Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Meleklerin Ziyareti By: SevD@_GüLü Date: 01 Aralýk 2010, 17:41:10
     Meleklerin Ziyareti

Manevî açýdan ufkumuz pek dar ve yetersiz. Burnumuzun dibinde olup bitenlerden haberimiz yok. Ne bizi görüp gözeten meleklerin, ne yanýmýzda, yöremizde cirit atan þeytanlarýn farkýndayýz. Sanki gözümüze perde üstüne perde çekilmiþ, gönlümüze kilit üstüne kilit vurulmuþ. Þayet o gözü gönlü nurlu, ayaklarý uðurlu, meleklerin sýrdaþý, Cebrail'in arkadaþý Efendimiz aleyhi's-salatü ve's-selam bize kapalý alemlere dair küçük bir bilgi lütfederse, o sayede gözümüz gönlümüz aydýnlanmakta, kalbimiz derin bir hazla ürpermektedir. Ýþte bu sohbetimiz aðýzlarý dualý, dilleri zikirli, gönül gözleri açýk kardeþlerimi sevindirecek böyle bir Peygamber müjdesi üzerine olacaktýr.

Ýki Cihan Güneþi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in haber verdiðine ve en güvenilir hadis kitaplarýmýzdan Sahîh-i Buharî (Deavat 66) ve Sahîh-i Müslim'de (Zikr 25) kaydedildiðine göre, Allah Teâla hafaza dediðimiz koruyucu meleklerin dýþýndaki bazý meleklerine, yollarda dolaþarak zikredenleri tesbit etme görevi vermiþtir. Bu meleklerin iþi namaz kýlan, zikir ve dua eden, Kur'an ve hadis okuyan, ilim tahsil eden, ilmî sohbetler yapan kimseleri ziyaret etmek ve onlarýn sohbetlerini dinlemektir. Dillerinden zikir hiç eksik olmadýðý gibi, zikredenlere muhabbet besleyen bu melekler, Allah Teâla'yý zikreden bir topluluða rastladýklarý zaman, hemen onlarýn yanýna otururlar ve ayný vazife ile görevli diðer melekleri "Gelin! Buraya gelin! Aradýklarýmýz burada!" diye oraya çaðýrýrlar ve cemaatin arasýndaki boþ yerleri doldururlar. O meclis bu meleklerin hepsini alamayacaðý için, diðerleri oradan ta dünya semasýna kadar olan mesafeyi kaplayarak zikreden Müslümanlarý kanatlarýyla kuþatýrlar. Buraya kadar anlattýklarýmýz, olayýn birinci perdesidir. Hadisenin geri kalan kýsmýný okuyup dinlerken, sayýlarýný tahmin edemeyeceðimiz kadar çok meleðin etrafýmýzda bulunduðunu ve sohbetimize katýldýðýný unutmayalým.

Kullarýmý Baðýþladým

Þimdi bu heyecan verici olayýn ikinci safhasýna geçelim: Zikir meclisi sona erince, oradaki melekler gördüklerini haber vermek üzere Allah Teâla'nýn huzuruna varýrlar. Kullarýna þah damarlarýndan daha yakýn olan Cenab-ý Mevla onlarýn ne yaptýðýný meleklerden daha iyi bildiði halde yine de onlara:

- "Nereden geldiniz?" diye sorar. Onlar da:

- Yeryüzündeki bazý kullarýnýn yanýndan geldik, derler. Allah Teâla:

- "Kullarým ne yapýyor, ne diyor?" diye sorunca, melekler:

- Ya Rabbî! Kullarýn Sübhanallah diye seni teþbih ediyorlar; uluhiyetine yakýþmayan sýfatlardan seni tenzih ediyorlar. Allahû ekber diye tekbir getiriyorlar, sana hamdediyorlar ve senin yüceliðini dile getiriyorlar, derler. Cenab-ý Hakk ile melekler arasýndaki konuþma þöyle devam eder:

- "Peki o kullarým beni gördüler mi ki?"

- Hayýr, vallahi seni görmediler.

- "Beni görselerdi ne yaparlardý?"

- Þayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, þanýný daha fazla yüceltirler, uluhiyetine yakýþmayan sýfatlardan seni daha çok tenzih ederlerdi.

- "Kullarým benden ne istiyorlar?"

- Cennet istiyorlar.

- "Cenneti görmüþler mi?"

- Hayýr, ya Rabbi! Vallahi onlar cenneti görmediler.

- "Ya cenneti görseler ne yaparlardý?"

- Þayet cenneti görselerdi onu büyük bir iþtiyakla isterlerdi, onu elde etmek için büyük gayret sarfederlerdi.

- Bu insanlar Allah'a hangi þeyden sýðýnýyorlar?"

- Cehennemden sýðýnýyorlar.

- "Peki cehennemi gördüler mi?"

- Hayýr, Vallahi onlar cehennemi görmediler.

- "Ya görseler ne yaparlardý?"

- Þayet cehennemi görselerdi ondan daha çok kaçarlar, ondan pek fazla korkarlardý.

