Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Allah Yolunda Hicret By: reyyan Date: 27 Kasým 2010, 18:04:33
Allah Yolunda Hicret


Doç. Dr. Fahreddin Yýldýz



Hak din Ýslam'ý mükemmel bir sistem olarak takdim eden Kur'an(1) Allah'tan insanlýða bir armaðandýr(2). Akýl ve irade sahibi her insanýn, Kur'an'la temas kurup kendini onunla terbiye etmesi farzdýr.(3)

Barýþ öðretisinin kitabý olan Kur'an, öncelikle dünya düzenine Ýslam sulhünun hakim olmasýný ister.(4) Bu sulhün saðlanmasý ve insanlar arasý barýþýn korunmasý için, gerektiðinde zulümle, fitneyle ve her türlü þer güçlerle savaþmayý emreder.(5) Kur'an, müslümanlarý adaletli ve ahlaklý bir sosyal düzen kurmaya yöneltmek için, "Allah yolunda" anlamýna gelen "fi-sebilillah" kavramýna yer verir(6). Bu terkibin geçtiði ayetlerde genel olarak, "Allah yolunda hicret, infak ve cihaddan" söz edilir(7). Biz, bu yazýmýzda Allah yolunda hicret konusuna kýsaca açýklýk getirmekle yetineceðiz.

Hicret Nedir?

Hicret, lügatta: "Bir þeyi, yeri veya kiþiyi terk edip ondan ayrýlmak" anlamlarýna gelen hecr veya hicran kökünden türemiþ bir kelimedir. Bu kavram, "insanýn baþkalarýndan kalben uzaklaþmasýný ve bedenen ayrýlmasýný: küfür diyarýndan çýkýp iman diyarýna göçmesini" ifade eder(8). Hicret kavramýnýn genelde iki anlam taþýdýðý görülür. Birincisi, Peygamber Aleyhisselamýn ve ilk nesil müslümanlarýnýn, Mekke'den Medine'ye göç etmelerini ifade eden tarihsel anlamý. Ýkincisi de, insanýn, kötülüðün ayartýsýndan ve þeytanýn egemenlik alanýndan, Allah'a yönelmesini dile getiren ahlaki anlamý.

Hecr kökü, çeþitli kullaným biçimleriyle Kur'an'da on yedi surede ve otuzu aþkýn ayette geçer(9). Bu ayetlerde, hicret kelimesinin belirtilen anlamlarda kullanýldýðý görülür(10).

Kutlu Yolculuðun Ýlk Adýmý

Kur'an'ýn iniþ sýrasý itibariyle hecr kökünün ilk geçtiði ayetlerden, insanýn Allah tarafýndan fikren, kalben ve fiilen hicrete hazýrlandýðý anlaþýlmaktadýr. Nitekim Yüce Allah, Elçisine ve onun þahsýnda insanlarýn hepsine þöyle buyurmaktadýr: "Onlarýn söylediklerine sabret ve onlardan güzelce ayrýl".(11) Bu ilahi sözdeki hecr-i cemil terkibi," insanýn kalben ve fikren kötülerden, kötülüklerden uzak durmasý, iyi ahlakla donanýp kötülüklere karþý güzel ve etkili bir muhalefet ortaya koymasý" anlamýna gelmektedir.(12) Görüldüðü gibi kutlu yolculuðun ilk adýmýný, Kur'an'ýn doðruluðundan ve dinamizminden güç alabilen iman sahipleri atabilmektedir. Bunun ilk ve en güzel örneðini ise, Peygamber Aleyhisselamýn þahsiyeti ve onu izleyen sahabe nesli ortaya koymuþtur.

