Hazreti Peygamber'in huzurunda By: Hadice Date: 02 Ocak 2011, 15:22:04
Hazreti Peygamber'in huzurunda
Medine ziyaretçilerine ithafen
EY Allah'ýn Resulü! Huzurundayým. Medine'deyim. Mezarýný örten soðuk demirin içimi ýsýttýðý uzaklýktayým.
Ellerimi uzatsam mezarýna dokunacaðým o kadar yakýndayým. Seni örten topraðýn ötesindeki Sen'i görmek için önünden geçenlerin içindeyim. Kubbende derinden derine duvarlarý okþayýp gelen salat ve selamýn yankýlarý var. Benim de dudaklarýmda; 'salat ve selam sana ey Nebi!' duasý. Salat ve esenlik sana ey iki cihanýn güzeli ey Medine'nin gülü ey sevgililer sevgilisi...
* * *
Huzurundayým. Þakaklarýna birkaç gün içinde düþüveren aklarý sayýyorum. Sayýlarý belki 15-20. Þakaklarýnýn saçlarýnýn aniden beyaza dönmesi ürkütüyor beni... Aðýr geliyor bana. Soracak oluyorum: "Ey Resul! Ne oldu sana neden birden saçlarýna ak düþtü" diye. Sadýk dostun Hz. Ebu Bekir (r.a.)'e verdiðin o cevap aklýma geliveriyor. Derinden sarýyor beni. Ebu Bekir! Hud ve Vakýa sureleri ihtiyarlattý beni! Hiç eðri durmamýþ hiç eðilmemiþ peygamberi birkaç günde ihtiyarlatan ayet "Ey Muhammed! Emir olunduðun gibi dosdoðru hareket et!" uyarýsýydý. Sanki ayet diyordu ki bilesin ki kimsenin ayrýcalýðý yoktur kurtuluþ senedi imzalanmamýþtýr. Allah'ýn Resulü olsan da çizginde aynen öyle dur hiç deðiþme! Aksi takdirde ateþ sana da dokunur. Hatýrasý bile sarsýyordu.
Huzurundayým. Tebuk yolculuðunda dinlendiðin aðacýn dibindeyim. Bir anne kuþ telaþ içinde saða sola dalýyor baðrýþýp duruyor. Hemen ayaða kalkýyorsun. Etrafa seslenip; kim bu anne kuþu tedirgin etti diye soruyorsun. Arkadaþlarýn ellerinde tuttuklarý yavru kuþlarla yanýna geliyorlar. Meðer aðacýn tepesindeki yuvadan almýþlar. Anne kuþun feryadý bunaymýþ. "Hiç oynaþýyoruz" diyorlar. Hemen yavrularý yerine koyun anne kuþu tedirgin ettiniz üzdünüz diyorsun. Yavrular yuvasýna konuncaya kadar kuþ kadar hafif yüreðindeki tedirginliðin devam ediyor.
Ey Resul! Bizimse yüreðimiz taþ kadar sert. Kaskatý kesilmiþ. Baksan bize tanýyamayacaksýn. Sevdiklerin sadýk dostlarýna hiç benzetemeyeceksin. Evet aynen böyle hiç benzetemeyeceksin. Halbuki ayný Kuran'ý biz de okuyoruz ayný sözleri biz de duyuyoruz. Sadece duyuyoruz! Duymak anlamak için yetmiyor! Kuran'ý açýlmasýn diye kýlýfýna koymuþuz. Evimizin en güzel yerine. Güzel hafýzlarýmýzýn okuyuþlarýyla da duygulanmýþýz belki ama o ayetler ne anlatýyor diye içine hiç bakmamýþýz. Kuran'ý Kerim'i baþtan sona meal veya tefsiriyle okuyan kaçýmýz var ki!
