Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Ni'metullah Geylani By: armaðan Date: 02 Mayýs 2009, 12:21:53
Evliyânýn büyüklerinden. Ýsmi, Ni’metullah bin Abdullah bin Muhyiddîn’dir. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin soyundandýr. 1564 (H.972) senesinde Hindistan’da doðdu. 1636 (H.1046) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti.

Ni’metullah Geylânî, güzel hasletleri ve vasýflarý kendisinde toplamýþtý. Çok kerâmetleri görüldü. 1605 senesinde Mekke-i mükerremeye gitti. Birkaç sene Mescid-i haramdan ayrýlmadý. Bu müddet içerisinde hiç konuþmadý. Sonra, Þa’b-ý Amir denilen mahallede ikâmet etti. Orada evlendi. Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvereliler arasýnda sevilip sayýlýrdý. Kerâmetlerini ve iyi hâllerini gören büyük âlimler onu medhettiler. Allâme Ali bin Ebû Bekr, onu öven kasîde yazdý.

Ni’metullah Geylânî, Aynât adlý eserin sâhibi Þeyh Ebû Bekr bin Sâlim Ba’levî’den tasavvuf yolunu öðrendi. Baþlangýçta riyâzetle meþgûl oldu. Birkaç ay, bir maðarada yalnýz baþýna kaldý. Maðaradan çýktýðý zaman ilim ve mârifetler konuþmaya baþladý. Çok kerâmetleri görüldü. Allâme Ýbrâhim Dehhân, onun kerâmetlerini bir eserde toplamaya baþlamýþtý. Fakat bunu kimseye söylememiþti. Bu sýrada Ni’metullah Geylânî, Allâme Ýbrâhim Dehhân'ýn yanýna gitti ve; “Ey Ýbrâhim! Ýnsanýn yaðmur damlalarýný saymasý mümkün mü?” diye sordu. Ýbrâhim Dehhân; “Hayýr, mümkün deðil” dedi. Bunun üzerine Ni’metullah Geylânî; “Ýþte bizim kerâmetlerimiz de böyledir” buyurdu. O zaman Ýbrâhim Dehhân böyle bir eseri hazýrlamaktan vazgeçti.

Birgün Ni’metullah Geylânî, makam ve mevkî sâhibi birisinin yanýna gitmiþti. Orada, Mekke-i mükerreme âlimlerinden Þeyh Ferrûh da bulunuyordu. Ni’metullah Geylânî içeri girince, Þeyh Ferrûh derhal ayaða kalkýp hürmette bulundu. Makam ve mevkî sâhibi þahýs ise, Allahü teâlânýn sevgili kullarýndan olan bu zâtý küçümseyerek, ona karþý gereken saygý ve hürmeti göstermedi. Ni’metullah Geylânî, o kibirli þahsýn yanýndan ayrýlýnca, o þahýs humma hastalýðýna yakalandý. Bunun üzerine o þahýs hatâsýný anlayarak, Þeyh Ferrûh’u, Ni'metullah Geylânî’ye gönderdi. Onun vâsýtasýyla özür dileyip af taleb etti. O zaman Ni’metullah Geylânî; “Ondaki o kibir hâli gidip tevâzu sâhibi oluncaya kadar, üç gün humma hastalýðý onda devâm edecek” dedi. Nitekim, humma hastalýðý üç gün devâm etti. Hummadan dolayý çok periþân oldu. Yaptýðý iþten dolayý piþmân oldu ve tövbe etti. O olaydan sonra herkese karþý tevâzu ile davranmaya baþladý.

Ni’metullah Geylânî, devlet ileri gelenlerinden birisinin yanýna gitti. Haksýz yere cezâ gören bir garibin affedilmesini taleb etti. Fakat o yetkili onun bu isteðini kabûl etmedi. Oradan çýkýnca, Ni’metullah Geylânî; “O bizim bu isteðimizi kabûl etmedi. Kendisi yakýn zamanda falanca yerde cezâsýný görür” dedi. Çok geçmeden, Mýsýr’dan gelen askerler, o þahsý ve kardeþini yakalayýp, Ni’metullah Geylânî hazretlerinin dediði yerde astýlar.

Bulunduðu þehrin vâlisi birisine kýzýp; “Bu þehirde durma hemen ayrýl” diye haber gönderdi. Ayrýlmasý için sekiz gün de mühlet vermiþti. O þahýs da Ni’metullah Geylânî’ye gelip hâlini arz eyledi. Ni’metullah Geylânî vâliye haber gönderip, o þahsý affetmesini istedi. Fakat vâli, Ni’metullah Geylânî’nin bu isteðini kabûl etmedi. Ni'metullah Geylânî bir müddet sustuktan sonra vâlinin þehirden çýkarmak istediði zâta; “Bu þehirden sen çýkmayacaksýn fakat o çýkacak.” dedi. Vâli iki-üç gün sonra görevden alýndý ve þehirden çýkarýldý. Yerine baþkasý tâyin edildi.

Evliyânýn büyüklerinden Hasan Acîmî þöyle anlattý: “Babam, Ni’metullah Geylânî’ye; “Çocuklarýmýn açlýk çekmesinden korkuyorum” dedi. Ni’metullah Geylânî de; “Çocuklarýn inþâallah açlýk çekmezler” buyurdu. Elhamdülillah sýkýntý ve meþakkat olacak bir açlýk çekmedik.”

Sözümüzde Dururuz

Orta hâlli tüccarlardan birisi, Ni’metullah Geylânî’nin giyecek ve benzeri ihtiyaçlarýný temin ederdi. Ni’metullah Geylânî, birgün o tâcirin yanýna giderek, ne kadar borcu biriktiðini sordu. Tâcir, elli dirhem borcu olduðunu söyledi. Ni’metullah Geylânî; “Ýstersen, sana o elli dirhemi vereyim, istersen o elli dirhemi benden alma, biz de buna karþýlýk sana, elli bin dirhem veririz” dedi. Tüccar; “Siz bilirsiniz” dedi. Ni’metullah Geylânî, tâcire; “Yalnýz elli dirhemi benden almamak husûsunda gönlün râzý mý?” dedi. Tâcir; “Evet, râzý” dedi. Ni’metullah Geylânî; “O zaman git, güvendiðin birisi ile bana bu elli dirhemi baðýþlayýp baðýþlamayacaðýn husûsunda istiþâre et” dedi. O tüccar da gidip halasý ile istiþâre etti. Halasý onu çok severdi. Halasýna, Ni’metullah Geylânî’nin söylediklerini anlattý. Halasý o elli dirhemi, Ni'metullah Geylânî'den almamasýný tavsiye etti. Sonra tâcir, Ni’metullah Geylânî’nin yanýna gelerek; “Efendim, o elli dirhemi gönül rýzâsý ile size býraktým” dedi. O zaman Ni’metullah Geylânî tâcire; “O hâlde git biz sana vâdimizi yerine getiririz.” dedi. Çok geçmeden, tâcir çok para kazandý. Elli bin dirhemden fazlasýna sâhip oldu.

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.277
2) Hulâsat-ül-Eser; c.4, s.455
3) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi c.16, s.155

Ynt: Ni'metullah Geylani By: Bilal2009 Date: 28 Ekim 2020, 17:14:54
Esselamu aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Ni'metullah Geylani By: Sevgi. Date: 29 Ekim 2020, 02:02:20
Aleyküm Selâm. Rabb'imiz'in rýzasýna uyarak yaþamanýn güzelliðini bu güzel yaþanmýþlýklardan anlamýþ oluyoruz.
Rabb'im bizleri sevdiklerinin yolundan gidenlerden eylesin.. Amin Ecmâin


radyobeyan