Minhacut Talibin
Pages: 1
Rehin By: Gulinur Date: 21 Kasým 2010, 21:15:24
REHÝN

D.REHÝN

Rehin akdi, satýþ akdinde olduðu gibi icap ve kabul lafzý ile sa­hih olur. Akid esnasýnda malý önce vermek gibi akdin gerektirdiði veya þahit bulundurma gibi akdin maslahatý için olan veya herhan­gi bir amacý olmayan bir þartý koþmak akdi bozmaz.

Akitte koþulan þart, rehin alan için zararlý ise akid batýl olur. Rehin alan kimsenin rehineden istifade etmesi gibi kendisine ya­rarlý, fakat rehin býrakana zarar veren bir þeyi þart koþarsa bu þart geçersizdir. Keza en zahir kavle göre akid de geçersizdir.

Rehineden elde edilen fazlalýðýn rehin býrakýlmasý þart koþu-lursa, en zahir kavle göre þart geçersizdir. Þart geçersiz olunca akid de geçersiz olur. Rahin ve rehine alan mutlak tasarrufta bulunmaya ehil olmalýdýr. Buna göre veli, çocuk ve delinin malýný rehine vere­mez ve onlar adýna rehine alamaz. Ancak bir zaruret veya belli bir fayda varsa, onlar adýna rehin akdinde bulunabilir.

Rehinede bulunmasý gereken þartlar þunlardýr:

En sahih kavle göre, rehinenin ayýn (mal) olmasý þarttýr. Borç gibi ayýn olmayan menfaatleri rehin býrakmak sahih olmaz. Ortak malý (muþaa), çocuðu dýþýnda yalnýz cariyeyi veya annesi dýþýnda yal­nýz çocuðu rehine býrakmak sahihtir.  Cariye çocuðu ile birlikte satýlýrsa, ücret her birinin deðerine göre taksim edilir. En sahih kav­le göre cariyeye tek baþýna deðer biçilir. Sonra çocuðu ile birlikte de­ðer takdiri yapýlýr. Her iki deðer arasýndaki fark, çocuðun deðeridir.

Cani ve mürtedin rehin býrakýlmasýnýn hükmü, bunlarý sat­manýn hükmü gibidir. Kendisi ile tedbir akdi yapýlmýþ köleyi veya azat edilmesinin baðlandýðý sýfatýn borcun ödeme vaktinin girmesin­den önce gerçekleþmesi mümkün olan köleyi rehine býrakmak, mez­hep alimlerince kabul edilen rivayete göre geçersizdir.

Rehine býrakýlan mal kýsa zamanda bozulan bir mal ise, bu tak­dirde: Yaþ hurma gibi kurutma imkaný varsa kurutulur. Kurutma im­kaný olmayan malý ise, peþin veya henüz bozulmadan vadesi giren borç için rehine býrakmak veya satýp parasýný rehin býrakmayý þart koþmak caizdir. Bu durumda : Rehinenin bozulma korkusu varsa, satýlýr ve parasý rehine olarak býrakýlýr. Þayet rehin eden böyle bir re­hinenin satýlmamasmý þart koþarsa, rehin akdi sahih olmaz. Rahin rehineyi mutlak þekilde vermiþse, en zahir kavle göre akid fâsid olur. Rehine alan kimse henüz borç vakti girmeden rehinenin bozulup bo­zulmayacaðýný bilmezse, en zahir kavle göre akid sahihtir.

Rehine býrakýlan buðdayýn çürümesi gibi, çabuk bozulmayan bir mal rehine býrakýlýr da onu bozan bir arýza meydana gelirse, bu­nunla akid derhal fâsid olmaz.

Rehine býrakmak üzere bir malý âriye (ödünç) almak caizdir. Bu þekildeki rehine bir kavle göre ariye olur. En zahir kavle göre bu durumda borcun tazmini âriye alman mala taallûk eder. Bu sebeple, bir malý ariye alýrken borcun cinsini (altýn, gümüþ gibi), miktarýný ve sýfatýný (peþin veya tecilli olduðunu) iðreti veren þahsa açýklamasý þarttýr. Keza en sahih kavle göre, rehineyi alan kiþinin zikredilmesi de þarttýr. Bu þekilde rehin edilen mal rehineyi alanýn eli altýnda iken telef olursa, en zahir kavle göre rehine veren de alan da tazmi­nat ödemekle yükümlü olmaz.

Ödünç mal rehine olarak teslim edildikten sonra ödünç veren kiþi artýk iðreti akdinden cayamaz. Borcun Ödeme zamaný girer ve­ya peþin olursa ödünç verene rehinenin satýþý için müracaat edilir. Borcu ödemese rehine satýlýr. Sonra ödünç veren, rehinenin satýldýðý parayý almak için rehineyi verene müracaat eder.

 

1. Rehin Sebebi Olan Þey
 


Rehin akdine sebep olan þeyin sabit ve baðlayýcý borç olmasý þarttýr. Zorla alýnmýþ veya ödünç mal için rehine býrakýlmasý en sa­hih kavle göre caiz deðildir. Borç karþýlýðýnda rehine býrakmak da caiz deðildir.

