Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Yusuf Kamiti By: armaðan Date: 29 Nisan 2009, 11:24:18
Evliyânýn büyüklerinden. Hayâtý hakkýnda fazla bir bilgi yoktur. Doðum târihi belli deðildir. Zamânýn âlimlerinden ilim öðrendi. Evliyânýn sohbetinde kemâle geldi. Uzun yýllar insanlara Allahü teâlâya kavuþturan doðru yolu anlattý. 1259 (H.657) senesinde vefât etti.

Yûsuf-i Kâmitî, bir sabah, erkenden Þam’da bir caddeden geçerken, onu sevenlerden birisi, elini bu zâtýn elbisesine sürüp, sonra elini bereketlenmek için yüzüne, gözüne sürdü. Bu zâtý sevmeyenlerden ve büyüklüðünü inkâr edenlerden birisi, o sýrada dükkânýný açýyordu. Bu hâli görüp Yûsuf-i Kâmitî’yi çok seven o kimseye; “Elin necs (pis) oldu. Çünkü o iyi birisi deðil!” dedi. Yûsuf-i Kâmitî’yi çok seven o zât cevap vermeyip sustu. Ertesi gün yine ayný vakitte, Yûsuf-i Kâmitî oradan geçiyordu. Kendisini sevmeyen o dükkan sâhibine uðradý. “Bu gece bizim hâlimizi, makâmýmýzý gördün mü?” buyurdu. O kimse koþarak gelip Yûsuf-i Kâmitî’nin ellerine sarýldý. Hiçbir þey konuþamýyordu. Kendinden geçip, bayýlarak yere düþtü. Evine götürdüler. Üç gün sonra kendine gelebildi. Kendisine; “Sana ne oldu ki bu hâle düþtün?” diye soranlara þöyle anlatýyordu: “Hakâret ettiðim, büyüklüðünü inkâr ettiðim Yûsuf-i Kâmitî’yi rüyâmda gördüm. Büyük bir denizin ortasýnda, o zamâna kadar hiç görmediðim çok güzel elbiseler içindeydi. Karada durur gibi deniz üzerinde duruyor, abdest alýyordu. Deniz üzerinde durduðu hâlde batmýyordu. Yüzü öyle güzel idi ki, on dördüncü gecesindeki ay gibi parlýyordu. Bu rüyâdan sonra evliyâdan büyük bir zât olduðunu anladým, onun hakkýnda önceki düþüncelerim hep yanlýþ imiþ. Önceki hâlime piþmân oldum.” Bu kimse, tövbe edip Yûsuf-i Kâmitî’nin talebelerinden oldu.”

Þam’da Þeref-ül-Akta’ diye bilinen bir genç vardý. Babasý meþhûr ve büyük bir tüccar idi. Bu tüccar, oðlunu evlendirdi, çok iyiliklerde bulundu. Bu genç gittikçe hýrçýnlaþarak, aksileþen bir hâl alýyordu. Atýlgan idi. Sokakta rastladýðý kimselerin sarýklarýný, elbiselerini zorla alýr, etrâfýna sýkýntý verirdi. Babasý kendisine her ne kadar nasîhat ettiyse de kabûl ettiremedi. Bir türlü uslanmýyordu. Babasý, oðlu kimin bir þeyini almýþ ise iâde eder, o þey telef olmuþ ise öderdi. “Bu miskin çocuk uslanmayacak gâliba, eli kesilmeden evvel ölmeyecek. Yâni hýrsýzlýk yaptýðý için kendisine elinin kesilmesi cezâsý verilecek.” derdi. Nihâyet bu tüccar bir gün vefât etti. Bundan sonra daha da azgýnlaþan genç, nihâyet bir yolkesici olup çýktý. Artýk eþkýyâ idi. Bu yolda arkadaþlarý da vardý. Bir gün reisleri buna; “Arkadaþlarýnýzdan birisini çok zayýf görüyorum. Sultânýn adamlarýndan birinin eline geçse, az bir zorlama ile bizi açýða verir. Aramýzdan ayýrsak yine bizi ele verir. Yine bizim için tehlikeli olur. En iyisi sen onu tenhâ bir yerde öldür!” dedi. Eskýyâbaþýnýn bu emri karþýsýnda, Þeref-ül-akta’ diye bilinen o kimse, bildirilen þahsý tâkib etmeye baþladý. Bundan sonrasýný kendisi þöyle anlatýr:

