Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Susuz ev By: sumeyye Date: 20 Aralýk 2010, 16:37:22
Susuz ev


Ýstanbul devamlý bir su problemi içerisindedir. Bu problemin çaresi asýrlar önce Kanuni zamanýnda, Mimar Sinan'ýn günlerinde konuþulmuþ ve en büyük çare Sinan'la bulunmuþtur. Ýstanbul'un o günkü nüfusu çoðalýnca

Kanuni Sultan Süleyman, Sinan'ý çaðýrýr, der ki:
"Mimarbaþý, halkýmýz su ihtiyacý içinde. Bir at yükü suya çok miktar akçe ödüyorlar. Acaba halkýmýzýn bu su ihtiyacýný karþýlamak için birþeyler düþünmez misiniz?"

Mimarbaþý der ki:

"Sultaným siz müsaade buyurun, ben Ýstanbul'un çevresini bir dolaþayým, dýþarýda mevcut sulan Ýstanbul'a getirmenin mümkün olup olmadýðýný bir inceleyeyim ve ondan sonra size bir cevap veririm."

Ve Sinan Aða atýna biner, yanýna yardýmcýlarýný da alýr, Çekmece'den baþlayarak kýyýlarý dolaþýr, Beþiktaþ'a kadar istanbul'un kýyýlarýnda,dereleri, akan sulan tespit eder. Bu sularýn önü örüldüðü, baraj yapýldýðý takdirde nereye kadar yükselir, nereden nereye kemer yapýlarak Ýstanbul'a getirilebilir, bunun günlerce hesabýný yapar ve Kanuni'nin huzuruna çýkar.

Sultan sorar:

"Mimarbaþý, Ýstanbul'a su getirmek mümkün müdür?" Mimarbaþýnýn cevabý:

"Belki sultaným, mümkündür. Ancak çok aðýr bir þartý var."

"Nedir o mimarbaþý?"

"Sultaným, altýn dolu keseleri uç uca dizmek þartýyla ancak Ýstanbul'a su gelebilir."

Kanuni'nin cevabý þu olur:

"Mimarbaþý sen Ýstanbul'a su getirmenin mümkün olup olmadýðýný söyle. Eðer mümkünse ben keseleri uç uca deðil, yan yana dizmeye razýyým."


Bunun üzerine Mimar Sinan kollarý sývar ve Ýstanbul'un dýþýndaki sulan Kaðýthane civarýnda belli yerlerde toplar, oradan da dere içlerine büyük geçitler yaparak Ýstanbul'a getirir ve þehrin belli meydanlarýnda umumi çeþmeler yaparak suyu akýtýr. Bu çeþmelerin tamamý da kýrký bulur. Ve Kýrk Çeþme sularý akmaya baþlar.
Sinan Aða, bu ihtiyar halinde, dostlarýnýn tümünün göçüp gittiði, kendisini eserleri inþaat halindeyken görenlerin kalmadýðý bu ihtiyar dünyada, "Acaba Topkapý Sarayýna niye çaðýrýlýyorum?" diye bastonuna dayana dayana gider.

Saraya girer, orada bir soruþturma heyeti kurulmuþtur: Kadýlar, ulemalar,müftüler, o günün vükelasý. Sinan'a þöyle derler: "Sinan Aða, hakkýnda þikayet var. Eve su almak yasak olduðu, hiç kimse evine özel olarak su almasýn' diye padiþah fermaný olduðu halde, sizin evinizde özel su varmýþ."

"Evet," der, "Cihan Padiþahý bana öyle özel olarak müsaade etmiþti. Ýstanbul'a yaptýðým, su hizmetinden dolayý sadece benim þahsýma su müsaade etmiþti de almýþtým."

"O zaman þu müsaadenizi, fermaný görelim de ses çýkarmayalým. Kimseye verilmemesine raðmen, sizinki devam etsin."

Sinan'ýn cevabý þu:
"Ben o zaman Cihan Padiþahýndan ferman istemekten hicap etmiþtim. Fermaným falan yok, ama su benim evimde akýyor."

Divan müþkül durumda kalýr, konuþmalar olur:
"Sinan büyük hizmetler etmiþtir, evinde suyu aksýn."

Oradan baþkalarý cevap verir:
"Bu Âl-i Osman'a hizmet eden sadece Sinan mý? Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardýr. Ya onlarýn da evine özel su verilsin, ya da Sinan'a da bu ayrýcalýk tanýnmasýn."

Divanda uzun münakaþalar olur, son olarak verilen karar þudur:
"Sinan gibi diðer hizmet edenlerin de evine su baðlanamayacaðýna göre, Sinan'a verilen su kesilmeli, fakat þimdiye kadar kullandýðý su fermansýz kullandýðý için bir cezaya mucip olmamalýdýr."

Ve bu karardan sonra Sinan evine gelir. Üzgün, bezgin, fakat fazla müteessir deðil. Çünkü Sinan hizmetini Allah için yapmýþtýr. Kendisine bir ayrýcalýk tanýnsýn, özel bir mükafat verilsin diye deðil.

Ve Sinan 100 yaþýna girerken hastalanýr yataða düþer. Vefat sýrasýnda bir bezi suya batýrýp da dudaðýna çalmak isterlerken bakarlar ki, evindeki musluktan su akmýyor. Ýstanbul'a su getiren Sinan, susuz evde vefat eder.

Vefat sýrasýnda bu olayý baþýnda konuþanlara verdiði cevap enteresandýr:

Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düþkünü deðiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptýk ve mükafatýný da ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediði için müteessir deðiliz."


ALINTI

radyobeyan