Cem ul Fevaid
Pages: 1
Huneyn gazvesi By: sidretül münteha Date: 06 Ocak 2011, 16:35:06
HUNEYN GAZVESÝ

 

6653- Sehl bin el-Hanzeliyye radiyallahu anh'dan:

"Onlar Huneyn günü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile akþam üstü oluncaya kadar yürüdüler. Öðle namaz vakli geldi. Bir süvari gelip þöyle dedi:

'Ey Allah'ýn Resulü! Ben sizin aranýzdan ayrýlýp talan daða çýktým, bir de ne göreyim, Havâzin kabilesi toptan, kadýnlarý, develeri ve davarlarý ile ve koyunlarýný alýp Huneyn'e ge­lip toplanmýþlar.'

Bunu duyan Allah Resulü sallallahu aley­hi ve sellem gülümsedi ve þöyle buyurdu: 'Yarýn inþaallah bunlar Müslümanlarýn gani­meti, olacaktýr. Bu gece bizi kim bekliyecek?' dîye sorunca, Enes bin ebî Mersed el-Ganevî atýhp: 'Ben ey Allah'ýn Resulü!' dedi.

'Haydi bin öyleyse!' buyurdu.

Alma binip Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanýna geldi.

'Þimdi þu vadiden git, en yüksek yerine çýk

ve bu gece dört gözle bizi bekle, oralardan kus uçurma!'

Sabah olunca, namazgahýna gidip iki rek'at namaz kidý. Sonra þöyle buyurdu: 'At­lýdan bir haber var mý?7

'Hayýr' dediler. Namaza duruldu, namaz kýlarken vadiye doðru (bazen) dönüp bakýyor­du. Sonra þöyle buyurdu:

'Müjde, süvariniz geldi!' Aðaçlarýn ara­sýndan baktýk ki, hakikaten gelmiþ ve Allah Resulü sallallalýu aleyhi ve sellem yanýnda durmuþ.

Süvari dedi ki: 'Bana emrettiðin yere gil-tÝm ve vadinin tepesinde durdum. Sabah olun­ca iki geçit daha týrmandým, fakat kimseyi gö­remedim.'

'Peki bu gece atýndan hiç indin mi?' diye sorunca, süvari þu cevabý verdi: 'Hayýr, sade­ce namaz kýlmak ve kaza-i hacetimi yapmak için indim.'

'Sana (cenneti) kazandýran bir amel iþle­din. Bundan sonra (baþka) bir sey yapmasan da bu sana yeter' buyurdu. [Ebû Davud]

6654- Enes radiyallahu anh'dan: "Huneyn günü Havâzin, Ðatafan ve diðer­leri çocuklarý, hayvanlarý ile birlikte (savaþ ye­rine) geldiler. O gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber on kiþi vardý. (Mekke'li) Tulâkâ da onunla beraberdi. (Savaþ baþlayýnca) Hepsi Peygamber sallallahu aleyhi ve seüem'i yalnýz baþýna býraktýlar. O gün ara­larýna baþka hiçbir söz karýþtýrmadan iki sesle­niþte bulundu; saðýna dönüp: 'Ey Ensâr toplu­luðu!' diye seslendi. Ensâr: 'Buyur ey Allah'ýn Resulü! Biz seninle beraberiz' dediler.

Sonra soluna dönüp seslendi; 'Ey Ensâr topluluðu!' Yine hepberaber: 'Buyur ey Al­lah'ýn Resulü! Biz seninle beraberiz' dediler.

O gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem beyaz bir katýrýn üstündeydi. Katýrdan inip; 'Ben Allah'ýn kulu ve Resulüyüm' buyurdu.

O gün" müþrikler hezimete uðradý, Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem birçok ga­nimet elde elti. Ganimetleri muhacirler ve Týý-lakâ (serbest býrakýlanlar) arasýnda bölüþtür­dü. Ensâr'a hiç bir þey vermedi.

Bunun üzerine Ensâr: 'Þiddet anlarýnda biz çaðýrýlýrýz, ama ganimetler bizden baþka­sýna veriliyor' dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu duyunca, onlarý çadýra topladý ve þöyle buyurdu:

'Ey Ensâr, benim hakkýmda neler söyledi­niz?'

Sustular, ses çýkarmadýlar. Sonra þöyle bu­yurdu:

'Ýnsanlarýn evlerine dünyalýklarla dönme­lerini; sizin de Muhanýmed.' le evlerinize dön­menizi istemez misiniz?'

