Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Secdenin ruhu By: sumeyye Date: 24 Aralýk 2010, 15:34:31
Secdenin ruhu...


Secdeye kapanýlýr. Secde boyun bükmüþ, teslim olmuþ, her kapýyý kapatýp, bir kapýya müracaat etmiþ olanlarýn ilticasýdýr. Secdenin gýdasý tevbe, takva, iltica ve gözyaþýdýr.
Secde; aþk ve yakýnlýk makamý, makamlarýn en yücesi… Secde, kiþinin en þerefli ve duyularýnýn hepsinin bir arada bulunduðu uzvu olan yüzünü Yüce Allah’ýn huzurunda topraða sürmesidir. En güzel namaz, alt þuur seviyesinden en üst þuur seviyesine kiþiyi taþýyan namazdýr. Bu noktada Allah’a duyulan saygý ve sevginin bedenen ifade ediliþinde esas olan, boyun eðip teslim olunarak saygý gösterilenin huzurunda kýyam, rükû ve secde þeklinde birbirini takip eden yakýnlýk mertebelerini aþmaktýr. Bu duruma göre kýyam duruþu, Allah’a saygý ve sevgi gösteriliþinin ilk aþamasý, rükû ikinci aþamasý, secde ise Allah’a sevgi ve saygý hislerinin gösteriliþinin en ileri aþamasýdýr.

Secde, kiþinin ruhsal, zihinsel ve duygusal anlamda Allah’a en çok yaklaþtýðý, kalbinin yüce mertebelere ulaþtýðý andýr. Bu durum Kur’ân’da “Secde et ve Allah’a yaklaþ.” ayetinde ifadesini bulmuþtur.

Ýnsan namazda kýyamda iken dikey, rükûda yatay bir halde bulunur. Secdede ise baþý yerdedir. Secde halinde iken insan, Allah’a azamî derecede yaklaþýr. Secde vaziyeti insanýn Rabb’ine en yakýn olduðu haldir. Ýnsan Allah karþýsýnda maddî olarak ne kadar eðilir ve küçülürse, manen o nispette büyür ve yücelir.
-


Secde kalbin tevazuu, ruhun yüceliþidir…

Rükû ve secde her ne kadar vücudun tevazu göstermesi görünümünde ise de, asýl gaye kalbin tevazuudur. Namaz kýlan insan, secdeye gitmekle organlarýn en kýymetlisi olan yüzünü, topraða koyduðunu bilir ve kendisinin topraktan yaratýldýðýný, tekrar topraða döneceðini anlarsa kibri, gururu ve þirke götüren her türlü olumsuz karakter özelliklerini ortadan kaldýrmayý saðlayacak idrak derecesine yükselecektir.

Secde, gerçek boyun eðiþi, mutlak itaati, Allah’a tam teslimiyeti ve yakýnlaþmayý, O’nu Rab bilmeyi, tesbihi, tenzihi ve kulluðun bütün görüntülerini bünyesinde toplayan önemli bir eylemdir. Ayný zamanda secde insanýn þükrünün, itaatinin, saygýsýnýn, Ýlahî sevgisinin en yüksek makamýdýr. Namaz kýlan mümin, secde vasýtasýyla kibir ve gurur yerine sonsuz bir teslimiyet ve baðlýlýk duygularýný canlandýrýr.
-


Rükû ve secde, ahiret âleminde bir cennettir

Mevlânâ, rükû ve secdenin Hak kapýsýna vücudun halkasýný vurma anlamý taþýdýðýný vurgulayarak; rükû ve secdenin ahiret âleminde bir cennet olduðunu ifade etmiþtir. Bu nedenle Mevlânâ, insanýn o yüksek yolda ilerlemek ümidiyle, mihrap önündeki bir mum gibi ayakta durarak daima namaz kýlmasýnýn önemine iþaret etmektedir.

Mevlana’ya göre ancak rükû ve secde Hakk’ý yüceltmek anlamýný taþýr. Rükû ve secdenin gerçek anlamýný hissetmek, kiþinin varlýðýný Rabb’i için yok ederek kendi nefsini O’nun sevgi ve saygýsýný kazanma ümidiyle feda etmesi vasýtasýyla mümkün olmaktadýr.

Mihrap önündeki mum, nasýl titrek ýþýðýyla etrafý aydýnlatarak eriyorsa; kýyamda Allah’a hesabýný veremeyen kul, piþmanlýk içerisinde rükua eðilmelidir. Rükûda Rabb’inin huzurunda eðilip titreyerek; piþmanlýk ve sevgiyi harmanlayarak bütün kâinatý ve insanlýðý aydýnlatmalýdýr.

Yunus Emre, mihrap önündeki bir mum gibi Rabb’in huzurunda eðilen kulun Allah’a olan saf sevgisini þöyle ifade eder:

“Zinhar gözünü aça gör, nefis tuzaðýný seçe gör /
Dost menziline geçegör O’ndan yiðrek (daha iyi) durak nedir?”
“Sen Hakk’a âþýk isen Hak sana kapý açar
Kov seni beðenmeyi varlýk evini bir yýk.-


Namaz yumurtasýndan civcivini çýkar

Mevlânâ, “Namaz yumurtasýndan civcivini çýkar. Namazýný usulüyle eda eyle!” demiþtir.

Sanki Mevlânâ, “Kendini tanýma, hatalarýný fark etme ve onlarý düzeltme süresince sendeki Ýlâhî ahlâký yeþertme namýna Ýlâhî isimler ve sýfatlar deryasýndan kendi esmaný ve sýfatýný keþfet ve onu ahlâkýnda ortaya çýkar.’ Ýlahi isimler ve sýfatlar deryasýndan bir ayna, bir katre de sen ol!” demek istemiþtir.

Rükûda karþýlýklý övgü ve saygý iletiþimi vasýtasýyla birey, hem kendi özüne, benliðine saygý duyabilecek hem de bütün yaratýlmýþlara ve insanlara saygý duymayý öðrenebilecektir.

Suç ancak göynür özüm kan yaþ ile dolar gözüm
Yarýn Hak katýnda yüz kar’ olursa nideyin ben
Fesad dolu içim, hey Koca baðýþla suçum
Ki cehennem benim için yer olursa nideyin ben

Hatalarýndan piþmanlýk duyma ve hatalarýný düzeltme isteði, Yunus Emre ve Mevlânâ’da öylesine zirveye ulaþmýþtýr ki; onlar her namazlarýnda Allah’ýn huzurunda hesap verecekleri âný düþünmüþler; bir mumun eriyiþi gibi hatalarýný eritmiþlerdir. Böylece kýyam duruþunda hata ve eksiklerini fark eden Mevlânâ ve Yunus Emre, rükû eðiliþinde ise Allah’ýn, hata ve günahlarýna raðmen kendilerine duyduðu saygý ve sevgiye layýk olamamadan kaynaklanan eziklik ve tevazu duygusunu Allah aþkýyla birleþtirmiþlerdir.



ESMA SAYIN EKERÝM


radyobeyan