Misafir sever misiniz By: sidretül münteha Date: 10 Aralýk 2010, 15:17:43
MÝSAFÝR SEVER MÝSÝNÝZ
Evinize misafir gelir mi?
Size hediye getiren misafiri mi daha çok seversiniz yoksa hediye getirmeyeni mi?
Misafir size sýk sýk mý gelir yoksa, seyrek mi?
Misafire hizmet eder, onun istediklerini yerine getirir misiniz?
Misafire yemek hazýrlar, onun yemekleri yemesini istesiniz. Yoksa içinizden; "bizim yiyeceklerimizi yiyip bitirecekler" mi dersiniz?
Onlarýn bir an önce gitmesini mi istersiniz?
Bizim inançlarýmýzda misafirin yeri çok önemlidir. Peygamberimiz; "Allah'tan korkan, misafirine ikram etsin" buyurmuþtur.
Bir baþka sözlerinde ise "Allah bir kulunu severse ona misafir hediye eder. Misafir kendi rýzkýný yer. O evden ayrýlýrken, ev sahibi Allah tarafýndan affedilmiþtir" buyurur.
Genellikle misafirler bir yere konuk olacaklarýnda o ev halký için hediyeler getirirler. O hediyeler daðýtýldýðýnda en çok sevinenler her halde çocuklardýr deðil mi?
Mevlana hazretlerinin Mesnevi isimli kitabýnda misafirle ilgili þöyle bir hikâye vardýr.
SIKINTILI EV SAHÝBÝ
Bir adamýn evine, beklenmedik bir misafir geldi.
Ev sahibi misafiri güler yüzle karþýladý. Sofra kurup onu aðýrladý.
O akþam, mahallede komþularýnýn sünnet düðünü vardý. Evin hanýmý sünnet düðününe gidecekti. Haným evden çýkmadan kocasý hanýmýna;
''Konuðumuzun (misafirin) yataðýný hazýrla da öyle git'' dedi. Kadýn,
''Pekâlâ, beyim'' diyerek yataklarý hazýrlayýp komþuya geçti.
Ev sahibi, misafir için kuru ve yaþ çerezler hazýrlamýþtý. Gece boyunca konuðuyla bir yandan yiyip içtiler, bir yandan da sohbet ederek, baþlarýndan geçenleri konuþtular.
Misafirin uykusu geldiðinde gidip yataðýna yattý.
Kadýn düðünden döndüðünde kocasýna;
''Kocacýðým, dýþarýda yaðmur yaðmaya baþladý. Yaðmur, çamur yüzünden galiba misafir baþýmýza kaldý'' dedi.
Misafir bu sözleri yattýðý yataktan duydu ve sýçrayýp kalktý. Evin hanýmýna;
''Haným sen merak etme. Ben yaðmurdan, çamurdan korkmam. Yolcu yolunda gerek. Haydi, bana Allah'a ýsmarladýk. Allah size hayýrlar ihsan etsin'' dedi ve evden ayrýldý.
Bir an þaþýrýp kalan ev sahipleri, söyledikleri sözden piþman oldular.
''O sözler, þaka maksadýyla söylendi'' diyerek, diller döktülerse de fayda etmedi.
Misafir onlarý üzgün ve piþman bir halde býrakýp, geldiði yere doðru yola çýktý, gitti.
Ev sahipleri, misafir giderken arkasýndan baktýklarýnda, onun yürüdüðü yollarýn cennet gibi aydýnlandýðýný gördüler. Misafirin yaydýðý nur, ovanýn üzerindeki karanlýk geceyi sýyýrýp atmýþ, her taraf pýrýl pýrýl olmuþtu. Ev sahipleri;
"Eyvah. Biz ne yapmýþ da böyle uðurlu bir misafiri küstürmüþüz?" diye üzüldüler.
Ev sahibi yaþadýðý bu kötü tecrübeden sonra, vicdan azabýný hafifletmek için evini misafirhane haline getirdi. O beldeye gelen, giden her kesi evine misafir olarak aldý ve onlara hizmet etti.
Zaman zaman evin beyinin ve hanýmýnýn gönlüne o misafirin hayali gelir ve o sanki onlara;
''Ben Hýzýr'ýn (a.s.-aleyhisselam) dostuydum. Size define (toprak altýndaki kýymetli mallar) getirmiþtim. Fakat sizin nasibiniz yokmuþ'' der gibi gelirdi.
Böylece ev sahipleri hem bu dünya nimetlerini ve hem de ahiret nimetlerini kaçýrmýþ oldular.
Nevzat LALELÝ