Bir kiþi bir kimseye: "Þu dirhemleri sana borç olarak verdim ve karþýlýðýnda köleni rehine aldým." der de diðeri cevaben: "Borç aldým ve rehin ettim." veya "Þunu þu fiyata sana sattým ve karþýlýðýnda elbiseyi rehin aldým." der, diðeri de: "Satýn aldým ve re­hin ettim." derse, en sahih kavle göre akid sahihtir.

Kitabet akdi taksitlerini veya henüz bitmemiþ iþin ücreti karþýlýðýnda rehine býrakmak sahih deðildir. Zayýf kavle göre, iþe baþ­ladýktan sonra alýnacak ücret karþýlýðýnda rehine býrakmak caizdir.

Satýlan malýn parasý karþýlýðýnda muhayyerlik süresinde rehi­ne býrakmak; bir borç karþýlýðýnda ikinci bir rehine býrakmak caiz­dir, imam'm son kavline göre rahinin rehineyi, borç sahibinden aldýðý ikinci bir borç için de rehine yapmasý caiz deðildir.

Rehin akdinin gerçekleþmesi için rehineyi, akid yapmaya sala­hiyetli olan kimseden teslim almak þarttýr. Rehin akdinde vekalet caizdir. Lakin rehine alan, rahini veya onun kölesini vekil tayin ede­mez. Fakat ticaret yapmasý için köle yetkili kýlýnmýþa, onun vekil ta­yin etmesinin caiz olduðu hakkýnda bir vecih vardýr. Rahinin kitabet akdi yaptýðý köleyi vekil tayin etmesi ise caizdir.

Bir kimse, emanetçinin elindeki emaneti veya gasibin elindeki malý rehin býrakýrsa, onu teslim almaya imkan veren bir zaman geç­medikçe rehine teslim alýnmýþ sayýlmaz. En zahir kavle göre, kabz etmek için rahinin izin vermesi þarttýr. Gâsýbm gasp ettiði malý re­hine almasý onu gâsýp olmaktan kurtarmaz. En sahih kavle göre gasp edilen mal, emanet olarak gasp edene býrakýlýr da telef olursa, gâsýp olmaktan kurtulur.

Mürtehin rehineyi teslim almadan rahin rehine üzerindeki mülkiyetini kaldýran bir tasarrufta bulunursa, rehin akdinden dön­müþ olur. Rehineyi bir baþkasýna hîbe etmesi veya rehine olarak býrakmasý ve bunlar tarafýndan kabz edilmesi veya rehine olan köle ile kitabet akdi yapmasý gibi. Keza en zahir kavle göre köle ile tedbir akdi yapmýþsa akidden dönmüþ olur. Rahinin rehine olan cariye­sini hamile býrakmasý akitten caydýðýný gösterir. Ancak cariye ile cinsel iliþkide bulunur ve cariyeyi evlendirirse akitten caymýþ sayýl­maz. Rehine kabz edilmeden taraflardan biri ölür veya delirirse ve­ya þýra içkiye dönüþürse veya köle kaçýp giderse, en sahih kavle göre rehin akdi bozulmaz.

Rehin veren rehineyi teslim ettikten sonra, rehineyi alan kiþi­den izin almadan onu mülkünden izale edecek bir tasarrufta bulu­namaz. Fakat rehine olan köleyi hürriyetine kavuþturmak hakkýnda birkaç görüþ vardýr. Bu görüþlerin ezher olanýna göre rahin zengin ise köleyi hürriyetine kavuþturmasý geçerlidir. Bu takdirde azad et­tiði günkü deðerini rehin olarak býrakýr. Rehin olan köleyi azat et­mek geçerli deðildir dediðimiz takdirde, en sahih kavle göre rehin olayýnýn kalkmasýndan sonra köle azat olmaz. Rahin, rehine kölenin hürriyetini bir sýfata baðlarsa (Zeyd gelirse hürsün demesi gibi) ve bu sýfat gerçekleþtiðinde köle halen rehine ise hürriyetine kavuþ­masýnýn hükmü, yukarýda hürriyetle ilgili açýklanan hüküm gibidir. Belirtilen sýfat gerçekleþtiðinde rehine olmaktan kurtulmuþsa, en sahih kavle göre hürriyetine kavuþmuþ sayýlýr.

Rahinin mürtehinden izin almadan rehineyi bir baþkasýna re­hin vermesi sahih olmaz. Borç peþin olur veya ödeme vakti önce gi­rerse rahin, rehine olan cariyeyi evlendiremez ve icareye veremez.

Rahin rehine olan cariye ile cinsel iliþkide bulunamaz. Þayet cinsel iliþkide bulunursa doðan çocuk hür ve nesebi sahih olur. Bu durumda cariyenin ümmü veled olup olmamasý konusundaki görüþler, azad olma ile ilgili görüþler gibidir. Ancak ümmü veledin geçerli olduðunu söylediðimiz taktirde; rehine azat olursa, en sahih kavle göre ümmü veled olarak azat olur. Cariye doðum esnasýnda hayatýný kaybederse, en sahih kavle göre, rahin cariyenin deðerini rehine olarak býrakýr.

