Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Derimiz By: reyyan Date: 24 Kasým 2010, 03:34:52
DERÝMÝZ

Dr. M. Yaþar ÇÝL

 

Derimiz dokunma, temas organýmýzdýr. Dokunduðumuz cismin sertliðini, yumuþaklýðýný, sýcaklýðýný, soðukluðunu, batýcýlýðýný veya kesiciliðini derimiz vasýtasýyla anlarýz. Aslýnda bu klasik ifadeler tenimizin fonksiyonlarýný belirtmekten çok uzaktýr. Cildimiz öyle harika bir organdýr ki, bize sadece böyle fiziksel bilgiler vermez, onunla çok daha derin, çok daha karmaþýk ruhsal, manevi temaslar kurup, çeþitli lezzetler ve hazlar alýrýz.

 

Ruh deri ile de lezzet alýr

Dil nasýl çeþitli lezzetler alýyorsa, derimizle de çeþitli maddi, manevi lezzetler alýrýz. Mesela, bir kardeþimizle kucaklaþmak, bir çocuðumuzu okþamak, bir büyüðümüz tarafýndan baþýmýzýn okþanmasý, sýrtýmýzýn sývazlanmasý, bize en güzel bir tatlýdan daha tatlý gelir. Bir yaz günü denizin serin sularýna gömülmenin verdiði tadý hangi yemek verebilir? Bir kýþ günü yorgunluktan bitap düþmüþ bir bedeni, ýlýk su dolu bir küvetten daha iyi dinlendirecek ne vardýr?..

Fakat bu madalyonun bir de ters yüzü var. Derimiz çok çeþitli acýlarý, aðrýlarý da alarak sanki bütünüyle bir azap ve iþkence organý da olabilir. Baþta ateþ olmak üzere, elektrik, çeþitli asitler ve bazlar cildimizi yakarak bize dayanýlmaz acýlar tattýrabilirler. Her türlü kesici, delici alet yaralarýnýn verdiði acýlarý da yine cildimiz vasýtasýyla alýrýz.

 

Derimizin tabakalarý


Deri baþlýca iki tabakadan oluþur:

a) Üst deri (epidermis): Bu tabakada keratinden zengin çok katlý epitel hücreleri bulunur. Keratin, saç, týrnak, boynuz gibi oluþumlarýn yapýsýnda bulunan özel bir proteindir. Bu tabakada kan damarlarý bulunmaz. En üstteki hücreler cansýz olup, yýkanýrken, sabunlanýrken, keselenirken hatta kurulanýrken dökülürler. En alt kýsmýný oluþturan hücreler ise sürekli bölünerek çoðalýr ve dökülen hücrelerin yerini takviye ederler. Bu hücreler alt deri (dermis)deki damarlardan beslenirler. Bu tabaka esas derinin fiziksel ve kimyasal zararlýlara karþý korunmasýný saðladýðý gibi mikroplara karþý da bir bariyer oluþturur. Bu tabaka hücreleri arasýnda bir de deriye renk veren melanosit denilen özel hücreler bulunur. Bu hücreler melanin denilen esmer, kahverengi bir pigment ihtiva ederler. Melaninden zengin deriler daha esmer görünür, güneþ ýþýnlarý melanin sentezini artýrýr. Bu yüzden güneþi az gören kuzey Avrupa ülkelerinin insanlarý daha açýk renkli, bol güneþli ülkelerin insanlarý ise daha esmer olur. Ýnsanda epidermisin en kalýn olduðu yerler ayak tabaný ve avuç içidir.

b) Alt deri (dermis): bu tabaka üst tabakaya göre çok daha komplekstir. Kýlcal damarlar, çeþitli uyaranlarý hisseden sinir uçlarý, ter bezleri, yað bezleri ve kýl kökleri bu tabakada bulunur. Deðiþik duygular, deðiþik sinir uçlarý (reseptörler) tarafýndan alýnýr. Yani deðiþik hisler ve uyaranlar, bunlara karþý özelleþtirilmiþ reseptörler (alýcýlar) tarafýndan algýlanýr. Bu alýcýlar derinin her bölgesine eþit daðýtýlmamýþtýr. Mesela, dokunma duygusu en fazla parmak uçlarý ve dudaklar tarafýndan algýlanmaktadýr. Deriye yapýlan bir anlýk ve hafif bir temasta dokunma hissi oluþur. Bunun dýþýnda derimiz sýcaklýk, soðukluk, basýnç, gerilme duyularýný da algýlar.



Deri ve ateþ

Deriden bahis açýlmýþken elbette yanýklardan bahsetmemek olmaz. Yanýklar bir insanýn baþýna gelebilecek en kötü olaylardan biridir. En hafif þekli olan bir güneþ yanýðý bile ancak bir haftada iyileþir ve çok ýstýrap vericidir. Çünkü yanýklarda týbbýn yapacaðý çok fazla bir þey yoktur. Mecburen vücudun kendini yenilemesi ve tamiri beklenecektir, bu ise zaman alýcýdýr. Uzun süre güneþte kalmak veya çok kýsa bir süre sýcak sývýlara maruz kalmak bu tip yanýklara sebep olur. Bunlara birinci derece yanýklar denir, çok aðrýlý ve hassastýrlar. Kur’an-ý Kerîm birçok yerinde küfredenleri ateþle, yakmakla tehdit eder, çünkü hepimiz biliyoruz ki ateþe kýsa bir müddet temas etmek bile hiçbir kimsenin arzu edeceði bir þey deðildir. Enbiya suresinin 46. ayetinde azabýn azýcýk bir dokunmasýyla tehdit eder:

“Onlara Rabbinin azabýndan bir nefha, yani bir esinti, bir kokucuk dokunduðu zaman ‘vay halimize, doðrusu biz zalimlerden idik’ derler.”

Yanýk biraz daha derinse ikinci derece kabul edilir. Çok sýcak su dökülmesi, kýsa süreli parlak aleve maruz kalma gibi kazalar sonucu oluþur. En aðrýlý yanýklar bunlardýr, çünkü sinir uçlarý yanmamýþtýr. Üçüncü derece yanýklar ise alevlere veya sýcak sývýlara uzun süre maruz kalma sonucu ortaya çýkarlar. Deri kurumuþ, köseleþmiþ hatta kömürleþmiþtir. Yanýðýn þiddetinin aksine aðrý yoktur veya çok azdýr. Burada hemen aklýmýza Nisâ suresinin 56. âyeti geliyor: “Þüphesiz ki âyetlerimize küfredenleri ileride ateþe sokacaðýz, derilerinin her yanýþýnda azabý tadýp durmalarý için derilerini baþka derilerle deðiþtireceðiz, yani yeniliyeceðiz.” Bu âyet yanýðýn belirli bir dereceden sonra azap vermeyeceðini bu yüzden kafirlerin azaplarýnýn devamý için derilerinin durmadan yenileceðini açýkça ifade etmektedir. Cenâb-ý Hak muhafaza eylesin.


radyobeyan