Amir Bin Abdullah Anberi By: armaðan Date: 27 Nisan 2009, 22:37:02
Tâbiînden ve evliyânýn meþhurlarýndan. Sahâbî olduðuna dâir rivâyetler de vardýr. Ýsmi Âmir bin Abdullah bin Abdülkays et-Temîmî el-Basrî'dir. Künyesi, Ebû Amr'dýr. Bâzý kaynaklarda da Ebû Abdullah künyesiyle ve Âmir bin Abdülkays ismiyle geçmektedir. Benî Temîm kabîlesinin Benî Anber koluna mensub olduðundan Anberî nisbesiyle anýlmaktadýr. Doðum târihi belli deðildir. 674 (H.55) senesinde Kudüs'te vefât etti. Eshâb-ý kirâmdan hazret-i Ömer'i, hazret-i Osman'ý ve Abdullah bin Mes'ûd gibi büyükleri gördü. Hazret-i Ömer'den ve Selmân-ý Fârisî'den hadîs-i þerîf rivâyet etti. Kendisinden, Hasan-ý Basrî ve Muhammed bin Sîrîn rivâyette bulunmuþlardýr.
Âmir bin Abdullah, hazret-i Ömer'in halîfeliði sýrasýnda Medâin ve Tüster'in fethine katýldý. Sonra da Basra'ya yerleþti. Basra'da vâli Ebû Mûsâ el-Eþ'arî'den kýrâat ilmini öðrendi. Kendisi de ders verir, vaktinin çoðunu Kur'ân-ý kerîm ve kýrâat ilmini öðretmekle geçirirdi. Ayrýca yapýlan savaþlara katýlýr, cihâd ederdi. Savaþa çýktýklarý zaman arkadaþlarýnýn hizmetini, müezzinliði o yapardý. Ayrýca arkadaþlarýna mümkün olan her ikrâmý yapmaya çalýþýrdý. Bu üç hususu kendisinin yapmasýný þart koþar, kabûl edenlerle yol arkadaþý olurdu. Yaþayýþý gâyet sâdeydi. Az yer ve çok ibâdet ederdi. Hiç evlenmemiþti. Hâli bir yerden bir yere gitmek üzere olan yolcu gibi olup, dünyâya raðbet etmezdi. Geceleri namaz kýlar, gündüz oruç tutardý. Namaza durduðu zaman þeytan gelip secde edeceði yere uzanýrdý. Bunun farkýna varýp þeytaný secde yerinden eliyle kovardý. O namaz kýlarken þeytan yýlan þeklinde gelip gömleðinin içine girer, kolundan çýkardý. Bu hali görenler hayret edip, namazdan sonra, yanýna yaklaþýp, yýlaný niçin kovmadýðýný sorarlardý. O ise; "Vallahi ben namaza durduktan sonra koynuma girip gömleðimin kolundan çýktýðýný söylediðiniz bu yýlandan hiç haberim yok, farkýnda deðilim. Allahü teâlâdan baþkasýndan korkmaktan Allah'dan utanýrým." derdi.
Bir gün bir kâfile ile yolculuða çýkmýþtý. Epey yol aldýktan sonra karþýlarýna korkunç bir arslan çýkýverdi. Yolcular korku ve þaþkýnlýk içinde donakaldýlar. Dehþete ve telâþa düþtüler. Onlarýn bu hâlini görüp ne oldu size? diye sorunca, kendilerine doðru yaklaþmakta olan arslaný gösterdiklerinde, arslana yaklaþýp aðzýný tuttu. Aslan onu görünce sâkinleþti hareketsiz bir halde durdu. Kervandakiler oradan geçip gittiler. Sonra arslaný býraktý. Hiç kimse zarar görmedi.
Kýþýn þiddetli soðuklarda abdest alacaðý zaman soðuk su, sýcak su olurdu. Biri bir þey hediye ettiði zaman alýp cebine kor, karþýlaþtýðý herkese verir ve o hiç eksilmezdi.
