Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Nureddin Cerrahi By: armaðan Date: 02 Mayýs 2009, 12:11:08
Evliyânýn büyüklerinden. Ýsmi Muhammed olup, babasýnýnki Abdullah'týr. 1671 (H.1082) senesi Rebîülevvel ayýnýn on ikinci gecesi, Cerrah Mehmed Paþa Câmiinin karþýsýndaki Yaðcýzâde konaðýnda doðdu. Babasý, Sultan Dördüncü Mehmed Hanýn Mîrâhûr aðalýðýndan emekliye ayrýlmýþtý. Nûreddîn Cerrâhî'nin soyu, Ebû Ubeyde bin Cerrâh'a radýyallahü anh ulaþtýðý için, Cerrâhî denilmiþtir. Cerrahpaþalý olduðu için böyle denildiði de söylenmiþtir. Çoðunluk birinci rivâyette ittifak etmiþlerdir. Nûreddîn Cerrâhî, daha küçük yaþta Kur'ân-ý kerîmi, Cerrahpaþa mektebinde öðrendi. Kur'ân-ý kerîm hocasý Yûsuf Efendidir. Tahsîlini tamamlayan Nûreddîn Cerrâhî, zâhirî ilimleri öðrenmek için medreseye gitti. Medrese tahsîlini tamamladýktan sonra, çok genç yaþta Mýsýr kâdýlýðýna tâyin edildi.

Nûreddîn Cerrâhî Mýsýr'a gitmeden önce, vedâ etmek için Üsküdar'da bulunan dayýsý Hüseyin Efendinin konaðýna gitti. Hava iyi olmadýðý için dayýsýnýn konaðýnda bir müddet bekledi. Bir gece dayýsý, onu evin karþýsýnda bulunan Selâmi Dergâhýna götürdü. Yatsý namazýndan sonra dergâhta ders veren Ali Efendinin yanýna gittiler. Nûreddîn Cerrâhî, Ali Efendinin elini öpünce Ali Efendi; "Oðlum Nûreddîn! Safâ geldiniz." diye ismini söyledi. Bunun üzerine Nûreddîn Cerrâhî'yi bir muhabbet ve cezbe hâli kapladý. Sonra Allahü teâlâyý zikrederken vecde geldi. Nûreddîn Cerrâhî, Ali Efendiden kendisini talebeliðe kabûl etmesini ricâ etti. Ali Efendi de, onun ricâsýný kabûl buyurup; "Oðlum Nûreddîn! Mâsivâdan sýyrýlýp, abdestini tâzele." diye uyardý. Bunun üzerine kendisine verilen Mýsýr kâdýlýðý vazîfesini kabûl etmeyerek, tâyin fermânýný þeyhülislâma geri gönderdi. Nûreddîn Cerrâhî bütün dünyevî iþlerini terk edip, hocasý Ali Efendiye tam teslim oldu. Bunun üzerine Ali Efendi, Nûreddîn Cerrâhî'yi abdest aldýktan sonra halvete koydu. Erbaîni (kýrk gün Allahü teâlâya ibâdetini) tamamlayýnca, onda büyük bir huzur hâli meydana geldi. Ali Efendi ona icâzet vererek, hýrka giydirdi. Sonra Ali Efendi; "Oðlum Nûreddîn! Ýstanbul'a git, Karagümrük yakýnýnda ve dört yol aðzýnda, Kethüdâ Canfedâ'nýn yaptýrdýðý câmi-i þerîfin yanýnda, Bakkal Ýsmâil Efendi isminde bir zât senin için bir oda yaptýrdý. O odada ibâdetle meþgûl ol. Umulur ki, senin için o civarda bir dergâh yapýlýr. O zaman insanlara doðru yolu göstermeye çalýþ. Süleymân Veliyyüddîn ve Muhammed Hüsâmeddîn efendiler senin yanýnda kemâle gelecekler." buyurdu. Nûreddîn Efendi, hocasýnýn emri ile, Süleymân Veliyyüddîn ve Muhammed Hüsâmeddîn yanýnda olduðu halde Karagümrük'e gittiler. Ýsmâil Efendi, hocasýnýn bahsettiði odanýn anahtarýný Nûreddîn Cerrâhî'ye teslim etti ve odayý Resûl-i ekremin emri ile yaptýðýný söyledi. Nûreddîn Cerrâhî, evinin yanýndaki Cerrah Mehmed Paþa Câmiinde Allahü teâlânýn emir ve yasaklarýný anlatýrdý. Onun sohbetlerinin güzelliði kýsa sürede Ýstanbul'a yayýldý. Sultan bile sohbetlerini dinlemeye gelirdi.

