Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Semi allahu limen hamideh By: sidretül münteha Date: 22 Kasým 2010, 17:19:17
Semi'allahu limen hamideh


Namaz kýlan kiþi, rükûya eðildiði zaman “Sübhane Rabbiye’l-Azim” diyerek, “Azim olan Rabb’imi yaratýlmýþlara ait bütün eksikliklerden tenzih ederek O’nu güzel isim ve sýfatlarýyla tesbih ederim” anlamýna gelen ifadeyi okumaktadýr.

Mevlânâ’nýn tabiriyle insan, Rabb’inin hesap anýndaki sorularýna cevap veremeyerek iki büklüm utancýndan rükûya eðilirken Rabb’in lütfuyla tekrar ayakta huzura durma imkanýyla sevincini “, kendisine hamd edenleri iþitir (Semiallahu limen hamideh)”, “Hamd, Rabb’imiz içindir (Rabbena leke’l-hamd)” diyerek ifade eder.

Mevlânâ bu manevi hali þöyle anlatýr:

Kýyam esnasýnda kiþi, Hakk’ýn huzurunda kýyamette saflarýn kurulduðu aný yaþar, münacat ve hesap vermek için insanlarýn durduðu gibi divanda durur. Kýyam anýnda kiþi; kýyamet korkusuyla þaþkýn, Hakk’ýn divanýnda gözyaþý döker. “Mahsulün nerede? Verdiðim mühlet içinde iþlediklerin nedir?” gibi dertlendirici binlerce sual, tarafýndan kendisine sorulur. Kýyama kalktýkça kul, bu gibi suallerden utanýr; iki kat olup rükûya varýr. Utancýndan ayakta durmaya mecali kalmayýp, rükûda Hakk’ý tesbih ederek, yalvarýr.

Hakk’ý “Sübhane Rabbiye’l-Azim” diyerek tesbih eder. “Yüce olan (Azim) terbiye edicim ve sahibim (Rabbî) Seni kullara ve yaratýlmýþlara ait bütün eksik sýfatlardan tenzih ederim. (Sübhan) ‘Sen Vafisin, ben deðilim. Sen Kerimsin, ben deðilim, Sen Vedudsün, ben deðilim. Sen Rahmansýn, ben deðilim…’ diyerek haddini bilir…

Hatalarýný itiraf eder. “Yüce olan Rabb’imi O’na layýk güzel isim ve sýfatlarýyla tesbih ederim” (Sübhane Rabbiye’l-Azim) diyerek Vâfi ile vefayý, Sabûr ile sabrý, Mütekebbir ile tevazuyu, Rahman ile merhameti, Þekûr ile þükrü idrak eder. Böylece kul, bu isimlerdeki Ýlahi tecellileri ruhuna ve ahlakýna zerk edebilir. Sübhan þýrýngadaki ilacýn bedene verilmesi gibi Ýlahi isim ve sýfatlardaki vitaminleri ve tecellileri ruha ve ahlaka verecektir. Bu nedenle “Sübhan” karakter geliþiminin özünü oluþturan bir kavramdýr.

Yüce Rabb’ini kullara ve yaratýlmýþlara ait eksik sýfatlardan uzak tuttuðunu (Sübhane Rabbiye’l-Azim) diyerek ifade eden bir insan, hatalarýný itiraf eder, haddini bilir. Haddini bilen hatalarýný itiraf eden bu insaný Rabb’i tekrar huzura davet eder. Kul tekrar ayaða kalkar. Bu an kulun sanki utancýnýn ve piþmanlýðýnýn affedildiði Rabb’in övgüsüne vasýtasýz ulaþtýðý andýr. Kul haddini bilme sonucu hatalarýnýn affedilmesi ve tekrar huzura alýnmasýnýn sevincini “ kendisine hamd edenleri iþitir.” (Semi Allahu Limen Hamide) diyerek ifade eder. Sanki kul, “Semi Allahu Limen Hamide” diyerek, Rabb’ine “Rabb’im hamdýmý ve þükrümü, övgümü ve takdirimi iþittin. Bana tekrar ayakta durma imkaný verdin” demektedir. Ýþte o an kiþi Rabb’i ile karþýlýklý hamdlaþýr. Yani kul, “Rabb’im Seni övüyorum. Hamd ve þükrün, takdir ve övgünün en güzeli senin içindir” (Rabbena leke’l-hamd) derken Rabb’i de ona “Hamdýmý ve övgümü, þükrümü ve takdirimi sana lütfediyorum ve seni övülmüþ kullarýmýn arasýna katýyorum.” müjdesini vermektedir.

Yani kul rukûdan kalkarken, Rabb’ine “, kendisine hamd edenleri iþitir. (Semi Allahu limen hamide)”, “Sen benim hamdýmý ve þükrümü, övgü ve minnetimi iþittin, bana tekrar huzurunda ayakta durma imkaný verdin; bana tekrar hamd etme lütfunu ikram ettin; beni övgü ve takdir ile anarak beni övülmüþ kullarýnýn arasýna kattýn; ama hakikatte hamd ve övgü, þükür ve takdir senin içindir; hamd Sana layýktýr (Rabbena leke’l-hamd) demektedir. Bu manevi hal içerisinde Rabb’i rükûdan henüz kalkan bu kulunu karþýlýklý hamdlaþma neticesinde övülmüþ; þükrü, tevbesi ve piþmanlýðý kabul olunmuþ dostu kullarýnýn arasýna katar. Artýk kiþi sadece Rabb’ine karþý utanç ve korkusundan deðil; bilakis Rabb’ine karþý hissettiði sevgi ve muhabbetin coþkusuyla secdeye, Rabb’inin huzuruna kapanýr.

ALINTI 


radyobeyan