Huzurundayým. Saðýmda solumda benimle ayný dini taþýyan insanlarla beraberim. Ama aramýzda sevgi birlik beraberlik diðerkamlýk fedakarlýk duygularý ne kadar da azalmýþ. Neden diye soracak oluyorum sana Ey Resul! Soruyorum da nerede yanlýþlýk yaptýk neden birbirimizin kuyusunu kazýyoruz. Birbirimize hoþgörü merhamet sevgi tolerans göstermiyoruz. Neden geçeceðimiz yollara tuzaklar serpiþtirmiþiz. Neden coðrafyamýz bir kin ve nefret tarlasýna dönüþmüþ neden! Sanki derinden gelen bir ses senin þu mübarek sözlerini hatýrlatýyor: "(Gerçek) Müslüman diðer Müslümana eliyle ve diliyle zarar vermeyen kiþidir." Hadisinde geçen Müslümaný gerçek diye diye paranteze hapsettim. Gerçek Müslüman! Dedim.
Öyle olmazsa sanki kendimizi bir an Ýslam dairesi dýþýnda bulacaðýz diye korktum. Aðýr olurdu. Kaldýramazdýk. Ya peki biz ne oluyoruz o zaman. Sadece Müslüman mý acaba. Sadece kelimede kimlikte cümlede harfte satýrda Müslüman. Öyle ya.
Hani Müslüman hýrsýzlýk yapmazdý hani yalan söylemezdi hak yemezdi hani zülmetmezdi hani zina etmezdi hani gýybet etmezdi hani gereksiz yere ot bile koparmazdý hani bir hayvaný susuz yemsiz býrakmazdý hani kadýn dövmezdi hani engelliye engel olmazdý hani düþeni kaldýrýrdý hani alýn terini fakirle paylaþýrdý hani komþusu aç iken tok yatmazdý hani iþçinin hakkýný teri soðumadan verirdi hani kahine sihirbaz ve büyücüye gitmezdi hani düþmanýna bile merhamet ederdi hani darda kalan borçlusuna zaman tanýrdý hani haram parayý kursaðýna koymazdý hani zulme rýza göstermediði gibi zalim de olmazdý hani zalimin yanýnda mazlumun hakkýný arardý hani herkes uykudayken sýrf Allah için seherde namaza kalkardý hani bölücülükten fitneden ayrýmcýlýktan baþkasýný damgalamaktan uzak dururdu... hani... hani... hani...! Nerede o Müslüman...
* * *
Huzurundayým. Yanýnda Hz. Ebubekir (ra) Hz. Ömer (ra) uzanýyorlar. Ýki sadýk ve güzel dostunla dinleniyorsun. Ýki dostundan Hz. Ebubekir (ra) sadýk olmanýn vefanýn diðerkamlýðýn sembolüydü. Diðer yanýndaki Hz. Ömer (ra) ise adaletin kýlý kýrk defa yarmanýn hassasiyetin teraziyi saðlam tutmanýn sembolüydü. Sadakat (güvenilirlik) ve adalet insanlýk için olmazsa olmaz temel direkler. Ýki yanýnda onlar var. Bize ne de çok þey hatýrlatýyorlar. Kaybettiklerimizi hatýrlatýyorlar. Topraða gömdüðümüz iki ölmezi hatýrlatýyorlar. Ýç alemimize dýþ alemimize bakýnýz. Ne kadar özlüyoruz deðil mi?
Ey Resul! Aslýnda arz edecek o kadar çok þey var ki! Ýtiraf edecek o kadar günahýmýz hatamýz sýkýntýmýz var ki! Biliyorum buyuracaksýn ki itiraf ve tövbe piþmanlýk ve yönelmeler kula deðil Yüce Allah'adýr. Bizimki halimizi arz etmektir. Ýslam'da günahlar kula deðil Allah'a affettirilir. Biliyorum. Belki binlerce dertten sadece birkaçýyla huzurundaydým. Þimdi ayrýlýyorum. Þimdilik ayrýlýyorum. Ayrýlýrken o huzur veren misk kokan güzelim mezarýndan baþý eðik bir þekilde birden Hz. Mevláná'nýn sözleri içime geliyor. Sonra dudaklarýma. Mýrýldanýyorum.
Piþmanlýk ateþiyle dolu bir gönülle ve nemli gözlerle dua ve tövbe et. Zira çiçekler güneþli ve ýslak yerlerde açar.
Nihat Hatipoðlu