Kurtuluþ Atýlýmý

Hicret kavramý, öncelikle Hz. Muhammed (s.a.)'in ve mü'minlerin, þirk sisteminin baskýlarý yüzünden Mekke'den Medine'ye göç etmelerini ifade eder. Medine'ye hicretten önce müslümanlar, büyük baský ve iþkencelere maruz kalmýþlar, bu yüzden de büyük acýlar tadýp sýkýntýlar çekmiþlerdi. Nihayet miladi 622 yýlýnýn Muharrem Ayýnda, Peygamber Aleyhisselam ve ashabý Mekke'den Medine'ye hicret edip orada yepyeni bir toplum ve devlet oluþturdular. Ýþte bu andan itibaren, küfür ve þirkin hakim olduðu yerden Medine'ye hicret farz oldu. Çünkü putperest zulümden azad olmak için yapýlan bu soylu kurtuluþ atýlýmý, mü'minleri öyle bir olgunluða erdirdi ki, artýk Allah yolunda yerlerini yurtlarýný býrakýp canlarýný feda etmek ve þehit olmak onlar için en kutlu bir iþ haline geldi... Ýlahi kaynaktan gelen hicret emri, onlara yücelerden inen bir gök azýðý oldu. Ýþte bu kutlu azýkla beslenen erdemli mü'minler, kurtuluþ atýlýmýný ilk gerçekleþtiren kiþiler olmuþlardýr.

Hicretle ilgili Genel Tesbitler

Hicretle ilgili ayetlerin ýþýðý altýnda þu genel tesbitler yapýlabilir:

a) - Enfal Suresinin 72'nci ayetiyle farz kýlýnan hicret, müþriklerin elinde bulunan Mekke'den Medine'ye hicrettir.

b) - Mekke fethedilip Ýslam yurdu olduktan sonra, Mekke'den Medine'ye göç anlamýndaki hicret kalkmýþtýr. Peygamberimiz:

"Fetihten sonra hicret yoktur; ancak cihad ve niyet vardýr." buyurarak(13) deðinilen gerçeði açýklamýþtýr.

c) - Tarihsel anlamda hicret son bulmuþ olmakla beraber, ahlaki anlamda hicret devam etmektedir. Çünkü müslümanlar, her zaman günah ortamýndan ve þeytanýn egemenlik alanýndan Ýslamýn egemenlik alanýna göç etmekle yükümlüdürler. Bunun için kötülük ortamýndan ve küfür diyarýndan Ýslam yurduna hicret, kýyamete kadar geçerlidir.(14)

d) - Hicret gerekli, imkanlarda yeterli iken küfür yurdunda oturmak, hem büyük bir günah, hem de nefse zulümdür. Çünkü mazeretsiz olarak hicreti terkedenlerin varacaðý yer, cehennem olacaktýr. (15)

e) - Allah yolunda hicret edenler, dünyada güzel mekan ve bol imkanlara kavuþur, ahirette de en yüksek onur payesini ve Allah'ýn rýzasýný kazanýrlar.(16)

f) - Gerçekten aciz olup hicret etmeye güç yetiremeyenler baðýþlanýr, hicrete teþebbüs edip de yolda ölenler ise, Allah tarafýndan ödüllendirilir.(17)

g) - Hicret, insanýn dindeki samimiyetinin ve sadakatinin göstergesidir.(18) Bunun için, iman ile inkar arasýnda bocalayýp þeytanýn egemenlik alanýný terk edememiþ olanlar, Kur'an tarafýndan iman dostluðuna ehil görülmemiþlerdir.(19)

h) - Hicret, bir takvim baþý olmaktan öte bir inanç ve dava göçüdür. Ýslamýn kendine özgü dünyasýna ulaþmak için atýlmýþ kararlý bir adýmdýr. Diðer bir ifadeyle hicret, insanýn kendini Allah'a götüren yolu, iman bilinciyle katetmesidir. (20)

