Duygusal Rehberlik By: reyyan Date: 22 Kasým 2010, 11:43:50
DUYGUSAL REHBERLÝK
Psikolojik Danýþman Feyza Baðlan ve Psikiyatri Uzmaný Prof. Dr. Kemal Sayar
Günümüzde duygusal rehberlik kavramý çocuk yetiþtirmekte giderek öne çýkýyor. Çocuklarýnýn duygularýný anlayamayan anne ve babalar, onlarýn duygusal geliþimine de katkýda bulunamýyor, dahasý çocuklarýn kendi duygularýný tanýmalarý ve onlarla yüzleþmeleri konusunda da yetersiz kalmalarýna yol açýyor.
EMPATÝNÝN GÜCÜ
Zeki Bey, kýzý Meryem ve eþi Emine Haným ile þehirlerarasý yolculuktadýr. Dört yaþýndaki kýzý Meryem, otobüsün bagajýndaki oyuncak bebeðini ister. Zeki Bey ve Emine Haným yol ve küçük oðullarý Ali’nin telâþýndan, Meryem’in bebeðini bavulla bagaja vermiþlerdir. Zeki Bey, ‘Kýzým, maalesef bebeðini þu anda veremeyeceðim çünkü bavulun içinde. Ulaþamayacaðýmýz bir yerde,’ diyerek açýklama yapar. Meryem ise ‘Bebeðimi istiyorum,’ der tekrar. Zeki Bey, ‘Anladým Meryemciðim, bebeðini istiyorsun ama otobüsten inene kadar bebeðini bavuldan alamayýz.’ Cevap gecikmez: ‘Bebeðimi istiyorum, bebeðimi..’ diye mýzmýzlanýr Meryem. Ayaða kalkmak ister. Bu arada su þiþesini yere düþürür. Zeki Bey, beynine doðru kan damarlarýnýn kaný artýk daha hýzlý pompaladýðýnýn ve yavaþ yavaþ yüzünün kýzarmaya baþladýðýnýn farkýna varýr. ‘Bebeðini istiyorsun, ama þu an burada deðil ve elim kolum baðlý kýzým. Neden dýþarýdaki aðaçlarý seyretmiyorsun biraz da?’ diye sorar. ‘Aðaçlarý deðil, bebeðimi istiyorum,’ diye baðýrýr Meryem kýzgýnca.. ‘Þimdi istiyorum!’ Diðer yolcularýn da rahatsýz olduklarýný homurdanmalardan anlayan Zeki Bey kendini iyice kötü hisseder. Diðer tarafta kucaðýnda küçük oðullarý Ali’nin uyuduðu hayat ve yol arkadaþý Emine Haným ile çaresizce göz göze gelirler. Zeki Bey, istediðine ulaþamamýþ yüzü kýzgýnlýktan kýzarmýþ Meryem’e bakar ve aslýnda kendini ne kadar da sýkýlmýþ ve sýkýþmýþ hissedebileceðini; bu uzun yolculukta, Meryem’in normalde oynamayý çok sevdiði bebeði isteyeceðini nasýl akýl edemediðini düþünür. Kendini kötü hisseder. Ne yapabileceðini düþünür ve en çok sevdiði bebeði ile oynayýp rahatlayamýyorsa da Meryem’in kendini iyi hissedeceði baþka bir seçeneði, baba þefkati ve anlayýþýný, ona vermeyi kararlaþtýrýr. ‘Bebeðini istiyorsun deðil mi Meryemciðim?’ , ‘Hý hý..’ der üzgün bir þekilde küçük kýz. ‘Ve onu sana veremediðimiz için oldukça kýzgýn olmalýsýn.’, ‘Hý hý..’ ‘Hemen þimdi bebeðinin senin yanýnda olmasýný isterdin deðil mi kýzým?’ ‘Eveet’ diye mýrýldanýr kýz, ‘Þimdi istiyorum.’ ‘Meryemciðim, yolculuk seni bayaðý yordu, canýn sýkýldý. Sen de bebeðinle oynamak, saçýný örmek istiyorsun. Ben de bebeðinin þimdi burada yanýmýzda olmasýný istiyorum. Hatta þu küçük koltuklardansa, senin odanda, tüm oyuncaklarýnla, annen kardeþin sen ve ben hep beraber oyun oynayýp rahatlamak, iyi vakit geçirmek isterdim.’ ‘Ben de’ deyip ayný fikirde olduðunu gösterir kýz. Babasý kýzýnýn baþýný okþar, sýrtýný sývazlar; Meryem’in kendini anlaþýlmýþ hissetmesinin verdiði rahatlýðýn yavaþ yavaþ küçük kýzýn yüzüne oturduðunu fark eder. Kýsa bir süre sonra Meryem uyuklamaya baþlar.