'Evet ey Allah'ýn Resulü! Razý olduk' de­diler.

Þöyle buyurdu: 'Tüm insanlar bir vadiden gitseler, Ensâr da baþka bir vadi (yol)dan git­se, ben Ensâr' in gittiði yolu tercih eder ve on­larla beraber yürürüm.'

Diðer rivayet:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Kureyþ'ten bazý adamlara yüzer deve verince, Ensâr'dan birtakým insanlar þöyle dediler: 'Allah, Resulünü baðýþlasýn! Kureyþ'e veri­yor, bizi terkediyor, kýlýçlarýmýzdan hâlâ onla­rýn (Kureyþ'lilerin) kanlan damlýyor.'

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem !e bu anlatýlýnca, hemen Ensâr'a haber gönderip onlan bir araya topladý ve þöyle buyurdu:

'Sizlerden neler duyuyorum?'

Fakihleri (ince anlayýþ sahipleri) þöyle dediler:

'Bunu aklý baþýnda olanlarýmýz söylemedi, genç olan birtakým deneyimsizler söyledi.'

Bunun üzerine þöyle buyurdu:

'Ben (ganimeti) henüz müslüman olmuþ­lara veriyorum ki, onlarýn gönüllerini dine daha iyi ýsýndýrayým, insanlar dünya malý ile evlerine giderlerken sîzin de Allah Resulü ile

evlerinize dönmenizden hoþnut- deðil misiniz? Vallahi sizin kendisiyle döndüðünüz, onlarýn döndükleri þeylerden daha hayýrlýdýr.'

'Evel ey Allah'ýn Resulü, biz hoþnut ol­duk' dediler. Sonra þöyle buyurdu: 'Siz ben­den soma (yakýn bir zamanda) baþkalarýnýn size tercih edilmesiyle karþýlaþacaksýnýz, Al­lah ve Resûlüyle Havz'unda bulusuncaya kadar sabredin!' (Enes) dedi ki: 'Ancak biz sabretmedik'."

6655- Diðer rivayet:

"Bu hayret verici bir þeydir doðrusu. Ký­lýçlarýmýzdan hâJâ (Kureyþ'Ýn) kanlan damlý­yor, buna karþýlýk ganimetlerimiz Kureyþ'Ýn ileri gelenlerine veriliyor." Bunun üzerine O þöyle buyurdu;

"Sizlerden bazý haberler duyuyorum?"

"O duyduklarýnýz doðrudur" dediler. Çün­kü onlar (Ensâr) yalan söylemezlerdi. Benzerini nakletti

6656- Diðer rivayet:

"Huneyn savaþma çýktýk; müþrikler en gü­zel saflarý teþkil ettiler. Þöyle ki önce atlýlar, sonra piyadeler, sonra kadýnlar, sonra koyun­lar, sonra develer saf oldu.

Biz o gün bayaðý çoktuk, allýbin asker ci­varýndaydýk. Yolun saðýndaki süvarilerin ba­þýnda Hâlid bin el-Velîd vardý. Derken süvari­lerimiz arka tarafýmýzda atlarýný döndürmeye baþladýlar. Nihayet çok geçmeden süvarileri­miz açýlýverdiler (bozguna uðradýlar). Bedevi­ler ve insanlardan bildiðimiz bazý kimseler kaçtýlar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem bunun üzerine þöyle seslendi:

'Ey Muhacirler! Ey Ensâr!' —Enes dedi ki: Bizimkilerin hikayesi budur.— Dedik ki: 'Buyur ey Allah'ýn Resulü!'Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem öne atýldý, biz de he­men yanma toplandýk. Allah bir anda düþ­manlarýmýzý büyük bir hezimete uðrattý. Biz de o mallan ele geçirdik. Sonra Tâif'e gidip tam kýrk gün onlarý kuþattýk. Sonra Mekke'ye

dönüp konakladýk. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ganimet mallarýndan tek ki­þiye yüz kadar deve vermeye baþladý." Benze­ri rivayet.

6657-  O ikisinin (Buhârî ile Müslim'in) Abdullah bin Zeyd bin Âsim'dan naklettikle­ri benzeri bir hadis vardýr. Ayrýca onda þöyle geçmektedir:

"Ey Ensâr topluluðu, ben sizi sapýtmýþlar olarak bulmadým mý? Allah sizi benimle hida­yete erdirmiþtir. Siz darmadaðýn idiniz de Al­lah sizi benim sayemde birleþtirdi ve sizi bir­birinize sevdirdi. Siz fakirdiniz benim sayem­de Allah sizi zengin etti."

