Þiir Dünyasý
Pages: 1
Kerbela By: Salihalp Date: 20 Kasým 2010, 22:36:39
Kerbela

    Hicretin dördüncü yýlý.

    Birer yýl arayla Medine’de iki doðum,

    Ýki bayram, iki ay parçasý…

    Yeryüzünün en hayýrlý dedesinin gözbebekleri doðuyor.

    Rasûl-üs Sakaleyn’in kokladýðý reyhanlarý

    Fatýma’t-üz Zehrâ’nýn körpecik fidanlarý

    Ali’yi Mürteza’nýn eþsiz kahramanlarý doðuyor.

    Cennet gençliðinin iki seyyidi.

    Ehl-i Beyt’in ilk nazlý çiçekleri…

    Ýki ay parçasý, “merhaba” diyor o incecik sesiyle

    Ýsimlerini Rahman koyuyor, Cebrail nefesiyle

    Siz onlara ALLAH’ýn iki lütfu diyin;

    Birinin adý Hasan; diðerinin Hüseyin.

    Zaman, saadetli günleri yaprak yaprak okurken

    Onlar peygamber dizinde büyüdüler

    Ve zaten onlar semâda büyüktüler.



    Bir gün peygamberlerin incisi oturuyorlar.

    Hasan’la Hüseyin

    Birbirlerini yakalama oyununda…

    Buyurdular;

    “Ha Gayret Hasan! Göreyim seni, yakala Hüseyin’i.”

    Hz. Ali; “Ya rasulallah!” diyor,

    “Hüseyin’den taraf olmanýz gerekmez mi?

    Hüseyin daha küçük.”

    Rasulullah buyuruyorlar;

    “Baksana! Cebrail de Hüseyin’i tutuyor;

    Ha gayret Hüseyin! Göreyim seni diyor.”



    Yine birgün,

    Efendimiz, ashabýyla yürüyorlar.

    Hz. Hüseyin çocuklarla oynuyor.

    Peygamberimiz, ellerini açýyor;

    Tutmak için Hüseyin’i...

    Hz. Hüseyin, bir oraya bir buraya kaçýyor.

    Ve gülerek yakalýyor onu, Nebiler serveri.

    Bir elini kafasýnýn arkasýna,

    Öbür elini, çenesinin altýna koyup öpüyor, kokluyor, öpüyor.

    Sonra zamana ve mekana sesleniyor;

    “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim!

    ALLAH’ý seven Hüseyin’i sever!

    Hüseyin, torunlardan bir torundur.”

    Ve bir gün Cebrail bir haberle gelir;

    Hüseyin Fýrat kýyýsýnda þehit edilecektir.

    Orasý, üzüntülü, tasalý, mihnetli ve belalý bir yerdir.

    Kerb-ü beladýr!

    Orasý Kerbeladýr!





    Hicretin altmýþ birinci yýlý.

    Aylardan Muharrem…

    Kan renginde fýrat

    Kan renginde yakamoz.

    Ve dudaklar susuz,

    Yürekler susuz…

    Kerbelada bir oðul var,

    Yoluna oðullar feda.

    Bir torun, Kerbelada…

    Dedesinden elli yýl uzakta.

    Onun gibi bembeyaz giyimli

    Bembeyaz yüzlü.

    Atýnýn üzerinden sesleniyor

    Kalpleri mühürlü olanlara

    Merhametten yoksun olanlara;

    “Ben Peygamberiniz Aleyhisselamýn kýzýnýn oðlu deðil miyim?

    Ben Hz.Muhammed Mustafa’nýn torunu deðil miyim?

    Þehitler seyyidi Hamza, babamýn amcasý deðil mi?

    Çift kanatlý þehit Cafer, benim amcam deðil mi?”





    Kerbelada bir oðul var,

    Çevresinde Yeminler ediliyor þehadete.

    Ve birbir topraða düþüyor yiðitler

    Ehl-i Beyt’in solan ilk çiçeði Aliyyül Ekber’di.

    Sonra sýra sýra soldu civanlar;

    Avn b. Abdullah b. Cafer,

    Muhammed b. Abdullah b. Cafer,

    Abdurrahman b. Akîl,

    Cafer b. Akîl…

    Ýþte bakýn, biri daha yürüyor ölüme;

    Hz. Hasan’ýn oðlu Kâsým!

    Onun da yüzü ay parçasý.

    Elinde kýlýç, üzerinde gömlek ve pelerin.

    Ayak sandallarýndan birisinin baðý kopmuþ.

    Baþýna bir kýlýç iniyor,

    Ve “Amca!” diyerek yüz üstü düþüyor kerbela’ya.

    Kerbela’da bir oðul var

    Bir þahin var.

    Kucaðýnda üç yaþýnda bir seyyid;

    Adý abdullah!

    Ve bir ok, Abdullah’ý boðazýndan vuruyor

    Hz. Hüseyin, kanla dolan avuçlarýný yere boþaltýyor

    “Yâ Rab!” diyor.

    “Bize göklerden yardým etmeyeceksen,

    Hakkýmýzda ondan daha hayýrlýsýný ihsan et.”







    Hicretin altmýþ birinci yýlý

    Muharrem ayýnýn onu…

    Bir þehit var kerbelada

    Tam otuz üç mýzrak yarasý,

    Otuz dört kýlýç yarasý

    Ey Muhammed’im nerdesin nerde?

    Hüseyinin baþý bir yerde; gövdesi bir yerde!

    Bu Hz. Zeyneb’in feryadýdýr dedesine;

    “Ey Muhammed’im! Ey Muhammed’im!

    Sana göklerdeki melekler salatü selam getiriyorlar.

    Hüseyin ise þu otsuz bozkýr çölde

    Tozlara, topraklara, kanlara bulanmýþ,

    Azalarý kesilmiþ yatýyor.

    Ey muhammedim! senin kýzlarýn esir edilmiþ,

    Zürriyetin hep öldürülmüþ.

    Sabah yelleri onlarýn üzerine toz toprak savuruyor.”



    Abdullah bin Abbâs da, o gün Medinede

    Rasulullah aleyhisselam’ý görür rüyada

    Yanýnda içi kan dolu cam bir bardak vardýr,

    Ve þöyle buyurur:

    “Benden sonra Ümmetimin yaptýðý þeyi biliyor musun?

    Hüseyin’i þehit ettiler.

    Bu, Onun ve ashabýnýn kanlarýdýr.

    Bunu ALLAH’a sunacaðým.”



    Ya Rasulallah!

    Biz asýrlar sonra geldik.

    Eðer o gün olsaydýk Kerbela’da

    ALLAH’a kasem olsun ki

    Ashabýnýn seni koruduðu gibi

    Korurduk Ehl-i Beyt’ini

    Ya da o uðurda verirdik canýmýzý.

    Bu sözümüzün bir isbatý olarak

    Bu gün biz senin kapýndayýz.

    Taþýdýðýmýz ehl-i beyt isimleri.

    Kimimiz Ali, kimimiz fatýma

    Kimimiz hasan ve hüseyin.

    Ve iftiharla senin ismini taþýyor çoðumuz.

    ALLAH ruhumuzu senin kapýnda

    Ehl-i Beytine layýk olduðumuz bir anda alsýn.

    Aliyi Asðar’la,

    Zeynelabidin’le her asýrda hüseyni çiçekler açarken

    Yanaklarýnda peygamber busesi,

    Ve her biri senden bir koku taþýrken çaðlara.

    ALLAH, bizi onlardan ayýrmasýn.

    Bizi senden ve rýzasýndan ayýrmasýn

Dursun Ali Erzincanlý


radyobeyan