Meryem dört yaþýnda olmasýna raðmen ne istediðini gayet net bir þekilde biliyordu: o bebeðini hemen þimdi istiyordu. Bebeði elde edemeyeceðini fark ettikçe, Zeki Bey’in açýklamalarýný dinlememeye baþladý; öte yandan Zeki Bey’in onu anladýðýný, isteklerinin farkýnda olduðunu, fark edince giderek rahatladý. Zeki Bey de empatinin gücünü yaþayarak görmüþ oldu.
DUYGULARI GÖRMEZDEN GELMEK
Bir an için, içinde empatinin yaþanmadýðý, anne-babanýzýn sizden hep mutlu ve sâkin olmanýzý beklediði, üzüntü ya da öfkenin baþarýsýzlýk sayýldýðý veya ayýplandýðý bir evde büyüdüðünüzü hayal edin. Sizin her zaman olaylara pozitif tarafýndan bakmanýzý öneren, þikâyet etmenize izin vermeyen, dertlerinizi, sýkýntýlarýnýzý dinlemek istemeyen büyükler tarafýndan yetiþtirildiðinizi ve çocuk gözüyle anne-babanýzýn kesinlikle haklý olduðunu düþünerek büyüdüðünüzü.
Asýl problem ise hayatýn hep de olumlu þeyler getirmediði.. Meselâ: küçük kardeþinizin odanýza girip yeni bitirdiðiniz ödevinize zarar vermesi, çok sevdiðiniz oyuncaðýnýzý kýrmasý, okulda yapmadýðýnýz bir þeyle suçlanmanýz, en yakýn arkadaþýnýzýn size küsmesi, anne-babanýzýn sizsiz tatile çýktýklarýnda sizi de kendi anne-babalarýna býrakmalarý, annenizin sürekli evin temizliði, kendi ailesi, babanýzýn ise fanatik olduðu takým ve maçlarý ya da memleket meseleleri hakkýnda konuþmasý gibi.
Tüm bunlar olurken sizden beklenen ise hiç sýkýlmamanýz, üzülmemeniz, öfkelenmemeniz olur. Okuldaki sorununuzu anlatmaya baþladýðýnýzda babanýzýn, sadece ‘Allah bilir ne yaptýn da öðretmenin sana herkesin içinde öyle baðýrdý’ veya katýldýðýnýz basketbol turnuvasýnda kaybedince annenizin de sadece ‘Aman caným, önemli deðil; seneye kazanýrsýn,’ demeleri ile siz de çenenizi kapamayý ve yaþadýklarýnýzý paylaþmamayý öðrenirsiniz. Okulda bir sorun yaþamýþ iseniz eve geldiðinizde doðrudan odanýza gider, dertsizlik maskenizi takar, akþam yemeðine oturursunuz. Aileniz, ‘Okul bugün nasýldý?’ der siz de ‘Ýyiydi’ dersiniz. Babanýz ‘Ýyi, aferin’ deyip sizden tuzu uzatmanýzý ister.
Böyle bir evde büyüdüðünüzde ne öðrenmiþ olursunuz? Öncelikle anne-babanýza pek de benzemediðinizi düþünürsünüz; çünkü onlarýn sizinkiler gibi kötü ve tehlikeli duygularý yoktur; ayrýca bu tehlikeli ve kötü duygularýnýzdan dolayý siz pek de iyi biri sayýlmazsýnýz. Sizin üzüntüleriniz, öfkelenmeleriniz ve korkularýnýz aslýnda onlarýn ‘mükemmel’ dünyalarýný bozmaktadýr.
Siz anne-baba olduðunuzda, siz de kendi çocuklarýnýzla ne hissettiðinizle ilgili konuþmazsýnýz. Bu da sizi ve onlarý yalnýzlýða iter. Aslýnda siz mutluluk rolü yaptýðýnýzda herkes iyi olacaðýndan, bu sizi kendinize, eþinize ve çocuklarýnýza ‘mesafeli’ kýlacak olan rolü oynamaya iter.
Yaþýnýz büyüdü diye çocuklukta hissettiðiniz duygularý tatmayacak mýsýnýz? Doðum gününüzde istediðiniz hediyeyi alamazsýnýz, iþyerindeki arkadaþýnýz sizin arkanýzdan dolap çevirir, çok sevdiðiniz anneannenizi kaybedersiniz, kuzeniniz kaza geçirir.