O ne derse onlar "Allah ve Resûlü'nün nimetleri pek büyüktür' dediler. Sonra Hz. Peygamber þöyle buyurdu:

"Cevap vermenize mani olan þey nedir, is­teseydiniz bize bunu bunu getirdin, diyebilir­diniz."

6658- el-Abbâs radiyallahu anh'dan: "Huneyn günü ben Peygamber salJallahu

aleyhi ve sellem ile birlikte haýpte bulundum. Müslümanlarla kâfirler karþý karþýya gelince, müslümanlar sýrtlarýný dönüp kaçtýlar, (yalnýz kalan) Allah Resulü sailallahu aleyhi ve sel­lem korkusuzca büyük bir cesaret ve kahra­manlýkla katýrýný düþmana doðru sürdü. Ben-hýzlanmasmý önlemek amacýyla katýrýn yula­rýndan tutuyordum.

Ebû Süfyân bin el-Hâris ise onun üzengi­sinden tutmuþ önlemeye çalýþýyordu. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem þöyle buyurdu:

'Ey Abbâs! Ashâb-ý Semureyi çaðýr!' Ab-bâs —ki sesi kuvvetli biriydi— dedi ki: 'Ava­zýmýn çýktiðýnca þöyle baðýrdým: Semure as­habý nerede?'

Vallahi sesimi duyduklarýnda onlarýn dö­nüþleri sýðýrýn yavrularýna karþý duyduklarý sevgi ve þefkati andýrýyordu. (Bu çaðrýya) þöyle cevap verdiler: 'Buyur, buyur!'

Sonra düþmanlarýn üzerine amansýz bîr þe­kilde hücum edip savaþtýlar.

Sonra Ensâr'a seslenildi: 'Ey Ensâr toplulu­ðu! Ey Ensâr topluluðu!' Daha sonra bu çaðrý el-Hâris bin el-Hazrecoðullanna tahsis edildi.

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem düþmana saldýrmak üzere katýrý­nýn üstünde þöyle bir baktý ve: 'Ýþte bu, tandý­rýn kýzýþtýðý zamandýr' buyurdu.

Sonra bir avuç taþ alýp kâfirlerin yüzlerine doðru þöyle söyleyerek attý: 'Muhammed'in Rabbine yemin olsun, bozguna uðradýlar.' Gittim baktým, hakikaten harbin durumu ay­nen onun dediði gibi. Vallahi o, kâfirlere taþ atmaktan baþka bir þey yapmamýþtý. Arlýk on­larýn kuvvetinin zayýfladýðýný ve durumlarýnýn büsbütün bozulduðunu hâlâ görüyordum."

[Müslim]

6659- el-Berâ radiyallahu anh'dan: "Ona bir adam dedi ki: 'Huneyn günü (he­piniz) kaçmýþ mýydýnýz?' Cevap verdi:

'Ben, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-Ýem'in kaçmadýðýna tanýklýk ederim. Lâkin askerler içinde yükleri hafif olanlar ile zýrhsýz olanlar Hevâzin'in bir kanadýna doðru yürü­düler. Halbuki bu mevkide okçu kimseler var­dý. Onlan çekirge sürüsü gibi hep birden ok yaðmuruna tuttular. Bunun üzerine daðýldýlar. Böylece düþman, Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem'e yöneldi. Ebû Süfyân bin el-Hâ-ris Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in katýrýnýn yularýndan çekiyordu. Ýndi, dua etti ve Allah'tan yardým istedi. Þöyle diyordu: 'Yalan yok, ben Peygamber' im. Ben Abdul-muttalib'in oðluyum. Allahým nusretini bize indir!' Sonra onlarý saf yaptý. Vallahi harp ký­zýþýp herhangi bir sýkýntý ile karþý karþýya kal­dýðýmýz zaman Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e sýðýnýrdýk. Ýçimizden cesur ve kahraman olan da onun (Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem'in) yanýnda yer alýrdý."

6660- Diðer rivayet:

"Biz onlara (Hevâzin kabilesi üzerine) hamle yaptýðýmýz zaman, daðýldýlar. Biz de onlarýn ganimetlerinin baþýna üþüþünce, he­men bize oklar yaðdýrdýlar."

[Buhûrî, Müslim veTirmizî.]

