Namaz By: Hadice Date: 30 Aralýk 2010, 11:50:25
Namaz
Dinin direði namazý bile çoðu zaman son vaktinde kýlmýþtý. Þöyle göðsünü gere gere hesap vermesinin imkâný yoktu. Tek ümidi Allah'ýn rahmetiydi… Hesap baþladý ve sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk ter döküyordu. Her tarafý terden sýrýlsýklam olmuþtu. Korkudan zangýr zangýr titriyor, mizandaki neticenin ne olacaðýný çok merak ediyordu…
Namazý nedense ilk vaktinde pek kýlmazdý. Öylesine alýþkanlýk hâline getirmiþti ki, iþi gücü olmasa dahi namaz kýlmayý tehir ederdi. Ne zaman ki, vakit daralýp diðer vaktin namazý iyice yanaþýrdý, ancak o zaman namazýný eda ederdi.
O gün yine her zaman olduðu gibi namazýný geciktirmiþti. Birden ninesinin sesiyle irkildi. Yaþlý kadýn kendisini her zaman ki, gibi uyarýyordu:
''Oðlum namaz hiç bu vakte býrakýlýr mý?!'' Bu sözler yankýlandý kulaklarýnda… Ninesi yaþlýydý, yaþý yetmiþi aþmýþtý; ama o yaþlý hâline raðmen ne zaman ezaný Muhammedî'yi iþitse, âdeta yerinden sýçrar, yaþýndan beklenmeyecek bir çeviklik ve azimle abdestini alýrdý. Ve derhal namazýný ilk vaktinde eda ederdi. Oysa kendisi genç olmasýna, eli ayaðý tutan güçlü kuvvetli biri olmasýna raðmen, nedense namaza karþý böylesine atik ve çevik olamýyordu. Nefsini bir türlü yenemiyor, namaza kalkmak hususunda üzerindeki o uyuþukluðu tembelliði atamýyordu. Halbuki baþka iþleri yaparken hiç de böylesine aðýr ve tembel deðildi. Ama iþ namaza gelince, kendisini bir miskinliktir alýyor ve namaz son dakikalara kalýyordu. Tabi î bu durumda da kýldýðý namazlar aceleye geliyor, namazýn ne rükûsundan ne de secdesinden bir þey anlamýyordu.
Ýþte tüm bunlarý düþünerek aðýr aðýr yerinden kalktý. Saate baktý, yatsý ezanýnýn okunmasýna çok az bir zaman kalmýþtý; ama o henüz akþam namazýný eda etmemiþti. Bu duruma üzüldü, piþmanlýðý yüz ifadesinden çok rahat anlaþýlabiliyordu. Kýsýk bir ses tonuyla "Yine namazýmý geciktirdim." diye mýrýldandý kendi kendine...
Yatsý vakti girmeden önce, akþam namazýný eda etmek için süratle abdestini aldý. Daha elini yüzünü bile tam kurulamadan uçarcasýna odasýna geçti ve "patküt, patküt" kabilinden hýzlý hareketlerle akþam namazýný kýldý. Tesbihatýný yaparken hatýrýna ninesi geldi. Onun bu hâlini ve böyle süratli namaz kýlýþýný görseydi, gözlüklerinin üzerinden bilge bir tavýrla bakarak, ona kýzar ve ne sitemler ederdi. Zira ninesinin namazý çok farklýydý. Onun namaz kýlýþýný gözüne getirdi. Öyle bir namaz kýlýþý vardý ki, hayran olmamak mümkün deðildi. O yaþlý hâliyle kýldýðý namazýn rükûsunun, secdesinin hakkýný verirdi. Kýyamda dururken sanki Mevlâ'nýn huzurunda, O'nu görüyormuþçasýna, bir iman abidesi gibi dururdu. Namazda öyle bir huþû ve huzûru vardý ki... Hicabýndan yüzü renkten renge girerdi.
Bir taraftan bunlarý düþünüyor, bir taftan da dua ediyordu. Ama o gün öylesine çok yorulmuþtu ki, ellerini dua ederken havada tutmak bile zor geliyordu. Diðer taraftan da üzerinde sanki aðýrlýk varmýþçasýna göz kapaklarý kapanmaya baþlamýþtý. Duasýna alnýný secdeye koyarak devam etti ve öylece daldý gitti...
