Habib-iAcemi By: armaðan Date: 04 Mayýs 2009, 21:13:19
Evliyânýn büyüklerinden. Aslen Acem'dir (Ýranlýdýr). Künyesi, Ebû Muhammed'dir. 738 (H.120)'de vefât etti. Vefât târihi hakkýnda baþka rivâyetler de vardýr. Habîb-iAcemî hazretleri, hazret-i Hasan-ý Basrî, hazret-i Ýbn-i Sîrîn, hazret-i Bekir binAbdullah el-Müzenî, hazret-i Ebî Temîme el-Huceymî gibi büyüklerle sohbet etti. Ýlim öðrenip hadîs rivâyet etti. Hazret-i Süleymân et-Teymî, hazret-i Hammâd bin Seleme, hazret-i Mutemir bin Süleymân, hazret-i Osman binHeysem gibi büyükler kendisinden hadîs-i þerîf rivâyet ettiler.
Önceleri çok zengindi. Fâizle para verirdi.Her gün borç tahsîl etmeye çýkardý. Para olarak borcunu tahsîl edemediði zaman, ayak kirâsý alýr, onunla da o günün rýzkýný temin ederdi. Bir gün borç tahsîl etmeye gitti. Aradýðý þahsý evinde bulamadý. Borçlunun hanýmý; "Sana verilecek bir þeyim yoktur. Sâdece bir koyun kellesi var. Ýstersen onu vereyim." dedi. Habîb-i Acemî teklifi kabûl etti. Onu evine götürdü. Hanýmýna; "Bunu piþir de yiyelim." dedi. Hanýmý; "Evde odun ve ekmek yok." dedi.
Habîb-i Acemî ayný usûlle odun ve ekmek alýp geldi. Hanýmý yemeði piþirip önüne koydu. Tam yemeði yiyeceði sýrada, kapýya birisi geldi. "Allah rýzâsý için bir sadaka." dedi.Habîb dilenciye; "Bunca zamandan beri sana o kadar þey veriyoruz. Sen zengin olmadýn, ama biz fakir oluyoruz." diyerek yüzüne kapýyý kapadý. O kimse mahzun olarak gitti. Habîb-i Acemî, geri sofraya geldiðinde kabýn içindeki yemeðin kan hâline dönmüþ olduðunu gördü. O anda kalbinde bir deðiþiklik hissetti. Yerinde duramadý. Bir Cumâ günü Hasan-ý Basrî'nin evinin yolunu tuttu. Yolda giderken, oyun oynayan çocuklarHabîb-i Acemî'yi görünce birbirlerine; "Kaçýn kaçýn, fâiz yiyen Habîb geliyor. Ayaðýndan kalkan toz bize gelir de, biz de onun gibi bedbaht oluruz!" dediler.
Çocuklarýn bu sözleri kendisine çok aðýr geldi. Hasan-ýBasrî hazretlerinin meclisine gelip elini öptü. Allahü teâlânýn, sonsuz olan lütfu ve ihsâný ile tövbe-i nasûh eyledi ve onun talebelerinden oldu. Önceki yaptýklarýna çok piþman oldu. Allahü teâlâya þöyle münâcatta bulundu: "YâRabbî! Ben çok günahkârým. Fakat senin magfiretin sonsuzdur. Beni affet. Senin her þeye gücün yeter. Kudretin sonsuzdur. Dilediðini yaparsýn. Sen öyle büyüksün ki, benim dermaným ancak sendedir. Ben ancak sana sýðýnýrým. Yâ Rabbî! Fermanýna boyun eðdim ve sana teslim oldum. Beni affet!"
Oradan ayrýlýp evine dönerken kendisine borcu olanlar onu görüp alacaklarýný ister endiþesiyle kaçmak istediler. Bu durumu görünce; "Kaçmayýn! Bugün benim sizden kaçmam lazýmdýr." buyurdu.Yolda giderken yine oyun oynayan çocuklarýn yanýndan geçiyordu. Çocuklar kendisini görünce birbirlerine; "Kaçýn, kaçýn! Tövbekâr Habîb geliyor. Üzerine bizden toz bulaþmasýn. Bulaþýrsa cenâb-ý Hakk'a âsî oluruz." dediler. Çocuklarýn bu sözleri üzerine çok duygulandý, yüreði sýzladý ve; "Yâ Rabbî! Bir tövbemle ismimi iyilerden eyledin." diye þükretti.