“Issýz bir yerde bir fýrsatýný bulup, o eþkýyâ arkadaþýmýzý öldürdüm. Reisin yanýna geldiðimde durumu kendisine anlattým. Reis bu sefer de; “Cesedi görenler tanýrlar ve bizim öldürdüðümüz anlaþýlýr. Yüzünün derisini soy, burnunu da kes ki tanýnmasýn.” dedi. Ben tekrar gidip bildirileni yaptým. Evime geldiðim zaman, öldürdüðüm kimsenin hanýmý ve çocuklarý bana gelip onun hâlinden sordular. Ben, gelecek dedim. Fakat sanki içime bir ateþ düþmüþtü. Yaptýklarýma piþmân oldum. Tövbe ettim. Yûsuf-i Kâmitî hazretlerinin talebelerinden olmaya, âhirete yarar iþler yapmaya niyet ettim. Yûsuf-i Kâmitî'nin yanýna geldim. Hiç yanýndan ayrýlmýyordum. O nereye gitse, ben de oraya gidiyordum. Baþbaþa kaldýðýmýz bir gün bana karþý; “Arkadaþýný öldür, yüzünün derisini soy, burnunu kes, ondan sonra da buraya gel. Bu nasýl oluyor?” dedi. Ben hayretler içerisinde, binbir mahcubiyet, kýrýklýk ve piþmanlýk içinde buyurduklarýný dinliyordum. Baþýmý önüme eðip çok piþmân olduðumu, tövbe ettiðimi, bundan sonra sâlih ameller iþlemeðe, sâlihlerin sohbet ve hizmetlerinde bulunup hiç ayrýlmamaya, kötü yollara düþmemeye, insanlara sýkýntý vermemeye, sâlihler gibi olmaya kat'î karar verdiðimi bildirdim. Bunun üzerine; “Bizden hiç ayrýlma! Kendini belli etmeden, o kimsenin âilesine, çoluk çocuðuna yardýmda bulun.” buyurdu. Ben, gençliðin verdiði heyecan ve kötü arkadaþlarýn tesiriyle babamýn sözlerini dinlemeyip onu üzdüðüm, kötü yollara düþüp eþkýyâlara karýþtýðým, o cinâyeti iþlediðim, hayâtýmýn baharý olan gençliðimi uygunsuz iþlere harcadýðým için ömrüm boyunca üzüntü ve piþmanlýk içinde yaþadým. Göz yaþlarý içinde Allahü teâlâya yalvararak, âkýbetimin iyi olmasý için duâ ve niyâzda bulundum.”

Yine rivâyet olunmuþtur ki, Yûsuf-i Kâmitî’nin gidip geldiði, evinde yemek yediði bir zât vardý. Þam dýþýnda bir handa kalýyordu. Bu zât bir türlü Yûsuf-i Kâmitî’ye talebe olmuyordu. Bir gece, ayý, yýldýzlarý, gökyüzünün güzelliklerini seyretti. Kalbinde bir deðiþiklik, bir incelik hissetti. Allahü teâlânýn nîmetlerinden gâfil olduðunu düþündü. Tövbe etti. Sabah olunca, Yûsuf-i Kâmitî bunun yanýna geldi. Bu da geceki hâlini anlattý. Yûsuf-i Kâmitî; “Yalan söyleyen, çirkin ve zelîl olsun!” buyurdu. O zât “Âmin!” dedi. Bir müddet sonra, o zâtýn yanýna kötü insanlar geldi. O da bunlarýn tesiriyle, tövbe etmeden önceki hâline döndü. Sabah olunca, Yûsuf-i Kâmitî gelerek buna; “Ey zavallý! Sana yazýklar olsun. Biz sana, yalan söyleyen çirkin ve zelîl olsun demedik mi? Sen de buna “Âmin!” demedin mi? Çok zarar edeceksin. Hüsrâna düþeceksin. Sermâyeni kaybedeceksin. Yatak üzerinde bir sene kalacaksýn.” dedi. Nitekim kýsa zamanda bu kimsenin iþleri bozuldu. Hanýmý vefât etti. Çocuklarý onu terketti. Kendisi, hayýr sâhiplerinin elinde kaldý. Çok þiddetli bir hastalýða yakalandý. Bir sene boyunca yataktan hiç kalkmamak üzere hasta yattý. Sonra yakýnlarýna; “Beni, Yûsuf-i Kâmitî’nin geçeceði yolun üzerine yatýrýnýz.” dedi. Onlar da, Yûsuf-i Kâmitî’nin geçeceði yol üzerine bunu yatýrdýlar. O da, oradan geçerken bunu gördü. Yanýnda durup; “Ey filân! Kendini, hâlini nasýl buluyorsun?” dedi. “Ey efendim! Tövbe üzereyim. Tövbe ettim.” dedi. Yûsuf-i Kâmitî; “Þimdi tövbe ediyorsun. Yine tövbenden döneceksin deðil mi?” buyurunca; “Hayýr! Kendisinden baþka ilâh bulunmayan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, tövbemden dönmeyeceðim.” dedi. Yûsuf-i Kâmitî; “Allahü teâlâdan dilerim ki, seni bu hâlden eski sýhhatine kavuþtursun ve hâlini hayra tebdîl eylesin (çevirsin!)” buyurup gitti. Bundan sonra, bir senedir hiç ayaða kalkamamýþ olan bu kimse ayaða kalkýp evine gitti. O hastalýðýndan hiçbir eser kalmadý. Yûsuf-i Kâmitî’nin duâsý bereketi ile sayýsýz nîmetlere kavuþtu ve önde gelen talebelerinden oldu.

