), Mâlik ani'z-Zührî an Enes asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6645-Bu hadisi Ebû Dâvud (2683) ve Nesâî (tahrîmu'd-dem 14, VII, 105-6), Esbât b. Nasr ani's-Süddî an Mus'ab b. Sa'd an ebîhî asl-ý senedi ile tahrîc ettiler. Lafýz Nesâî'ye aittir.

6646-Bu hadisi Ebû Dâvud (2684), Muh. b. el-Alâ an Zeyd b. Hubâb an Amr b. Osmân b. Abdirrahman b. Saîd b. Yerb‍' an ceddîhî an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

6647-Bu hadisi Ahmed (I, 377), Buhârî (mazâlim 32, III, 108; maðâzî 48, V, 92; tefsîr Benî Ýsrâîl 12, V, 228), Müslim (cihâd 87, s. 1408) ve Tirmizî (3138), Ýbn e. Necîh an Mücâhid an Ebî Ma'mer an Ýbn Mes'ûd asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6648-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4156), el-Hasan b. es-Sabbâh an Ýsm. b. Abdilkerîm an Ýbr. b. Ukayl an ebîhî an Vehb b. Münebbih an Câbir senedi ile tahrîc etti.

6649-Bu hadisi Ahmed (III, 387), Ebû Dâvud (2592), Tirmizî (1679), Nesâî (V, 200; VIII, 211) ve Ýbn Mâce (2817), Þerîk an Ammâr ed-Dühnî an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdý hakkýnda "garîb" hükmü verdi.

6650-Bu hadisi Ebû Dâvud (3023), el-Hasan b. es-Sabbâh an Ýsm. b. Abdilkerîm an Ýbr. b. Ukayl b. Ma'kil an ebîhî an Vehb b. Münebbih an Câbir senedi ile tahrîc etti.

6651-Ýsnâdýnda yer alan Yahyâ b. Sül. b. Nadle zayýf bir râvidir (Mecma‘ VI, 164).

6652-Mecma‘ VI, 164-6.


Ynt: Fetih gazvesi By: ceren Date: 04 Temmuz 2019, 21:06:59
Esselamu aleykum. Rabbim razý olsun bilgilerden kardeþim. ..
Ynt: Fetih gazvesi By: Bilal2009 Date: 05 Temmuz 2019, 12:28:41
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Ýslam yolundan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan