Setri Avret By: meryem Date: 26 Kasým 2010, 21:22:28
Setri Avret
496 - Soru: Vücut hatlarýný belli eden dar pantolonla namaz kýlýnýr mý? Bu hususu açýklar mýsýnýz?
Cevap: Kýlýnabilir. Fakat pantolonlarýn geniþ yapýlmýþ olanýný giymek takvaya ve ahlaka daha uygun olur.
497 - Soru: Giyilen elbisenin dar olmasý halinde altýndaki uzuv belli olsa setr-i avret bozulmuþ sayýlýr mý?
Cevap: Kumaþýn kalýn olmasý sebebiyle altý görülmüyorsa, darlýðý sebebiyle altýndaki uzvun belli olmasý setr-i avrete mani deðildir.
498 - Soru: Bir erkek, baþka elbise bulunmamasý halinde ipek elbise giyerek namaz kýlsa o namaz sahih olur mu?
Cevap: Olur. Onun giyilmesinin haramlýðý, baþka bir elbise bulunmasý halindedir. Ýpekten baþka bir elbise olmayýnca, onunla tesettür ederek namaz kýlmak sahihtir.
499 - Soru: Çýplak insan, giyecek hiçbir þey bulamasa, bulanýk akan bir suyun içine girip namaz kýlsa olur mu, o kimse bu namazý nasýl kýlacaktýr?
Cevap: Evet, bulanýk suyun içine girip namazýný ima ile kýlmasý caizdir.
500 - Soru: Çýplak bir kimsenin aðaç yapraktan ile avret mahallini kapatýp namaz kýlmasý caiz olur mu?
Cevap: Evet, olur.
501 - Soru: Bir imam, cübbe mevcut olduðu halde ve bir özür de bulunmaksýzýn, sýrf üþendiðinden dolayý, dar ve kýsa bir pardesü ile namaz kýldýrsa ne derece mahzuru vardýr?
Cevap: Bunda bir mahzur olmaz. Ancak evlayý terketmiþ olur.
502 - Soru: Kýsa kollu gömlekle namaz kýlmakta veya imamlýk yapmakta bir sakýnca var mý?
Cevap: Kerahatten hali deðildir.
503 - Soru: Erkeðin avret sayýlan uzuvlarý hangileridir?
Cevap: Tenasül uzvu ve etrafý, husyeler, defi hacet mahalli ve etrafý, arka taraftaki kaba etler, iki uyluklar (dizler uyluklarýn içinde kabul edilmektedir), göbek ile kasýðýn arasý.
504 - Soru: Kadýn, namazdaki tesettürünü nasýl yerine getirecektir?
Cevap: Kadýnýn namazda farz olan tesettürü yüz, eller ve ayaklarý hariç vücudunun tamamý, hatta baþtan sarkan saçlarýný da içine almaktadýr. Avret olan uzuvlardan birinin dörtte biri, namaz içinde, üç tesbih miktarý (diðer bir ifade ile bir rükün eda edecek kadar) açýlsa namazýn sýhhatine mani olur.
Bir kadýn, elbise bulunduðu halde giymeyip, kimsenin bulunmadýðý bir yerde ve karanlýk bir odada çýplak olarak namaz kýlsa, fýkýh bilginlerinin ittifaký ile namaz sahih olmaz. Altýný gösteren elbise veya baþörtüsü ile kýlýnacak namaz caiz deðildir. Baþ ve vücudun örtülmesi demek, üzerine bir þey koymak deðil, altýný göstermeyecek kalýnlýkta dokunmuþ bir kumaþla kapatýlmasý demektir.
Avret olarak kabul edilmiþ uzuvlardan biri açýk olduðu halde bir rükün eda edilecek olsa, namazýn bozulacaðý hususunda icma vardýr.
505 - Soru: Baþý açýk namaz kýlmakta kerahet tezellül kasdý ile olduðu zaman kalkar mý?
Cevap: Böyle bir hüküm ve istisna vardýr. Fakat tezellülün manasýný herkesin kavramasý ve bilhassa cahillerin idraki zor bir iþtir. Sonra tezellül kalbi bir bulgudur. Dýþta bunu tesbit edebilmek oldukça güç bir iþtir. Bu sebeple, namazda baþýn örtülü bulundurulmasýný ihtiyar, ihtiyat yönünden tezellülü tesisden daha kolaydýr.
506 - Soru: Bir erkek, giyeceði gömleði olduðu ve giymeye de gücü bulunduðu halde üst tarafýna bir þey giymeden namaz kýlacak olsa namazý bozulur mu?
Cevap: Böyle bir hareketin namazý bozmasý kadýnlara mahsustur. Erkek yaptýðý zaman namaz bozulmaz ise de bunda kerahet vardýr. Çünkü, giyecek elbise ve giymeye güç bulununca böyle namaz kýlmak ilahi huzurda laubalilik olur.
507 - Soru: Bu sayýlan uzuvlarýn hepsi bir uzuv mu kabul edilmekte, yoksa ayrý ayrý birer uzuv mu sayýlmaktadýr?
Cevap: Bu uzuvlarýn hepsi ayrý bir uzuv olarak avret mahalli sayýlmaktadýr. Bu uzuvlardan herhangi birinin dörtte biri, üç tesbih miktarý açýk kalsa kadýnýn namazý bozulmuþ olur.
508 - Soru: Bir kimsenin bir tek elbisesi olup baþkaca giyecek þeyi olmasa, bahsi geçen elbise de pislenmiþ bulunsa ve o pisliði temizlemeye elveriþli su ve benzeri bir þey de bulunmasa, bu kimse namazýný çýplak olarak mý, yoksa bu elbiseyle mi kýlacaktýr?
Cevap: Çýplak olarak namaz kýlmak yerine, pislik bulaþmýþ elbise ile namaz kýlmayý tercih gerekir. Elbisesindeki pisliði temizleme mükellefiyeti zaruret halinde kalkar. Bu kimse, elbisenin pisliðini yýkayamadan kýldýðý namazý iade etmez. Çünkü mükellefiyet, bulunan güç ve takat nisbetinde olmaktadýr.
509 - Soru: Üstündeki pisliði yýkamak için elbisesini çýkardýðýnda, avret mahallini örtecek bir þeyi olmayan ve insanlardan hali bir mekan da bulamayan kimse nasýl hareket eder?
Cevap: O elbise ile namazýný kýlar. Bir kimsenin yanýnda avret mahallini açmak, kesinlikle caiz deðildir. Müslümanlar avret mahallini baþkasýnýn yanýnda açmaktan nehy olunmuþlardýr. Pisliði temizlemek ise, emrolunduðumuz bir iþtir. Rabbimizin emri ile yasaðý bir arada ayný zamanda toplandýðý zaman yasaðý yapmamak evladýr.
510 - Soru: Dörtte üçü pis bulunan bir elbiseden baþka avret mahallini örtecek elbise bulamayan kimse, avret mahalli açýk olarak namaz kýlabilir mi?
Cevap: Bazý mahallerde dörtte bir, tamamýnýn hükmünü taþýr. Avret mahallinin örtülme zarureti karþýsýnda, elbisenin dörtte birinin temiz olmasý, tamamýnýn temiz olmasý gibi kabul edilerek bu elbise giyilir ve onunla namazýný eda eder. Hatta elbisenin dörtte birinden daha az bir yeri temiz olsa bile, onunla namaz kýlmak çýplak namaz kýlmaktan daha sevimlidir. Pis olan bir elbise ile tesettür ederek namaz kýlmakta, her ne kadar temizliði zaruretle ihlal etmiþ olmak varsa da, setr-i avret þartý yerine gelmiþ ve ayný zamanda namazýn kýyam, rüku ve secdeleri gereði gibi ifa olunmuþ bulunduðundan, çýplak kýlmaktan bu cihet daha faziletlidir.
511 - Soru: Avret mahallinin ancak bir kýsmým örtebilecek kadar bir bez parçasý bulan kimse bununla kabil olduðu kadar tesettür etmek durumunda mýdýr?
Cevap: Bir þeyin tamamý idrak edilemezse tamamý da terk edilmez, diye bir söz vardýr. Avret mahallinin bir kýsmým örtecek kadar bir þey bulan kimse onu kullanmalý, onunla edep yerlerinin ön ve arka kýsýmlarým örtmelidir. Her iki tarafýný örtmeye yetiþmemesi halinde, bazý ilim erbabý, rüku ve secde halinde arka tarafýn görünmemesi için onunla arka tarafýndaki edep yerlerini kapamalýdýr, demiþler; bir kýsým ilim adamlarý da açýk bulunan avret mahallinin kýbleye gelmemesi için ön tarafýn örtülmesini tavsiye etmiþlerdir.