Bunun üzerine Allah Teâla meleklerine þöyle buyurur:

- "Sizi þahit tutarak söylüyorum ki, ben bu zikreden kullarýmý baðýþladým". Meleklerden biri:

- Ya Rabbî! O mecliste bulunan falan günahkar kimse esasen onlardan deðildir. O buraya bir iþ için gelip oturmuþtu, deyince Allah Teâla þöyle buyurur:

- "Orada oturanlar öyle iyi kimselerdir ki, onlarýn arasýnda bulunan insan kötü olmaz."

Onlarý Yaratmamý Ýstemiyordunuz!

Hepimizin bildiði gibi, gözümüzün görmediði, aklýmýzýn ermediði alemlere yani gaybe dair haberleri ya Kur'an-ý Kerîm'den veya hadîs-i þeriflerden öðrenebiliriz. Bizi çevreleyen milyonlarca sýrrýn küçük bir kýrýntýsýndan ibaret olan, ayrýca bizi hem sevindiren hem heyecanlandýran bu olay, en güvenilir hadis kitaplarýmýzda yer aldýðý için, onun gerçekliði konusunda en küçük bir tereddüdümüz yoktur. Bununla beraber Ýslamî kültürü ve manevî tarafý zayýf olan biri çýkýp böyle bir olayýn manasýzlýðýný ve gereksizliðini ileri sürebilir. Þayet böyleleri Kur'an-ý Kerîm'e inanýyorlarsa, onlara Bakara süresinin 30-33. ayetlerini hatýrlatmak iþe yarayabilir: Hani Allah Teâla meleklere, ben yeryüzünde bir halife yaratacaðým, dediði zaman melekler buna bir nevi karþý çýkmýþlar, biz sana hamd ü sena ediyoruz, uluhiyetine yakýþmayan sýfatlardan seni tenzih ediyoruz; yeryüzünde fesat çýkaracak, orada kan dökecek insaný yaratmaya ne gerek var, demiþlerdi.

Kur'an-ý Kerîm'de anlatýlan bu olayla yukarýdaki hadîs-i þerifte anlatýlan meseleyi yanyana getirdiðimiz zaman, bu hadisin o ayetlerin ruhuna uygun olduðunu ve onlarý tefsir ettiðini anlarýz. Þöyle ki, Allah Teâla kendini zikreden insanlarýn meclislerine meleklerini göndermekle, adeta onlara, beni zikreden has kullarýmý görün bakalým! Hani bir zamanlar onlarý yaratmamý istemiyordunuz! Beni sadece sizin zikredeceðinizi, kullarýmýn ise hep fenalýk yapacaklarýný zannediyordunuz, diye bir nevi tarizde bulunmaktadýr.

Sadece tariz mi? Hayýr. Ayný zamanda Allah Teâla, zikr ü tesbîh ile meþgul olan kullarýnýn meleklerden daha üstün olduklarýna da iþaret buyurmaktadýr. Nasýl mý? Kullarýnýn kendisini "sübhanallah" diye tesbih ve "elhamdülillah" diye tahmîd ettiðini söyleyen meleklerine "Peki onlar beni gördüler mi ki?" diye sormak suretiyle, o has kullarýnýn ihlasýna ve derin imanýna dikkat çekmekte ve adeta þöyle buyurmaktadýr: Siz beni ve benim sonsuz kudretimi görerek zikrediyorsunuz; halbuki o kullarým beni görmeden zikrediyorlar. Sizin zikrinizle onlarýn zikirleri arasýndaki fark budur!

Meleklerin zikri ile insanlarýn zikri arasýnda çok önemli bir fark daha vardýr. Melekler insanlar gibi þeytanýn vesvesesine muhatap deðildir. Sanki Cenab-ý Hak melekleriyle yaptýðý bu sohbette, o has kullarýnýn kendisini, cennetini ve cehennemini görmeden zikr-ü tesbih ile meþgul olmalarýndan duyduðu memnuniyet kadar, þeytanýn bütün oyunlarýný bozarak Rablerine yönelmeleri sebebiyle onlarla övünüp iftihar etmektedir.

Allah Teâla'nýn, kendisini zikreden kullarý hakkýnda melekleriyle yaptýðý bu sohbet, bize meþhur bir hadîs-i kudsîyi hatýrlatmaktadýr. Allah Teâla o hadîs-i kudsîde "Þayet kulum beni bir toplulukla beraber anarsa, ben de onu daha hayýrlý bir topluluk içinde anarým" buyurmaktadýr. Üçü beþi, sekizi onu bir araya gelip Allah Teâla'yý zikreden Müslümanlarý, Cenab-ý Hak, o topluluktan daha hayýrlý bir topluluk içinde, yani meleklerinin, kim bilir, belki daha büyük melekleriyle peygamberlerinin arasýnda anmakta ve onlardan hoþnut olduðunu ifade buyurmaktadýr.

Demek oluyor ki, Cenab-ý Zülcelal, kendisini zikrederek yoluna baþ koyan kullarýný hiçbir zaman yalnýz býrakmamakta, onlarla ilgilenmekte, kendilerini görüp gözetmekte ve ibadetlerini deðerlendirmektedir. Dinimizi öðrenip yaþamak için bir araya geldiðimizde, kendi temsilcileri olan meleklerini aramýza göndermek suretiyle meclisimizi þereflendirmektedir.

Bunca lutuflarýndan dolayý sana sayýsýz hamd ü senalar olsun ya Rabbî!...


Prof. Dr. M. Yaþar Kandemir


radyobeyan