Mirim Halveti By: armaðan Date: 06 Mayýs 2009, 23:01:01
Evliyânýn büyüklerinden. Ýsmi Mîrim Halvetî'dir. Ahî Mîrim de denilir. Herî (Hirat) þehri kasabalarýndan Kilbâd'da doðdu. Doðum târihi bilinmemektedir. Herî ve Þirvan'da yaþadý. 1409 (H.812) senesinde Kýrþehir'de vefât etti. Vefât zamanlarý Karamanoðlu Mehmed Beyin o bölgeye hükmettiði târihlere rastlamaktadýr. Baþka bir rivâyette Herat civârýndaKazerkân kasabasýnda vefât ettiði bildirilmektedir.
Mîrim Halvetî Þirvan ve Herat'ta ilim tahsîl etti. Tîmûr Han zamânýnda Anadolu'ya gelip Kýrþehir'e yerleþti. Kendisine Ahî denilmesine sebeb Ahî Evrân oðullarýndan olmasý yüzündendir. Kýrþehir'e geldiðinde burasý hoþuna gidip; "Külâbâd'dan çýktýk ise Gülâbâd'a geldik." buyurdu.
Mîrim Halvetî hazretlerinin hak yolunun büyükleri arasýna giriþi þöyle anlatýlýr:
Ýlk zamanlarýnda þiirler ve kasîdeler söylerdi. Zamânýn sultanlarýndan birine bir kasîde yazdý. Huzûruna gidip yazdýðý kasîdeyi okudu. Kibirli, gururlu sultan kasîdeyi beðenmedi. Bunun üzerine Mîrim Halvetî çok üzüldü ve yaptýðý bu iþe tövbe etti. O gece rüyâsýnda âlemlerin efendisi Peygamber efendimizi gördü. O zaman, önceleri, Peygamber efendimizi medheden bir kasîde yazdýðýný hatýrladý ve bunu hürmetle efendimize okudu. Bunun üzerine Peygamber efendimiz; "Mîrim Halvetî gel sana bir hediye verelim." buyurdular. Sonra Efendimiz oturduklarý yerden bir avuç toprak alýp; "Bu kimyâdýr. Sakýn gaflette olma." buyurup onun eline verdiler. Mîrim Halvetî sabahleyin uyandýkta o topraðý elinde buldu. Sarrafa götürdüðünde onun hâlis altýn olduðunu anladý.
Mîrim Halvetî, Halvetî büyüklerinden Ömer Halvetî'nin sohbetine katýldý ve nefsiyle uzun seneler mücâdele edip, ýslâha çalýþtý. Netîcede hocasýndan icâzet, diploma aldý. Ýnsanlara güzel ahlâký öðretmekle vazîfelendirildi.
Mîrim Halvetî hocasýnýn vefâtýndan sonra ona bir türbe yaptý. AyrýcaTebriz'de dergâhlar inþâ etti.Kýrþehir'e geldiklerinde ise dergâh ve mescid yaptýrdý.
Mîrim Halvetî'nin Ebû Tâlib adýnda bir talebesi vardý. Ýlmiyle amel eden biri olup, güzel huylu olgun idi. LâkinVahdet-i vücûdu inkâr ederdi. Bir gün yanýna Mîrim Halvetî hazretleri geldi ve ona; "Evlâdým! Sen taleb, istek yolunu bilmezsin. Zâhidle, dünyâya düþkün olmayanla kalýp ilâhî aþk ve irfâna kavuþmaya çalýþmazsýn." buyurdu ve kulaðýna eðilip bir kerre; "Yâ Allah!" diye seslendi. Hemen o dakika Ebû Tâlib kendinden geçip yere düþtü. Sonra aklý baþýna geldi ve Mîrim Halvetî hazretlerine; "Efendim! Þimdi kalbim açýldý.Ýlâhî aþký tattým. Lâkin bunu kýrk senedir özlüyordum." dedi.
Hikmetli sözleriyle insanlarý irþâd etti, doðru yolu gösterdi. Bir gün sevdiklerine; "Hak yolunun yolcusu gönlünü âhirete vermeli, dünyâlýklara kapýlmamalýdýr. Bir olan Allahü teâlâya baðlanmalý, baþka þeylere heves etmemelidir." buyurdu.
Çok talebe yetiþtirdi. Talebelerinin en meþhurlarý; Pîr Ebû Tâlib, Pîr Tevekkül, Amr Rabbânî ve Ýzzüddîn'dir.
1) Lemezât; Üniversite Kütüphânesi, No: 1894, v.132
Ynt: Mirim Halveti By: Bilal2009 Date: 17 Kasým 2020, 15:18:11
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri doðrularýn yolundan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun