Belalara sabretmek By: sumeyye Date: 08 Aralýk 2010, 19:51:06
Belalara Sabretmek
“Ýnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "Ýman ettik" demeleriyle býrakýlývereceklerini mi sandýlar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmiþizdir. Elbette Allah, doðrularý ortaya çýkaracak, yalancýlarý da mutlaka ortaya koyacaktýr.” (Ankebut 2-3)
“Andolsun ki, mallarýnýz ve canlarýnýz konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müþriklerden birçok üzücü sözler iþiteceksiniz. Eðer sabreder ve takvâ gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapýlacak) iþlerin en deðerlisidir.” (Ali Ýmran 186)
Buhari ve Müslim’in rivayet ettikleri Hadis-i Þerif’de ise þöyle geçmektedir:
“Denenmek (imtihan) iman derecesine göre artar veya eksilir”
“Ýnsanlarýn en çok sýkýntýya düþenleri peygamberlerdir. Sonra onlardan daha düþük dereceli olanlar gelir. Zira kiþi üstünde yürür onun üzerinde hiçbir günah kalmaz durumuna gelinceye kadar ondan ayrýlmaz.”
Peygamberimiz ve sahabenin hayatýna bakacak olursak, onlarýn þiddetli imtihana tabi olduklarýný görürüz. Mesela; Hz. Peygamber (sav)’in þiddetli sýtma hastalýðýna sabretmesi, ve bu olayý Ebu Said el Hudri (ra) þöyle anlatýyor:
“Resulullah’ýn huzuruna girdim, sýtmaya yakalanmýþtý. Üzerinde bir kadife vardý, elini kadifenin üzerine koyarak ‘Ey Allah’ýn Resulü! Sýtman amma da korkunçmuþ!’ dedim. Peygamber ‘Biz böyleyizdir. Bizim belamýz çok þiddetli, ecrimiz de çok katmerli olur’ buyurdu. Sonra musibeti zor olanlar kimlerdir diye sordum. Hz. Peygamber ‘peygamberlerdir’ buyurdu. Peygamberlerden sonra kimlerdir diye sordum. Hz Peygamber ‘Alimlerdir’ dedi. Ve alimlerden sonra kimlerdir diye sordum. ‘Salihlerdir’ dedi, ve devamla ‘Onlarýn herhangi birisi fakirlikte belanýn ki, nerdeyse bitler onu öldürür. Baþka birisi fakirlikle belalanýr. Sýrtýnda giydiði abadan baþka hiçbir þey bulamaz. Bununla birlikte onlarýn bazýlarýnýn bu bela ve musibetlerden duyduðu sevinç sizin lüks refah içinde yaþamaktan duyduðunuz sevinçten daha büyüktür’ buyurdu.”
Musibetle imtihan olan kiþinin baþarýlý olabilmesi için hayrýn ve þerrin Allah’tan olduðuna inanmasý kendine hayýr ve þerden isabet edecek þeyi deðiþtiremeyeceðini ve hayýr ve þerden kaçacak olan þey yakalanamayacaðýný, insanlarýn Allah’ýn yazmadýðý bir zararý kendisine vermek için bir araya gelseler dahi bu zararý yapmaya muktedir olmayacaklarýný bilmesi gerekir.
Bu akide, önüne geçilmez ve sarsýlmaz bir inanç olarak yerleþirse kiþinin dünyadaki davranýþlarýný düzenleyecek, Allah’a olan sorumluluklarýný yerine getirmede kuþkusuz, tereddütsüz, cesur ve giriþken bir kiþi olacaktýr.
Ubade Ýbnu-s Samed (ra) oðluna ölümü sýrasýnda þöyle demiþti: ‘Oðulcaðýzým baþýna gelecek olan þeyin asla atlatýlamayacaðýný, kaçýrdýklarýnýnda yakalanamayacaðýný bilmedikçe sen, imanýn hakikatinin tadýný asla bulamazsýn.’ Zira ben Resulullah (sav)’ýn þöyle dediðini iþittim: ‘Allah’ýn ilk yarattýðý kalemdir ve ona yaz dedi. Kalem de, ‘Ey rabbim. Ne yazarým!’ dedi. Allah da ona; ‘Kýyamete kadar olacak þeylerin miktarýný yaz’ dedi. Oðulcaðýzým Resulullah (sav)’den þunu da iþittim: ‘Kim bu inanç dýþýnda olarak ölürse, benden deðildir.” (Ebu Davud, Tirmizi)
Yine Müslüman kiþi musibetle imtihan olunduðunda çok sabýrlý olmalýdýr. Zira Allah-u Teâla þöyle buyurmaktadýr:
“Ey iman edenler! Sabýr ve namaz ile Allah'tan yardým isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 153)
Kiþi kendisi sabretmekle beraber baþkasýna da hakký ve sabrý tavsiye etmelidir ki; hüsrana uðrayanlardan olmasýn.
Allah-u Teâla þöyle buyuruyor:
“Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller iþleyenler, birbirlerine hakký tavsiye edenler ve sabrý tavsiye edenler müstesnadýr.” (Asr Süresi)
Mümin kiþi Allah-u Teâla’dan sabýr diler. Çünkü rabbý Kuran-ý Kerim’de þöyle buyuruyor:
“…Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabýr ver, Müslüman olarak canýmýzý al, dediler.” (A’raf 126)
O mümin Allah’ýn emrettiði þekilde güzellikle sabreder. Zira Ýbn-i Tehmiye’nin de belirttiði gibi güzellikle sabretmek, yaratýklarý þikâyet etmeden sabretmek demektir. O sabredenlerin sevabýnýn Allah katýnda çok yüksek olduðunu bilmektedir. Allah-u Teâla buyuruyor ki:
“Ýþte onlara, sabretmelerine karþýlýk cennetin en yüksek makamý verilecek, orada hürmet ve selamla karþýlanacaklardýr.” (Furkan 75)
Hz. Peygamber efendimiz Zeyd bin Sabit’i ziyarete gelerek: ‘Ey Zeyd. Eðer gözün bu aðrýdan dolayý giderse ne yaparsýn?’ dedi. ‘Zeyd. Ben sabredeceðim. Allah’tan sevap talep edeceðim’ dedim. Hz. Peygamber, eðer gözün bu hastalýktan gittikten sonra sabreder, Allah’tan sevap talep edersen senin sevabýn cennettir’ dedi.”