Ama siz hâlâ o ‘kötü’ hisleri hiç yaþamamalýsýnýz. Dolayýsýyla bu hisleri ustaca saklayabilecek, býrakýn çevrenizle, kendinizle bile paylaþamayacak kadar saklayacak hâle gelirsiniz. Fakat saklayabilmiþ olmanýz, onlarýn yok olduðu anlamýna gelmez. Onlar ordadýrlar ve yaþanmayý, paylaþýlmayý bekliyorlardýr. Televizyon seyretmek, yemek yemek, internete girmek, oyun oynamak bunlarý görmezden gelme stratejilerinden en etkili olanlarýdýr.
EMPATÝ SAKÝNLEÞTÝRÝR
Peki ya her þey daha farklý olsaydý? Beraberce yaþarken anne-babanýz empati yapmayý tercih etmiþ olsalardý? Size gerçekten kendinizi nasýl hissettiðinizi öðrenmek için ‘Nasýlsýn?’ diye sormuþ olsalardý. Siz de rahatlýkla ‘Zor bir gündü’ diyebilmiþ olsaydýnýz ve derdinizi çözememiþ olsalar bile dinlemiþ ve anlamýþ olsalardý.
Okulda arkadaþýnýzla sorun yaþamýþsanýz, anneniz aranýzýn nasýl bozulduðunu, sizin kendinizi nasýl hissettiðinizi ve mümkün çözüm önerilerini konuþmuþ olsa; okulda bir yanlýþ anlaþýlma yaþandýysa, babanýz hemen öðretmenin ‘taraf’ýna geçmeyip, sizi dinlemiþ olsa; katýldýðýnýz basketbol turnuvasýnda yenildiðinizde, kendi çocukluðunda onun da benzer tecrübeler yaþadýðýný ve tüm arkadaþlarýnýn önünde sahadan yenik ayrýlmanýn zor ve huzursuz edici yönlerini kendinden de örnekler vererek anlatsa; küçük kardeþiniz oyuncaðýnýzý kýrdýðýnda, anneniz size sarýlsa ‘Ne kadar kýzgýn olduðunu tahmin edebiliyorum. Oyuncaðýný çok sevdiðini biliyorum. Üzülmen gayet doðal, senelerdir onunla oynuyordun,’ dese büyük ihtimâlle kendinizi pek de ‘yalnýz’ ve ‘anlaþýlmamýþ’ hissetmezdiniz herhalde. Anne-babanýzýn size her zaman destek için orda olduklarýný bilir ve kendinizi iyi hissederdiniz.
Ýþte empati kýsaca insanýn karþýsýndakinin yerine kendini koyabilmesidir. Empatik anne-babalar olarak bizler çocuklarýmýzý gözleri yaþlý gördüðümüzde kendimizi onun yerine koyabilirsek, canýnýn aslýnda ne kadar yandýðýný; öfkeden ayaðýný yere vurduðunda, ne kadar kýzgýn olduðunu anlayabiliriz.
Onlarla böyle yakýn iliþki kurabilirsek, onlar da hislerinin anlaþýldýðýný fark edip, daha kolay sâkinleþebilirler.
Anne-babalar kendi duygularýnýn farkýnda olacak ki çocuklarýnýn duygularýnýn da farkýnda olabilsinler. Konu duygular olunca babalarýn bir kýsmý havlu atmaya hazýrlanýr. Havlu atmadan önce þu yapýlan araþtýrmayý okumak iyi olabilir. Bir grup evli çifti tartýþýrken kameraya çekmiþler. Sonra her bir eþe film seyrettirilip, her bir anda ne hissettiklerini ve ne kadar þiddetli hissettiklerini belirtmeleri istenmiþ. Sonra her bir eþ diðer eþ için ayný þekilde tahminde bulunmuþ. Ve sonuç! Hem kadýnlar hem de erkekler, eþlerinin duygusal tecrübelerini doðru tahmin edebilmiþler. Genel kanýnýn aksine erkekler de kadýnlar kadar kimin ne hissettiðini fark edebiliyorlar. Yâni erkekler de kadýnlar kadar empatik olabiliyorlar; erkekler de kadýnlar gibi ayný insanî duygularý iç dünyalarýnda benzer þekilde yaþýyorlar; ama ifade ediþ þekilleri farklý oluyor. Bu farklýlýk biraz da sosyal olarak onlardan beklenen ‘maskülen’ rolün zedelenmesi çekincesinden geliyor denebilir.
Deðerli Babalar, sizler de çocuklarýnýz için birer duygusal rehbersiniz ve olmalýsýnýz da. Aslýnda duygularýnýzýn farkýnda olmak belki bir kýsmýnýz için yeni bir þey olmayacak ama önemli olan zaten orada var olan duygularý uygun þekilde yaþayabilmek.
