Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Ebu'l Abbas Sebti By: armaðan Date: 03 Mayýs 2009, 15:38:28

Evliyânýn büyüklerinden. Ýsmi Ahmed olup, babasýnýnki Câfer'dir. Künyesi Ebû Abbâs olup, Sebtî diye bilinir. 1130 (H.524) senesinde Sebte'de doðup, 1204 (H.601) târihinde Merrâkûþ'ta vefât etti. Merrâkûþ'un dýþýnda bir yere defnedildi. Sebtî, Muvahhidîn sultanlarýndan Yâkub bin Mensûr'un zamânýnda yaþadý. Çok meþhûr idi. Menkýbeleri herkesin arasýnda yayýldý. Ýnsanlarý, fakirlere ve muhtaçlara sadaka vermeye teþvîk ederdi. Garîb bilgilerden olan ve hesâb ilmine benziyen "Zâyýrce" ilmi ona nisbet edilir. Bu ilim, Sehl bin Abdullah'a da nisbet edilmiþtir. Þihâb el-Mukrî, Nefh-ut-Tayyib ismindeki eserinde, onun hayâtýný anlatmýþ, büyük âlimlerin onu övdüðünü, en büyük velîlik derecesinde bulunduðuna þehâdet ettiklerini bildirmiþtir.

Ebû Abbâs Ahmed Sebtî'nin yakýnlarýndan olan Ebû Hasan Senhâcî, Ebû Abbâs Ahmed Sebtî'den, baþlangýcýndan sonuna kadar hâllerini anlatmasýný isteyip, Allahü teâlânýn izni ile eþyâ üzerinde nasýl tesirli olduðunu, yaptýðý duâlarýn kabûl olma sebebinin, hâlinden þikâyette bulunanlara ve dileklerini elde etmek istiyenlere niçin sadaka vermesini ve îsâr sâhibi olmasýný emrediyorsun? diye sorunca, ona þunlarý anlattý: "Ben, insanlara sâdece faydalarýna olan þeyleri tavsiye ediyorum. Yirmi yaþýnda iken, Kâdý Ýyâd'ýn talebesi olan büyük âlim Ebû Abdullah Fahhâr'ýn yanýnda, ahkâmla ilgili kitaplarý okudum. Yirmi yaþýma geldiðimde Nahl sûresi 90'ýncý âyetine rastladým. Bu âyet-i kerîme üzerinde düþündüm. Kendi kendime; senden, adâlet ve ihsân sâhibi olman isteniyor, dedim. Bu âyet-i kerîme üzerinde yine düþünmeðe devâm ettim. Bundan sonra elime geçen az çok ne olursa olsun, üçte birini kendime býrakýp, geri kalan üçte ikisini Allah rýzâsý için fakirlere ve muhtaçlara sarfetmeye karar verdim. Sonra Allahü teâlânýn ihsân makâmýnda olan bir kimseye, ilk önce farz kýldýðý þeyin ne olduðunu araþtýrýnca, bunun, nîmetine þükür olduðunu anladým.

Ebû Abbâs Ahmed Sebtî, bir gece ilim ile meþgûl olan talebelerin yanýnda bulunuyordu. Derslerini müzâkere ettikleri için, fazla gürültü oluyordu. Bu sýrada bekçiler, talebelerin kaldýðý evin kapýsýný çaldý. Talebelerin hizmetleri ile uðraþan hizmetçi, onlarý karþýladý. Bekçiler, hizmetçiye; "Geceleyin gürültü yapanlarýn cezâlandýrýlacaðýný bilmiyor musunuz?" dedi. Sonra bekçilerden ikisi, sabah olunca oradaki talebeleri karakola götürmek için, medresenin kapýsý önünde beklemeye baþladý. Hizmetçi, bu durumu talebelere haber verince, çok korktular. Eðer götürürlerse, bizi mutlakâ öldürürler, diyorlardý. Bu sýrada orada hazýr bulunan Ebû Abbâs gülüyor ve talebelerin endiþe ettikleri husus için hiç aldýrmýyordu. Seher vakti bir müddet yalnýz kaldýktan sonra, talebelere; "Hiç korkmayýn! Ben, Allahü teâlâdan sizi muhâfaza buyurmasý için duâ ettim. Onlar size hiçbir þey yapamýyacaklar." dedi ve dediði gibi çýktý. Bekçiler, bir þey yapmaya muvaffak olamadýlar.