Ýyileþen  Çocuk

Sirâc anlatýr: “Dedemin yakýnlarýndan birinin bir oðlu vardý. Bu çocuk, yaratýlýþ bakýmýndan ve ahlâk bakýmýndan çok güzel ve kýymetli idi. Bir zaman bu çocuk, çâresi bulunmayan þiddetli bir hastalýða yakalandý. Her ne yapýldý ise derdine devâ bulamadýlar. Nihâyet bâzýlarý bu zâta; “Yûsuf-i Kâmitî'ye git! O belki bir çâre bulur. O çok yüksek bir zâttýr” dediler. O da, kalkýp Yûsuf-i Kâmitî’nin yanýna geldi. Onu kalabalýk bir cemâatin ortasýnda buldu. Orada bulunanlar ona suâller sorup, cevap alýyorlardý. Bu kimse, son tarafta bir yere oturdu. Fakat onun hâlinden haberdar olan Yûsuf-i Kâmitî, eliyle iþâret ederek ve ismi ile hitâb ederek; “Ey filân! Allahü teâlânýn izni ile oðlunuzun yanýna varýnýz. Onu alýp bir ara bize uðrarsýnýz.” buyurdu. O çocuðun babasý þöyle anlatýr: “Yûsuf-i Kâmitî böyle söyleyince hemen geri evime geldim. Oðlumun sapasaðlam olduðunu, eski hastalýðýndan bir þey kalmadýðýný gördüm. Öyle ki, neredeyse onu tanýyamayacaktým. Gözlerime inanamýyordum. “Ey oðlum! Allahü teâlâ, Yûsuf-i Kâmitî’nin bereketi ile bize âfiyet verdi.” dedim. Oðlum da; “Ben de nasýl iyi olduðumu anlayamadým. Hastalýðýn verdiði hâlsizlik ile kendimden geçerek uyumuþtum. Uyandýðýmda hiçbir þeyimin kalmadýðýný hissettim. Þimdi gördüðünüz gibiyim.” diyordu. Tanýdýklar ve komþular da gelip bu hâle çok hayret ve teaccüb ettiler.”

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.292
2) Þezerât-üz-Zeheb; c.5, s.289
3) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.9, s.315

Ynt: Yusuf Kamiti By: Bilal2009 Date: 19 Ekim 2020, 16:03:48
Esselamu aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Yusuf Kamiti By: ceren Date: 19 Ekim 2020, 21:51:59
Esselamu aleyküm.rabbim razý olsun bizlere bu bilgileri sunan kardesimizden...
Ynt: Yusuf Kamiti By: Sevgi. Date: 20 Ekim 2020, 04:06:53
Aleyküm Selâm. Her piþmanlýk bir tövbedir. Ama tüm samimiyetle tövbe edilmesi kalpte o piþmanlýðýn hissedilmesi daha hayýrlý olur. Rabb'im bizleri rýzasýna eriþecek güzel ameller iþleyen kullardan eylesin.. Amin

radyobeyan