512 - Soru: Kadýnýn giyeceði elbise ile Ýslami tesettürün kamil bir manada yerine gelmesi için, elbisede aranacak vasýflar nelerdir?
Cevap: Elbisenin kumaþý, altýný gösterecek kadar ince olmamalý; kalýn kumaþtan yapýlsa bile, vücuda týpa týp uyacak kadar dar olmamalý ve erkeðe mahsus bir giysi olmamalýdýr. Bu hususa açýklýk getirmek için, saadet asrýndan ve Peygamber Efendimiz'in (sav) hanesinden örnekler sunmak istiyorum. Hazret-i Aiþe (ra) validemizin kýzkardeþi Esma (ra), bir gün Hazret-i Aiþe (ra)'nýn evine gelmiþti. Üzerinde ince bir elbise vardý. Peygamber (sav) onu bu halde görünce hemen baþýný aksi istikamete çevirdi ve "Ya Esma, bir kadýn, hayýz (görecek yaþ)a ulaþtýðý zaman þunlardan baþka bir yerinin görülmesi iyi olmaz" buyurarak yüz ve ellerini iþaret etti.
Hazret-i Ebu Bekir'in oðlu Abdurrahman'ýn kýzý Hafsa, halasý Hazret-i Aiþe'nin yanýna gelmiþti. Baþýndaki örtü, ince olduðu için altýný göstermekte idi. Hazret-i Aiþe, dini bir hiddet ile, kalktý ve yeðeninin baþýndaki örtüyü alýp yýrttý ve onun yerine altýný göstermeyen bir örtü verdi.
Akýllarýn muallimi, vicdanlarýn mürebbisi ve iki cihan serveri bulunan Peygamber Efendimiz(sav), ince elbise giyen kadýnlarý, "giyinmiþ çýplaklar" diye vasýflamýþ olup, onlarýn akýbetlerini bildiren Hadis-i Þeriflerinde þöyle buyurmaktadýr: "Ateþ ehlinden iki sýnýf vardýr. Onlarý (dünyada) göremiyorum: Biri, yanlarýnda sýðýr kuyruklarý gibi kamçýlar bulunan bir kavimdir. Onlarla halký döverler. (Diðeri): Giyinmiþ çýplaklardýr. Baþkalarýný eðri yola sokan, kendileri de (haktan) meyletmiþ bulunan, baþlarý deve hörgücü gibi birtakým kadýnlardýr. Bunlar cennete giremezler ve oranýn kokusunu alamazlar. Hakikat cennetin kokusu þu kadar (uzak) yoldan hissedilir.
513 - Soru: Kadýnýn erkeðe karþý tesettürü nasýl olmalý ve bu hususta nelere dikkat göstermelidir?
Cevap: Bir kadýnýn, kendisine yabancý olan bir erkek ile oturup kalkmasý haram bulunmaktadýr. Ancak þahidlikle veya hakimin karþýsýna çýkma zamanýnda zaruret miktarýnca erkeðe görünmesine dinimiz müsaade etmiþtir. Zaruretler miktarla tayin olunacaðýndan, zaruret miktarýndan fazla açýlmanýn haram olacaðý akýldan çýkarýlmamalýdýr.
Mü'min kadýnlarýn otel, dershane, park, bahçe, ziyafet meclisi, çarþý ve pazar gibi yerlerde yabancý erkeklerle birlikte bulunmasýnda zaruret bulunmadýðý için karýþýk bir þekilde oturup kalkmalarý haramdýr. Buhari ve Müslim'in ittifakla rivayet ettikleri bir Hadis-i Þerifte þöyle buyurulmaktadýr: "Kim Allah'a (cc) ve ahiret gününe inanýrsa, kendisine helal olmayan ve yanýnda mahremi bulunmayan bir kadýnla baþ baþa kalmasýn. (Aksi halde) üçüncüleri þeytan olur."
Buhari ve Müslim'in naklettiði diðer bir Hadis-i Þerifte açýklandýðýna göre, Resulullah (sav) bir gün, "(Yabancý) kadýnlarýn yanlarýna girmekten sakýnýn" buyurdu. Ensardan bir adam, "Kadýnýn, kocasý tarafýndan olan erkek hýsmý (hakkýnda) görüþünüz nedir?" dedi. Resul-i Ekrem (sav), "Bu erkek (ile baþbaþa kalmak), ölüm (sebebi)dir" buyurdu. Cemiyet içinde Ýslam'ýn emrettiði bu kaidelere riayet etmemekten nice felaketler vukua gelmektedir. Bunlarýn önüne geçilmesi, dinimizin emirlerine harfýyyen uymakla mümkündür.
Fetva kitaplarýnýn tetkikinde, fitne korkusu olduðu zaman bir kadýnýn süt itibariyle oðlan kardeþine, kýz kardeþinin kocasýna, kayýn biraderine görünmesinin caiz olmayacaðý ifade edilmiþtir. Eniþte ve kayýn biradere görünmenin yasaklýðýnda herhangi bir þart yoktur. Fitne korkusu, ancak süt kardeþ hakkýnda kullanýlan bir kayd-ý ihtirazidir. Böyle bir tehlike mevcut olduðu zaman bir kadýnýn, kendi süt oðluna da görünmesi yasaklanmýþtýr. Genç bir kadýn, erkekler arasýnda yüzünü açmaktan men olunur. Bu, kadýnýn yüzü avret olmasýndan deðil, fitne korkusu bulunduðu içindir.
Erkeðin kadýna bakmasý haram olduðu gibi, kadýnýn da erkeðe bakmasý haramdýr. Bazý ilim erbabý, Mescid-i Nebevi'de harbelerle oynayan Habeþileri, Hazret-i Aiþe validemizin seyretmesini, kadýnýn erkeðe bakmasýnda bir mahzur olmadýðýna delil olarak göstermeye çalýþmýþlarsa da, Abdü'l-Vehhab Þarani, bu vak'anýn hicab ayeti gelmezden önce cereyan ettiðini açýklamaktadýr.
Ümmü Seleme (ra) validemizin naklettiði bir Hadis-i Þerif, bu hususu vüzuha kavuþturmaktadýr. Hicab ayetinin gelmesinden sonra, günün birinde Zevcat-ý tahirattan Ümmü Seleme ve Meymune validelerimiz, Resulullah (sav)'in huzurunda oturuyorlar idi. Ashabtan her iki gözü âmâ bulunan Abdullah bin Ümmü Mektum, hane-i saadete geldi. Resulullah Efendimiz(sav), zevcelerine hitaben, "Örtünüze bürününüz" buyurdu. Bahsi geçen validelerimiz, "Ey Allah'ýn Resulü(sav), o âmâ deðil mi? Bizi görmez ve tanýmaz" dediler. Resul-i Ekrem(sav) þöyle buyurdular: "Sizler de mi âmâ sýnýz? Siz onu görmüyor musunuz?"
Resulullah Efendimiz'in (sav) zevcelerinin, Muhammed ümmetinin anneleri olduðu ayet ile sabit iken ve gelen sahabinin gözleri âmâ bulunduðu halde böyle buyrulunca, tamamen yabancý ve gözleri açýk erkeklerin nazarýna kendini arz eden bir kadýn için asla bir mazeret kabul edilemez.
Allah'ýn emirlerine riayette, mü'minlerin anneleri, diðer kadýnlardan daha dikkatli bulunurlardý. Tabiin'den gözleri hiç görmeyen Ýshak, Hazret-i Aiþe (ra) validemizin ziyaretine gelir ve huzuruna kabul olunurdu. Hazret-i Aiþe (ra), bu zatý huzuruna kabul edeceði zaman baþýný örter, gözü gören bir erkekten tesettür edercesine dikkat gösterirdi. Ýshak bir geliþinde Hazret-i Aiþe (ra)'ya, "Ben âmâ olduðum halde, benden de tesettür ediyorsunuz. Halbuki ben sizi göremiyorum" demiþti. Hazret-i Aiþe (ra), "Evet, gerçi sen beni göremiyorsun, ama ben seni görüyorum" demiþti.
Ýslam'ýn sarsýlmaz ölçülerine uyan kimse, doðru yoldan sapmaz. Hak'dan sonra sapýklýktan baþka ne vardýr? Cihanýn mürebbii vicdaný bulunan Hazret-i Muhammed (sav), erkek ve kadýn münasebetlerini açýk ve seçik oarak tanzim ve tavzih ederken, bu vazifenin inceliklerini gün ýþýðýna çýkarmýþtýr. Kim hak yolda sabit olmak isterse hiçbir tevile kalkýþmadan bu hükümlere harfiyen riayet göstermelidir. Bu yüce emirlerin inceliklerini bizim aklýmýz kavrayamasa da onlarda pek çok hikmetler vardýr.