6661- Seleme bin el-Ekva' radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber Hevâzin'le savaþmak için çýktýk. Biz birara onunla kuþluk yemeði yerken devesi üstünde bir adam çýkageldi, devesini çökertti. Sonra onu baðladý.

Gelip toplulukla beraber yemek yedi. BÝzi iyice inceledi, develerimizin azlýðýný ve piya­delerimizi gördü. Hemen hýzlý olarak çýktý, devesini çözdü, çökertip üstüne bindi. Mah-muzlayarak yola çýktý. Ardýndan alaca deve üstünde bir adam onu takip etti. Ben de onun ardýndan gittim, devesinin yularýndan tutup yere yýktým, kýlýcýmý çekip onu öldürdüm. Sonra üzerinde mal ve silah bulunan deveyi önüme kalýp Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanýna gelirken beni karþýlayýp sor­du: 'O adamý kim öldürdü?'

'Ýbnü'1-Ekva'!' dediler. 'Öldürdüðü ada­mýn tüm mallarý onundur' buyurdu."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud]

6662- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: "Huneyn (harbi) günü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile savaþa çýktýk, (düþ­manla) karþýlaþtýðýmýzda mtislümanlarda bir bozulma oldu. Müþriklerden birinin müslü-manlardan birinin üstüne çýktýðýný gördüm, hemen arkasýndan dolaþýp geldim, can dama­rýna bir darbe indirdim, üzerime yýkýlýp beni kucakladý, o anda onda ölümün kokusunu his­settim, çok geçmeden öldü ve beni býraktý. Hemen Ömer'e vardým, dedi ki:

'Bu insanlara ne oldu?'

'Allah'ýn emri (ölüm) dedim. Sonra in­sanlar döndüler, Allah'ýn Resulü sallallahu aleyhi ve sellem oturdu ve þöyle buyurdu: 'Kim (düþmandan) birini katleder de sonra bunu isbat ederse, onun üstündeki eþyasý onundur.' Hemen kalktým: 'Bana þahitlik ede­cek kim vardýr?' dîye sordum.

Sonra oturdum. Sonra aynýsýný söyledi, yi­ne kalktým: 'Bana þahitlik edecek yok mu­dur?' dedim. Sonra oturdum. Yine aynýsýný

tekrarladý. Üçüncüsünden sonra yine kalkýn­ca, bana sordu: 'Ne'n var Ey Ebû Katâde?' Ben de olayý ona anlattým. Cemaatten bir adam: 'Ey Allah'ýn Resulü! Doðru söylüyor, o öldürdüðü adamýn eþyasý benîm yanimda-dýr; hakkýndan dolayý Ebû Katâde'yi razý el (de eþyasý bende kalsýn) dedi.

Bunun üzerine Ebû Bekr þöyle dedi: 'Ha­yýr vallahi Resûlullah, Allah ve Resulünün uðrunda çarpýþan Allah'ýn arslanlarmdan biri­nin hakkýný çiðneyerek onun eþyasýný sana ve­remez.' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

'Doðru söylemiþtir. Bunu ona ver!' Bunun üzerine bana verdi. Daha sonra zýrhý sattým, onunla Selemeoðullarý içinde bir hurmalýk al­dým. Ýþte müslüman olduktan sonra ilk edindi­ðim mal bu olmuþtur."

[Buhârî, Müslim. Muvatta ve Ebû Davud.]

6663- Enes radiyallahu anh'dan: "(Annem) Ümmü Süleym, Huneyn günü

bir hançer edindi. Ebû Talha onu görünce de­di ki: 'Ey Allah'ýn Resulü! Ýþle Ümmü Sü­leym, yanýnda bir hançer vardýr.' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: 'Bu hançer ne­dir?' diye sordu. Cevabý:

'Onu edindim, çünkü müþriklerden biri bana yanaþýrsa, bununla onun kamýný dele­rim.' Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bunu duyunca gülmeye baþladý. Kadýn dedi ki: 'Ey Allah'ýn Resulü! Sizinle olup da (Mekke'nin fethi sýrasýnda mecburen müslü­man olan) bizim dýþýmýzdaki bozguna uðra­yan azadlýlarý öldür!'

Þöyle buyurdu: 'Ey Ümmü Süleym! Allah kâfi geldi ve en iyisini yaptý'."

Müslim ve Ebû Dâvud benzerini nakletti; ayrýca onda þöyle geçer:

'Ebû Talha, o gün yirmi kiþiyi öldürüp üzerlerinden çýkan silah ve diðer eþyalarýný aldý."

6664- el-Misver radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hevâzin'in müslüman olmuþ heyeti gelip harpte kendilerinden ganimet olarak alman mal ve esirlerini geri istediler. Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem onlara þöyle buyurdu:

'Benm yanýmda §u gördüðünüz (askerler) vardýr. (Onlarýn hepsinin de bu mallarda hak­ký vardýr.) Sözlerden en hoþuma gideni doðru olanýdýr. (Binaenaleyh) ya esirlerinizi tercih ediniz ya da mallarýnýzý. Ben sizi çok bekle­miþim.' Evet gerçekten de o, Tâif dönüþü on­larý on küsur gece beklemiþti.

Kendilerinden iki taifeden ancak birini ve­receðini anlayýnca: 'Esirlerimizi seçiyoruz' dediler.

Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, müslümanlar içinde ayaða kalkýp Al­lah'a lâyýðý ile hamd-u senada bulunduktan sonra þöyle buyurdu:

'Bu kardeþleriniz bize tevbe etmiþ olarak geldiler. Ben esirlerini kendilerine geri verme­yi uygun buldum. Kim karþýlýksýz olarak bunu yapmak isterse yapsýn.' Ýnsanlar: 'Gönlümüz buna hoþ ve razýdýr, ey Allah'ýn ResulüV dedi­ler. Onlara þöyle dedi: 'Hanginizin izin verip, hanginizin vermediðini kestiremiyorum.

(Bu nedenle) Dönün de iþinizi daha iyi bi­len bilgeleriniz gelsinler.' Döndüler, kabilele­rin bilgeleri, kendi topluluklarý ile görüþtüler ve geldiler ve: 'Razý olup izin verdiler' dedi­ler." [Buhârî ve Ebû Dâvud]

6665- Onun (Ebû Davud'un) Ve Nesâî'nin Arar bin Þuayb'dan naklettikleri rivayetleri;

Onlara (Hevâzin heyetine) dedi ki: "(Ben) öðle namazýný kýlýnca sizler kalkýn ve: 'Biz, mü'min ve müslümanlar in, kadýn ve çocukla­rýmýzý (geri vermeleri) konusunda, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den yardým istiyo­ruz' deyiniz." Namaz kýldýklarýnda böyle söy­lediler. Ondan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara þöyle buyurdu: "(Mal ve esirlerden) Bana ve Abdü' l-Muttaliboðul-larýna düþenler, sizindir."

Bunun üzerine muhacirler de ensâr da: "Bi-

ze düþenler de Allah Resûlü'nündür." dediler. Akra' bin Habis þöyle dedi: 'Benim ve Temî-moðullarýnýn payýný vermiyoruz."

Uyeyne bin Hýsn da þöyle dedi: "Benim ve Fezâreoðullan'nýn malýný, biz de vermiyoruz."

Abbâs bin Mirdâs ise þöyle dedi: "Ben ve Süleymoðullarý da vermiyor."

Benû Süleym hemen ayaða kalkýp þöyle dediler. "Yalan söyledin; bize düþenler Allah Resûlü'nündür."

Ondan sonra Allah Resulü sallallahu aley­hi ve sellem þu emri verdi: "Haydi kadýnlarý­ný, çocuklarýný geri verin! Kim, þu ganimetten bir hisse ele geçirir (de sonra onu geri verir­se, þunu bilsin ki iade edeceði) bu ganimet karþýlýðýnda ona Allah' m bize vereceði Ýlk ga­nimetten altý deve vermek üzerimize borçtur."

6666- Câbir radiyallahu anh'dan: "Huneyn vadisi önümüze çýkýnca karný aç atlarýmýzla Tihâme vadilerinden birine yönel­dik. Sabahýn köründe aþaðý doðru Ýndik.

Hevâzin kabilesi vadinin dar yollarýnda, yanlarýnda âdeta pusu kurmuþtu; iyice hazýr­lanýp bir araya gelmiþlerdi. Bize tek adam gi­bi gönüllü askerler toplu halde þiddetli bir þe­kilde saldýrýnca, kimse kimseye bakmadan or­dumuz geri dönüp kaçtý. Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem sað tarafa çekilip þöyle haykýrdý: [Ey insanlar! Bana doðru gelin, bu­na doðru gelin!' Ama ne yazýk ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanýnda Ensâr, Muhacir ve Ehl-i Bey t'inden sadece birer grup kalmýþtý.