Kapý kethüdâlarýndan Bekir Efendinin 1703 (H.1115)'de vefât etmesi üzerine, Karagümrük civârýnda bulunan konaðý boþ kaldý. Dârüsseâde aðasý Beþir Aða, bu konaðý alacaðý sýrada rüyâsýnda Nûreddîn Efendiyi gördü. Konaðý satýn almamasýný söyledi. Ayný gece Sultan Ahmed Hana da rüyâsýnda Nûreddîn Efendinin ihtiyâcýný gidermesi emredildi. Pâdiþâh ertesi gün, boþ kalan konaðý satýn alsýnlar diye, Yahyâ Efendiyle Nûreddîn Cerrâhî'ye üç yüz altýn gönderdi. Nûreddîn Cerrâhî bu altýnlarý kabûl etmedi. Bir dergâh yaptýrsalar, daha makbûle geçeceðini söyledi. Yahyâ Efendi, huzûrundan ayrýlýrken, Nûreddîn Cerrâhî'nin ellerini öpeceði sýrada, Nûreddîn Efendinin Ali Efendiye talebe olmasý sýrasýnda meydana gelen mânevî hâlin aynýsý, Yahyâ Efendide de meydana geldi. Bu sýrada Yahyâ Efendi, Nûreddîn Efendiden kendisini talebeliðe kabûl etmesini ricâ etti. Yahyâ Efendi, getirdiði paralarý baþka birisi vâsýtasýyla Sultana gönderdi. Bunun üzerine Sultan o konaðý aldýrarak, orayý dergâh hâline getirdi ve Nûreddîn Efendiye tahsis etti. Nûreddîn Cerrâhî, burada ibâdet yapmak ve insanlara doðru yolu göstermek için çalýþtý.


Nûreddîn Cerrâhî bir gün annesine;
"Anneciðim!Bana izin ver de hacca gideyim. Dînin bana farz kýldýðý vazîfemi yapayým." dedi.
Annesi bu isteðini uygun buldu. Nûreddîn Cerrâhî hazýrlýklara baþlayýp, gerekli parayý tedârik ettikten sonra, annesi ve sevenlerine vedâ etti. Onu hacca götürecek kervanýn yanýna giderken, yolda iki gözü iki çeþme aðlayan bir adam gördü. Adam âdetâ kendisinden geçmiþ, hem aðlýyor, hem Allahü teâlâya þöyle duâ ediyordu:
"Yâ Rabbî! Ölümden evvel lütfet, bana borçlarýmý ödemek nasîb eyle. Beni borçlu yatýrma yâ Rabbî!"
Nûreddîn Cerrâhî merak edip, adamýn koluna girerek;
"Kardeþim ne kadar borcun var?" diye sordu. Borçlu adam kendine suâl soran bu nûr yüzlü gence ümitle bakarak, mikdârýný söyledi. Adamcaðýzýn borcu, Nûreddîn Cerrâhî'nin cebindeki para kadardý. Nûreddîn Cerrâhî cebindeki para kesesini çýkarýp adama vererek;
"Bu sana Allahü teâlânýn bir ihsânýdýr." dedi ve oradan hýzla uzaklaþtý.
Bir süre sonra;
"Ben nereye gidiyorum? Artýk param da yok." diye düþündü.
Ayaklarý onu Edirnekapý Sakýzaðacý kabristanlýðýndaki namazgâha götürdü. Allahü teâlânýn izni ile kilometrelerce uzaklýktaki Kâbe'ye giderek hac törenine katýldý. Arife günü, binlerce hacýyla birlikte; "Lebbeyk, lebbeyk!" derken, semâya uzattýðý elleri, kavurucu güneþ altýnda yanýp kavruldu. Hac töreni bitince, Nûreddîn Cerrâhî, Sakýzaðacý'ndan evine döndü. Annesi bu duruma hayret etti. Fakat bir þey söylemedi. Kervanlar dönünce, Ýstanbul'da bir kaynaþma baþladý. Yükünü eve býrakan doðru Nûreddîn Cerrâhî'nin dergâhýna gelerek;
"Tebrik ederiz, tebrik ederiz. Arafat'ta "Lebbeyk, lebbeyk!" çaðýrýrken ne güzel, ne mübârektin! Hepimiz seni seyrederek nûrlandýk. Çoðumuz rüyâmýzda senin hürmetine haccýmýzýn kabûl olduðunu gördük." dediler.