Habîb-i Acemî hazretleri, þehrin her tarafýna tellâllar çýkararak; "Her kimin Habîb'e borcu varsa, bundan vazgeçti. Aldýðý fâizleri de geri daðýtacaktýr!" diye îlân ettirdi. Servetinin hepsini fakirlere daðýttý. Günün birinde bir kimse geldi. Daðýtacak malý kalmadýðýndan, üzerindeki gömleði gelen kimseye verdi.
Sonra Fýrat Nehrinin kenarýnda bir kulübe yapýp orada ibâdetle meþgûl oldu. Gündüz Hasan-ý Basrî'nin sohbetinde bulunup, gece ibâdet ederdi. Hasan-ý Basrî hazretlerinin sözleri kalbine öyle tesir ederdi ki, kendinden geçmiþ olarak dinlerdi.
Ne zaman yanýnda Kur'ân-ý kerîm okunsa inleyerek aðlardý. "Sen Acemsin. Fârisî konuþursun. Arabî bilmediðin halde bu aðlaman hangi sebeptendir!" diye sorduklarýnda; "Evet, lisaným Acemîdir. Lâkin kalbim Arabîdir" buyururdu. Daha sonra Arabî lisânýný öðrendi. Çok fasih (açýk) Arabî konuþurdu.Kendisi, Terviye günü Basra'da, Arefe günü Arafat'ta görülürdü. Bir gün derviþlerden biri; "Habîb-iAcemî, Acem olduðu halde, Arabî bilmediði halde acaba bu çok yüksek mertebeye nasýl kavuþtu?" diye kalbinden geçirdi. O anda hafiften bir ses "Evet o Acemîdir. Lakin Habîb (sevgili) ve âþýktýr." diyordu.
Habîb-i Acemî hazretlerine; "Allahü teâlânýn rýzâsý hangi þeydedir?" diye sordular. "Ýçinde nifak tozu bulunmayan kalpte." buyurdu.
Hasan-ý Basrî, Dicle Nehri kenarýnda gemi bekliyordu. O sýrada Habîb-i Acemî oraya geldi ve; "Ne bekliyorsun?" dedi. O da; "Gemiye bineceðim, onu bekliyorum." dedi. Habîb-i Acemî; "Gemiye ne hâcet, suyun üzerinden yürüyerek geçiniz." buyurunca Hasan-ýBasrî; "Suyun üzerinde gitmeye sebep gemidir. Biz sebeplere yapýþarak hareket ederiz. Onun için gemiyi bekleyeceðiz." dedi. Habîb-i Acemî; "Siz, yakîn mertebesine ulaþmamýþsýnýz." diyerek, su üzerinde yürüyerek karþýya geçti. Derecesi, kendisinden çok büyük olan Hasan-ý Basrî ise; "Sen de, ilm-ül yakîn derecesine kavuþamamýþsýn." dedi ve geminin gelmesini bekledi.
Horasanlý bir kimse, Basra'da yerleþmek için, Horasan'daki evini 10.000 dirheme satýp, hanýmý ile berâber Basra'ya geldi. Hacca gidecekti. Basra'da, bu on bin dirhemi kime emânet edebilirim? diye sordu.Habîb-i Acemî hazretlerini gösterdiler. Horasanlý zât Habîb-i Acemî'ye geldi ve þöyle dedi: "Ben hanýmýmla berâber hacca gidiyorum. Bu on bin dirhem ile burada (Basra'da) bir ev almak istiyorum. Münâsip bir ev bulursanýz, bu para ile alýrsýnýz."
Horasanlý böyle dedikten sonra hanýmý ile beraber Mekke'ye doðru yoluna devam etti. Bu sýrada Basra'da kýtlýk meydana geldi. Habîb-i Acemî dostlarýyla istiþâre edip, bu parayla gýdâ maddesi almaya ve muhtaçlara daðýtmaya karar verdi. Bâzýlarý; "O kimse bu parayý, kendisine bir ev satýn almanýz için býrakmýþtýr." dedi. Buyurdu ki: "Bu parayla aldýðým gýdâ maddelerini tasadduk ederim sonra, o kimse için, azîz ve celîl olan Rabbimden, Cennet'te bir köþk satýn alýrým. Eðer Horasanlý bu duruma râzý olursa ne âlâ, yok râzý olmazsa paralarýný geri veririm." Böylece paralarý muhtâc olanlara yiyecek temin etmekte kullandý.
Nihayet, Horasan'lý hacdan dönüp Habîb-i Acemî'ye geldi. "Ben, on bin dirhemin sâhibiyim. O para ile ev almýþ iseniz onu istiyorum. Yok almamýþ iseniz bana paralarý iâde edin ben kendim alayým." dedi. Habîb-i Acemî hazretleri buyurdu ki: "Sana öyle bir köþk satýn aldým ki, bahçesinde aðaçlar, meyveler, nehirler bulunmaktadýr." Horasanlý hanýmýnýn yanýna döndü ve; "Bizim için, sultanlara mahsus azamette ve güzellikte bir ev satýn almýþ." dedi.
Ýki-Üç gün sonra Habîb-i Acemî'nin yanýna gelip, evi sordu.Habîb-i Acemî hazretleri Horasanlýya, Basralýlarýn çektikleri yiyecek sýkýntýlarýný, insanlara hizmet etmenin faydalarýný, buna mukabil Cennet nîmetlerinin güzelliklerini münâsip bir lisanla anlattý ve sonra; "Senin için Rabbimden, Cennet'te bir köþk aldým ki, sofalarý, nehirleri fevkâlâdedir." buyurdu.
Horasanlý bunlarý dinledikten sonra tekrar hanýmýnýn yanýna döndü. Olanlarý anlattý. Her ikisi de bu duruma çok sevindiler. Adam, Habîb'in yanýna gelip; "Bizim için satýn aldýðýný kabûl ettik. Lâkin bize bunun senedini de yazsanýz." dedi. Habîb-i Acemî; "Peki." buyurdu ve bir kâtip istedi. Þöyle yazdýrdý: "Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu, Ebû Muhammed Habîb-i Acemî'nin, azîz ve celîl olanRabbinden, þu Horasanlý için satýn aldýðýnýn senedidir. Habîb-i Acemî, bu kimse için Rabbinden on bin dirheme Cennet'te öyle bir ev satýn aldý ki, o evin köþkleri, nehirleri, aðaçlarý, sofalarý ve daha nice güzel sýfatlarý vardýr. Allahü teâlâ bu güzel evi bu Horasanlýya verecek, böylece Habîb'i on bin dirhem borçtan kurtaracaktýr."
Horasanlý bu yazýyý alýp hanýmýnýn yanýna döndü. Böylece kýrk gün daha yaþadý. Nihâyet vefât âný geldi. Hanýmýna; "Beni yýkayýp kefenliyenlere bu yazýyý ver, kefenime koysunlar." diye vasiyet etti. Adam vefât edince vasiyeti yerine getirildi ve defnedildi. Sonra bu kimsenin kabrinin üstünde bir kâðýt buldular. Kâðýtta bulunan yazýlar parlýyordu ve þöyle yazýlýydý:
"Ebû Muhammed Habîb-i Acemî'nin, Allahü teâlâdan þu Horasanlý için on bin dirheme satýn aldýðý köþkün beratýdýr. Þüphesiz ki Allahü teâlâ, Horasanlýya Habîb'in arzu ettiði köþkü verdi ve Habîb'i on bin dirhem borçtan kurtardý." Habîb-i Acemî mektubu alýnca, hem okuyor, hem öpüyor, hem aðlýyor, hem de dostlarýnýn bulunduðu yere doðru yürüyor ve; "Bu Rabbimden bana berâttýr." diyordu.
Hasan-ý Basrî hazretleri,Habîb-i Acemî hazretlerini çok sever ve ona çok iltifât ederdi.Hattâ bâzan meclisinde Habîb'in sohbet etmesini söyler, Habîb de emredildiði için sohbet ederdi.Bâzý kimseler bu durumu merâk ederler; "Siz burada bulunduðunuz halde, onun sohbet etmesini istemenizin hikmeti nedir?" diye suâl ederlerdi. Hasan-ý Basrî hazretleri;"Habîb, kalbinden konuþur ve konuþtuðunu insanlarýn kalbine yerleþtirir. Ben onun için onu konuþturuyorum." buyururdu.
