Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Parmak ucu etiki By: sumeyye Date: 22 Kasým 2010, 15:05:30
Parmak Ucu Etik’i


Kaldýrýmlardan deðil caddelerin ortasýndan yürüdüðümüz günlerin yüreðinden sýyrýlýp gelen bir esintinin kavrulmuþluðudur bu serenat. Ýnceden bir resital sýzar gibi düþlerimize, her bir notanýn üstüne basa basa,çalýnan kornalara aldýrmadan,Bilal’in dudaðýndaki senfoninin eþliðinde varolma savaþý verdik biz. Bir þairin þuuru ve bir kýrlangýcýn safiliðinde parke taþlarýnda yudumladýk seni ey Baðdat. Kelimelerin yýðýlmýþ ve zorlanmýþ anlamlarýndan bir bir geçip, okyanus dolusu gözyaþýyla dudaðýmdaki þarký gibi seni söylemek istiyorum ey Filistin, sadece dinlemek deðil. Þah damarý yoklamasýnýn ardýndaki hazana tutulmuþ nefeslerimizin anýsýdýr ve maviyi inadýna sevmenin, daðlarý Uhudla adýmlamanýn kalp atýþýdýr birinci tekil þahsa edilen ithaflar. Hayýr. Artýk olmaz. Ne olur gelme daha fazla üzerime. Damarlarým tüm geniþliðine raðmen bana küskün. Uzak memleketlerin yetim çocuklarýndaki burukluðun ve bir o kadar isyanýn tadý var uzun cümlelerimin ilk hecesinden noktasýna kadar. Ravza tutsun diye ellerimden, bir Hacer oturttum kucaðýmýn ortasýna. Sonra kahreden gözlerin ihanetine binlerce kez yemin ettim bozacaðýmdan habersiz. Gökyüzü ne kadar da eskimiþ sizin oralarda ey miracýmýn kandili. Yorgun ve hüzünbaz Afrikalýnýn tenindeki “iþte ben ve iþte yaþamýn rengi” dercesine cüretkâr ayaklanmasý, maðara arkadaþlarýnýn firari soluklarýna karýþtý. Ve kaçýþtý ürkek bakýþlý, çýnarlarýn þahitliðinden korkup hançerlerin keskinliðine sýðýnanlar. Yeryüzünün daireselliðini iddia edenler asýldýðýndan beri, özgürlüðün eteklerinde can çekiþmekte prangalý sevdalar. Ve boðazda düðümlenen hýçkýrýklardan bir haykýrýþ da kartal yuvalarýnýn sessizliðine sinmekte. Akabeler bitmek bilmiyor. Patikalarý topraklar sardýðýnda,aþikar bir gökyüzünden yoksun ve computerlerin hafýzasýndan ibaret bellekleriyle,kabirsiz çaylaklar türedi ölümlerin üzerine. Hasret vuslattan güzelmiþ be gülüm. Mezidin iþtiyakýnýn bitiþi dýþýndaki kavuþmalar sadece bir aldatmaymýþ. Yollar ! Beni sürüklemeyin arz-ý mukaddes’e. Ben çölden esen bir rüzgârla buluþmak istiyorum denizime. O zaman anlam bulacak bir adým ötemdeki dalgalarýn içinde kendimi bulmamýn derinliðiyle limanlara demir atmam. Dur duraksama bilmez Musab, gölgesiyle kitabýmýn kahramaný. Þamil’in yadigârý öfkesiyle Aksa’nýn çocuklarý, fýrçamdaki dokunuþlarýn manasý. Ne zaman kýrgýnlýklar, tebük dönüþü piþmanlýklara býraksa kendini, iþte o an ardý arkasý kesilmez kararlarýn doðduðu gün oldu benim için. Mersiyeler sýraladým Tur daðýndaki ateþe, elçinin ayak izinden faydalanmak isteyenlerin aksine, Ýremler kurudu. Karmakarýþýk bir fikir deryasýndan Haman’ýn kulesiyle fezaya ulaþma gayreti, matematiðin iflas ettiði odalarda söndü. Bir daha da kimse cesaret edemedi uyuyan güzeli uyandýrmaya. Çirkin yüzlü devler istila ededursun þatolarýn en yüksek pencerelerini, biz benliðimizden geçeli sebat olduk, istikamet olduk. Sonra su olduk. Çatlayan yüreklerin gözbebeðine seherlerde indik Bedrin aslanlarýyla. Atýlan imzalar nisyaný sildi bir çýrpýda. Ve besmelenin aydýnlýðýnda zarif adamlarýn sözleriyle intizarýn kýymetini bildik, her ekrana gömülüþümüzün helakýnýn yangýnýnda. Alevleri küllerimizi daðýtýp “bir daha olmasýn” nidasýyla karýþtý gecelerin karasýna. Zindan! Ey Kahirenin en gerçek simasý. Ne bitimsiz öyküleri yazdýn duvarlarýna ve ne geri gelmez baþlarý konuk ettin bir tabure bile olmayan hücrelerinde. Biter mi bu alçaklýk. Hicret yani kervanlarýn diliyle  þerefe yolculuk, puslu bir sokak lambasý altýndaki adi bir sohbete dönüþtüðünde, Huseyinlerin kaný yaktýðýnda Fýratýn sularýný,iþte o zaman Zeynepler sürgüne gebe günleri yazdý tarihe. Uzay çaðýndaki geri kalmýþlarýn adý oldu mücadele. Firaki sendromlarýn eþiðindeki sabahlarýn kokusudur gel çaðrýlarýnýn samimiyeti. Dosyalar dolusu yazý yazdým sana. Artýk gidiþin kadar sitemin de sorguluyor eylemlerimi. Adýný “sen” koyduðum bir þiir olsan; sonra aksan parmak uçlarýmdan. Kana kana yudumlanan bir yakamoz olsan hiç tükenmeyen. Senin için hep ayný cümleleri kursam da dualarýmda, sen yine de benim için en renkli sonlarý hazýrlasan. Haybere yürür gibi sancaðým elimde, zaferlerin muþtusu, azmin gücü, cennetin özlemiyle. Yorumsuz konuþup, teslim olduðumda verdiðim söze, sýcaklýðýnda ýsýnacaðým biliyorum. Ve kalanlarýn ardýnda bir türkü de ben olacaðým…

 

Hümeyra Mehtap Mert


radyobeyan