KONTROLÜNÜ KAYBETME KORKUSU
Üzüntü, öfke, korku hislerinin yüz üstüne çýkmasý, anne-babaya kontrolü kaybedeceklermiþ hissi verebilir. Çünkü çocuklarýnýn kendilerinden uzaklaþacaklarýndan veya çocuklarýna zarar verebileceklerinden çekinebilirler.
Bir çalýþmada kontrolünü kaybeden anne-babalarýn ortak özellikleri þöyle çýkmýþtýr:
* Öfke, üzüntü, korku duygularýný çok sýk yaþarlar.
* Bu hisleri çok yoðun hissettiklerine inanýrlar.
* Yoðun duygular hissettikten sonra sâkinleþmeleri pek mümkün olmaz.
* Bu duygularý hissederken hiçbir iþ yapamaz, yapsalar da beðenmezler.
* Duygularýna karþý hep savunma hâlindedirler.
* Sâkin, anlayýþlý gibi davrandýklarýný zannedebilirler ama sadece rol yapýyorlardýr.
* Aslýnda bu duyguyla baþa çýkabilmek için desteðe ihtiyaçlarý vardýr.
Böyle anne-babalar kontrollerini kaybedeceklerinden korktuklarýndan ‘süper’ ebeveyn rolünü üstlenirler ama ne gariptir ki çocuðun þahit olacaðý þekilde eþlerine karþý öfkeli ve þiddetli davranabilirler. Öfkelerini saklamaya çalýþýrlarken, çocuklarý ile paylaþabilecekleri ‘o’ anlarý kaçýrýrlar. Böylece çocuk da kendi duygularýyla nasýl baþa çýkabileceðini öðrenecek bir model eksikliði içinde büyür.
Sürekli kendisini eleþtiren, hiçbir þey beðenmeyen anne-babanýn elinde büyümüþ olan kendine güveni pek de yüksek olmayan Özge de evde en ufak bir terslik olduðunda hemen baðýrýp, çaðýrýyordu. Bunun bir sorun olduðunun farkýna sekiz yaþýndaki oðlunun okulun rehberlik servisine sevk edilmesi ile vardý. Oðlu bir sorun olduðunda bunun ancak baðýrýp çaðýrýlarak çözülebileceðini annesini model alarak öðrenmiþ, okulda da hem arkadaþlarýna hem de öðretmenlerine karþý bunu kullanýyordu. Özge öfke, korku, kýskançlýk gibi duygularýnýn farkýna varýp, bunlarla uygun þekilde baþa çýkamadýðýndan, oðlu da kendisini örnek almýþtý. Yine de bu baþa çýkma yöntemine geçmek pek de kolay olmadý. Özge bunu uçakta bir sorun olduðunda çocuktan önce oksijen maskesini ebeveynin takmasý gerektiðine benzetti. Önce ebeveyn kendi duygularýnýn ve yaptýklarýnýn farkýna varacak ki çocuk da kendini tanýyabilsin ve model alarak çözüm ve baþa çýkabilme yollarýný öðrenebilsin.
Duygularýn ifadesinde anahtar faktör, bunun çevrenizle olan iliþkinize zarar vermeyecek bir üslupla yapýlabilmesidir. Bunu yapabilirseniz çocuðunuza; (1) Güçlü olumsuz duygularla baþa çýkýlabileceðini ve (2) Çocuðunuzun sizin için önemli olduðunu hissettirebilmiþ olursunuz.
Bir diðer önemli faktör de çocukla tam da böylesi bir durumdayken, poposuna vurmanýn, aþaðýlamanýn, küfretmenin, alay etmenin araya aþýlmasý zor duvarlar öreceðinin farkýnda olarak ilerlemektir. Eðer konuþurken kafanýz daðýlmýþsa, fiziksel veya psikolojik olarak çocuðunuza veya eþinize zarar verebilme ihtimâlini fark ettiyseniz, bu konuþmayý mutlaka erteleyin.
Son olarak ‘affedici’ olmanýn iliþkileri tedavi edici gücünü de zaman zaman kullanmaktan kaçýnmayýn. Eþinizden veya çocuðunuzdan, ona karþý yaptýðýnýz yanlýþ davranýþýnýzdan ötürü özür dilemekten çekinmeyin. Böylece çocuk da hata yapýldýðýnda iliþkinin nasýl tamir edilebileceðini öðrenmiþ olur.
Duygusal farkýndalýða tam anlamýyla sahip olabilmek ömür boyu devam edebilecek bir süreçtir. Çünkü her bir tecrübeden çýkarýlabilecek farklý bir ders, kazanýlacak daha derin ve farklý açýdan bakýlabilecek bir içgörü mutlaka kazanýlabilir.
radyobeyan