Kaderin mahkumu olmak By: Gulinur Date: 28 Aralýk 2010, 20:08:31
Kaderin Mahkumu Olmak
ALLAH (celle celâluhu), Neden Bana Sormadan, Ýþin Baþýnda Ýrademe Danýþmadan Beni Yaratýp, Kaderin Mahkûmu Yapmýþ? Sonra, Benim Kaderim Neden Zengin ve Müreffeh Olmak Deðil de, Belâ ve Musibetlere Maruz Kalmak Þeklinde Tecellî Ediyor?
Kader zorlayýcý, zulmedici ve hele asla çirkin deðildir. Ýnsanýn iradesi hesaba katýlmadan yapýlan bir takdir yoktur; kaldý ki, peygamberler gönderip, kitaplar indirmekle ALLAH (celle celâluhu) bizi devamlý surette ikaz da etmiþtir.
Ýnsan bir iþe iradesiyle sahip çýkmadan herhangi bir çirkinlik ve günah meydana gelmez. Ýnsan, nefsinin tesiriyle iradesini kötüye kullanýp, kötülüklere davetiye çýkarmakla düðmeye dokunmuþ ve düþeceði çukurun kapaðýnýn açýlmasýna sebep olmuþ olur; sonra da gider o çukura yuvarlanýr. Meselâ, bembeyaz nur parçasý güneþimiz kirsiz, lekesiz olduðu gibi, hayat için mutlaka gerekli olan ýsý ve ýþýðýn kaynaðý, ayný zamanda çiçeklerin simasýnda akseden renk ve güzelliklerin de menbaýdýr. Fakat, insan onun altýnda saatlerce oturur ve gerekli tedbiri de almazsa hastalanýr, hatta ölebilir de. Þimdi, bu durumda suç güneþin midir? O kendi suiistimaliyle sebep olduðu hastalýðý veya ölümü karþýsýnda, "Güneþ olmasýn, neden yaratýldý ki?" diyebilir mi? "Altýnda kaldýk, hasta olduk; yemeklerimiz güneþin harareti altýnda kalýp bozuldu." gibi tamamen iradî hatalarýmýzdan kaynaklanan cüz'î þerlerden dolayý güneþin yaratýlmasý ve varlýðý þer kabul edilebilir mi?
Evet, kadere yüklenen günah, zarar ve çirkinlikler, esasen kulun iradesini suiistimal etmesinin neticesidir. Ýrademizi hesaba katmadan birtakým zulüm ve çirkinlikleri kadere yüklersek, hem musibeti ikileþtirmiþ, hem de kadere karþý küstahlýk etmiþ oluruz.
Meselâ, insana hem bir lezzet, hem de neslin çoðalmasý gibi hayýrlý bir neticeye götürücü bir sebep olarak þehvet hissi verilmiþtir. Ýnsan, iradesini kötüye kullanarak bu hissini fuhuþ gibi yanlýþ ve haram yollarda tatmine çalýþýrsa, bu takdirde suç kaderin mi, yoksa bizzat o insanýn mý olacaktýr? Burada insan, hayra vesile olsun diye verilen ve yerinde kullanýlmasý için her imkânýn hazýrlandýðý bir vesileyi þerre alet etmekle, þer iþleyip günaha girmekte ve neticede kendisine zulmetmektedir. Cinayet gibi benzeri meseleleri de buna kýyas edebilirsiniz... Þu kadar ki, insanýn suiistimali olmadan içine düþtüðü bir kýsým belâ ve musibetler de vardýr ki, bunlarýn hikmet, fayda ve güzelliklerini yeri geldikçe anlatmaya çalýþtýk ve çalýþacaðýz da.
Kader, netice ile beraber sebeplere de bakar. Ýnsan ise, yaratýlýþý icabý ve kaderi de tam mânâsýyla anlayamadýðýndan, ancak zâhirî ve görebildiði netice ve sebeplere atf-ý nazar etmekle, yanlýþ hükme varýr ve zulmeder. Meselâ, yaþlý birinin, bir çocuðun kulaðýný çektiðini gördüðünüzde, hâdise yakýþýksýz olduðundan, hemen çocuða zulmedildiði neticesine varýrsýnýz. Oysa kulaðý çeken kiþi belki de çocuðun babasýdýr ve sizin de yapabileceðiniz gerekli bir þeyi yapmaktadýr. Ýleride dizini dövmemek, testinin kýrýlmasýný daha baþtan önlemek için, yani çocuðunun mânevî hayatý mahvolmasýn ve ebedî hayatý ölmesin diye ahlâk dýþý bir hareketinden dolayý böyle bir tedibe tevessül etmiþtir... Ama, siz zâhire bakýp, görünüþe göre hüküm verdiniz ve o babayý zulümle itham ettiniz; böylece ona deðil, kendinize zulmettiniz. Hâlbuki kader, bütün sebeplere birden bakar ve hakikî, görünmeyen sebepleri de bilir; dolayýsýyla hükmünü tam ve adaletli verir.