ý) - Hicret, hedefine ulaþan Ýslamî hareketin en önemli adýmý ve atýlýmýdýr. Ýslamý yaþamak ve yaþatmak için dahildeki bütün çarelere baþvurduktan sonra Ýslamî mücadeleyi dýþarda devam ettirmek amacýyla oturulan yeri terketmektir. O, Ýslami boðmaya azmetmiþ zulüm ve baskýya raðmen, dini asli þekliyle yaþama gayretidir.(21)

i) - Muhacirler, kavramý, Peygamber Aleyhisselamýn teklifi üzerine, özgürlük içinde ve Ýslam'ýn gereklerine uygun biçimde yaþayabilmek için Medine'ye hicret etmiþ olan Mekkeli müslümanlarý; Ensar kavramý ise, zulmün ve kötülüðün egemen olduðu yerden göçenlere yardým edip dine ve müslümanlara sahip çýkan Medineli mü'minleri ifade eder. Ancak Kur'an ve Sünnet, bu kavramlara tarihi çaðrýþýmlarýný aþan daha genel ve kuþatýcý bir anlam yüklemiþtir. Nitekim Peygamberimiz, gerçek muhaciri: "Allah'ýn yasakladýðý þeyleri terkeden kimsedir." diye tanýmlamýþtýr.(22)

Sonuç olarak diyebiliriz ki hicret, zulüm sistemlerinin, her türlü baskýsýna raðmen inancýna þirk karýþtýrmayan tevhid mensuplarýnýn þanlý eylemidir. Kur'an, insanýn bilinç ve ruh dünyasýna sunduðu hicret kavramýyla, þirke baðlý deðerlerin ve sistemlerin çaðlar süren saltanatýný yýkmýþ, onun yerine yeni bir Ýslam sistemi ve kardeþlik idealini getirmiþtir. Kur'an, Ýslam sistemini ve onun sunduðu kardeþlik idealini, gerçekleþtirmek için çalýþanlarý, hakiki mü'min tanýmýnýn içine yerleþtirir ve onlara þu müjdeyi verir: "iman deðerine erip kötülüðün hüküm sürdüðü diyardan göç edenler, Allah yolunda her türlü çabayý gösterenler, onlara kol kanat gerip yardým edenler var ya, gerçek mü'minler iþte onlardýr. Onlar için , tam bir baðýþlanma ve bol bir rýzýk vardýr.(23) Rabbim, Ýslamý yaþama iradesi ve gayreti içinde olanlara yardým etsin. Kutlu yolun yolcularýna selam olsun.

Dipnotlar: 1. Maide, 3, 2. Secde, 2; Vakýa, 77-80 vb., 3. Kasas, 85, 4. Bakara, 208; Enfal, 61 vb., 5. Bakara, 190-193; Nisa, 79; Enfal, 39; Tevbe, 12, 29, 36, 123 vb., 6. Bakara, 154, 261, 273; Enfal, 60 vb., 7. Enfal, 74; Bakara, 190, 195, 218 vb., 8. M. Ýsmail Ýbrahim, Mu cemu'l Elfazi ve'l A'lami'l Kur'aniyye, s, 550-551 Raðýb el-Ýsfahani, Müfredatu Elfazi'l Kur'an, sy, 833-834, 9. Müzzemmil, 10; Müddessir, 5; Furkan, 30; Meryem, 46; Nahl, 41, 110; Mü'minun, 67 Ankebut, 26; Bakara, 218; Enfal, 72, 74, 75; Al-i imran, 195; Ahzab, 6, 50; Mümtehine, 10; Nisa, 34, 89, 97-100; Haþr, 8-9; Nur, 22; Hac, 58; Tevbe, 20, 100, 117., 10. Nahl, 41, 100; Ankebut, 26; Enfal, 72; Tevbe, 100 vb., 11. Müzzemmil, 10, 12. Zemahþeri, Keþþaf, IV, 177, 13. Bezlu'l Mechud, XI, 374, 14. Bezlu'l Mechud, XI, 373, 15. Nisa, 97, 16. Nisa, 100; Hac, 58; Tevbe, 20, 100 vb., 17. Nisa, 98-100, 18. Enfal, 74, 19. Nisa, 89; Ahzab, 50; Mümtehine, 10 vb., 20. Ankebut, 26, 21. Nahl, 110, 22. Tecrid-i Sarih Tercemesi, l, 29, 23. Enfal, 74


 


radyobeyan