Rahin mürtehinden izin almadan, rehineyi noksanlaþtýrmaya­cak þekilde ondan istifade edebilir. Rehine verdiði evde oturmak ve­ya hayvana binmek gibi. Fakat rehine olan arazide bina yapmak ve­ya aðaç dikmek gibi tasarruflarda bulunamaz. Bu tasarruflarý yap­týðý taktirde, borcun ödeme vakti gelmeden bina yýkýlmaz veya aðaç sökülmez. Fakat borcun ödeme vakti girdikten sonra arazinin satýþ bedeli borcu kap atamýyorsa ve bunlarý kaldýrmakla satýþ bedeli yükseliyorsa, yaptýðý binayý veya diktiði aðaçlan ortadan kaldýrmak­la yükümlüdür.

Rahin, rehineyi kendi yanma getirmeden ondan faydalanma imkanýna sahipse, onu yanma alamaz. (Örneðin, sanatkar olan köle mürtehinin elinde iken de sanatýný icra edebilir.) Rahin rehineyi ge­ri almadan ondan istifade etme imkaný yoksa, onu yanma alabilir. Ancak yanma almadan mürtehin rehinenin tekrar kendisine geri verileceðine güvenmezse, rehineyi teslim ederken þahit tutabilir. Rehineyi alan, rehineden istifade etme izni verirse yasak olan tüm hususlarda rehin veren rehineden istifade edebilir. Ancak, rahin ta­sarrufta bulunmadan mürtehin verdiði izni geri alabilir. Geri aldýðý halde rahin bundan haberdar olmaz ve rehine üzerinde bir tasarruf­ta bulunursa; bunun hükmü, vekilin vekaletten azledildiðinden ha­berdar olmadan tasarrufta bulunmasýnýn hükmü gibidir. En sahih kavle göre, bu durumlarda yapýlan tasarruflar geçersizdir.

Rehineyi alan borcu ödeme vadesinden önce ödemek þartý ile rehineyi satmasý için rahine izin verirse, satýþ sahih olmaz. Keza en zahir kavle göre, rehinenin tutarýný rehine býrakmak þartý ile rahin rehineyi satmaya izin verirse böyle bir satýþ da sahih olmaz.

 

2. Rehin Akdinin Geçerli Olmasý
 

Rehin akdi gerçekleþtiðinde, rehineyi alan borcunu elde edin­ceye kadar rehine onda kalýr. Ancak daha önce izah edildiði üzere re­hine veren, rehineden faydalanmak için onu alabilir. Akid esnasýnda taraflar rehineyi adil bir kimsenin yanma býrakmayý þart koþarlar­sa, bu caizdir. Ýki veya bir kiþinin rehineyi muhafaza etmesi konu­sunda söz birliði ederlerse, anlaþtýklarý þarta baðlý kalýrlar. Þayet mutlak þekilde belirtirlerse en sahih kavle göre, taraflardan biri re­hineyi yanma alamaz.

Taraflarýn rehineyi teslim ettikleri adil kiþi ölür veya fasýk olursa, üzerinde anlaþtýklarý herhangi bir kiþiye teslim ederler. Þa­yet anlaþmazlar da münakaþa ederlerse, hakim rehineyi adil birisi­ne býrakýr ve ihtiyaç duyulmasý halinde rehineyi satabilir.

Rehine satýlýrsa bedeli mürtehine verilir. Rahin veya onun vekili, mürtehinin izni ile rehineyi satabilir. Mürtehin satýþ için izin vermezse, hakim kendisine: "Ya izin ver ya borcundan vazgeç." der. Þayet mürtehin rehineyi satmak ister de rahin izin vermeye razý ol­mazsa, hakim ona ya borcu ödetir ya da rehineyi sattýrýr. Rahin ve­ya mürtehin izin vermemekte ýsrar ederse, hakim rehineyi satar. Þa­yet mürtehin rahmin izni ile rehineyi satarsa ve en sahih kavle göre, satýþ akdi rahinin huzurunda gerçekleþirse, akid sahih olur. Aksi halde sahih olmaz.

Rehineyi adil bir kiþinin satmasýný þart koþarlarsa, satýþ akdi caizdir. En sahih kavle göre adil kiþinin rehineyi satmak için rahin-den izin almasý þart deðildir. Adil kiþi rehineyi satarsa, mürtehin borcunu alýncaya kadar para rahinin zimmetinde olarak onun elin­de kalýr. Para adil kiþinin yanýnda iken telef olur ve rehine baþ­kasýnýn malý olduðu anlaþýlýrsa, müþteri parasýný almak için dilerse adil kiþiye, dilerse rahine müracaat eder. Bu konuda kararý verecek olan rahindir.

Adil kiþi rehineyi satarken bulunduðu beldenin misli parasý ile ve peþin olarak satmalýdýr. Þayet muhayyerlik süresi içerisinde bir baþkasý fazla fiyat vermek isterse, ilk akdi bozar ve ikinci müþteriye satar.

