Beklenen olmak By: sumeyye Date: 21 Kasým 2010, 15:37:41
Beklenen Olmak
Allah : “ Ey Meryem oðlu Ýsa, insanlara, beni ve annemi Allah’ý býrakarak iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?” dediðinde : “ Seni tenzih ederim, hakkým olmayan bir sözü söylemek bana yakýþmaz. Eðer bunu söyledimse mutlaka onu sen bilmiþsindir. Sen bende olaný bilirsin, ama ben Sen’de olaný bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen’sin Sen.
Ben onlara bana emrettiklerinin dýþýnda hiçbir þeyi söylemedim. ( O da þuydu: ) ‘ Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’ Onlarýn içinde kaldýðým sürece, ben onlarýn üzerinde bir þahidim. Benim (dünya) hayatýma son verdiðinde, üzerlerindeki gözetleyici Sen’din. Sen her þeyin üzerine þahit olansýn.
Eðer onlarý azablandýrýrsan, þüphesiz onlar Senin kullarýndýr, eðer onlarý baðýþlarsan, þüphesiz aziz olan, hakim olan Sen’sin Sen.”
Maide Suresi 116-118 (A.Bulaç, Birim Y.)
Mehdi, Mesih, Deccal… Bu yazýda Nüzul-i Ýsa (as) isbatlanmaya , Mesih’in dönüþüne Hindistanlý Allame Keþmiri “Beþiðinde de, yetiþkinliðinde de insanlara hitap edip onlarla konuþacak, salih insanlardan olacaktýr.” (Ali Ýmran, 3/46) ; “Kitap ehlinden her biri ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir.” (Nisa, 4/159) ; “Selam üzerimedir;doðduðum gün,öleceðim gün ve diri olarak yeniden kaldýrýlacaðým gün de.(A.Bulaç)” (Meryem 19/33) ve “ O, kýyamete bir alamettir.” (Zuhruf, 43/61), ayetlerinden deliller buluyor denilmeyecektir. Bu ayetler bir kýsým ulemaya göre Hz. Mesih’in dönüþüne delildir denilmeyeceði gibi en az kýrký sahih, yirmi kadarý hasen, yirmi-otuz tanesi de zayýf olmak üzere yüze yakýn hadis vardýr denilmeyecektir. “ Mesih’’ kelimesi Kur’an-ý Kerim’de tek baþýna Nisa,172; Maide,17,72,75; Tevbe, 30,31’ de “Ýsa” kelimesi ile birlikte Al-i Ýmran, 45; Nisa,157,171’de geçmektedir denilip deliller bulunulmasýna çalýþýlmayacaktýr.
Mehdi’yi Efendimiz (sallallahu aleyhi vessellem) bizlere müjdelemiþtir. Tirmizi, Ebu Davud gibi sahih hadis kitaplarýnda geçmektedir, Ýbni Mace’nin hadisleri ravilerinin bazýlarý sebebiyle zayýftýr,Ýbni Mace’nin ravilerinin arasýnda Þii olduðu söylenenlerin herhangi bir Þia mezhebine mensub gibi deðerlendirmemeli, Ehli Beyt’e düþkünlük olarak deðerlendirilmeli binaenaleyh Ýbni Mace’deki hadisler de saðlamdýr mevzuu bu yazýnýn konusu deðildir.
“Bir mehdi beklentisi içinde olmak dinimizin esaslarýna uygun mudur?” sorusuna cevap aranmayacaðý gibi bu yazýda, “zamanla bir kurtarýcýnýn gelip o dinin mensuplarýný, yaþadýðý sýkýntýlardan kurtaracaðý inancý bütün dinlerde vardýr.” da denilmeyecek, “dinler” tabiri irdelenmeyecek, “… ehl-i imanda kuvve-i maneviyeyi takviye etmek için deðiþik tecdid dönemlerinde insanlarýn yenilenme azmini kamçýlamýþtýr.” düþüncesi ifade edilmeyecektir.
“Ýslam tarihinde mehdiyet makamýna yakýn bir konum ihraz eden pek çok insan gösterilebilir… Onlar iddiasýz, samimi, beklentilere girmeden dine hizmet etmiþler, mehdilik iddiasýnda kat’iyen bulunmamýþlar, onlarýn faziletlerini gören halk da etraflarýnda toplanmýþ ve bir hizmet salih dairesi oluþturmuþlardýr.’’ denilip örnekleri verilmeyecektir.
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) hayattayken, Secah, Esved’ül Ansi, Müseylemet’ül-Kezzab, Tüleyha “peygamberim” demiþ, her dönemde “Ahir zamanda gelecek zat benim!’’ diye meydana çýkan sapýklar, ille hafifleteceksek ifademizi ‘‘Hz. Mesih’in yörüngesinde seyr u süluk-i ruhani yaptýðýný ve kazandýðý þeffafiyetten dolayý kendisine bakanlarýn onda bir Mesihiyet gördüðü mülahazasýný kastediyorsa, iþin doðrusu bu da o ufka ait bir insan olmayý iddia etme açýsýndan çok büyük bir tekebbürdür’’, bi’l vesile kibre düþme bataklýðýnda debelenenler tarih boyu olmuþtur denilmeyecektir.
“Hiç kimse “Ben Mesih’im” diyemez. Çünkü Hazreti Mesih gelmiþ, içimizden ayrýlmýþ ve gitmiþtir. Peygamber olarak gitmiþtir. Birisinin kalkýp da “Mesih’im demesi peygamberlik iddiasý olur, dolayýsýyla da küfürdür.” Hakikatine ayine olunmayacaktýr bu yazýda.