Hanýmý Umrete de sâlihâ bir kadýndý. Kendisi ile berâber ibâdete devâm ederdi. Bâzan gece yarýsý Habîb'i uyandýrýr; "Ey Efendim! Kalkýnýz. Gece geçiyor, önünde uzun bir yol var, azýðýmýz ise az. Sâlihler kâfilesi gitti ve selâmete ulaþtý. Biz ise geri kaldýk." der ve berâber ibâdet ederlerdi.
Bir gün kapýlarýna bir fakir geldi. O sýrada hanýmý, hamur yoðurmuþ ve ekmek yapmak için komþudan ateþ istemeye gitmiþti. Habîb gelen fakire; "Hamuru al!" buyurdu o fakir hamuru alýp gitti. Habîb'in hanýmý gelip hamuru sorunca; "Hamuru ekmek yapmaya götürdüler." buyurdu. Biraz sonra bir kimse bir sepet dolusu ekmekle et getirdi. Habîb'in hanýmý ekmekle eti aldý ve; "Hamurlar ne çabuk ekmek oldu?" diye hayretini bildirdi.
Habîb-i Acemî buyurdu ki:
Kýyâmet günü Allahü teâlâ bana; "Ey Habîb! Þeytanýn vesvesesinden uzak olarak, bir gün namaz kýldýn mý? Bir gün oruç tuttun mu? Bir rekat olsun namaz kýldýn mý? Bir tesbih çektin mi?" diye sorarsa; "Evet yâ Rabbî." demeye gücüm yetmez. "Evet yâ Rabbî." demeye yüzüm olmaz, böyle bir söz diyemem.
Bir kimse beþ vakit namazýndan birini kýlmasa ve hangisini kýlmadýðýný bilmese ne yapmasý îcâb eder?" diye suâl edildiðinde; "Bu gibilerin kalbi Hak'tan gâfildir. Cezâ olarak beþ vakit namazýn hepsini kazâ etmelidir.
Boþ oturmayýnýz. Çünkü ölüm peþinizdedir.
Zâhirî ilimler kâlden (sözden), bâtýnî bilgiler ise hâlden baþka bir þey deðildir.
: Habib-iAcemi By: armaðan Date: 04 Mayýs 2009, 21:15:32
Ýþini Artýrsýn
Bir gün hanýmý, nafakalarýnýn bittiðini, ev için erzâk lâzým olduðunu bildirdi. Habîb-i Acemî bir þey demeyip sustu. Sabahleyin; "Çalýþmaya gidiyorum." diyerek evden çýktý. Kulübesine gidip ibâdetle meþgûl oldu. Akþam eve gelince hanýmýna: "Öyle bir zâtýn iþinde çalýþýyorum ki gâyet cömerttir. O zâtýn kereminden utandým da bir þey isteyemedim. On günde bir ücret vereceðini söylüyorlar. On gün sabret. On günlük olunca kendisi verecektir." dedi. Onuncu gün olduðunda, kulubesinde öðle namazýný kýldýktan sonra, "Bu akþam hâtuna ne söyleyeyim." diye düþünüyordu.
Tam bu sýrada Habîb-i Acemî'nin hânesine beyaz elbiseli kimseler geldi. Birisinin sýrtýnda un çuvalý, birisinin sýrtýnda yüzülmüþ koyun, birisinin sýrtýnda, içinde yað, bal, baharat, vb. eþyâlarýn bulunduðu bir tulum ve birisinin elinde, içinde 300 gümüþ bulunan bir kese vardý. Habîb'in hânesinin kapýsýný çaldýlar. Hâtun kapýyý araladý. Gelenler ellerindekilerini býraktýlar ve; "Bunlarý, efendinizin çalýþtýðý yerin sâhibi gönderdi. Eðer, Habîb iþini artýrýrsa biz de ücretini artýrýrýz diye söyledi." deyip gittiler.
