Arif-i Rivegeri By: armaðan Date: 27 Nisan 2009, 21:51:21
Peygamber efendimizden sonra insanlara doðru yolu gösteren âlimler silsilesinin onuncusu. Buhârâ'ya 30 km uzaklýkta bulunan Rivger köyünde dünyâya geldi. Doðum târihi 1067 (H.560) olarak rivâyet edilmekte ise de kesin bilinmemektedir. 1315 (H.715) târihinde vefât etti.
Küçük yaþta medrese tahsîline baþladý. Zekâ ve kavrayýþýnýn parlaklýðý sebebi ile ilmî mertebeleri hýzla geçti. Bu esnâda ilim ve hikmet sâhibi, ibâdet þartlarýný harf harf yerine getiren, insanlara doðru yolu göstermede zamânýn kutbu Abdülhâlýk Goncdüvânî hazretleri ile tanýþtý ve bütün dünyâsý deðiþti. Daha ilk günde ebedî saâdet tâcýnýn baþýna konduðunu hissetti. Derhâl kendisine baðlandý, vefâtýna kadar hiç ayrýlmadý.
Hocasý ilk sohbetinde ona þöyle dedi: "Hak yolcusu bir sâlik, talebe, vaktinin, zamânýnýn deðerini gâyet iyi bilmelidir. Üzerinden vakitler bir bir geçip giderken kendisinin ne hâlde olduðunu sezmeye bakmalýdýr. Þâyet geçen bir an içinde, huzurlu olduysa, bunu þükür gerektiren bir hâl bilmeli. "Allah'ýma þükürler olsun." demelidir. Eðer gafletle geçip gitmiþ ise, hemen onu telâfî etme yoluna gitmeli, yüce Yaratana nefsânî mâzeretini bildirip ondan baðýþlanmasýný dilemelidir..."
Ârif-i Rivegerî, Abdülhâlýk-ý Goncdüvânî hazretlerinin hayatlarýnda yüksek hizmet ve huzûruna devâm ile meþhûr olup pekçok feyz ve bereketlere kavuþtu. Yüksek üstadýnýn vefâtýndan sonra onun yerine Peygamber efendimizin ve Eshâbýnýn yolunu insanlara öðretme iþine memur oldu. Himmet, inâyet ve gayretlerini Allahü teâlâyý arayanlara sarfeyledi.
Pekçoðunun hidâyete ve evliyâlýk makamlarýnda yüksek derecelere kavuþmalarýna vesîle oldu. Zamânýnýn bir tânesi idi. Herkese çok iyi ve yumuþak davranýr, kimsenin kalbini kýrmazdý.Nefsinin istediklerini hiç bir zaman yapmaz, istemediklerini yapmak, rûhunu yükseltmek için çok çalýþýrdý. Haramlardan þiddetle kaçar, hattâ harama düþmek korkusu ile mübahlarýn fazlasýný terkederdi. Geceleri vaktini hep ibâdetle, gündüzleri talebe okutmakla geçirir, sünnet olduðu için; gündüz öðleden önce bir mikdâr kaylûle yapardý, yâni biraz uyurdu. Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesini çok iyi bilir, onun unutulmamasý için nasîhatlerinde üzerinde durur, târif ederdi. Sünnet-i þerîflerin yaþanmasý için çok gayret gösterirdi. Her sohbetine; "Cenâb-ý Hak bizleri, hepimizi dünyâ ve âhiretin efendisi ve bütün insanlarýn her bakýmdan en yükseði ve en iyisi olan Resûlullah efendimize tâbi olmak saâdetiyle þereflendirsin! Çünkü cenâb-ý Hak, O'na tâbi olmayý, O'na uymayý çok sever. O'na uymanýn ufak bir zerresi bütün dünyâ lezzetlerinden ve bütün âhiret nîmetlerinden daha üstündür. Hakîkî üstünlük, O'nun sünnet-i seniyyesine tâbi olmaktýr. Ârif-i Rivegerî hazretlerinin bu gayretlerine karþýlýk cenâb-ý Hak, büyük makamlar ihsân etti. Uzun bir ömür yaþadý. 1315 (H.715) senesinde Rivger'de vefât etti. Kabri oradadýr. Ziyâret edenler, onun feyz ve bereketlerine kavuþmaktadýr. Onu vesîle ederek Allahü teâlâya yapýlan duâlar kabûl olmaktadýr.
Dünkü Günahýna Tövbe Et!
Evliyâ-ý kirâmdan, þâný büyük bir velî,
Ýlmiyle insanlara, oldu çok fâideli.
Aslen Buhâralýdýr, Rivgir'de doðdu fakat,
Uzun bir ömür sürüp, o yerde etti vefât.
