Olup bitenleri gelecekten izlemek By: sumeyye Date: 20 Aralýk 2010, 16:06:39
Olup Bitenleri Gelecekten Ýzlemek
Ýman eden bir insanýn yeryüzünde denemeden geçirildiðinin bilincinde olmasý, olaylarý gelecekten izlemesinin de yolunu açar. Peki acaba "olup bitenleri gelecekten izlemek" ne demektir?
Bir insanýn karþýsýna, ne kadar büyük bir zorluk ve sýkýntý çýkarsa çýksýn, bu durum kesinlikle geçicidir. Örneðin bir kiþi yapmadýðý bir þeyle suçlanýp, haksýzlýða uðrayabilir. Ama gerçeðin ortaya çýkacaðý bir zaman mutlaka gelir. Eðer haksýzlýða uðrayan kiþinin maðduriyeti dünyada son bulmayacak olsa bile, hesap günü onu haksýzlýða uðratan kiþiler mutlaka yaptýklarýnýn karþýlýðýný göreceklerdir. Ayný þekilde haksýzlýða uðrayan kiþi de, bu duruma sabrettiði için hesap günü güzel bir karþýlýk umabilecektir. Zaman hýzla ilerlemektedir ve dünyadaki her olay gibi bu olay da göz açýp kapayýncaya kadar geçen bir süre içinde son bulacaktýr. Ayrýca Kuran'da Müslümanlar için her zorluðun yanýnda bir de kolaylýk yaratýlacaðý haber verilmiþtir:
Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylýk vardýr. Gerçekten güçlükle beraber kolaylýk vardýr. (Ýnþirah Suresi, 5-6)
Ýþte iman eden insan Rabbimizin sonsuz adaletine güvenir, zorluðun ardýndan gelecek kolaylýðý bekler ve içinde bulunduðu durumdan dolayý ümitsizliðe kapýlmaz. Yaþadýðý zorluklarýn gerek dünyada, gerekse ahirette, karþýsýna bir güzellik olarak çýkacaðýný hatýrlar. Ýþte bu, insanýn olup bitenleri gelecekten izleyebilmesidir.
Müslüman kaderin izleyicisi olduðunu bilir. Bu sýrrýn bir güzelliði olarak da herþeyi büyük bir tevekkül, teslimiyet ve sabýr içinde izler. Olaylarýn nasýl geliþeceði konusunda da herhangi bir müdahele, engelleme ya da durdurma imkaný olmadýðýnýn bilincindedir. "... Olur ki hoþunuza gitmeyen bir þey, sizin için hayýrlýdýr ve olur ki, sevdiðiniz þey de sizin için bir þerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216) ayetini kesinlikle aklýndan çýkarmaz. Nitekim Allah kullarýna, "eðer iman etmiþlerse" baþlarýna gelen her musibetin sonunun mutlaka güzellik ve hayýr olacaðýný müjdelemiþtir. Bu musibetler müminin kendisini eðitmesine, imani konularda derinleþmesine, ahlakýný güzelleþtirmesine, olgunlaþmasýna ve cennetteki derecesinin artmasýna birer vesiledir.
Þunu da unutmamak gerekir ki bu yalnýzca Allah'a samimi olarak iman eden ve kadere teslim olan insanlarýn eksiksiz olarak yaþayabilecekleri bir ruh halidir. Dinden uzak yaþayan insanlar ise, karþýlaþtýklarý olaylarda kadere olan teslimiyetsizlikleri sebebiyle ümitsizliðe, korkuya, heyecana kapýlýr ve bir türlü çýkýþ yolu bulamayacaklarýný düþünürler. Ahirete yönelik bir ümitleri ve beklentileri de olmadýðý için her zaman huzursuz ve sýkýntýlý bir ruh hali içinde yaþarlar. Bu insanlarýn ruh hali bir ayette þöyle haber verilmiþtir:
Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göðsünü Ýslam'a açar; kimi saptýrmak isterse, onun göðsünü, sanki göðe yükseliyormuþ gibi dar ve sýkýntýlý kýlar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne iþte böyle pislik çökertir. (En'am Suresi, 125)
Ayette söz edilen bu sýkýntýlý ruh hali, söz konusu insanlarýn Allah'ýn yarattýðý kadere teslim olmamalarýndan kaynaklanan, kendi kendilerine yaptýklarý bir zulümdür. Sonsuz akýl ve kudret sahibi olan Allah'ýn insanýn kaderini yönlendiriyor olmasý, herþeyin hakimi olmasý iman eden bir insan için çok büyük bir nimettir. Ancak imaný zayýf olan veya iman etmeyen insanlar bu nimetin kýymetini bilmezler. Bu yüzden kadere teslimiyet gösteremez ve yaþamlarý boyunca her an sýkýntýlara maruz kalýrlar. Aslýnda bu durum, tevekkülsüzlüðün manevi bir cezasý olarak dünyada verilen karþýlýklardan biridir. Ve bu insanlar kendi kendilerine bilerek zulmetmektedirler:
Þüphesiz Allah, insanlara hiçbir þeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar. (Yunus Suresi, 44)ALINTI