Bâzýlarý Ebû Abbâs Ahmed bin Âfir'e evliyânýn kerâmeti hakkýnda sordular. O da þöyle cevap verdi: Ölüm ile velînin kerâmeti kesilmez. Merrâkûþ'da defnedilmiþ bulunan Ebû Abâs Sebtî'yi iþâret ederek; fakirlere sadaka verdikten sonra, onun kabrinin yanýnda, onu vesîle ederek Allahü teâlâya duâ eden kimsenin ihtiyâcýnýn nasýl giderildiðine bak!" dedi."

Nefh-ut-Tîb kitabýnýn sâhibi Makkarî þöyle anlatýr: "Ebû Abbâs Ahmed Sebtî'nin kabrinin yanýnda birkaç defâ durup, Allahü teâlâdan dileklerde bulundum. Dileklerimden birisi de; ilim sâhibi olmam ve öðrenmek istediðim bazý kitaplarý bana anlamayý nasîb etmesi idi. Ebû Abbâs Sebtî'nin kabrinin yanýnda duâ ettim. Allahü teâlâ benim bu duâmý kýsa zamanda kabûl etti."

Abdurrahmân bin Yûsuf Hýstî, Ebû Abbâs Sebtî'nin aleyhinde konuþan biri idi. Bir gece rüyâsýnda Resûlullah efendimizi gördü: "Ey Allah'ýn Resûlü! Sebtî hakkýnda ne buyurursun?" diye sordu. Resûlullah efendimiz tebessüm ettikten sonra, Sebtî'nin iyi kimselerden olduðunu, buyurdu. "Yâ Resûlallah! Bana bunu açýklar mýsýn?" dedi. O zaman Resûlullah efendimiz onun Sýrat köprüsünden þimþek gibi, pek süratli bir þekilde geçeceðini buyurdu.

Suya Kandý

Ebû Hasan Habbâz, Ebû Abbâs Sebtî'ye; "Ýnsanlar kuraklýk ve pahalýlýk sebebiyle büyük bir sýkýntý içerisindeler" deyince, ona; "Cimriliklerinden dolayý, Allahü teâlâ onlara yaðmur vermiyor. Eðer siz, elde ettiðiniz mahsûllerin zekâtý ile fakirlere sadaka verseydiniz, buna karþýlýk Allahü teâlâ da size yaðmur verirdi." dedi. Ebû Abbâs'ýn bu sözleri üzerine Ebû Hasan Habbâz, fakirlere sadaka verip, yardýmda bulundu. Güneþ pek kýzgýn, hava çok sýcaktý. Yaðmurdan, ümîdini kesmiþti. Aðaçlarýn ve diðer bitkilerin kurumaya yüz tuttuðunu gördü. Bir müddet sonra, öyle bir yaðmur yaðdý ki, bütün her taraf suya kandý.

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.303
2) El-A'lâm; c.1, s.107
3) Keþf-üz-Zünûn; s.748
4) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.8, s.201

Ynt: Ebu'l Abbas Sebti By: Bilal2009 Date: 07 Kasým 2020, 05:44:07
Esselamu aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Ebu'l Abbas Sebti By: Sevgi. Date: 09 Kasým 2020, 04:11:23
Aleyküm selam. Faydalý bilgileri bizlerle paylaþtýðýnýz için Allah sizlerden razý olsun

radyobeyan