Baþladý küçük yaþta, din ilmini tahsîle,
Zâhirî ilimlere, çalýþýrdý zevk ile.
Hocasý çok sever ve takdîr ederdi onu,
Bilirdi onda büyük, bir cevher olduðunu.
O yerde Abdülhâlýk Goncdüvânî nâmýnda,
Çok büyük bir velî de, var idi o zamanda.
Lâkin "büyük" bilmezdi, önceden kendisini,
Ve baþka hocalardan, alýrdý hep dersini.
Bir gün Abdülhâlýk-ý Goncdüvânî'yi gördü,
Çarþýdan erzak almýþ, evine dönüyordu.
Baktý ki taþýdýðý, çantasý aðýr gâyet,
Kalbinde bu velîye, duydu büyük muhabbet.
Yükünü taþýmakta, bir yardým etmek için,
Edeble yaklaþarak, istedi ondan izin.
Hazret-i Abdülhâlýk, onun bu teklîfini,
Derhal kabûl ederek, verdi elindekini.
Berâber yürüyerek, geldiler eve kadar,
Orada muhabbetle, etti ona bir nazar.
Buyurdu ki: "Evlâdým, bir saat sonra yine,
Bekliyorum seni ben, bu öðlen yemeðine."
"Peki efendim" deyip, ayrýldý ondan, fakat,
O anda kalbi sanki, yeniden buldu hayat.
Onu gördükten sonra, bir baþka oldu hâli,
Zîrâ kaplamýþ idi, onu aþk-ý ilâhî.
Bir saat sonra tekrar, geldi yine o zâta,
Berâber yemek yiyip, kavuþtu iltifâta.
O kadar baðlandý ki, bu mübârek velîye,
O günden sonra artýk, gitmedi medreseye.
Çünkü aradýðýný, bulmuþ idi o artýk,
Hiçbir þey görmüyordu, olmuþtu ona âþýk.
Zîra onun kalbinden, feyz ve nûrlar, o zaman,
Artýk bunun kalbine, akýyordu durmadan.
Lâkin o, medreseye, gitmediðinden sebep,
Evvelki hocalarý, kýzarlardý ona hep.
Ve hattâ bir tânesi, çok baský yapýyordu,
Aðýr sözler söyleyip, hakâret ediyordu.
Bir gün eski hocasý, rastladý ona yine,
Hakâretler ederek, dedi: "Dön mektebine!"
Hâlbuki bir gün evvel, mümine yakýþmayan,
O bir günah iþleyip, olmuþtu sonra piþman.
Ârif-i Rîvegerî, üstün firâsetiyle,
Anlayýp, þöyle dedi, ona kýrýk kalbiyle:
"Efendim, siz benimle, uðraþacaðýnýza,
Oturup tövbe edin, dünkü günâhýnýza."
O bunu iþitince, eyledi çok taaccüb,
Günâhýný düþünüp, utandý, oldu mahcûb.
Bildi bu talebenin, yüksek kerâmetini,
Anladý bu hâlinin, nereden geldiðini.
O da Abdülhâlýk-ý Goncdüvânî'ye gidip,
Oldu bir talebesi, yanýnda tövbe edip.
Bu velî göç edince, âhiret âlemine,
Ârif-i Rîvegerî, geçti onun yerine.
1) Reþehât (Osmanlýca); s.51
2) Reþehât (Arabî); s.35
3) Hadâik-ül-Verdiyye; s.119
4) Tam Ýlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s.987
5) Nefehât-ül-Üns; s.413
6) Hadîkat-ül-Evliyâ; s.28
7) El-Behcet-üs-Seniyye; s.16
8- Ýrgâm-ül-Merîd; s.52
9) Hâcegân Hânedâný; s.27
10) Nesâyimü'l-Mehabbe; s.233
11) Sefînetü'l-Evliyâ; c.2, s.7
Ynt: Arif-i Rivegeri By: Bilal2009 Date: 05 Ekim 2020, 12:50:56
Esselamu aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Arif-i Rivegeri By: ceren Date: 05 Ekim 2020, 21:00:23
Esselamu aleyküm.rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden Allah dostlarýnýn yolunda giden kullardan eylesin inþallah...
Ynt: Arif-i Rivegeri By: Sevgi. Date: 06 Ekim 2020, 01:31:00
Aleyküm Selâm. Ne güzel örnek olucak hayatlar yaþanmýþ. bu güzel hayatlarý okurken þimdiki hallere bakýp üzülüyorum. Rabb'im bizleri de böylesi güzelliklere erenlerden eylesin.. Amin Ecmâin