Rehineye yapýlan masraflar rahin tarafýndan ödenir. Masrafý vermekten kaçýmrsa mürtehine ait hakkýn muhafazasý için en sahih kavle göre masraflarý ödemeye icbar edilir. Rahin kan aldýrmak ve kupa vurdurmak gibi rehinenin maslahatý için yapýlacak iþlerden alýkonulamaz. Rehine, mürtehinin elinde bir emanettir. Telef olmasý halinde borcundan bir eksilme olmaz.

Fasit akidlerin hükmü, tazminat açýsýndan sahih akidlerin hükmü gibidir. Þayet rehineyi alan, rahine: "Borcun ödeme zamaný gelir de ödemezsen, rehineyi bana satarsýn." diye bir þart koþarsa, rehin akdi fâsid olur. Rehine, borcun ödeme zamanýndan önce mürtehinin yanýnda bir emanettir. Rehinenin telef olmasý duru­munda mürtehine yemin ettirilir ve sözü kabul edilir. Alimlerin ço­ðunluðuna göre rehineyi, rehin edene iade etme konusunda mürte­hinin sözü kabul edilmez.

Mürtehin hata olmaksýzýn rehine olan cariye ile cinsel iliþkide bulunursa, zina etmiþ sayýlýr. Cariye ile cinsel iliþkide bulunmasýnýn haram olduðunu bilmediðini söylemesi kabul edilmez. Ancak Ýslam'a yeni girmiþ veya ulemadan uzak bir bölgede yetiþmiþ ise, had cezasýný kaldýrmak için sözü geçerli sayýlýr. Rahinin izni ile cin­sel iliþkide bulunursa, bunun haram olduðunu bilmediðini söyleme­si, en sahih kavle göre davanýn kabulü için geçerli olur ve kendisine had cezasý tatbik edilmez. Þayet zor altýnda cinsel iliþkide bulunmuþ ise, mehir vermesi vacibtir. Bu münasebetle doðacak olan çocuk hür olur ve deðerini rahine verir.

Rehine telef olur ve bedeli alýnýrsa, bu bedel onun yanýnda re­hine olarak kalýr. Rahin bedeli dava edebilir. Dava etmezse, en sahih kavle göre mürtehin de dava edemez. Rehine köle kýsasý gerektiren bir suç iþler de rahin köleyi öldüreni öldürürse, rehine ortadan kalk­mýþ olur. Rehine olan köle öldürülür de rahinin katili affetmesi veya hata ile olan bir cinayet sebebiyle bir mal gerektirirse, rahinin mürtehinden izin almadan katili affetmesi sahih deðildir. Mürtehi-nin (rehineyi alanýn) katili suçtan beri kýlmasý da sahih deðildir.

Rehin akdi rehine malýn kendisine bitiþik olmayan meyve ve cariyenin çocuðu gibi artýþlara sirayet etmez.

Hamile bir cariye rehine edilir de borç ödeme zamaný geldiðin­de henüz hamile ise, hamli ile birlikte satýlýr. Doðum yapmýþ ise, en zahir kavle göre çocuðu ile birlikte satýlýr. Akid esnasýnda deðil de satýþ esnasýnda hamile ise, en zahir kavle göre çocuðu rehine olmaz.

 

3. Rehinenin Cinayet Ýþlemesi
 

Rehine cinayet iþlerse; hakkýný elde etme konusunda öncelik sýrasý kendisine karþý cinayet iþlenen kiþinindir. Rehineye kýsas ce­zasý gerektirirse veya kendisine karþý cinayet iþlenen kiþinin alacaðý için satýlýrsa, rehin akdi geçersiz olur.

Köle olan rehine efendisine kai'þý iþlediði suç kýsasý gerektiri­yorsa, rehin akdi geçersiz olur. Þayet efendisi bir mal karþýlýðýnda onu affederse, sahih kavle göre bu akid geçerli olmaz ve köle rehine olarak kalýr.

Bir kimsenin iki kölesinden her biri bir baþkasýnda rehine olur da biri diðerini öldürürse, her iki rehin akdi hükümsüz kalýr. Þayet köle hataen öldürme gibi mala taallûk eden bir cinayet iþlerse, rehinesi Öldürülmüþ mürtehinin hakký mala taalluk eder. Gerektiðinde köle satýlýr ve bedeli rehine olarak býrakýlýr. Zayýf kavle göre ise, kölenin bizzat kendisi rehine olur.

Ýki köle bir borç karþýlýðýnda rehine olur da biri diðerini öldürürse, rehine eksilmiþ olur. Ýkisi, iki borç (biri vadeli diðeri pe­þin iki borç) karþýlýðýnda rehine olur da biri diðerini öldürür ve mürtehin için belli bir menfaat söz konusu ise, katil köle rehine býrakýlýr. Rehine semavi bir afetle telef olursa rehin akdi geçersiz olur.

Mürtehin akdi fesheder veya borcundan vazgeçerse, rehine re-hinelikten kurtulmuþ sayýlýr. Borcun tümü ödenmezse rehine rehi-nelikten kurtulmaz.

Kölenin bir kýsmý bir borç için, geri kalan kýsmý da baþka bir borç için rehine edilir de biri borcundan vazgeçerse, sadece onun hissesi rehine olmaktan kurtulmuþ olur. Ýki kiþi bir köleyi rehine alýr da biri borcundan vazgeçerse, onun hissesi rehine olmaktan kurtulmuþ olur.