Son derece kanâatkâr ve merhamet sâhibi idi. Garibleri, özürlü ve delileri toplar onlara yemek yedirir, ikrâmda bulunurdu. Bunlar yemeði, ikrâmý ne bilir diyenlere; "Allahü teâlânýn bilmesi kâfidir." cevâbýný verirdi. Bir ibriði vardý. Abdest almak isteyince ibrikten su akardý. Acýkýnca da ayný ibrikten süt akardý. "Dünyâda gam ve kederler var. Âhirette ise hesab ve Cehennem var! Ýnsan nasýl rahat ve ferahlýk içinde olabilir! Mal, kadýn, uyku ve yemek dünyâ lezzetleridir. Ýlk ikisine ihtiyâcým yok, uyku ve yemeðe gelince onlarý da gayretimle yenmeðe çalýþacaðým." buyururdu.
Vefâtýna sebeb olan hastalýða tutulduðu zaman; "Niçin aðlýyorsun, ölümden mi korkuyorsun?" dediler. "Benden daha çok aðlamaya lâyýk kim var? Dünyâ hýrsýyla veya ölüm korkusuyla aðlamýyorum. Fakat yolun uzunluðundan ve azýðýn azlýðýndan aðlýyorum. Gecelerimi hep Cennet'e kavuþma ümidiyle ve Cehennem'e düþme korkusuyla geçirdim. Þimdi hangisine gideceðimi bilmiyorum! Sýcak günlerde oruç tutmaktan, uzun gecelerde namaz kýlmaktan mahrum kalacaðým için aðlýyorum. Çünkü dünyâ, kederler, üzüntüler yeridir. Âhiret ise, cezâ ve mükâfat yeridir."
Buyurdu ki: Kalbimde Allahü teâlânýn sevgisi, muhabbeti yerleþtikten sonra baþýma gelen þeylere aldýrmam. Bu muhabbet olduktan sonra günüm nasýl geçerse geçsin, nasýl sabahlarsam sabahlayayým umurumda deðil!..
Duâ isteyen birine; "Allahü teâlâya itâat et, emirlerine uy, sonra duâ et, kabûl eder." dedi.
Dünyaya Dalan
Âmir bin Abdullah'a; dünyâya dalan, keyfine düþkün olan ehl-i hevâ için ne dersin diye sorulunca; "Onlar hakkýnda ne söylememi istersiniz. Eshâb-ý kirâmdan biriyle görüþüp, sohbet ettim. Þöyle söyledi: "Bize bildirildi ki, kýyâmet günü îmâný en nurlu olanlar dünyâda iken nefsini þiddetle hesâba çekenlerdir. Dünyâya dalarak çok sevinenler, kýyâmet gününde üzüntüsü en þiddetli olacak olanlardýr. Dünyâda çok gülenler, kýyâmet günü çok aðlarlar. Yine bize bildirildi ki, Allahü teâlâ emir ve yasaklar bildirdi. Emirlere uyup yasaklardan sakýnanlar Cennet'e girer. Emirleri yapýp yasaklardan sakýnmayan ve sonra da tövbe eden, azapla ve korkularla karþýlaþýr sonra Cennet'e girer. Emirlere uyup, yasaklardan sakýnmayan ve bunda ýsrar edip bu hâl üzere ölenleri ise, Allahü teâlâ dilerse affeder, dilerse azâb eder."
1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.2, s.87
2) Tabakât-ý Ýbn-i Sa'd; c.7, s.103
3) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.51
4) Tehzîbü't-Tehzîb; c.5, s.77
5) El-A'lâm; c.3, s.252
Ynt: Amir Bin Abdullah Anberi By: Bilal2009 Date: 09 Ekim 2020, 05:19:53
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri Ýslam yolundan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Amir Bin Abdullah Anberi By: Sevgi. Date: 10 Ekim 2020, 05:51:48
Aleyküm Selâm. Tüm gayretimizle hak yolunda olanlarýn ipine sýký sýký sarýlmak lazým. Rabb'im bizleri dünya sevgisine dalýpta ahiretini unutanlardan eylemesin.. Amin
Bilgiler için Allah razý olsun kardeþim