Onun yanýndan aynlmayarak kalanlar þunlardý: Ebû Beki; Ömer, Ali, Abbâs. oðlu el-Fadl, Ebû Süfyan bin el-Hâris, Rabîa bin el-Hâris, Eymen bin ümmi Eymen ve Üsâme bin Zeyd.

HevâzÝn'den bir adam, uzun bir mýzraðýn baþýndaki siyah bayraðý eline almýþ olduðu halde, kýrmýzý bir devenin üstünde, Hevâ-zin'in Önünde duruyordu. Yetiþtiði zaman mýzraðý muhakkak isabet ederdi. Önünde

kimse bulamayýnca arkasýna dönerdi. Ali ve Ensâr'dan bir adam bir fýrsatýný kollayýp ada­ma saldýrdýlar. Ali, arkasýndan devesini tökez­letti, Ensârî de adamýn üstüne allayýp bir dar­be indirdi, adamýn ayaðýnýn yansýný kopardý. Ýnsanlar galeyana geldiler.

Onlar (Hevâzin) öylesine maðlup olmuþ­lardý ki, esirleri elleri baðlanmýþ bir halde Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in ya­nýnda görünü verdiler." [Ahmed ve Ebû Ya'lâ.]

Ebû Ya'lâ þunu ekledi:

"Hezimete uðradýklarýnda, Safvân bin Ümeyye'nin kardeþi Kelde —ki o henüz müþ­rikti ve Hz. Peygamber'in kendisine mühlet verdiði süre içindeydi— þöyle çýðlýk attý: 'Dikkat edin, bugün sihir boþa çýkmýþtýr.' Saf­vân ona: 'Sus! Allah aðzýný daðýtsýn! Vallahi bugün Kureyþ'ten bir adamýn beni terbiye et­mesi HevâzÝn'den bir adamýn terbiye etme­sinden benim için daha sevimlidir'."

6667- Ýbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:

Huneyn günü ben, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Ýle beraberdim. Ýnsanlar ar­kalarýný dönüp kaçtýlar, yanýndan ayrýlmayip sebat edenler sadece seksen kiþi idi ki tümü Ensâr ve Muhacirlerdendi. Ýþle Allah'ýn üzer­lerine 'sekînel' indirdiði kiþiler onlardý. O za­man Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem katýrý üstündeydi. Kalýr ürktü. O, eðerden dü­þer gibi oldu. 'Kalk, Allah da seni yükseltsin!' dedim.

'Haydi bana bir avuç toprak ver!' buyur­du. Verdim, onlarý onlarýn yüzlerine altý. Göz­leri toprak doldu ve sonra þöyle buyurdu:

'Muhacirler nerede? Ensâr nerede?'

'Ýþte onlar orada.'

'Haydi onlara seslen!'

Seslendim, kýlýçlarý sað ellerinde ateþ ký­výlcýmý gibi geldiler. Müþrikler onlarý görünce tabana kuvvet kaçlýlar."

|Ahmed, Bezzâr, Taberânî, Mu'cemu'l-Kebfr'de.]

6668- O, (Taberânî, M. el-Kebîr'de) Yezîd bin Âmir es-Sivâî'den:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir avuç toprak alýp yüzlerine attý ve þöyle bu­yurdu:

'Dönün yüzleri kara olasý insanlar!' Göz­lerinin aðrýsýndan kývranmadýk, gözlerini sil-medik hiçbir müþrik kalmadý".

6669- Ebû Cervel Züheyr bin Surad radi-yallahu anh'dan:

"Huneyn günü Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bizi esir alýp esirleri ve ga­nimeti taksim etmeðe gidince, ona gelip þunu inþad ettim:

'Ey Allah'ýn Resulü! Kerem içinde bize lütfet! Kendisinden umul beklediðimiz kiþi sensin.

Tencerenin kaynattýðý yumurtaya lütuf et! Zamanýnda parçalanmýþ periþan hale gelmiþtir.

Zaman da bize hüzün ve inlemekten baþ­ka ne býraktý ki! Gam gam üstüne, keder ke­der üstüne.

Ver onlara nimetler ve bahþet! Çünkü sen insanlarýn en cömerdi ve hoþgörü sahibisin.

Hani bir zamanlar memelerini emdiðin kadýnlara da lütfet, onlarý da bize ver!