 

4. Rehin Akdinde Taraflarýn Ýhtilâfý
 

 Taraflar (rahin-mürtehin) rehine veya rehinenin miktarýnda ihtilâfa düþerler de rehine teberru (baðýþ) ise, yemini ile birlikte ra­hin tasdik edilir. Rehineyi satmayý þart koþtuklarý hususta ihtilâfa <, düþerlerse her ikisi de yemin eder ve akid fesholur. i   Mürtehin, iki kiþinin kölelerini yüz liraya karþýlýk rehine

i býraktýklarýný iddia eder de bunlardan biri mürtehini doðrularsa, kölesinin elli liraya karþýlýk rehine olduðu kabul edilir; diðeri ise, ye­min eder ve sözü kabul edilir. Mürtehini doðrulayan kiþi diðeri aley­hine þahitlik ederse þahitliði geçerlidir.

Rehineyi teslim almakta ihtilâf ederler de rehine, rahinin veya mürtehinin elinde bulunuyorsa ve rahin: "Rehineyi gasp ettim." derse yemini ile birlikte sözü doðrulanýr. Keza rahin, rehineyi icare gibi baþka bir gaye ile teslim ettiðini iddia ederse, en sahih kavle göre yemini ile birlikte sözü doðrulanýr.

Mürtehin rehineyi teslim aldýðýný ikrar eder de: "Gerçek ka­rarýmý vermemiþtim." derse, rahin ona yemin verdirir. Zayýf kavle göre mürtehin kararýný hatýrlamak üzere örneðin: "Biz akdi gerçek­leþtirmeden önce yazýlan senedi gördüm." gibi bir yorumda bulu­nursa, rahin ona yemin verdirir.

Taraflardan biri rehinenin cinayet iþlediðini iddia eder de diðe­ri bunu inkar ederse, inkar eden yemini ile birlikte doðrulanýr. Ra­hin, rehinenin tesliminden önce cinayet iþlediðini söyler de mürte­hin bunu inkar ederse, en zahir kavle göre mürtehin yemin eder ve sözü kabul edilir. Mürtehin yemin ederce, en sahih kavle göre rahin, üzerine cinayet iþlenen kiþiye karþý borçlu olur. Fakat rahin, rehine­nin kýymeti ile cinayet ersinden en az olanýna göre borçlu olur. Mürtehin yemin etmekten çekinirse, yemin etme hakký direk olarak kendisine karþý cinayet iþlenen kiþiye geçer, rahine geçmez.

Kendisine karþý cinayet iþlenen kiþi yemin ederse, rehine cina­yet sebebi ile satýlýr ve bedeli kendisine verilir. Mürtehin rehinenin satýlmasý için izin verir de rehine satýldýktan sonra verdiði izinden cayar ve: "Henüz rehine satýlmadan izinden caymýþtým." der, rahin ise: "Rehine satýldýktan sonra caydý." derse, en sahih kavle göre mürtehinin sözü doðrulanýr.

Bir kimsenin iki bin lira borcu olur da bin liraya karþýlýk rehi­ne býrakýr ve bin lirayý ödedikten sonra: "Rehineyi ödediðim bin li­ra için býrakmýþtým" derse, yemini ile birlikte doðrulanýr. Þayet hiç­bir þeye niyet etmeden bin lirayý öderse, dilediði rehine yerine sayar. Zayýf kavle göre ise, rehineyi eþit þekilde her ikisine bölüþtürür.

 

5. Borcun Terekeden Ödenmesi
 

Bir kimse vefat eder de geriye borç býrakýrsa, borç terekesine ve rehineye taallûk eder. Bir kavle göre bunun hükmü, ersin (deðer farkýnýn) caniye taallûk etmesinin hükmü gibidir. En zahir kavle göre, borç miktarý ister tereke miktarý kadar olsun, ister ondan faz­la olsun terekeye taallûk eder.

Bir borç ortada yokken mirasçý terekeden tasarrufta bulunduk­tan sonra, satýlmýþ olan malýn bir özür sebebi ile iade edilmesi gibi bir borç ortaya çýkarsa, en sahih kavle göre bu durum mirasçýnýn ta­sarrufunu feshetmez. Fakat mirasçý borcu ödemezse, tasarrufu fesh olur. Mirasçýnýn terekeyi elinde bulundurup borcu kendi malýndan

ödemesi ihtilafsýz caizdir. En sahih kavle göre borcun terekeye ta­allûk etmesi, onun mirasçý olmasýna mani deðildir. Borç, terekenin artýþlarýna taallûk etmez. Kazanç yoluyla elde edilen veya netaç (hayvanýn doðurmasý) ile olan artýþlar gibi. Allah daha iyi bilir.

 

E. ÝFLAS
 

Bir kimsenin peþin ödemesi gereken borcu mevcut malýndan fazla ise alacaklýlarýn isteði üzerine kendisi mali tasarruftan men edilir. Fakat vadeli borç için kiþi mali tasarruftan men edilemez. Pe­þin borç için müflis üzerine kýsýtlýlýk konulunca, en zahir kavle göre vadeli borçlarýn vadesi girmiþ olmaz.

