Onur By: Hadice Date: 25 Kasým 2010, 10:50:41
Onur
Onur, gurur, þeref, haysiyet, namus…Günlük hayatýmýzda sýkça kullandýðýmýz, en çok önem verdiðimiz kavramlar arasýndadýrlar. Ýnsanlara “Ne için yaþarsýnýz?” diye sorulacak olsa “Onurum için yaþarým” cevabýný verecek pek çok insan vardýr. Onur sadece Türk insaný için deðil dünya genelinde neredeyse insanlarýn tamamý tarafýndan önemli kabul edilen evrensel bir deðerdir ve yaþamýn sonuna kadar korunmasý için çalýþýlýr. Doðu toplumlarýnda katý bir biçimde korunmaya çalýþýlan ve çok önem verilen bu deðerin kaybý o toplumda çok büyük bir kýnamaya yol açar ve bunun sonucunda onurunu kaybeden kiþi ya intihar eder, Japonya’da iflas eden onurlu iþ adamlarýnýn yaptýðý gibi, ya da ailesi tarafýndan öldürülür, Anadolu’nun belli bölgelerinde günümüzde de devam eden töre cinayetleri gibi. Bununla birlikte bu deðer batý toplumunda da çok önemli bir yer tutar. Batýdan çýkmýþ olan hümanizm, bireycilik, özgürlük gibi kavramlar insanlýðýn ve insan olmanýn deðeri üzerine vurgu yapan, insanlýðý doðal çevreden ve diðer canlýlardan üstün tutan ve bir bakýma insanlýk onurunu yücelten kavramlardýr.
Onur kavramý toplumlarýn sahip olduðu deðerlerle ilgilidir ve bu deðerler toplumdan topluma deðiþiklik gösterebilir. Zina bir toplumda hiç hoþ karþýlanmaz ve bekaretini evlenmeden kaybeden kiþiler o toplumda onurunu kaybetmiþ kiþiler olarak görülürken baþka bir toplumda bu durum söz konusu olmayabilir ve diðer toplumdakinden farklý olarak bir insanýn fakir olmasý onursuzluk olarak görülebilir. Her ne kadar onurdan ne anlaþýldýðý toplumun olaylarý veya durumlarý yorumlayýþýna göre deðiþse de sonuç olarak onur hemen hemen herkes tarafýndan varlýðý kabul edilen, korunmasýna önem verilen bir deðerdir.
Bununla birlikte insanlar onun varlýðýný kabul ederken ve onu korumaya çalýþýrken bu deðerin nereden geldiðini ve nasýl ortaya çýktýðýný pek düþünmezler. “Biz onurluyuz ama biz neden onurluyuz?” sorusunu sormazlar. Ama elbette bu tüm insanlar için geçerli deðildir. Kimi cevap verecek insanlar “var olduðum için onurluyum” diyerek kestirip atabilirken kimisi de “insanlarýn onurlu olmasý insanýn akýl ve duygu sahibi, düþünen, ahlaki niteliklere sahip bireyler olmasýndan gelir ve bu özellikler insaný diðer canlýlardan ve doðadan ayýrýr. Ýnsan bu yüzden özeldir. Hayvanlarýn onuru olmayabilir ama insan özel olduðu için onuru da olmak zorundadýr” görüþünü savunabilir. Bu görüþtekiler bir bakýma doðru düþünmektedirler ancak kaçýrdýklarý bir nokta vardýr ki onlarýn sýraladýðý insaný özel yapan insan özelliklerinin nasýl ortaya çýktýðýdýr. Ýnsan akýl, duygu sahibi, düþünen ve dünyaya egemen olan tek canlýdýr ama bu özelliklerini kendi baþýna, herhangi bir güç olmaksýzýn baðýmsýz bir þekilde mi almaktadýr?