Habîb-i Acemî, akþam mahzun ve mahcûb bir þekilde evine döndü.Daha eve girmeden, içeriden tâze ekmek ve yemek kokularý geldi. Hanýmý kendisini karþýladý ve þöyle söyledi: "Efendi! Kime çalýþýyorsan, hakîkaten o çok iyi bir kimseymiþ, ikrâm ve ihsân sâhibi bir zâtmýþ. Bugün öðle vaktinde þunlarý göndermiþ. Ayrýca, Habîb'e söyle, eðer iþini artýrýrsa biz de ücretini artýrýrýz, diye haber göndermiþ." Bunun üzerine Habîb, hayretle; "Allah Allah, on gün çalýþtým. Bana bu ihsânlarda bulundu. Demek daha çok çalýþýrsam kim bilir neler verecek." dedi ve kendini tamâmen Hak teâlâya ibâdete verdi. Böylece Allahü teâlâya ibâdet edip, Hasan-ý Basrî hazretlerinin kalplere tesir eden sohbetleri ile yükselerek duâsý makbûl büyük zâtlardan oldu. Edebi ve anlayýþý fevkalâde olup, ilm-i siyâseti çok iyi bilirdi.
Üç Yüz Dirhem Alacak
Bir gün bir kimse, Habîb-i Acemî hazretlerine gelip; "Sende üç yüz dirhem alacaðým vardýr." dedi. Habîb; "Ben hatýrlayamadým. Nerede, ne zaman borcum oldu?" buyurdu. O kimse; "Ben de bilmiyorum. Fakat benim sende üç yüz dirhem alacaðým vardýr." dedi. Habîb, o kimseye; "Bugün gidin de yarýn gelin." buyurdu.
Gece olunca, abdest alýp iki rekat namaz kýldý ve namazdan sonra þöyle duâ etti: "Yâ Rabbî! Eðer o kimse doðru söylüyorsa, borcumu ona ödememde bana yardým et. Þâyet yalan söylüyorsa sen bilirsin." Sabah olunca o kimsenin, bir tarafýnýn felç olduðunu gördüler. Habîb o kimseye; "Sana ne oldu?" diye sordu. O kimse, "Tövbe ettim, tövbe ettim. Ben sizden alacaðým olmadýðý halde üç yüz dirhem istedim. Bunun için bana bu hastalýk geldi. Ben tövbe ettim." dedi. Habîb; "Peki niçin böyle yaptýn?" dedi. O kimse "Kendi kendime; "Habîb Allahü teâlâdan ve kullardan çok utanýr. Ben bu parayý istersem bana verir." dedim.
Habîb-i Acemî merhametinin çokluðundan o kimseye acýdý ve; "Yâ Rabbî! Doðru söylüyorsa ona þifâ ihsân eyle." diye duâ etti.Allahü teâlâ o kimseye þifâ verdi ve hiç felç olmamýþ gibi ayaða kalktý.
1) Müjdeci Mektuplar; c.1, s.216
2) Tam Ýlmihâl Seâdet-iEbediyye (49. Baský); s.1079
3) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.387
4) Hilyet-ül-Evliyâ; c.6, s.149
5) Risâle-i Kuþeyrî; s.379, 687, 720
6) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.2, s.189
7) Tezkiret-ül-Evliyâ; s.33
8- Keþf-ul-Mahcûb; s.208
9) Min-A'lâm-il-Ârifîn; s.91
10) Ýslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c.2, s.184
Ynt: Habib-iAcemi By: Bilal2009 Date: 07 Kasým 2020, 05:43:42
Esselamu aleyküm Mal ve mülkü Allah a ulaþmada engel olarak görüp onu terkeden birçok kimse var Rabbim bizleri de tamahkar kullarýndan deðil zahit kullarýndan eylesin Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Habib-iAcemi By: Sevgi. Date: 09 Kasým 2020, 04:12:42
Aleyküm selam. Rabb'im bizleri rýzasýna uygun þekilde yaþýyan kullarýndan eylesin inþaAllah
Ynt: Habib-iAcemi By: Sevgi. Date: 09 Kasým 2020, 04:19:32
Aleyküm selam. Rabb'im bizleri rýzasýna uygun þekilde yaþýyan kullarýndan eylesin inþaAllah