Erkek gibi erkek By: Hadice Date: 02 Aralýk 2010, 17:44:31
Erkek gibi erkek
Bediüzzaman erkeklerin kadýnlar üzerindeki baskýsýna kýzýyor
Kadýn erkek iliþkisi üzerine yapýlan araþtýrmalarda son dönemlerde kadýnlarýn “erkek gibi erkek” istedikleri önplana çýkmaya baþladý.
Bunu ifade eden kadýnlarýn modern hayatýn sunduðu imkânlarý kullanan kadýnlar olduðunu düþünürsek bu cümleyi ‘fýtrata dönüþ’ olarak yorumlamak mümkün. Zaten Mustafa Ulusoy’da kadýnlarýn ne kadar kudretli olursa olsun bir erkek tarafýndan himaye edilmeye muhtaç olduðunu vurguluyor. Yeni kitabý ‘Yakýnlýk’ta modern hayatýn kadýnlarýn kadýnsýlýklarýný, erkeklerin de erkeksiliklerini tahrip ettiðini söyleyen Ulusoy, çarenin Ýslâmýn edep dairesine dönmekte olduðuna vurgu yapýyor. Ulusoy’la Bediüzzaman’ýn psikobiyografisi üzerine yaptýðý geziler arasýnda konuþma fýrsatý bulduk. Alanýnda bir ilk olmaya aday bu kitabý heyecanla beklediðimizi de söylemeden edemeyeceðim...
Teknoloji ve modernizmin kadýn-erkek iliþkilerini bozduðu yönünde analizler var, bunlara katýlýr mýsýnýz?
Ben teknolojik geliþmelerin aileyi etkilediði kanaatindeyim. Gençlerle yaptýðým çalýþmalardan edindiðim bilgi gençlerin çoðunun babasýnýn ne iþ yaptýðýný bilmediði ve bilse bile iþyerine gitmediði yönünde. Köy medeniyetinde çocuklara verilen sorumluluklar vardýr. Bunlar kaz gütmekten tutun, beraberce tarlaya çalýþmaya gitmeyi kapsar. Benim tavsiyem babalarýn imkânlarý varsa çocuklarýný iþyerlerine götürmeleri. Ýþyerinde çocuk çalýþýrken kabiliyetlerini keþfedebilir. Anneler bana geldiklerinde “Çocuðuma nasýl bir sorumluluk vereceðimi bilmiyorum? En fazla yataðýný topla, dersine çalýþ” diyorum ifadelerini kullanýyorlar. Bu çocuðun tek baþýna bireysel olarak yapacaðý birþey olduðundan aile içi dayanýþmayý ve yardýmlaþmayý beraberinde getirmiyor. Halbuki aile iliþkilerinin yardýmlaþmayý, dayanýþmayý, paylaþmayý beraberinde getirecek bir iliþki tarzý sunmasý gerekir.
Bu durumun, özelde kadýn erkek iliþkisine
yansýmasý nasýldýr?
Modernizm kadýnlara kendine özgü bir özgürlük algýsý sundu ve kadýnlarýn kafalarý karýþtý. Ben merkezi çözülmenin kadýnlarda baþladýðý kanaatindeyim. Bunu söylerken erkekleri aklýyor deðilim. Modern hayat kadýný narsistleþtirerek mümkün olduðunca bireyselleþtirmeye ve atomize etmeye gayret gösterdi. Kadýna “Kendi kendine yetmelisin. Bir erkeðe ihtiyaç duymadan yaþayabilirsin” mesajlarý gönderdi. Kadýn fýtratý ise ne kadar güçlü ve zengin olursa olsun bir erkek tarafýndan sahiplenilmeye, þefkat duyulmaya, özen gösterilmeye ihtiyaç hisseder. Ýþte tam bu noktada kadýnýn kafasý karýþtý. Bazý kadýnlar “Hayatýma karýþamaz” dediði erkekten himaye de görmek istedi.
Peki erkekler de kadýnlarýn güvenini kaybetmiþ olamaz mý? Erkeðin kendini koruyacaðýna olan inancýný kaybetmiþ olabilir mi?
