Nassýn Uygulanýþý
Pages: 1
Ali b. Ebi Talib By: hafiza aise Date: 21 Aralýk 2010, 17:45:06
4- Ali b. Ebi Talib:
 

Hz. Ali'nin þöyle dediði rivayet edilmiþtir: "Peygamber (s.a.v.)'den bir söz iþittiðimde Allah (c.c.)'ýn dilediði þekilde ondan faydalanýrým. Birileri bana Resulullah'ýn bir sözünü naklettiðinde, ondan yemin etmesini isterim. Yemin ettiðinde ona inanýrým."

Hz. Ali'ye de çok hadîslerin ulaþmadýðý tesbit edilmiþtir.

a- Hamile iken kocasý ölen Sabiate el-Eslemiyye hakkýnda Peygamber (s.a.v.)'in "Ýddeti doðum yapana kadardýr" hadîsi ken­dilerine ulaþmayan Ali, Ýbn Abbas ve baþkalarý, kocasý ölen hamile kadýn hakkýnda eceleynin (kocasý ölen kadýnýn iddeti ve hamilelik iddeti) en uzunu beklemesine fetva vermiþlerdir. Yalnýz hadîs ken­dilerine ulaþtýðýnda artýk ona göre fetva verdikleri nakledilmiþtir.

b- Hz. Ali, Zeyd ve Ýbn Ömer, nikah akdinde mehir isteme­yen kadýn, kocasýnýn ölümünden sonra mirasýndan mehir hak et­mez demiþlerdir. Fakat bu hususta Biru binti Vasýk hakkýnda Re­sulullah'ýn sünneti kendilerine ulaþtýðýnda bu görüþlerinden vaz­geçtiler.

Bu konu çok geniþ bir konudur. Sahabilerden örnekler çok­tur. Diðer âlimlerden örnekler ise sayýlmayacak kadar boldur. Üm­metin bilgini, muttaki, fakih ve hayýrlýsý olan sahabenin durumu böyledir. Resulullah'ýn dört halifesi için durum bu iken, sahabeden asýrlar sonra gelen âlimlere sünnetin ulaþmamasý, pekâlâ müm­kündür; açýklamasýna ve örnekler verilmesine hiç de ihtiyaç yok­tur.

Bütün sahih hadîslerin her âlîme veya belirli birisine ulaþtýðý kanýsýnda olanlar yanýldýklarýný bilmelidirler.

Burada konuyla ilgili dikkat edilmesi gereken iki önemli me­seleye yer vermekte yarar vardýr:

a- Sünnet, cem ve tedvin edildikten sonra bazý hadîslerden habersiz olma ihtimali uzaktýr denilmez. Çünkü sünnet ancak mezheb imamlarýndan sonra tedvin edildi. Ýkinci bir hususta hadisleri bazý belli kitaplara indirgemenin zaten doðru olmadýðýdýr. Bunu kabul ettiðimiz takdirde, âlimin kitaplardaki bütün bilgilere vakýf olmasýnýn imkan dýþý olduðunu anlarýz. Hem, kiþide çok ki­taplarýn bulunmasý, o kitaplardaki bütün bilgilere sahip olmasý da demek deðildir.

Sünnet tedvin edilmezden önce yaþayan âlimler, tedvininden sonraki âlimlerden daha çok hadîs bilirlerdi. Çünkü onlara sahih olarak ulaþan çok hadîsler, sonrakilere ancak meçhullerden veya senedi kesik olarak ulaþmýþtýr veya hiç ulaþmamýþtýr. Sünnet yazýl­madan önceki âlimlerin kitaplarý, elimizdeki kitaplarda mevcut hadîslerin kat kat fazlasýný içeren kalbleri idi.

b- Resulullah'ýn bütün hadîslerini bilmeyen müctehid olamaz denilmemelidir. Çünkü ictihad için Resulullah'ýn ahkâmla ilgili bütün fiilî ve kavli sünnetinde vukufiyeti þart koþarsak, müctehid derecesine ulaþacak kimseyi bulamayýz. Ancak müctehîdin bu ha­dîslerin çoðunu bilmesi gereklidir.

Bu durumda müctehidin bilemeyeceði bazý hadîsler olacaktýr ve kendisine ulaþmayan bazý hadîslere muhalif görüþü de olacaktýr. Fakat dediðimiz gibi, o mazurdur. [9]



[9] Þeyh Senusi, Nassýn Uygulanýþý, Ýnsan Yayýnlarý, Ýstanbul, 1995: 18-19.



radyobeyan