Ýnsanýn kendi baþýna bu özelliklere sahip olamayacaðýný, insaný da canlý ve cansýz her þeyi yaratan bir gücün olduðuna inanan biri insaný insan yapan özelliklerin insanýn kendisi tarafýndan deðil onun Yaratýcýsý tarafýndan oluþturulduðunu bilir. Dolayýsýyla bunu bilen biri insanýn tek baþýna baðýmsýz olarak hiç bir anlam ifade etmeyeceðini de anlamasý gerekir. Aslýnda bunu tek Yaratýcý’ya inanan herkesin bilmiþ olmasý gerekirken insanlar açýklanmasý zor olan çeþitli sebepler yüzünden bu gerçeði unutmakta, aslýnda bilmesine raðmen uygulayamamaktadýrlar. Allah’a inanan bir insan “ben onurluyum” dediðinde onurlu olmasýnýn esas nedenini sormadan, çevresindeki insanlarýn da öyle düþündüðünü bilerek kendisini onurlu bir varlýk olarak kabul eder. Aslýnda onur insanlarýn kullandýðý anlamlardan çok farklý bir anlama sahiptir.
Ýblisin önceden Allah’a sadýk iken insanýn yaratýlýþý neticesinde Allah’ýn emrini reddederek bir anda “onurlu” bir þeytana dönüþmesini pek çok insan bilir. Ýblis Allah’ýn insaný topraktan yaratmasý üzerine gurura kapýlarak ateþten yaratýlmanýn daha onurlu bir durum olduðunu düþünmüþtür. Oysa ki eðer O’nun düþüncesinde haþa haklýlýk payý olsaydý bile O’nun bu “üstün” durumu için yine Allah’a þükretmesi gerekirdi çünkü iblis onu yoktan yaratan Allah’ýn lütfu sayesinde bu üstün duruma ulaþacaktý. Yani iblis de insanlar da diðer yaratýlan varlýklar da hiç bir zaman kendinden baðýmsýz bir onura veya baþka bir özelliðe sahip olamazlar. Eðer yaratýlan varlýklarýn belli bir onuru varsa bu onur Allah’ýn yaratmasý sayesindedir. Bu yüzden de hiç kimse Allah’ýn lütfunu bir kenara býrakarak kendisinin onurlu olduðunu veya kendisinin herhangi bir güce, yetkiye sahip olduðunu iddia edemez. Ýnsan insan olduðu için deðil Allah’ýn yarattýðý akýl, duygu sahibi özel bir varlýk olduðu için, yeryüzünde Allah’ýn halifesi, temsilcisi olduðu için onurlu olabilir.
Aslýna bakarsak onurun günümüzdeki yorumu gerçekte olmasý gerekenin zýttýnda bile sayýlabilir. Örneðin bir insaný istemeden de olsa üzen bir insan küçük bir hatadan özür dilenmemesi gerektiðini düþünerek onura kapýlabilir. Aslýnda günümüzde anlaþýlan onuru kýrmak, onursuzluk gerçekte bir onur olabilir. Küçük bir hataya raðmen karþýsýndaki insandan özür dileyen bir insan günümüzde anlaþýlan þekliyle onurunu ayaklar altýna almýþtýr çünkü sýrf bu yüzden özür dilenmemelidir. Ama aslýnda o küçük þey için bile insan özür dilemelidir ve bu onuru ayaklar altýna almak deðil gerçek onur olmalýdýr. Günümüzde öyle bir anlayýþ vardýr ki insanlar karþýsýndakini ezmek, ona hakim olmak isterler ve gerektiðinde bunun için savaþýrlar. Almak vermeye, zulmetmek zulme uðramaya göre daha saygý deðerdir. Oysa ki aslýnda tam tersi olmalýdýr. Alan el veren elden, zulme uðramak zulmetmekten üstün olmalýdýr. Çaresizliðini kabul etmek, secdeye eðilip “gerçekte olmayan ama insanlarýn kafalarýnda þiþirdikleri onurunu” ayaklar altýna alma becerisini göstermek, iþte gerçek onur bu olmalýdýr. Ýnsan tek baþýna bir hiç olduðunu, aslýnda hiç bir þeye, hatta çok güvendikleri akýllarýna bile sahip olmadýklarýný bilmeli, tevazu içinde yaþamlarýný sürdürmelidirler. Ancak böyle yaptýðýmýz veya yapmaya çalýþtýðýmýz zaman ne için yaþarsýnýz sorusuna “Yanlýzca sahibimin rýzasý için yaþarým” cevabýný verebilme onuruna ulaþmýþ oluruz…
ALINTI