Süheyb bin Sinan (ra)’dan Resulullah (sav) þöyle buyuruyor: “Mümin kiþinin durumu ne kadar þaþýrtýcýdýr! Zira her iþi onun için bir hayýrdýr. Bu durum sadece mümine hastýr, baþkasýna deðil, ona memnun olacaðý bir þey gelse þükreder. Bu ise hayýrdýr.” (Müslim)
Ali (ra) þöyle dediði rivayet ediliyor: “Eðer sabredersen üzerindeki kalem seni mükâfatlý olarak yazar. Eðer sabretmezsen seni günahkâr olarak yazar. Dava taþýyýcýlarý sabretmek, Allah’ýn yardým ve nusretinin tek yolu olduðunu bilmelidirler.”
Yüce rabbimiz þöyle buyurmaktadýr:
“Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmýþtý. Onlar, yalanlanmalarýna ve eziyet edilmelerine raðmen sabrettiler, sonunda yardýmýmýz onlara yetiþti. Allah'ýn kelimelerini (kanunlarýný) deðiþtirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazýsý sana da geldi.” (En’am 34)
“(Resûlüm!) Sen þimdi sabret. Bil ki Allah'ýn vadi gerçektir. (Buna) iyice inanmamýþ olanlar, sakýn seni gevþekliðe sevk etmesin!” (Rum 60)
Geçmiþte olduðu gibi þimdi de samimi Müslümanlar öldürme, iþkence, dövme, aç býrakma, alay etme, yalancý propaganda yapma, memleketlerinden kovulma, hapse atma ve takip etme gibi her türlü musibetlere maruz kalmalarýna raðmen, yine davalarýný býrakmadýlar, býkmadýlar, usanmadýlar ve gayretleri de azalmadý. Kendilerinden düþmanlarýnýn duygularýný kabartacak göðüslerini ferahlandýracak bir þey alamadýlar.
"Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çýkarmadan cennete gireceðinizi mi sandýnýz?” (Ali Ýmran 142)
Muhammed süresinin 31. ayetinde, Allah müminleri imtihan edeceðini baþlarýna musibetler indirileceðini ve bu þekilde cihat edeceðini ve dayanýklý olanlarýný ortaya çýkartacaðýna dair yemin ediyor. Ankebut süresinin 2 ve 3. ayetinde “Ýnsanlar imtihan edilmeden iman ettik demeleriyle kendi hallerine býrakýlacaklarýný mý zannediyor?. Hayýr, onlar deðiþik belalarla imtihan edilecekler, böylece gerçek müminler ile yalancýlar birbirinden ayrýlacaktýr” diye bildiriyor. Ayný sürenin 10. ayetinde bazý kimseler” Ýman ettik derken Allah uðrunda eziyet görünce insanlarýn kendilerine çektirdikleri bu eziyeti Allah’ýn azabý gibi sayýp doðru yolu terk ederler.” diye bildiriyor. Buna benzer bir çok ayet vardýr. Bundan dolayý doðru mücadele yapanlar ve bir baþka ifadeyle Resulullah (sav)’in metoduna göre mücadele edenler Allah uðrunda eziyet sýkýntý ve zarar göreceklerini deðiþik musibetlerle ve belalarla imtihan edileceklerini bilirler. Gerçek Müminler bunlardýr, gerçek mücadele budur.
Ýman es-Þa’bi Habbab bin El- Ert’in musibetlerdeki sabrý hakkýnda þöyle anlatýlýyor:
Habbab (ra) kafirlerin elinde hiç korkmadan, yýlmadan bütün eziyetlere sabretti, onlar onu sýrf çýplak olarak sýrt üstü güneþte kýzartýlmýþ taþ üstüne yatýrmalarý üzerine onun sýrtýndaki etler döküldü. Ona iþkence yapmakta olan Ümmü Emmar kýzgýn demirleri alýp Habbab’ýn baþýna ve yüzüne koyardý. Oda acýdan inim inim kývrýlýyordu. Bunun bu halini gören Resulullah (sav) bir gün ona uðrarken üzülerek þöyle dedi; “Ey Allahým, Habbab’a yardým et." Çünkü o gün Resulullah’ýn yapacaðý hiçbir þey yoktu. “Yine Amr bin Meymun Ammar b. Yasir hakkýnda þöyle anlatýyordu: “Müþrikler Ammar ateþle yakmak istediklerinde Resul (sav) ona uðrayýp baþýný okþadý þöyle dedi: Ey ateþ Ýbrahim’e serin ve esenlik olduðun gibi Ammara da serin ve esenlik ol. Ammar iþkence altýnda iken Resulullah'a þöyle diyordu. “Ey Allahýn Resulü, acý ve iþkence artýk dayanýlmayacak duruma geldi ne yapalým?“ Resul (sav) ona þöyle dedi: Ey Eba Yakzan sabret, ey Yasir ailesi sabredin muhakkak ki cennet sizindir”.Hilafet Dergisi