: Nureddin Cerrahi By: armaðan Date: 02 Mayýs 2009, 12:14:05
Nûreddîn Cerrâhî buyurdu ki:

"Hakk'ý seven kiþi dâimâ Hakk'ý söyler, sonunda âriflerden olup, Hakk'ýn lütuf ve ihsânýna kavuþur."

"Aba giyinmiþ birini görünce küçültücü bir nazarla bakma. Kibirle arkadaþlýk eden sonunda kahredilmiþler safýnda yer alýr."

"Sen dünyâya gönül verme, aþk denizine dalarak lezzete kavuþ. Hakk'ý tanýmayanýn, O'ndan uzak olacaðýný bil."

Nûreddîn Cerrâhî 1720 (H. 1133) senesi Eylül ayýnda Ýstanbul'da vefât etti.Cenâze namazý, Fâtih Câmiinde öðle namazýndan sonra kalabalýk bir cemâat tarafýndan kýlýndý. Karagümrük'teki dergâhýnýn içine annesi Emine Hâtunun ayak ucuna defnedildi.

Nûreddîn Cerrâhî'nin yedi halifesi vardý. Bunlar: Þeyh Süleymân Velî, Þeyh Muhammed Hüsâmeddîn, Sertarikzâde Muhammed Emin, Moralý Yahyâ Efendi, Muhammed Ziyâuddîn Çelebi, Serþeyh-i Tekfur Daðý, Seyyid Yûnus Efendi.

Nûreddîn Cerrâhî'nin eserlerinden bâzýlarý þunlardýr: 1) Mürþid-i Derviþân Risâlesi, 2) Nutk-ý Þerîf, 3) Nasîhat-ý Âli. Ayrýca çok güzel ilâhîleri vardýr.

Nûreddîn Cerrâhî'nin bir ilâhisi:

Dil beytini pâk eden,
Derviþi ankâ eden,
Âlem-i Ýlâhîye giden,
Mevlâ zikridir, zikri.

Zikreden hâlet olan,
Âþinâ-yý rûh olan,
Ukbâda devlet bulan,
Mevlâ zikridir, zikri.

Terk ehline karýþan,
Hem zevkine eriþen,
Bahr-i ledünle görüþen,
Mevlâ zikridir, zikri.

Erenlerin yolunu,
Sürerler hep demîni,
Derviþlerin mu'îni,
Mevlâ zikridir, zikri.

Nûreddîn'i diri kýlan,
Tevhîd ile çerâðý yanan,
Bi-hamdillâh tevfik olan,
Mevlâ zikridir, zikri.

Edeb

Bir talebesine yazdýðý mektup þöyledir:

“Ey evlâdým! Bu söyleyeceðim edebler, Allahü teâlâyý sevmek ve O'na yaklaþmak isteyen herkese lâzýmdýr.

Evlâdým! Allahü teâlâyý sevmek ve O’na yakýn olmak isteyen herkese lâzým olan edebler þunlardýr: Az konuþmalý, az uyumalý, insanlarla lüzumu kadar görüþmeli, elemlere, musîbetlere, acýlara, açlýða, insanlarýn sýkýntýlarýna sabretmeli ve kendisine zulmedeni affetmeli ve ondan intikam, öç almaya kalkmamalý, kendi için sevdiðini herkes için sevmeli ve istemeli, malýyla cömertlik yapmalý, insanlardan bir þey istememeli ve beklememeli, sâdece Allahü teâlâdan beklemeli, her ihtiyâcýný Allahü teâlâya ýsmarlamalý. Yaptýðý amellere ve kabûl olduðuna güvenmemeli bilakis “Amellerim ayýplý ve kusurludur.” demeli; þahsý ile, ibâdetleri ile, ameli ile sevinmemeli, övünmemelidir. Aksine Allahü teâlâya ve Resûlüne ve O’nun þerîatýna uymakla sevinmelidir.”


1) Sefînet-ül-Evliyâ; c.5, s.40
2) Osmanlý Müellifleri; c.1, s.178
3) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.17, s.193
4) Gülþen-i Aziz; Abdüllatif Fazlý (Ali Emîri Þer'iyyeBölümü, No: 1099)

Ynt: Nureddin Cerrahi By: Bilal2009 Date: 29 Ekim 2020, 14:48:29
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri doðrularýn yolundan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan