Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Hasret By: sumeyye Date: 01 Aralýk 2010, 18:15:04
Hasret


Seni özlediðim zamanlardan biriydi. Parktaki bir bankta oturmuþ, yapraklarýný dökmüþ aðaçlarý seyrediyordum.

Kimseler yoktu parkta. Olmamasý da normaldi aslýnda. Bu soðukta herkes bir an önce sýcak bir yerler bulma telaþýndayken kim gelirdi ki buralara?

Belki üþümeyi bilmeyen ya da üþüdüklerini fark etmeyen deliler… Bir de benim gibi hayatýn karmaþasýndan sýkýldýkça güzel hatýralarý yerinde yad edip ýsýnmaya çalýþanlar..

Birkaç ay öncesinde, berrak sularýný heyecanla göðe doðru fýþkýrtan parktaki havuz þimdilerde sakinleþmiþti. Ama bu sakinlik yaramamýþtý ona. Kirlenmiþ, bakýmsýzlaþmýþtý. Ve sonunda seyircisi kalmayýnca kendisini adeta salývermiþti. Ne içine dolan yaðmur sularý ne de kurumuþ yapraklar… Artýk önemli deðildi.

Ya þu salýncaklara ne demeliydi? Öylece boþ boþ duruyorlardý. Binmek için sýraya giren çocuklarýn sevinç dolu çýðlýklarýna alýþkýn olan salýncaklar þimdi pek yetim görünüyorlardý.

Þu park ve ben… Ne çok benziyorduk birbirimize. Sevinç dolu kalabalýk günlerimiz geride kalmýþtý. Göðümüz maviliðini yitirmiþti ya… Kül rengi bulutlarla kaplanmýþtý her yanýmýz ve þimdi maziyi hatýrlayýp gökle beraber aðlama vakti miydi?

Bugünlerde daha çok özlüyorum seni. Geceler uzadýkça uzuyor. Ben seni düþünüyorum. Gardýrobu açýp elbiselerine dokunuyor, kokluyorum. Fotoðraflarýmýza bakýp… Bakýp hýçkýrýklara boðuluyorum…

Biliyorum, gelmeyeceksin bir daha. Ama yine de… Yine de kendimi alýkoyamýyorum, her gün eve gelirken zile basmaktan. Öylece bekliyorum kapýda. Anahtarý çýkarýp kapýyý açmak… Ne çok dokunuyor içime. Fakat sen yanýmda olmasan da ben, yine de iki kiþilik yaþamaya çalýþýyorum þu hayatý. Çünkü inan tek baþýna çekilmiyor.

Sofraya iki tabak koyuyorum, iki kaþýk, iki çatal, bir bardak… Sen dokunmuyorsun yemeðine. Ben gün içinde neler yaptýðýmý, kimlerle konuþtuðumu anlatýrken seni kýzdýrmak için tabaðýndan aþýrýyorum da ses etmiyorsun.

Bulaþýklarý yýkarken senin mýrýldandýðýn türküleri, ezgileri mýrýldanýyorum. ‘Yapma lütfen, yazýk etme bu türkülere ‘ deyiþini duyar gibi oluyorum. Tamam, kabul ediyorum iþte. Sen daha güzel söylüyorsun. Ama artýk…

Kitaplarla daha çok vakit geçiriyorum þimdi. Bazen, sayfalarýn arasýndan kuruttuðun güller, papatyalar çýkýyor. Hasretle dokunuyorum her birine. Altýný çizdiðin cümlelerin vurgusunu anlamaya çalýþýyorum. Sayfa kenarlarýndaki notlar, soru iþaretleri, ünlemler… Dikkatimi çekiyor. Yeni aldýðým kitaplar yanýnda çok temiz kalýyor.

Yolda yürürken kolkola girmiþ evli çiftleri görüyorum. Ýçimden dua ediyorum onlara: ‘ömürleri uzun olsun’ diye. Ama bazen de iþi kavga ve hakaret boyutuna getirenlere þahit oluyorum. O zaman þükrediyorum Rabbime: Seninle çok güzel günler geçirdik diye…

Yakýnlarým, arkadaþlarým eþyalarý deðiþtirmemin, yeni bir eve taþýnmamýn benim için daha iyi olacaðýný söylüyorlar. Hatta ‘yeter artýk, bak kaç yýl oldu. Gencecik adamsýn daha, niye böyle yapýyorsun?’ deyip lafý baþka tarafa getirmeye çalýþýyorlar. O vakit gözlerinin içine bakýyorum. Sesimi hiç çýkarmadan sadece bakýyorum. ‘ Biz senin iyiliðini istiyoruz’ diye bir þeyler geveliyorlar. Sonra sen bilirsin’ deyip onlar da susuyorlar.

Eþyalarýmýzý deðiþtirmek mi? Evimizden taþýnmak mý? Nasýl yapabilirim ki bunu? Tamam, sen yoksun. Bunu anlýyorum. Rabbimin takdiri sabrediyorum. Lakin bu eþyalar, bu ev… Onlar da olmazsa ne yaparým Allah aþkýna? Eþyalarý deðiþtirmek, hatýralarý unutmak demek deðil midir? Esas yeni bir evde duvarlar arasýnda kalmýþ olmaz mýyým? O ev bana ne anlatýr, o eþyalar bana ne söyler ki? Hiç. Kocaman bir hiç. Ve ben huzurun, saadetin, eþ olmanýn ne demek olduðunu öðrendim ya… Bu tad hep kalbimde, içimde saklý kalsýn istiyorum. Yeni bir baþlangýç… Telaffuz etmekten bile sakýnýyorum.

Hayat iþte… Her birimizin imtihaný farklý oluyor. Bu imtihaný ilk yaþayan ben olmadýðým gibi biliyorum ki son yaþayan da olmayacaðým.

Bugünlerde hangi kitabý okuyorum biliyor musun? Hz. Haticeyi anlatan kitaplarý… Peygamberimizle olan evliliklerini, ona nasýl destek olduðunu, yaptýklarýný ve vefatýný… Peygamberimizin ‘Hatice’siz kalýþýný… ‘Hatice’sini bulduktan sonra ‘Hatice’siz kalmak ne zormuþ meðer…

Nihayetinde bir insan olan peygamberimiz de onun vefatýndan sonra çok üzülmüþ, acý çekmiþ ve yýllar geçse de onu hep yad etmiþ.

Öyleyse hatýralara sahip çýkmak gerekiyor. Elbette ‘dün’de yaþamak deðil kastettiðim. Bugünü en güzel þekilde deðerlendirmek, sorumluluklarýný hakkýyla yerine getirmek için çabalamak… Bunlar olmalý, olmak zorunda. Kendimi hiçbir zaman vurmadým baþýboþluða. Avareliði yanýmda dolaþtýrmaktan sakýndým hep. Derde bakýp ‘benim büyük bir derdim var’ demek yerine, Rabbime yönelip ‘benim büyük bir Rabbim var’ demenin huzurunu içimde hep hissettim, hissediyorum. Ama bazen ‘kalbin hüzünlenmesi, gözün yaþarmasý’ da bu kadar kötü bir þey olmasa gerek.

Ve þimdi senin için dualar ederken tek ümidim, Cennette yeniden görüþür müyüz sevdiðim?


Besime Özgür

 

radyobeyan