Hani bir zamanlar küçük bir çocuktun da onlarýn sütlerini doya doya emerdin, vücudun tartýya gelir büyürdün.

Bizi her þeyi berbat olmuþ insanlar gibi bý­rakma! BÝz Züh(ey)r topluluðuyuz. Bizlere bir þeyler býrak da yaþantýmýzý iyi veya kötü sürdürelim.

Herkes nankör davrandýðýnda biz, verilen nimetlere þükrederiz. Yanýmýzda o nimetleri saklar kadrini biliriz.

Annelerinden emzirdiðin kimselere af el­bisesi giydir. Çünkü affetmek büyüklerin þa­nýndan dýr.

Kötüler çoðaldýðý zaman, küheylanlarý þahlandýran ey insanlarýn en iyisi, lütfet ve bi­zi baðýþla!

Affýný umuyoruz, ey kâinatý doðru yola çaðýran, biliyoruz ki sen affeder ve yardýmda bulunursun!

Affet! Allah, korktuðun þeylerden dolayý mutlaka seni de affeder, kýyamet gününde muhakkak seni zafere kavuþturur.'

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu þiiri duyunca, þöyle dedi:

'Bana ve Abdulmuttaliboðullanna düþen­ler sizindir.' Bunun üzerine Kureyþ ve Ensâr bunun üzerine: 'Bizim hissemize düþenler Al­lah ve Resûlü'nündür.'dediler.

Derim ki: Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de, Abdullah bin Zemâhis tarikiyle, Ziyâd bin Tânk'dan —ki yüzyirmi sene yaþamýþtýr— o da Züheyr'den rivayet etmiþtir. Lisânu'l-Mî-zân'da, onun Ýddia edilen illetlerinin olmadýðý ispat edilerek "hasen" mertebesinde olduðu söylenmiþtir.

Zehebî onun "usâr' (on râvili) isnada sa­hip rivayetlerini naklclmiþtir ki bu isnadlar-dan birinin râvi zinciri þöyledir:

An Ebihhâk b. el-Hartrî an Ahmed b. el-Fahr el-Ba'lî an ismail b. Muhammed el-Makdisf an Yahya b. Mahmûd an Fâtimeti'l-Cevzâniyye an îbn Abdillah ani't-Taberânî.

6670- Onun (Taberânî'nin) Ýbn Anýr bin el-As'dan naklettiði rivayeti:

"el-CÝ'râne'de, Hevâzin delegesi müslü-man olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldiklerinde þöyle dediler: 'Biz asa­let sahibi bir aþiretiz. Bildiðin gibi bize büyük bir belâ isabet etmiþtir. Bize lutf et ki Allah da sana lütfetsin.'

Züheyr dedi ki: 'Kadýnlarýmýz, sizin hala­larýnýz ve teyzelerinizdir. Seni yetiþtiren ku-caklanna alan dadýlarýndýr. Eðer biz el-Haris bin Ebî Þemir ve Nu'mân bin el-Münzir'e ka­týlýrsak (ondan da bize senden gelen belâlar gibi belâlar gelse) onun da merhametini ister­dik. Sen affý istenenlerin en iyisisin.

Sonra 'Bize lütfet' ile baþlayýp 'Biz Züh(ey)r topluluðuyuz'a kadar devam eden þiirini inþad etti. Ýlgili hadisi zikretti.


6653-Bu hadisi Ebû Dâvud (2501), Ebû Tevbe an Muâviye b. Sellâm an Zeyd b. Sellâm an Ebî Kebþeti's-Sel‍lî an Sehl senedi ile tahrîc etti.

6654-Bu ve sonra gelen lafýzlarýn tümü Müslim'e aittir. Bu rivayetin ilk kýsmýný Buhârî (maðâzî 56, V, 105) ve Müslim (zekât 135, s. 735-6), Ýbn Avn an Hiþâm b. Zeyd an Enes asl-ý senedi ile;

Bu rivayeti yakýn lafzý ile Buhârî (maðâzî 56, V, 105) ve Tirmizî (3901), Þu'be an Katâde an Enes asl-ý senedi ile;

Ýkinci lafzý ile Buhârî (maðâzî 56, V, 104) ve Müslim (zekât 132, sl. 733-4), ez-Zührî an Enes asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6655-Bu rivayeti Buhârî (maðâzî 56, V, 105) ve Müslim (zekât 134, s. 735), Þu'be an Ebî-t-Teyyâh an Enes asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6656-Bu rivayeti Müslim (zekât 136, s. 736), el-Mu'temir b. Sül. an ebîhî ani's-Sümeyt an Enes asl-ý senedi ile tahrîc etti.