Kiþinin borcu malýna eþit ise ve kendisi kazanç elde ediyorsa, nafakasý kazancýndan ödenir ve kendisi kýsýtlýlýk altýna alýnmaz. Ka­zanç elde etmiyorsa ve nafakasý malýndan Ödeniyorsa da keza en sa­hih kavle göre yine kýsýtlýlýk altýna alýnmaz.

Alacaklýlarýn talebi olmadan borçlu kýsýtlýlýk altýna alýnmaz. Alacaklýlarýn bir kýsmý hacr (kýsýtlýlýk) konulmasýný ister ve borcu da malýndan fazla ise, kýsýtlýlýk altýna alýnýr. Ödenecek borcu malýndan fazla deðilse, kýsýtlýlýk altýna alýnmaz. En sahih kavle göre, müflisin talebi üzerine kendisine hacr konulur. Kiþi kýsýtlýlýk altýna alýndýðýn­da alacaklýlarýn hakký malýna taallûk eder. Hakim hacr kararý verdi­ðinde halkýn müflis ile muamele yapmaktan sakýnmasý için þahit bu­lundurur.

Kýsýtlýlýk altýna alman kiþi satýþ, hîbe ve köle azad etme gibi akidlerde bulunursa, bir kavle göre tasarrufu durdurulur. Yaptýðý bu tasarruflar borcundan fazla ise geçerli sayýlýr. Borcundan fazla deðil­se tasarrufu geçersiz kalýr. En zahir kavle göre, kýsýtlýlýk altýna alý­nan kiþinin yaptýðý akidler hükümsüzdür. Þayet malýný borcu karþýlýðýnda alacaklýlarýna satarsa, en sahih kavle göre akid hüküm­süzdür. Kýsýtlý kimse zimmetine baðlý olarak, örneðin selem akdi su­reti ile satýþta bulunur veya zimmetinde olmak üzere bir malý satýn alýrsa, en sahih kavle göre akid sahih olup aldýðý mal veya para zim­metinde borç olarak kalýr.

Kýsýtlýlýk altýna alman kiþinin evlenmesi, boþanmasý, karýsý ile huT yapmasý, kýsasý tatbik etmesi veya kýsasý affedip diyet almasý sa­hihtir.

Kýsýtlýlýk altýna alýnmadan önce üzerinde bulunan bir malý ve­ya bir borcu ikrar ederse, en zahir kavle göre alacaklýlar hakkýnda­ki ikrarý kabul edilir. Fakat kýsýtlýlýk altýna alýndýktan sonra üzerin­de bir akdin veya süresiz bir akdin bulunduðunu söylerse, hakkýndaki bu ikrarý kabul edilmez.

Kýsýtlýlýk altýna alýndýktan sonra bedeli mal olan bir cinayet iþ­lediðini ikrar ederse, en sahih kavle göre bu ikrarý kabul edilir. Kýsýtlýlýk altýna alýnmadan satm aldýðý ayýplý malý geri vermesinde fayda varsa, geri verebilir. En sahih kavle göre kiþi kýsýtlýlýk altýna alýndýktan sonra; avlanmak, vasiyet veya satýþ akdi veya sahih oldu­ðunu kabul etmemiz halinde satýþ yolu ile meydana gelen malýna kýsýtlýlýk sirayet eder.

Satýcýnýn kýsýtlý kimse ile yaptýðý akdi feshetme hakký yoktur. Müþterinin kýsýtlý olduðunu bilirse hakký bizzat mala taalluk eder. Kýsýtlý olduðunu bilmese de hüküm böyledir. Satýcýnýn hakký mala taalluk etmesi mümkün deðilse parayý diðer alacaklýlardan önce al­ma hakký olmaz.

 

1. Kýsýtlýlýk Altýna Alýnan Mal
 

Kiþi kýsýtlýlýk altýna alýndýktan sonra, hakimin acele üzere kýsýtlýnýn malýný satarak alacaklýlara taksim etmesi sünnettir. Önce bozulacak mallarý, sonra sýrasý ile menkul ve akarlarý satar. Mallarý müflisin ve alacaklýlarýn huzurunda, her malý kendi piyasasýnda ra­yiç bedelle ve bulunduðu beldenin parasý ile peþin satmalýdýr.

Borç nakid cinsinden deðilse ve alacaklý hak ettiði malýn aynýsýný istiyorsa, hakim ayný malý kendisine satýn alýr. Þayet ala­caklý para almaya rýza gösterirse, mal yerine para vermek caizdir. Fakat selem akdinde mal yerine para vermek caiz olmaz. Hakim, karþýlýðýný almadan malý müþteriye teslim etmez. Aldýðý bedeli ala­caklýlar arasýnda taksim eder. Fakat az olur da taksim edemezse, tümü toplamncaya kadar bedeli bekletir. Hakim, alacaklýlara kendi­lerinden baþka alacaklýnýn olmadýðýna dair þahit getirmeleri için teklifte bulunamaz. Para taksim edilirken bir baþka alacaklý çýkar­sa, alacaðý oranda eldeki paraya ortak olur. Zayýf kavle göre ilk tak­simat iptal edilir ve yeni bir taksimat yapýlýr.