“… bu konuda bir isim belirleme, onu bir insanda tecessüm etmiþ þekilde görme, “falan þahýs odur” deme…, bu bir küfürdür. Hakiki mü’minlerin karþýsýnda tirtir titreyeceði ve uzak duracaðý þeytani bir iddiadýr.” fikri –doðruluðu aþikar- kaleme alýnmayacaktýr.
Bunlar söylenmeyecek, kaleme alýnmayacaktýr denilirken kesinlikle bunlar yanlýþtýr denilmemektedir.
Gayb alemindeki þeylerle uðraþmayalým. Gizlenmiþ imam beklentisine girmeyelim. Böyle bir anlayýþla sünnetullaha, Allah’ýn cari kanunlarýna, þeriat-ý tekviniyeye, Ýslam’ýn ruhuna, ameli talimatlara muhalif davranarak yanlýþta yol kat etmeyelim.
Vazifelerimizi býrakýp, muhkemi ve müteþabihiyle Allah’ýn emirlerini ihtiva eden, ferman-i Ýlahi’yi mündemiç bulunan Kur’an’ý Azimüþþan’ýn hakikatlerinden uzaklaþarak hayal aleminde dolaþmayalým.
Hiçbir þey yapmayýp, bir seçim gününün sabahýnda oy atmakla bu memleketin insanlarýnýn dini, ferdi, içtimai, milli sýkýntýlarýný aþacaðýz zannýna kapýlmayalým. Dinin gerçekliklerini yani her þeyini perdelemeden, tembelliklerimizle, tenperverliklerimizle, nemelazýmcýlýkla, bir sahip çýkar bizleri derler toplar, falankese oy verdik, filancayý alkýþladýk demeden, bunlarý demeyip dinin her þeyini perdelemeden, hakikatlerin önüne duvarlar örmeden gayret göstermeli, gayretimizi samimi niyetlerimizle beslemeliyiz.
Mevcut bir sýkýntýyla alakalý elimizi taþýn altýna sokmalýyýz. Hayýr! Hayýr! Kafamýzý sokmalýyýz. Gene hayýr! Tüm vücudumuzu, tüm ruhumuzu sokmalýyýz. Terimize, gözyaþýmýzý katmalý, bu yolda hamulenin þerefli hamalýyým deyip pazara çýkmalýyýz.
Kimsenin imanýn temel rükünlerinden olarak sunmadýðý, ahir zamanda meydana gelecek olaylarla, fürü’ sayýlabilecek konularla alakalý, kati deliller arayýp, muhataplarýmýzý ‘öteki’leþtirmemeliyiz.
Reddedilemez, hiçbir þekilde kabullenilemez þekilli iki yönlü uzaklaþtýrmalarla muvasala saðlanamaz, anlaþmayý býrakýn, konuþma söz konusu olamaz.
Mehdi düþüncesi, Nüzül-i Ýsa(aleyhisselam) meselesi Zerdüþtlük’ten, Hýristiyanlýk’tan, Yahudi kültür ve etkilerinden ortaya çýkmýþtýr demek, bu yolla reddetmek mümkün deðildir.
Mü’minin þahýs ve topluma karþý mesuliyetlerini unutup hilali gözetler gibi Mehdi’nin gelip ortalýðý düzelteceðini miskin miskin bekleyip, beþeri özelliklerin fevkinde bir tabiata sahip, mucizeler ortaya koyma ya muktedir, bütün cihana nizam verecek ümniyeleriyle avunduðu birini beklemesi yanlýþtýr.
Yanlýþtýr, hilali gözetleyen bir pir-i faninin kaþýna düþen ak saçýný hilal zannetmesi gibi yanlýþtýr.Fýkýh bunu bir hüküm çerçevesinde mazur görmüþtür. Ýftarý, imsaký þaþýrmamak lazým.
Yazdýðý eserler itibariyle insanlarla irtibatý kopsun diye Isparta’nýn kara yolu ulaþýmý o dönem itibariyle bulunmayan Barla nahiyesine sürülen Hz.Bediüzzaman’ýn Ýslam’ýn derdiyle müteellim halini gören o yörenin bir köylüsünün ‘‘Üzülme Hocaefendi Mehdi gelir bizi kurtarýr’’ demesine mukabil Hz.Üstad’ýn ‘‘Mehdi geldiðinde seni vazife baþýnda bulsun!’’ uyarýsý…
‘‘Sus ey divane!Durmaz kainatýn seyr-i mu’tadý,
Ne sandýn?Fýtratýn ahkamý hiç dinler mi feryadý?
Bugün,sen kendi kendinden ümid et ancak imdadý;
Evet,sen kendi ikdamýnla kaldýr git de bidadý
Cihab kanun-i sa’yin,bak,nasýl bir hisle münkadý!
Ne yaptýn?‘‘Leyse li’l-insani illa ma se’a vardý. ’’,
haykýrýþýnda Mehmed Akif’e kulak verme,muhatap olup doðrulma hassasiyeti.
Ser-levha edilen ayetlerde Hz.Mesih gibi:’’Eðer onlarý azablandýrýrsan,þüphesiz onlar Senin kullarýndýr,eðer onlarý baðýþlarsan,þüphesiz aziz olan,hakim olan Sen’sin Sen.’’ deme teslimiyeti ve duasýyla…
Bekleme tembelliði deðil beklenen olma aþk u iþtiyaký duasýyla…
Þükreddin Aslanoðlu