Bir avcý görürsünüz, bir aslaný vurur ve öldürür. Aslana acýrsýnýz ama, bilmezsiniz ki, o aslan bir ceylanýn yavrularýný anasýz býraktýðýndan, kader ona o cezayý vermektedir. Beri yanda, bir gün gelir, avcýnýn ayaðý kýrýlýr; o da, aslaný öldürmesinin cezasýný bulur. Bir insan bir baþkasýný býçaklar ve yaralar; cezasýný görmez ve hâdise unutulur gider. Fakat, bir gün bu þahýs zina iftirasýyla mahkemeye düþer.. böyle bir isnat itibarýyla o suçsuzdur; fakat, hâkim zâhirî sebeplere bakarak kendisini mahkûm eder. Þimdi siz, "Hâkim zulmetti." dersiniz ama, o kimse hakkýnda kader, hakikî sebebe bakarak adaletle hükmetmiþ ve o þahýs da, unutulup giden býçaklama suçunun karþýlýðýný görmüþtür. Ýþte kaderdeki güzellik ve bizim hükümlerimizdeki çirkinlik! Evet, kaderin her hükmü ya bizzat güzeldir veya neticesi itibarýyla güzeldir.
Yeri gelmiþken, Hz. Musa (aleyhisselâm) ile alâkalý olarak rivayet edilen bir hâdiseyi anlatmakta fayda mülâhaza ediyorum:
Hz. Musa (aleyhisselâm), "Yâ Rabbi, bana adaletini göster." diye dua eder. Cenâb-ý ALLAH da kendisine, "Falan çeþmenin yakýnýnda bekle ve olup bitecekleri gözetle." diye vahyeder. Derken, çeþmenin baþýna bir atlý gelir, atýný sulayýp giderken bir kese altýn düþürür. Arkadan hemen bir çocuk gelir ve o bir kese altýný alýp uzaklaþýr. Sonra, çeþmeye bir âmâ gelir ve o esnada altýn kesesini düþürdüðünü fark eden atlý geri döner. Altýnlarýný âmâdan ister; âmâ, ne kadar ben almadým derse de dinletemez ve atlý âmâyý öldürür. Hep zulüm gibi görünen bu hâdiselerdeki adaleti Hz. Musa, Cenâb-ý Hak'tan sorar ve þu cevabý alýr:
"Atlý, vaktiyle çocuðun babasýnýn bir kese altýnýný çalmýþtý; böylece o bir kese altýný sahibine iade etmiþ olduk. Âmâ ise, vaktiyle atlýnýn babasýný öldürmüþtü, onu da atlýya öldürterek, kýsas uyguladýk."
Evet, hakikî sebepler bilinmeyip, dýþtan bakýlýnca serapa zulüm görülen hâdiseler zinciri, hakikî sebepleriyle serapa adalet olup çýkýyor. Ýþte kaderin hükmü de böyledir; onda en ufak bir zulüm ve çirkinlik olmayýp, her hükmü mahzâ adalet ve mahzâ güzelliktir.
Ýnsanýn zâhire bakarak kerih gördüðü þeylerde ALLAH (celle celâluhu) onun için pek çok hayýrlar murad etmiþtir. Buna karþýlýk, insanýn fayda mülâhaza ettiði pek çok þeyde ise, kendisi için þerler vardýr.[1] Meselâ, bilhassa soðuklarda insana abdest almak zor gelebilir, fakat abdestin gerek kendisi, gerekse neticesi pek güzeldir. Cihad, âyetin ifadesiyle[2] aðýr ve kerih gelebilir; fakat netice itibarýyla pek çok lütuf ve mükâfatlar getirir. Öyle olur ki, ALLAH (celle celâluhu) sevdiði bir kulu iflâs ettirir; ama o kul bilmez ki, mal kendisinin sýrat-ý müstakîmden sapmasýna vesile olacaktý. Kul dua eder, fakat duada istediklerinin verilmemesi karþýsýnda ümitsizliðe düþer; oysa ya istediði aleyhinedir ya da ileride veya ahirette çok daha fazlasý ve güzel þekliyle karþýlanacaktýr.
Öyleyse, ALLAH'ýn (celle celâluhu) hakkýmýzdaki her hükmünde bilemediðimiz pek çok fayda ve hikmetler vardýr. ALLAH (celle celâluhu), mutlaka kulunun faydasýný esas alarak ona hikmetiyle muamele etme mecburiyetinde deðildir; fakat nasýl o Hâlýk'týr ve Alîm'dir, ayný þekilde Hakîm'dir de; hiçbir zaman abes iþ yapmaz; ne var ki, biz çok zaman onun ef'âlindeki hikmetleri bilemeyebiliriz. O hâlde bize düþen, kadere razý ve Cenâb-ý Hakk'a teslim olmak ve O'na teveccüh etmek, "lütfun da hoþ, kahrýn da hoþ" anlayýþ ve inancýyla, hakkýmýzdaki her takdirine boyun eðip, itirazda bulunmamaktýr.M.F.GÜLEN