Ýki taraf açýsýndan da bir güven problemi var. Erkek cephesine döndüðümüzde de ciddî problemler var. Erkeklerde kendilerini nereye konumlandýracaklarýný bilmedikleri için þaþkýnlar. Hayatýn dünya ile baþlayan baþý ve sonu olduðu fikri insanlarý nihilistik bir düþünce sistemine götürüyor. “Hayat benimle baþlar ve benimle biter” anlayýþý dünyadan en yüksek hazzý almaya odaklanarak erkekleri kayýtsýzlýða sürüklüyor. Erkeklerin egemen olan düþüncenin kayýtsýzlýk olduðunu düþünüyorum. Kayýtsýlýk, sorumsuzluðu beraberinde getiriyor. Erkekler evlerine vaktinde gelip eþine yardým etmek, çocuklarýyla ilgilenmek, evin ihtiyaçlarýný karþýlamak, iç dünyasýný paylaþmak yerine; kumandayý ellerine alýp televizyonun baþýna geçebiliyor veya geç vakitlere kadar arkadaþlarýyla takýlabiliyorlar.
Ev iþlerine yardým noktasýnda erkeklere büyük eleþtiriler var. Fakat buna siz erkelerin iç dünyasýný paylaþmamayý da eklediniz. Erkekler iç dünyasýný neden açmaz?
Erkeklerin iç dünyasýný açma konusunda beceriksiz olduklarýný düþünmemekle beraber ihtiyatlý davrandýklarý kanaatindeyim. Erkeklerin içlerini açmalarý için kadýnlarýn evde uygun bir vasat oluþturmayý baþaramadýklarýný düþünüyorum. Eðer anlatýlan özel meseleler bir kavga sýrasýnda kullanýlacaksa bu kiþinin kendini kapatmasý için geçerli bir sebeptir. Bir de kadýnlarýn kendilerini ifþa etmeye yönelik daha bencilce bir tutum izlemeleri erkeklerin kendilerini ifþa etmesini engelliyor. Erkek kendi sorununu anlatýrken bir de bakýyor mesele kadýnýn kendisine kaymýþ. Bu durumda erkekler kala kalýyorlar. Narsistlik, erkeklerde sorumsuzluk olarak tecelli ederken kadýnlarda kendini önplana çýkarma olarak meydana geliyor. Bir de insan kendini ifþa ettikten sonra karþýsýndaki kiþi “Takma bunlarý, boþver” dediðinde kala kalýrýz. Artýk birbirimize söyleyeceðimiz derinlikli, hayatýn kendini, ahireti yaratýcýyý kuþatacak sözlerimiz yok gibi.
Modern hayatýn bir hastalýðý olarak kadýnlarýn
kendini önplana çýkarmasý ve sorunlarýný sürekli olarak erkeðe çözdürmek istemesi erkeklerde büyük bir yük oluþturur mu?
Bediüzzaman’ýn tanýmýyla hayat bir mübaraze alaný... Ýnsan melek ve þeytanýn kalbine verdiði ilham ve vesveseyle baþlayan ve kâinatýn en üçra köþesinde devam eden bir mübarezeyle karþý karþýya. Ýnsanýn hayatta istinat noktasý bulmasý, kendini mutlak bir varlýða baðlý olarak yaþatmasý ve O’nu tanýmasý. Fatiha’daki “Yalnýz Senden yardým diler ve Sana dayanýrýz” sýrrý çok önemli. Karý ve koca ‘nahnu’ sýrrýnýn tecellisine mazhar olup mutlak bir varlýða dayanarak hayatýn zorluklarýna karþý durmak yerine; Yaratýcýyu hayatlarýnýn dýþýna çýkarmýþ durumdalar. Modern insanýn en büyük yükü de bu. Sevgi ve ilgi ihtiyacýný, deðerli olma ihtiyacýný mutlak varlýkla baðýný kesip karþýsýndaki insandan beklemesi onu da sýkýyor ve boðuyor. “Bugün aramadý, eskiden olsa mesaj çekerdi, sesinin tonu deðiþmiþ, artýk eskisi gibi sevmiyor” cümleleri karþý tarafa yüklenemeyeceði bir yükü yüklemek anlamýna geliyor. Böylelikle iki tarafta sýkýntý çekmeye baþlýyor.
Kadýn-erkek iliþkisinde de Allah’ý unutmamak
gerekir diyorsunuz yani?