Müflis, kýsýtlýlýk altýna alýnmadan sattýðý malýn sahibi ortaya çýkar da malýn bedeli telef olmuþsa bu, sonradan belli olan borç hükmündedir. Hakimin sattýðý mal, bir baþkasýna ait olduðu ortaya çýkarsa, öncelikle bu mal sahibinin parasý ödenir. Bir kavle göre ise; bu para alacaklýlarýn hissesi oranýnda kendilerinden geri alýnýr.

Hakim, alacaklýlara paylarýný taksim edinceye kadar müflise nafakasý vacib olanlarýn nafakasýný ayný paradan karþýlar. Müflis çalýþmakla kazanç elde edi-yorsa, nafakalarý alacaklýlarýn hissesin­den karþýlanmaz. En sahih kavle göre, borçlarý için müflisin meske­ni ve hizmetlisi satýlýr. Hatta müflis müzmin hastalýk veya bulundu­ðu makam itibarý ile hizmetçiye ihtiyaç duysa da bunlar satýlýr. Ken­disine uygun bir takým elbise býrakýlýr. Bir takým elbise; gömlek, þal­var, sarýk ve ayakkabýdan oluþur. Kýþ mevsiminde bu elbiselere bir palto ilâve edilir. Kendisine nafakasý vacib olanlara taksim gününün nafakasý býrakýlýr.

Kýsýtlýlýk altýndaki kiþinin mallarý alacaklýlar arasýnda taksim edildikten sonra geriye kalan borcu kapatmak için çalýþmasý veya ken­dini kiralatmasý gerekmez. En sahih kavle göre, kendisine ait ümmü veledi ve kendisine vakfedilmiþ araziyi icareye vermesi vacibtir.

Borçlu fakir olduðunu veya malýný borçlular arasýnda taksim ettiðini eder ve baþka malý olmadýðýný iddia eder de alacaklýlar bu id­diasýný reddederlerse, bu durumda mevcut borç, satýþ akdi veya ödünç verme gibi mali bir muamele için olan bir borç ise, müflisin fakir olduðuna veya baþka malý olmadýðýna dair delil göstermesi ge­rekir. Borç mali bir muamele borcu deðilse veya kendisine ait bir malýn olduðu kimse tarafýndan bilinmiyorsa, en sahih kavle göre müflis yemin eder ve sözü doðrulanýr. Fakir olduðunu iddia eden müflisin delili, durumu kesinleþinceye kadar beklemeden hemen ka­bul edilir.

Þahitler müflisin gizli durumlarým bilmelidir. Þahitlik eder­ken: "O fakirdir." diye söylemelidirler. Fakat: "Hiçbir þeye malik de­ðildir." gibi kesin reddetmeleri gerekmez. Fakir olduðu böylece tes­pit edildikten sonra müflisin, artýk hapsedilmesi veya gözaltýna alýnmasý caiz olmaz. Belki zengin oluncaya kadar kendisine süre verilir. Garip olup fakir olduðuna dair delil getirmekten aciz kalanýn durumunu araþtýrmak üzere kadý bir vekil tayin eder. Vekil onun fa­kir olduðuna gâlib zanla kanaat getirirse, hapisten kurtulmasý için þahitlik eder.

 

2. Müflis Ýle Yapýlan Akidden Dönmek
 


Bir kimse bir mal satar ve henüz bedelini almadan müþteri if­las sebebi ile kýsýtlýlýk altýna alýnýrsa, satýcý akdi feshedip malýný ge­ri alabilir. En sahih kavle göre satýcýnýn muhayyerlik hakký acele üzeredir.

Fesh iþlemi cariye ile cinsel iliþkide bulunmak, köleyi azad et­mek veya malý satmakla meydana gelmez. Satýcý, satýþ akdinde oldu­ðu gibi karþýlýklý bedel ödenen sair akidlerde de malýný geri alabilir. Satýcýnýn satýþ akdinden vazgeçmesinin þartlarý þunlardýr:

1- Bedel peþin olmalýdýr.

2- Ýflas sebebi ile bedeli elde etmek mazurlu olmalýdýr. Müþte­ri zengin olduðu halde bedeli ödemekten imtina eder veya kaçarsa, en sahih kavle göre satýcý akdi feshedemez. Þayet diðer alacaklýlar satýcýya: "Akdi feshetme, sana bedeli öderiz." derlerse, satýcýnýn fes­hetme hakký olur.

3- Mal, müþterinin mülkiyetinde baki olmalýdýr. Mal, hîbe etme gibi herhangi bir sebeple müþterinin mülkünden çýkar veya köle ile kitabet akdi yaparsa, satýcýnýn geri dönme hakký olmaz.

Müþterinin cariyeyi evlendirmesi, satýcýnýn akidden dönmesi­ne mani deðildir. Mal semavi bir afet ile ayýplý hale gelirse, satýcý malýný eksik olarak alýr veya diðer alacaklýlarýn hakkýna ortak olur. Mal bir baþkasý veya satýcý tarafýndan ayýplý hale getirilirse, satýcý malýný geri alýr ve noksanlýk farký nispetinde alacaklýlarýn parasýna ortak olur. Müþterinin mala karþý cinayet iþlemesinin hükmü, en sa­hih kavle göre semavi afetin hükmü gibidir.