Kýyamet kopmuþtu. Mahþerî bir kalabalýk vardý. Her taraf insan doluydu. Herkeste bir korku, bir endiþe hâkimdi. Yüreði yerinden fýrlayacak gibi küt küt atýyordu. Âdeta nefesi tutulmuþtu ve buz gibi terler döküyordu. Hocalardan duyduðu, kitaplardan okuduðu kadarýyla kýyamet, mahþer günü, sorgu, sual ve mizan hakkýnda pek çok malûmatlar edinmiþti; ama bütün insanlarýn mahþer meydanýnda toplandýðý zaman duyduðu ürperti, korku ve endiþeli bekleyiþin bu kadar dehþet vereceðini düþünmemiþti. Ýnsanlarýn hesap ve sorgusu devam ediyordu ve iþte sýra ona gelmiþti…
Yüksek sesle onun ismini okudular; korkuyla titredi. Kalabalýk birden yarýlmýþ, önü bir yol gibi açýlmýþtý. Ýki tane görevli gelip kollarýna girdiler ve onu kalabalýðýn arasýndan alýp götürdüler. Bir yere gelmiþlerdi ki, görevli melekler onun kollarýndan çýkarak yanýndan uzaklaþtýlar ve onu orta yerde öylece býraktýlar. Baþý önündeydi. O anda bütün hayatý, sevabýyla günahýyla bir film þeridi gibi gözlerinin önünden geçiyordu. "Keþke yapmasaydým." diyeceði ne kadar da çok þey vardý hayatýnda…
Dinin direði namazý bile çoðu zaman son vaktinde kýlmýþtý. Þöyle göðsünü gere gere hesap vermesinin imkâný yoktu. Tek ümidi Allah'ýn rahmetiydi… Hesap baþladý ve sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk ter döküyordu. Her tarafý terden sýrýlsýklam olmuþtu. Korkudan zangýr zangýr titriyor, mizandaki neticenin ne olacaðýný çok merak ediyordu…
Ve iþte hesap bitmiþ hüküm veriliyordu. Vazifeli melekler ellerindeki belgeyle mahþer meydanýndaki kalabalýða dönerek neticeyi yüksek sesle açýklamaya baþladýlar. Önce onun ismini okudular. Zaten ismini duyunca dizlerinin baðý çözülmüþ, ayaklarý tutmaz olmuþtu. Neredeyse oracýða yýðýlýp kalacaktý. Heyecandan gözlerini kapamýþ, okunacak hükme âdeta kulak kesilmiþti. Ama duyduklarýna inanamadý. Aman yârabbi! Acaba yanlýþ mý duyuyordu? Zira ismi cehennemlikler listesinde zikredilmiþti. O anda gözü karardý, baþý döndü ve dizlerinin üstüne yýðýlýp kaldý. Vücudu tiril tiril titriyor, gözlerinden sicim gibi yaþlar akýyordu. Vazifeli iki melek onu kollarýndan tuttu ve ayaklarýný sürüye sürüye, o mahþerî kalabalýðý da yara yara o korkunç adrese, cehenneme doðru yürümeye baþladýlar. O baðýrýyor, yalvarýyor, çýrpýnýyordu… Yani þimdi gerçekten de cehenneme mi atýlacak, orada çatýr çatýr yanacak mýydý? Bir af, bir merhamet veya bir yardým eden çýkmayacak mýydý kendisine?.. Dudaklarýndan yalvarmayla karýþýk, kýrýk dökük kelimeler dökülüyordu. "Ben dünyada alný secdeliydim, namazýmý kýlardým. Hani benim namazlarým!? Beni onlar da mý kurtarmayacak?" diye feryat ediyordu.
Görevli melekler onu duymuyorlardý bile. Onun baðýrýþlarýna hiç aldýrmadan sürüklemeye devam ettiler. Ve nihayet cehennem çukurunun baþýna geldiler. Artýk cehenneme atýldý atýlacak bir hâldeydi. O hâlâ "Namazlarým..... Namazlarým.... Namazlarým." diye diye hýçkýrýklarla aðlýyordu. Alevlerin harareti yüzüne vurmaya baþlamýþtý. Son bir gayretle dönüp geriye baktý; ama hiçbir kurtulma ihtimali göremedi. Aðlamaktan gözyaþlarý kurumuþ, ümitleri sönmüþtü. Ýki büklüm bir hâldeydi, baþýný üzüntüyle öne eðdi. Ýki koluna girmiþ olan vazifeli melekler, onu tuttuðu gibi cehenneme atýverdi. Birden bire kendini havada buldu. Süratle düþüyor, hýzla alevlere doðru yaklaþýyordu. Artýk cehennem ateþine girmesine ramak kalmýþtý ki, bir þey oldu. Önce birden durdu ve havada asýlý kaldý, sonra yavaþ yavaþ gerisin geriye çekilmeye baþlandý. Alevlere doðru düþerken kuvvetli bir el onu kolundan yakalamýþ, þimdi de onu yukarý doðru çekiyordu. Çok sevindi, galiba kurtulmuþtu. Baþýný kaldýrýp yukarý bakýnca, kendisine tebessüm eden nur yüzlü bir simayla karþýlaþtý. Kendisini son anda kurtaran o nuranî zata:
- Siz de kimsiniz? diye sordu. O:
- Ben senin namazlarýným. dedi.
- Peki, neden bu kadar geç kaldýnýz? Neredeyse düþüyordum. Son anda yetiþtiniz, dedi. Bunun üzerine o nuranî simalý zat tebessüm ederek:
- Hatýrlarsan, sen de beni hep son anda kýlardýn, dedi.
O esnada gürül gürül okunan yatsý ezanýnýn sesiyle irkildi. Meðer secdeye kapandýðý yerde dalmýþ gitmiþti. Kendine geldiðinde terden sýrýlsýklam olmuþtu. Hâlâ gördüklerinin dehþetinden titriyordu. Hemen kalktý ve hýzlý adýmlarla caminin yolunu tuttu, namazý ilk vaktinde eda etmek için…
HATEMÝ ZAHÝD’ÝN NAMAZI
Bir kere Hatemi Zahid Hazretleri, Âsým b. Yusuf Hazretlerinin yanýna girdiðinde Âsým ona:
- Ey Hatem! Namaz kýlmayý güzel becerebiliyor musun?" diye sordu. O da:
- Evet, dedi. Bunun üzerine Âsým Kuddise Sýrruhu:
- Peki, nasýl kýlýyorsun?" diye sorunca dedi ki:
- Namaz vakti yanaþýnca abdestimi sünnet vechi üzere tazeliyorum. Sonra namaz kýlacaðým yere gelip dikiliyorum, ta ki her uzvum yerleþiyor. Kâbe'yi iki kaþýmýn arasýnda, makamýý Ýbrahim'i göðsümün hizasýnda, Allahu Teâlâ'yý mekândan münezzeh (pak ve uzak) olduðu hâlde baþýmda hazýr, kalbimdeki her þeyi bilir olduðu hâlde görüyorum. Sanki ayaðým sýrat köprüsünün üzerinde, cennet saðýmda, cehennem solumda, ölüm meleðini de arkamda hissediyorum. Ve kýlacaðým namazýn, son namazým olduðunu zannediyorum. Sonra ihsan ile (Mevlâ'yý görür gibi) iftitah tekbirini alýyorum, düþüne düþüne okuyorum. Tevazu ile rükûya eðiliyor, tazarru ile secdeye kapanýyorum. Sonra tamamýyla oturuyor, ümitle teþehhütte bulunup, sünnet üzere selâm veriyorum. Sonra da o namazý ihlâsla teslim ediyor, korkuyla ümit arasýnda kalkýyorum. Ve bu hâl üzere sabra devam ediyorum.
Bunu duyan Âsým Kuddise Sýrruhu Hazretleri hayretle:
- Ey Hatem! Senin namazýn böyle mi? dedi. O da:
- Evet, otuz senedir böyle kýlýyorum, deyince Asým Hazretleri aðlayarak:
- Ben daha bu zamana kadar hiç böyle namaz kýlamadým, dedi.
alýntý