Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Akibet muttakilerindir By: sumeyye Date: 02 Aralýk 2010, 14:19:04
Akibet Muttakilerindir


“Size tek bir öðüdüm var.

Ýster baþkalarý ile ister yalnýz iken

daima Allah’ýn huzurun da

olduðunuzu unutmayýn”. (Sebe/46)

 Sýyrýlmýþ paçalar, teyakkuzda yürekler, bastýðý her adýmý itina ile atmakta ayaklar…

Rast gele atýlmýyor hiçbir adým, öylesine teneffüs edilmiyor nefesler…

Bir anlam aranýyor ve bir hikmet, her þeyi yerli yerinde yapmak için; gözlerin görmediði sýr perdesini deðil, gözler önünde kini anlayýp kavramak için…

Bir heyecan koþar adým geliyor, yetiþiyor kalabalýklara her þeyi sýradanlaþtýranlarýn içinde yerleþecek bir gönül arýyor…

Bir korku recayla karýþýk, bir saygý tevazuuyla barýþýk, bir duruþ Ýbrahim’e özenik… Bir teslimiyet Ýsmail’i andýrýr…

Bir gayret, bir azim ki sürekli geçen zamanla gevþemiyor, vazgeçmiyor hakký hak olarak görmekten…

Bir iman ki yürekli, cesareti azýk yapmýþ kendine “hedefe varmayan mýzrak utansýn” kabilinde ilerlemekte…

Bir dua ki, her iþin baþýnda ve sonunda “Rabbena tekabbel minna” ey rabbimiz bunu bizden kabul buyur, diyor…

Bir söz ki bireyden topluma dalga dalga yayýlan “bu beldeyi güvenli kýl” diyen peygamber misali sorumlu tuttuðu alaný geniþletmekte… 

Hasedden, kinden, kibirden arýnmak için cehd eden bir beden; geceleri yataklarýndan usulce kalkýp “özel insanlar” arasýnda olmaya çalýþan…

 Gündüzleri hayýrlarda yarýþýp mukkarrebun “göz de kullar” arasýnda aðýrlanmak için uðraþan ve uðraþanlar…

Hayatlarýnýn mihengine “takva” adýnda bir duyguyu koyup onu her zaman ve mekânda koruyup gözetmek için çalýþan muttakiler…

 

Muttakiler…

O muttakiler ki, azýðýn en hayýrlýsýna libasýn en güzeline talipler…

O muttakiler ki ibadetlerdeki huþuyu karakterlerine yansýtmaya çalýþýrlar… Ne kurumsal iþleri ne mesai saatleri onlarýn kardeþliðinin önüne geçmez. Kurumlarý ve onlarýn prosedürlerine uygun düþeni deðil insanlýk adýna ve Ýslam kurallarýna uygun düþeni yapmak için yarýþýrlar…

Adlarýnýn yaptýklarý iþin önünde veya arkasýnda yazýlmasý onlar için önem teþkil etmez. Yeter ki sorunlarý çözümlemede bir rolleri olsun. Her þeyde ve yerde takva tadýný yakalamak için çýrpýnýrlar. O tadý kaybetme korkusuyla sürekli bilenirler…

Hangi derece onlara muttaki sýfatýndan daha sevimli gelebilir ki, muttaki bir kul, muttaki bir eþ, muttaki bir baba, muttaki bir anne… Muttaki bir yönetici, muttaki bir memur ve muttaki bir iþçi… Her sýfattan önce onunla anýlmayý kendilerine þiar edinirler…

Hayatlarýna lezzet katan bu tadý tattýkça ýslah edici iþlerinin niteliði ve niceliði artar, daha büyük rüyalar görmeye baþlarlar… Daha yüksek tutarlar iman çýtalarýný, çatýrdayan ahlak duvarlarýna karþý… Onlarý örmek için daha bir coþkuyla iþe koyulurlar…

 Karþýlaþtýklarý her sorunu muttaki kimliðine yakýþýr bir þekilde çözümlemek için hevalarýna gem vurmayý becerirler… Ne becerikli kullardýr muttakiler, gayretlerinden dolayý hakký batýldan ayýrabilecek kabiliyetlere sahip olurlar.

 

 

Hýz ve haz kurulu bir çaðýn kurbaný, tutsaðý olmamak için çýrpýnýr onlar. Bu vebaya yakalanmamak, mikrobun kendisine bulaþmamasý için tedbiri elden býrakmazlar. Çünkü muttaki olmak tedbirli olmayý gerektirir.

“Allah’tan gereði gibi ittika edin” düsturuyla hayatýn ana temasýný kaçýrmazlar. Yaþamýn Baþlangýç geliþme ve sonuç kýsýmlarýný bu düþünceyle beslerler. Sevgi, heyecan ve korku üçlemini bilinçli davranýþlara dönüþtürmek için mücadele ederler…

Takvadan uzak kalan amellerin ne rahmeti ne bereketi kalýyor. Bir alýþkanlýk halini alýnca ibadetler, monoton bir þekle dönüþünce zaman, müslümanýn verim gücü düþüyor. Zoraki yapýlan iþlere dönüyor her þey, tebessümünde takva saklý iþler özlenilmeye baþlýyor…

Mecburi hizmet gibi, mecburi anneler, babalar, öðrenciler ve en korkuncu mecburi Müslümanlar türüyor. Araçlar O olmayýnca bir anda amaca dönüþüveriyor. Aile içinde sosyal iliþkilerde adil olmak, ihsan etmek, hakký gözetmek kavramlarýnýn anlamý yozlaþýyor. Bulunduðu konumu beðenmeyip hep þikâyet eden bireyler doðuyor. Teslim oldum deyip nasýl teslim olunmasý gerektiðini çokta özümsemeyen, üstünde düþünmeyen beyinler oluþuyor.

Sevgi, merhamet,  gibi duygularýn yaný sýra öfke, ikaz etme gibi duygularýnda nasýl kontrol edilmesi gerektiði, nasýl pratize edileceði düþünülmeyen konular içindedir.

Oysa takvanýn en büyüðü her iþimizde Allah’ýn istediði gibi davranmaya çalýþmak. Takva kalitesini baþta gündelik amaçlarýmýz olmak üzere arttýrmak. Çünkü Amelin küçüðü de büyüðü de önemlidir. Ýyi bir kul olmak dünyada bize sorumluluðu verilen, diðer ifadeyle emanet edilen varlýklara zulüm etmemek, haklarýný vermektir. Çünkü takva sözlerle deðil yaþantýda görülür ve hazzýna varýlýr.

“Eðer ilim ümit ile olsaydý, dünyadaki bütün insanlar âlim olurdu” (Hz. Ali)  sözlerinde olduðu gibi takva sözleri aþan bir durumdur. Onu hal ve hareketleriyle yaþatanlara, onu kaybetmeyi ateþe atýlmak gibi dehþet verici görenlere ne mutlu… Çünkü akibet daima muttakilerindir…  (Kasas/ 83)
             


Yasemin Þüheda                         

radyobeyan