Satýlan iki köleden biri telef olduktan sonra müþteri iflas eder­se, satýcý mevcut malý alýr ve telef olanýn hissesi kadar müþterinin malýna ortak olur. Þayet bedelin bir kýsmým almýþ ise imam'ýn son kavline göre malýný geri alýr. Her iki kölenin bedeli' eþit olur ve bedelin yarýsýný almýþ ise mevcut olaný da kalan borç karþýlýðýnda alýr. Bir kavle göre, mevcut olan malýn yarýsýný kalan bedelin yarýsý karþýlýðýnda alýr ve geriye kalan borcu için de müþterinin malýna or­tak olur.

Malda semiz olma veya sanat öðrenme gibi bitiþik bir artýþ ol­muþsa, satýcý bu artýþla birlikte malýný geri alýr. Cariyenin çocuk do­ðurmasý ve meyve gibi ayrý olan artýþlar müþteriye ait olur, satýcý ise asýl malý alýr.

Cariyenin çocuðu küçük olur da satýcý çocuðun bedelini müþte­riye öderse, çocuðu annesiyle birlikte alýr. Aksi halde cariye çocukla birlikte satýlýr ve satýcý yalnýz cariyenin bedelini alýr. Zayýf kavle göre satýcý çocuðun bedelini baðýþlamazsa malýný geri alamaz. Bilakis borcu nispetinde diðer alacaklýlara ortak olur.

Satýlan mal bir hayvan olur ve satýþ esnasýnda deðil de geri al­ma esnasýnda gebe ise veya satýþ esnasýnda gebe olur da geri alma esnasýnda gebe deðilse, en sahih kavle göre malý geri alma hükmü yavruyu kapsar. Meyvenin kendi tomurcuðunda gizli kalmasý ve ol­gunlaþma ile zuhur etmesi, ceninin gizli olmasý ve doðumla annesin­den ayrýlmasýndan daha açýktýr. Bu itibarla, malý geri almanýn hükmü, meyveyi kapsamasý, cenini kapsamasýndan daha evladýr.

Müþteri satýn aldýðý tarlaya aðaç dikmiþ veya bina yapmýþsa ve alacaklýlar ile müflis tarlayý tahliye etme hususunda ittifak ederler­se, anlaþtýklarý þarta baðlý kalýrlar ve satýcý tarlasýný geri alýr. Tarlayý tahliye etmekten kaçýnýrlarsa, tahliye iþi için icbar edilmezler. Belki satýcý tarlasýný geri alýr, aðaç ve binayý da bedel karþýlýðýnda mülki­yetine geçirir. Satýcý tarlayý tahliye ederse sadece meydana gelebile­cek noksanlýk farkým tazmin eder. En zahir kavle göre, satýcý tarlayý geri alýp tarladaki aðaç ve binayý müflise býrakma hakkýna sahip de­ðildir.

Müþteri satýn aldýðý buðdayý benzeri veya daha düþük kaliteli buðday ile karýþtýrmýþsa, satýcý verdiði malýn miktarý kadar karýþýk olan buðdaydan geri alýr. Daha kaliteli buðdayla karýþtýrmýþsa, en zahir kavle göre karýþýk olaný almayabilir.

Müflis, buðdayý un yapar veya elbiseyi boyar da deðeri yüksel-mezse, satýcý malýný geri alýr. Müflisin ise alacaðý bir þey olmaz. Þayet buðday un olmakla ve elbise boyanmakla deðerleri yükselmiþse, en zahir kavle göre satýlýr ve müflis bedelden artýþ farkýný alýr. Müþteri elbiseyi boyadýktan sonra deðerinde boyanýn deðeri kadar bir artýþ olmuþsa, satýcý elbiseyi geri alýr, müflis ise boyaya ortak olur. Artýþ boyanýn deðeri kadar deðilse, aradaki noksanlýk farký müflise etki eder. Artýþ boyanýn deðerinden fazla ise, en sahih kavle göre müflis artýþýn tümünü alýr.

Müþteri hem boyayý hem de elbiseyi bir kiþiden satýn alýr ve el­biseyi boyadýktan sonra kýsýtlýlýk altýna alýnýrsa, satýcý boya ve elbi­seyi geri alýr. Þayet ikisinin (boya ve kumaþýn) deðeri asýl kumaþýn deðeri kadar olmazsa, noksan kýsým boyaya ait olur. Müþteri elbise­yi ve boyayý farklý kiþilerden satýn alýr da boyalý kumaþýn deðeri asýl kumaþýn deðeri kadar olmazsa, boya sahibi bir hak iddia edemez. Artýþ boyanýn deðeri kadar olmuþsa, elbise ve boya sahibi malý geri istemekte ortaktýr. Artýþ her ikisinin deðerinden fazla olmuþsa, en sahih kavle göre müflis her iki artýþa ortak olur.

 



radyobeyan