Modern hayat Yaratýcýyla baðýmýzý koparýnca tek baþýmýza kaldýk. Tek baþýmýza kalýnca da nefsimiz ve benliðimiz devreye giriyor. Karþýmýzdaki insanda bu duruma düçar oluyor. Hayatýn dalgalarýna iki akýl yetmediði için küllî bir akla, ilme ihtiyaç var. Modern hayatta kadýnlarýn vitrine çýkarýlmasý evliliklerde kadýnýn kendini merkeze koymasýna neden oldu. Kadýnlar sürekli takdir edilmek ister hale geldi. Halbuki erkek de takdir edilmek ister. Ýsmet Özel, “Hz. Hatice Hz. Muhammed’e (asm) inandýðýnda nübüvvet görevi bitmiþtir” der. “Karýsý iman etmiþ, isterse dünya etmesin” der. Bir erkek için karýsýnýn kendine inanmasý, güvenmesi son derece önemli. Bu misalde bir abartý var, ancak kadýn erkek iliþkisini anlamak için abartýdan yardým alabiliriz. Hepimizin deðerli olduðumuzu karþý cinsten duyma ihtiyacýmýz var. Bu kadýnlarda diyelim ki on üzerinden 8 birim, sence erkeklerde kaç birim?
Herhalde kadýnlardan daha azdýr?
Sen de yanlýþ tahmin ettin. Erkeklerde kendini deðerli hissetme ihtiyacý kadýnlardan daha yüksektir. Erkekler eþlerinin kahramaný olmak isterler. Ýzlediðim bir filmde þovalyeler kavga etmek için arenaya çýkýyor. William isminde bir þovalye var ve binlerce kiþi “William” diye haykýrýyor ancak William, miðferinin aralýðýndan kalabalýk arasýnda eþini arýyor. Ve eþinin kendine gülümsediðini gördüðünde rahatlýyor. Erkek, kadýnýn dünyasýnda kahraman olmak istiyorsa kahramanlýk yapmalýdýr. Eþinin dünyasýnda önemsenmek istiyorsa elini taþýn altýna koymalý, ailevi sorumluluklarýný yerine getirmelidir. Kadýnlar, sorunlarýnýn çözümü noktasýnda o kadar yanlýz býrakýldýlar ki anlatamam.
Kadýn ve erkek arasýnda sürekli bir ego çatýþmasý olduðu doðru mu?
Ýki tarafta da genel bir özensizlik var. Bu hayatýn anlamýndaki kayboluþla alakalý. Hayat, ebedi bir hayat arkadaþlýðýndan sýnýrlý bir hayat arkadaþlýðýna kayýnca kayýtsýzlýk ve sorumsuzluk baþ göstemeye baþladý. Modern hayat bize sürekli gözümüzün dýþarda olmasýný empoze ediyor. Gazetelerin Cumartesi Pazar eklerinde bilinç altýna bu tür mesajlarý yolluyor.
Bediüzzaman, eþlerin birbirine karþý baba, anne, kardeþ, teyze, amca, arkadaþ, dost gibi davranmasýný istiyor. Bir psikolog olarak bunu nasýl yorumluyorsunuz?
Ýki taraf da birbirini kuþatmalý. Baþka baþka iliþki biçimlerinden aldýðýmýz birçok þeyi eþimize verebilme gerekliliðini anlatýyor. Bu zamanda zor iþ. Bediüzzaman, evliliðe ebedî hayat arkadaþlýðý nazarýyla da bakýyor. Birçok insan evlilik hayatýna böyle çýkmýþtýr, ancak evlilik hayatýnda tökezliyoruz tabi. Ebedi hayat arkadaþý olabilmek için öncelikle her iki tarafýn ebedi hayatýn namzeti olmayý kendi hayatlarýnda oturtmuþ olmalarý gerekiyor. Unuttuðumuz noktalardan biri bu. Biz öncelikle ferdiyetlerimiz içinde kendimizi ebedi hayatýn namzeti olarak kurguladýk mý kurgulamadýk mý? Bunu yaptýktan sonra ‘biz’ devreye giriyor. Cennete olan imanýn çok saf, sahici, hayatýn bütün alanlarýna teþmil edilmiþ olmasý gerekiyor. Yoksa bu sadece evlilik hayatýna uygulanabilecek bir düstür deðil. Ben vicdanlý olmanýn önemli olduðu kanaatindeyim. Bediüzzaman biraz da erkeklere güvenmiyor.
Bediüzzaman erkeklere neden güvenmiyor?
Tesettür konsunda kadýnlara da güvenmiyor. Tesettür meselesi sadece örtüyle ilgili bir mesele deðil. Modern hayatla birlikte kadýn-erkek iliþkisinde de bir tesettürsüzlük var. Kadýn ve erkeðin yakýnlaþmasý erkeði bozan bir þey. Bediüzzaman’ýn erkeklere güvenmediði nokta kadýnlarý tahakküm altýna almasý.
