Dost diye diye By: sumeyye Date: 14 Aralýk 2010, 13:46:45
Dost Diye Diye…

Ýnsanýn bu “kaypak” dünyada tutunmasýný saðlayan,
varlýðýný anlamlý kýlan biraz da dostlarýdýr.
Lügatinde dosta ve dostluða dair kelimeler bulunmayan bir dil ne kadar soðuk, o lügatin sahibi topluluk ne kadar bedbaht bir topluluktur.
Dostu ve dostluðu yaratan Allah (c.c) hamdolsun, baþta
Peygamberler olmak üzere cümle dostlara,
Allah (c.c) dostlarýna selam olsun…
Dost kardeþin kardeþidir, desek yalan söylemeyiz.
Yeryüzünde “dost” olarak gördüðümüz kiþiler yerine göre
kardeþten daha evlâdýr. Ýnsanýn bu “kaypak” dünyada tutunmasýný saðlayan, varlýðýný anlamlý kýlan biraz da dostlarýdýr. Allah cümle insanlarý iyilerle karþýlaþtýrsýn duasýnda bulunalým ve diyelim ki; kimle beraber olduðunuz kimliðinize de yansýmaktadýr. Sizin kim olduðunuz kimlerle düþüp kalktýðýnýza, sýrrýnýzý kimlerle paylaþtýðýnýza baðlýdýr. Kimseden dost olmayacaðýný söylemek ne kadar abes ise, her önüne gelene dost gözüyle bakmak da o kadar abestir.
Dost seçilendir, onun için seçkindir; arkadaþlýðýnýz da, yoldaþlýðýnýz da bu kiþilerin “dost” olmasýyla anlam kazanmaktadýr. “Önce refik sonra tarik” hikmetindeki “refik”, dostun ta kendisidir. Dost vardýr, çýkýlmaz yokuþlarý, geçilmez uçurumlarý size hissettirmeden “yol” yapar. Dost diye bildiðiniz vardýr; düz yolda ayaðýnýzýn tökezlemesine yol açmakla kalmaz, onu da sýrtýnýzda taþýmak zorunda kalýrsýnýz. Onun için Doðu’nun büyük bilgesi Sadi, “Dost, dostuna yolunun üzerindeki dikenleri gösteren kiþidir.” sözünü boþuna söylememiþtir.
Dostun sözünün acýlýðýndan þikayet etmeyin, duyduðunuz acý/acýlýk, dostsuz kaldýðýnýzda yüz üstü düþeceðiniz hayatýn size sunduðu zehir dolu kadehten daha acý olmayacaktýr. Varsýn, dost acý söylesin. O acý, yalancý dostun dünyayý toz pembe gösteren aynasýndan daha bereketlidir.
Dost “bereket” demektir. Ýnsanoðlunun tekamülünde, ruhunda taþýdýðý yeteneklerin inkýþafýnda en büyük tesiri ona dostlarý yapmýþtýr. Mevlâna üstadýmýzýn, bugün dünyayý etrafýnda pervane kýlan bilgeliðinin, derinliðinin müsebbibi Tebrizli Þems’ten baþkasý deðildir.
Hazreti Peygamber (s.a.v) min yol arkadaþlarý, önce akrabalarýndan ziyade dostlarýdýr. Ýnsanlýðý fýtrat dinine çaðýran o Yüce Elçi’nin dostlarý, o gökte bir yýldýz olan güzel insanlar, dostun dostu için hangi cefaya katlanabileceðini cümle cihana yaþayarak göstermiþlerdir.
Dostun her þeyi paylaþýlaný, yeryüzünde, “halk içinde yüzdeki ben” sayýsý kadar azdýr. Ondan dolayýdýr ki insan dostlarýyla da hangi kulvarda dostluk edeceðini iyi bilmelidir. Dosttan dosta fark vardýr.
Bundan da dost olur mu diye kimseyi küçümsemeyelim. Herkesin bilgisine, görgüsüne, donanýmýna, meþrebine göre dostlarý vardýr. Sizin dostluða deðer görmediðiniz birisi baþka birinin “has dostu” olabilir. “Nâdânlar eder sohbet-i nâdânla telezzüz / Divânelerin hemdemi divane gerektir.” diyen Ziya Paþa, Allah bilir ya, doðru söylemiþtir.
“Bir dost bulamadým gün akþam oldu” diyen Kul Himmet üstadýmýzýn çýðlýðý, nihayetinde insanýn ezeli yalnýzlýðýna, “elif” oluþuna göndermedir ve insan hayatýný özetlemektedir. Yoksa, bunu diyen þairin de halince hatýrýnca ve dahi yeterince dostu olduðundan kimsenin kuþkusu bulunmamalýdýr.
Bir insana “Dostum!” diye hitap etmek, ona kardeþ diye seslenmekten daha sýcaktýr. Kardeþlik seçilmeyen bir þeydir, yeryüzünde kimsenin kardeþini seçme gibi bir tasarrufu söz konusu deðildir. Ne var ki dost seçilendir, özeldir.MEHMET BERAT IRMAK