6657-Bu hadisi Buhârî (maðâzî 56, V, 103-4) ve Müslim (zekât 139, s. 738), Amr b. Yahyâ b. Umâre an Abbâd b. Temîm an Abdillah b. Zeyd asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6658-Bu hadisi Müslim (cihâd 76, s. 1398-9), ez-Zührî an Kesîr b. el-Abbâs an ebîhî asl-ý senedi ile tahrîc etti.

6659-6660-Lafýzlar Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (cihâd 52, III, 218; 61/2, III, 220; 97, III, 233; 167, IV, 28; maðâzî 54/2, V, 98-9), Müslim (cihâd 79-80, s. 1400-1) ve Tirmizî (1688), Ebû Ýshâk ani'l-Berâ asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6661-Bu hadisin lafzý Müslim'e aittir. Buradaki lafýz ile Müslim (cihâd 81, s. 1402) ve Ebû Dâvud (2654), Ýkrime b. Ammâr an Ýyâs b. Seleme an ebîhî asl-ý senedi ile; Buhârî ise (cihâd 173, IV, 31), ayný senedle daha kýsa bir metinle tahrîc ettiler.

6662-Bu hadisi Buhârî (buyû‘ 37, III, 16; fardu'l-humus 18/2, IV, 57-8; maðâzî 54/7, V, 100), Müslim (cihâd 41, s. 1370), Ebû Dâvud (2717), Tirmizî (1562) ve Mâlik (cihâd 18, s. 454-5), Yahyâ b. Saîd an Ömer b. Kesîr b. Eflah an Ebî Muh. mevlâ Ebî Katâde an Ebî Katâde asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6663-Bu hadisi Müslim (cihâd 134, s. 1442-3), Ýbn e. Þeybe an Yezîd b. Hârûn an Hammâd b. Seleme an Sâbit an Enes senedi ile;

Ebû Dâvud'un lafzýný ise metnini vermeksizin Müslim (ayný yerde) ve Ebû Dâvud (2718), Hammâd b. Seleme an Ýshâk b. Abdillah b. e. Talha an Enes asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6664-Bu hadisi Buhârî (vekâlet 7, III, 62; ýtk 13/1, III, 121-2; hibe 10, III, 133; hibe 24, III, 139-40; fardu'l-humus 15/1, IV, 54; maðâzî 54/5, V, 99-100; lafzý buraya ait) ve Ebû Dâvud (2693), ez-Zührî an Urve ani'l-Misver asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6665-Lafzý Nesâî'ye aittir. Bu hadisi Ahmed (II, 184, 218), Ebû Dâvud (2694), Nesâî (hibe 1, VI, 262-3) ve Taberânî (M. el-Kebîr 5304), Muh. b. Ýshâk an Amr b. Þuayb an ebîhî an ceddihî Abdillah b. Amr b. el-Âs asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

6666-Bu hadisi Ahmed (III, 376), Ebû Yâ'lâ (no. 1863), Bezzâr (1834) ve el-Hâkim (Müstedrek III, 48), Muh. b. Ýshâk an Âsým b. Ömer b. Katâde an Abdirrahman b. Câbir an Câbir asl-ý senedi ile tahrîc ettiler.

Tüm râvileri Sahîh ricâlindendir, Muh. b. Ýshâk dýþýnda, o da bazý tariklerde "semâýný tasrîh" etmiþtir.

6667-Bu hadisi Ahmed (I, 453-4), el-Bezzâr (1829), Taberânî (Me. el-Kebîr 10351) ve el-Hâkim (Müstedrek II, 117), Affân b. Müslim an Abdilvâhid b. Ziyâd ani'l-Hâris b. Harîse ani'l-Kâsým b. Abdirrahman b. Abdillah b. Mes'ûd an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc ettiler.

el-Hâris zayýf bir râvidir.

6668-Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VI, 183).

6669-(Mecma‘ VI, 186-7), Heysemî: "Bunu üç Mu'cem'inde de tahrîc etmiþtir. Ýsnâdýnda tanýmadýðým râviler mevcuttur" demiþtir.


Ynt: Huneyn gazvesi By: Bilal2009 Date: 08 Temmuz 2019, 14:56:29
Esselamü aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan