ALLAH size gadaplanmayacak By: Gulinur Date: 28 Aralýk 2010, 21:01:21
ALLAH SÝZE GADAPLANMAYACAK
ALLAH'a yakýn mukarreb meleklerden biri de 'Hâzin'dir. Hâzin, Cennet'i denetleyen, gözeten meleðin adýdýr. Efendimiz bir hadislerinde 'Hâzin'den bahsetmekte ve þöyle buyurmaktadýr: 'Cennet'in kapýsýna gelir ve açýlmasýný isterim. Hâzin sorar: 'Sen kimsin?' Cevap veririm: 'Ben Muhammed (sav)'im. Hâzin, sözüne þöyle devam eder: 'Ben bu kapýyý senden evvel hiç kimseye açmamaya emrolundum'. (1)
hazeneleri (bekçi) onlara; 'Selam size, (ne) hoþsunuz, ebedî kalmak üzere buraya girin' dediler.' (Zümer, 39/73)
Ýttika edenler, takva dairesine giren mü'minler zümre zümre, grup grup Cennete sevkolunurlar. Cennete geldiklerinde kapýlarý ardýna kadar açýk bulurlar. Her grup, dünyada kazandýðý kurbiyete göre kendilerine ait kapýdan da ve rýdvan yurdu olan Cennete, Cenâb-ý Hakk'ýn cemalini seyretmek üzere girerler. Cennet nedir? Orada Cenab-ý Hakk'ýn cemal ve kemali nasýl seyredilir? Bütün bunlar bizim ölçü ve kýstaslarýmýzla ölçülüp tartýlamayacak þeylerdir.
Cennete girerken mü'minler, meleklerden selam alacaklar. Melekler 'ne güzel yaþadýnýz, ne güzel þeyler yaptýnýz, yaptýnýz da Rabbinizi hoþnut ettiniz' (Zümer, 39/73) diyecekler.
'Týbtüm' kelimesi ayný zamanda insana 'kelime-i tayyibe'yi hatýrlatýr. Kur'an 'Kelime-i tayyibe'yi, 'þecere-i tayyibe'ye, yani güzel bir aðaca benzetir. Kökü sabit, dallarý ise semâdadýr. Bu aðaç her mevsim meyve verir. Mü'minin ameli de böyle nûrânî aðaç gibidir. Mü'min böylece kýsacýk dünya hayatýna amellerindeki bereket ve yümünle ebediyet mührü vurmuþtur. Çünkü onun niyeti ebedî kulluktur. Þimdi de o, bu niyetinin mükâfatýný ebedî Cennet kazanmakla elde etmiþ olacaktýr.
Ýnsan ki fânidir. Ýnsan ki, cismaniyet yönüyle herhangi bir varlýktan farksýzdýr. Halbuki o böyle geçici bir hayatý, ebedî yapmasýný bilmiþtir. Yani o, Hâlýk'ýn vücudunun gölgesinden ibaret olan ebediyet mefhumunu öðrenmiþtir. Ýþte bu büyük manayý idrakýn mükâfatý olarak, Cennet kapýsýnda karþýlanmakta ve Cennet bekçileri ona ve onun gibi olanlara; 'Selâm size, siz ne güzel þeyler yaptýnýz, ebedî olarak þimdi girin Cennete' demektedirler. O Cennet ki orasý bütünüyle güzellerin ve güzelliklerin yurdudur. O Cennet ki, bütün güzeller ve güzellikler cemâlinin birer cilvesi olan Ezelî ve Ebedî Güzel orada müþahede edilecektir.
Bazý hadislerde, cennet muhafýzlarýnýn baþýnda bulunan meleðe 'Hâzin' bazý hadislerde de 'Rýdvan' denilmektedir.
Rýdvan, Cenâb-ý Hakk'ýn insanlara verdiði nimetlerin ufuk noktasýdýr.
Kur'an-ý Kerim'de bu hakikata þöyle iþaret edilir: 'Mü'min erkek ve kadýnlara altlarýndan ýrmaklar akan, içinde ebedî kalacaklarý Cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler va'dedilmiþtir. ALLAH'ýn razý olmasý ise hepsinden büyüktür. Ýþte büyük baþarý budur.' (Tevbe, 9/72)
Cehennemden kurtulur, Cennete girer, Cenâb-ý Hakk'ýn cemâlini seyreder, peygamberlerin gül yüzlerini görüp kendinizden geçer ve hilkatin gayesini, fýtratýn neticesini bütün çýplaklýðý ile idrâk edersiniz. Ama, bütün bunlarýn sonunda, her an sizin için Gadab-ý Ýlâhî sözkonusu ise, Cennetle birlikte kavuþtuðunuz her nimet, acý bir azap hissi de uyarabilir. Dolayýsýyla da siz, böyle bir atmosfer ve iklimin içinde, Cennetten dahi, istenen ölçüde zevk alamaz ve yine istenen ölçüde sevinemezsiniz. Zira, her an nimetlerin nikmete (azap) dönüþmesi mümkündür. Bu imkan ve ihtimal ise baþka deðil, ancak ýzdýrap ve acý yüklüdür. Acý ve ýzdýrabýn zerresi dahi bulunan yere Cennet denemez. Öyle ise, kendi manasýyla Cennet, Cenâb-ý Hakk'ýn gadab ihtimalinin dahi kalkmasýyla gerçekleþecektir.
Zaten, Ýlahî gadabýn devam ettiði bir yere Cennet demek de mümkün deðildir. Zira gadab-ý Ýlahî dünyada bela ve musibet olarak tecelli ettiði gibi, ahirette de Cehennem olarak tecelli edecektir. Onun içindir ki, bir hadis-i þerifte, Cenab-ý Hakk'ýn Cennet ehline:
'Bundan böyle ebediyyen gadablanmayacaðým' (2) diyeceði rivayet edilir ki, bu nokta çok mühimdir. Yani Cennet ehli için Ýlâhî gadab sözkonusu deðildir. Nasýl olur ki, Cenab-ý Hakk'ýn rýza ve hoþnutluðu kuþatmýþtýr Cenneti. Ve Rabbin rýzasýný elde etmiþtir Cennet ehli. Rýza ki, bütün nimetlerin en büyüðü, en deðerlisi, en kýymetlisi.. ve Cennet nimetlerinin de sonu, nihayeti, neticesidir..
Cennete girecek insanlara yapýlan hitapta da 'rýza' manasýna özellikle iþaret edilmiþtir. Mutmainne olmuþ nefse, 'Dön Rabbine, O senden, sen de O'ndan razý olarak' (Fecr, 89/27-28) denilmektedir. Bundan da anlaþýlýyor ki, Cennet, bütünüyle bir 'rýza' otaðýdýr. Cenâb-ý Hakk rýzasýyla oraya tecelli etmekte, oraya girecekler de Rablerinden razý olarak oraya girmekte ve Cennete 'Rýza' manasýna 'Rýdvan' bekçilik etmekte.. ve adetâ Cennet gergefinde hep 'rýza' mekiði iþlenmekte.. Dünyada iken Cenâb-ý Hakk'ýn rýzasýný kazanmýþ olanlar, Cennette, Cennet bekçileri ve onlara nezâret eden 'Rýdvan' tarafýndan karþýlanýrlar. Bu karþýlama kiþinin ameliyle orantýlý olarak ayrý bir ihtiþam kazanýr. Þehid ise, melekler tarafýndan çepeçevre kuþatýlýr. Kur'an, Uhud'da þehid düþenler ve bilhassa Mus'ab b. Umeyr hakkýnda nazil olan ayette þöyle buyurur:
'Melekler de her kapýdan (onlarýn) yanlarýna varýrlar.' (Ra'd, 13/23)
Yani, aziz þehid, güller, demetler arasýnda Cennete götürülüyor. Cennete ait bütün menfezlerden melekler baþlarýný uzatarak ona 'Hoþ geldin' manasýna 'Selamün aleyküm bima sabertüm' diyorlar. Bazý melekler ise ona yaklaþma payesini elde ediyor. Yanýna kadar varýp ona tebrikte bulunuyorlar. Selam verip ona ait makamla gözleri kamaþmýþ gibi 'Ne güzel yurt, ne güzel yuva' (Ra'd, 13/24) sözleriyle durmadan hayret solukluyorlar.
[1] Müslim, Ýman, 333; Müsned, 3/136
[2] Buhari, Rikak, 51; Tevhid, 38; Müslim, Cennet, 9; Tirmizi, Cennet, 18 M.F.GÜLEN