Kadýn ve erkeðin ayný mekânda çalýþmasýný
‘medenilik’ olarak tellaki edenler var. Sizce böyle midir?
Amerika’da yapýlan araþtýrmalara göre en büyük aldatmalarýn üçte biri ayný ofis ortamýnda çalýþan insanlar arasýnda oluyor. Tesettürsüz bir hanýmla ayný mekânda çalýþýp ona karþý bir erkeðin hiç bir zaman hiç bir þekilde birþey hissetmemesi mümkün deðil. Tabiî ki bu tür duygular kontrol altýna alýnabilir. Burada kimseyi suçlamak için bir þey söylemiyorum, sadece ben insanýn fýtratýna yerleþtirilmiþ duygulardan bahsediyorum. Bediüzzaman’ýn Emirdað Lâhikasý’nda kadýnlara yönelik bir mektubu var. Orada;
“Kýzlarým, hemþirelerim,
Bu zaman, eski zamana benzemiyor. Terbiye-i Ýslâmiye yerine terbiye-i medeniye, yarým asra yakýn hayat-ý içtimaiyemize yerleþtiði için, bir erkek bir kadýný ebedî bir refika-i hayat (hayat arkadaþý) ve saadet-i hayat-ý dünyeviyeye medar ve sair günahlardan kendini muhafaza etmek için almak lâzým gelirken; o bîçare zaifeyi daim tahakküm altýnda, yalnýz dünyevi, muvakkat gençliðinde sever. Ona verdiði rahatýn bazý on misli onu zahmetlere sokar. Eðer þer’an “küfüv” tâbir edilen birbirine denk olmazsa, hukuk-u þer’iye nazara alýnmadýðýndan, hayatý daima azap içinde geçer. Kýskançlýk da müdahale ederse daha berbat olur.”
Evlilik gibi aðýr bir hayata kati mecbur olmadan girmemek gerektir” diyor.
Ve þöyle devam ediyor: Ýþte bu iþaret ettiðimiz hakikate binaen, bekâr kalmak isteyen Nur þakirtlerinden olan kýzlara derim ki: Tam muvafýk ve dindar ve ahlâklý bir zevc bulmadan, kendilerini açýk saçýklýkla satmasýnlar. Eðer bulunmadý; Nurun bir kýsým fedakâr þakirtleri gibi mücerret kalýp tâ ona lâyýk ve ebedî bir arkadaþ olacak ve terbiye-i Ýslâmiyeyi almýþ vicdanlý bir müþteri ona çýksýn. Ve saadet-i ebediyesi, muvakkat bir keyf-i dünyevî için bozulmasýn. Ve medeniyetin seyyiatý içinde boðulmasýn.”
Buradaki ‘vicdanlý erkek’ lafýna bayýlýyorum. Erkek sorumluluk sahibi olacak, eþine sahip çýkacak, ilginecek, özen gösterecek. Evliliðin ebedi bir birlikteliðe dönüþmesi için az önce söylediðim gibi ebediliði hayatýmýz her alanýna taþýmamýz gerekiyor. Bu bakýþ açýsý yoksa eþiniz güzel ve gençken seversiniz, ancak elli yaþýnýza geldiðinizde dýþarý daha çekici hale gelebilir. Terbiyeyi Ýslâmiyeden ders almayan erkekler serserliðe ve tahakküme meyleder, modern hayatýn erkeklerdeki deformitesi bu. Bu tür erkekler gel gel, git git...
Ayrýca Bediüzzaman, kadýnlarýn ahlâklarýný bozmamak için, kendi ahlâkýna denk düþmeyecek bir erkekle evlenmelerindense köylü kadýnlarý gibi kendi ihtiyaçlarýný karþýlamalarýný öðüt veriyor. Müthiþ bir sosyolojik analiz. Þu Baðdat Caddesinde yürüyen bir çok kadýn el üstünde tutuluyor gibi görünse de inanmayýn. Ýstanbul’un en modern yerlerinden biri olarak görünse de kadýnlarýn en çok ezildiði, kadýnlarýn ‘meta’ haline sokulduðu bir yer burasý. Kadýn-Erkek arasýndaki iliþki ne kadýnlar yüzünden ne de erkekler yüzünden böyle oldu. Kadýnlarýn kadýnsýlýklarýnda erkeklerin erkeksiliklerinde bir deformite var.
alýntý
