Sizden Gelenler( Aile Hayatý )
Pages: 1
Korkular By: Hadice Date: 20 Kasým 2010, 16:17:07
KORKULAR


Bilinmeyen þeyler korkutucudur. Özellikle anne babadan ayrý kalmak küçük yaþlarda çocukta korku yaratýr. Anne babalar bilmeyerek çocuklarýnda korkular oluþtururlar. Anne çocuðunun yaramazlýk yapmasýný engellemek için “yaramazlýk yaparsan býrakýr seni dilenciye veririm” þeklinde korkutmaya çalýþýr.

Çocuklar için en dayanýlmaz korku anne babadan ayrý kalmaktýr. 4 ile 6 yaþ arasýnda korkular çok fazladýr.Çocuklar anne babalarýnýn veya büyüklerinin uslu dursunlar diye uydurduklarý þeylerin gerçek olduðuna inanýrlar. Büyükler korkuyu bir disiplin aracý olarak kullanmaktadýrlar. Anne babalar veya büyükler yaramazlýk yapan, uyumayan çocuðu “öcü gelir” diye korkuturlar. Ancak bu kolay bir yoldur. Çünkü bunu duyan çocuðun hemen sesi kesilmektedir. Hatta korkutmanýn dövmekten daha fazla yaptýrým gücü vardýr. Özellikle doktorla korkutulan çocuklar hastalandýklarýnda anne baba çok zorlanýr. Yemeðini yemeyen çocuða “þimdi ilaç veririm” þeklinde yapýlan korkutma ise ilaç almasý gerektiðinde aþýlmaz sorunlar yaratýr. Örneðin, iðneci veya hemþireyle korkutulan çocuklar aþý olacaklarýnda çok korkarlar, tepki gösterirler. Bir baþka sorun yaratan korku da sünnetçi korkusudur En küçük þeyden korkan, paniðe kapýlan, kendine güvenini kaybeden anne babalarýn çocuklarý da onlara benzerler. Anne bazen çocuklarýn peþinde “aman düþecek”, “hastalanacak”, “dayak yiyecek” þeklinde düþüncelerle çocuðu kýsýtlar, engeller, aþýrý koruyucu, kollayýcý tutuma girer. Çocuðu çevrenin, insanlarýn tehlikeli olduðuna inandýrýr. Çocuk fazla korunduðu için beceriksiz ve pýsýrýk hale gelir.

Bazen de korkutma Tanrý’yý iþin içine karýþtýrarak olur: “Tanrý seni cezalandýracak” gibi sözler, çocuk Tanrý’yý kafasýnda nasýl canlandýracaðýný bilmediði için, onda daha fazla korku geliþtirir.

Bir de duruma baðlý olan korkular vardýr. Örneðin eve hýrsýz girmesi, çocuðun kaza geçirmesi gibi durumlar, çocukta korku durumlarý ortaya çýkarýr. Böyle durumlarda çocuðun korkusu dinlenilmeli, ciddiye alýnmalýdýr. Annenin aþýrý koruyucu ve kollayýcý tutumundan vazgeçebilmesi için bir çocuk psikoloðundan yardým alýnmalýdýr.


GECE KORKULARI
4-6 yaþlarý arasýnda çocuklar korkulu rüyalar görürler. Bu gibi durumlarda çocuk anne babanýn odasýna gelir ve onlarla yatmak ister. Bu durumda çocuðu azarlamak, kýzmak sakýncalýdýr. Çocuðu alýp odasýna götürmek ve dalýncaya kadar birlikte kalmak onu sakinleþtirmeye çalýþmak gördüklerinin gerçek olmadýðýný anlatmak uygun olacaktýr.

Çocuk anne babanýn cinsel iliþkisine tanýk olmuþ ise, bunu annesinin saldýrýya uðramasý þeklinde yorumlayabilir. Bu olaydan dolayý ya annesini korumak için ya da bu olayýn yeniden olmamasý için annesiyle yatmak ister. Uykuya dalmak istemez ya da anne babanýn büyük kavgalarýna þahit olmuþ çocukta “eðer uyursam yine kavga ederler, ben önleyemem” þeklinde bir düþünce geliþir. Böyle durumlarda çocuða kýzmamak uykuya dalýncaya kadar yanýnda yatmak, sakin ve sevecen davranmak uygundur.


OKUL KORKUSU

Bu sorun, çocuk ilkokula baþladýðýnda ortaya çýkabileceði gibi okulun herhangi bir döneminde de görülebilir. Hatta yuvaya baþlayan çocuklarda da görülür. Çocuk anneye adeta yapýþýr, onu bir türlü býrakmak istemez, aðlar, hýrçýnlaþýr. Annenin yanýnda kalmasýný istediðinden anne günlerce, sýnýfta çocuðun yanýnda oturur.

Ya da çocuk birden bire okula gitmek istemez; zorlanýrsa, midesi bulanýr, kusar, zorlamalara direnir. Yoldan veya okuldan döner gelir. Neþesizleþir, uykusu bozulur, iþtahý kesilir. Ödevlere ilgisi kalmaz. Her sabah somatik bir belirti ortaya çýkartýr. Örneðin, baþý, karný aðrýr veya bulantýsý olur, ateþi yükselir, hatta kusar. Evde rahattýr. Aðýr vakalarda ise çocuk evde bile huzursuzdur. Bunun kaynaðý genellikle anneden ayrýlma korkusudur. Okul korkusu görülen çocuklar genellikle uslu, sessiz, uyumlu, anneye aþýrý baðýmlýdýrlar. Böyle durumlarda dayak ve korkutmalar sonuç vermez. Bu korku ortaokulda, lisede de görülebilir.

Anne babalar okul korkusu gösteren çocuðu okuldan uzak tutmamalýdýrlar. Evde kalýþ uzadýkça okula dönüþ güçleþir. Anne baba kararlý ve tutarlý davranmaya çalýþmalýdýr. Öðretmene durum anlatýlmalý, iþbirliði saðlanmalýdýr. Çocuk sýnýfa girmese de okula gitmeli, bahçede dolaþmalýdýr. Çocuðun korkusu ciddiye alýnmalýdýr. Okula götürülmesi çözümün yarýsý demektir. Birkaç günde düzelmiyorsa gecikmeden bir psikoloða gidilmelidir.


KEKEMELÝK
Kekemelik, ses, hece ve sözcüklerin tekrarý, uzatýlmasý ya da konuþmanýn akýþýný kesen, duraklamalar þeklinde ortaya çýkan, bir konuþma bozukluðudur. Psikolojik sorunlar yoðun olduðunda ve stresli ortamlarda artar. Konuþma hýzý yavaþ veya hýzlý olabilir. Þarký söylerken ve þiir okurken görülmez. Aðýr durumlarda vücut, el kol hareketleri konuþmaya eþlik eder.

Genellikle 12 yaþýndan önce, çoðunlukla da 2-7 yaþlarý arasýnda baþlar. Belli bir yaþa kadar düzgün konuþan çocuk birden tutulur. Önceleri belli sözcüklerde, daha sonra her sözcükte takýlýr. Kekemelere uygulanan fiziki tekniklerde konuþma ile ilgili organlarda bozukluk saptanamamýþtýr.

Kekemelik genellikle erkek çocuklarda, kýzlardan dört-beþ kat fazla görülmektedir. Kekeleyen çocuðun aile üyeleri ve yakýnlarý arasýnda da kekemeliðe rastlama olasýlýðý yüksektir. Oluþ nedeni tam olarak bilinmemektedir. Çok etkenli bir bozukluktur. Ailesel, genetik bir yatkýnlýktan bahsedilmektedir. Bazý anne babalar çocuða küçük yaþta düzen, temizlik ve terbiye konularýnda katý disiplin uygulamýþlardýr. Bu anne babanýn çocuktan beklentileri çok yüksektir. Çocuðu aþýrý denetim altýnda tutarlar. Konuþmasýna sürekli müdahale ederler. Lütfensiz konuþmasýný istemezler. Bu durumun çocuðun konuþmasýný engelleyebildiði ve konuþmada duraksamalara sebep olabildiði ifade edilmektedir.Bir baþka görüþ de konuþmanýn beyinde yetersiz lateralize olduðu; daha çok her iki hemisferde de temsil ediliþinden ortaya çýktýðý þeklindedir.Kekemeliði baþlatan en büyük nedenin korku olduðunu belirtebiliriz.


Kekemelik çocuðun toplumsal uyumunu aksatýr. Konuþmaktan çekinir, kekeleyeceði korkusuna devamlý sahiptir. Çekingenlik, utangaçlýk, güvensizlik gibi ek belirtiler geliþir. Bu durum çocuðun arkadaþ iliþkilerini ve okul baþarýsýný etkiler.

2-3,5 yaþlar arasýnda baþlayan kekemelik genellikle geçicidir. Bu yaþlarda çocukta düþünme hýzý konuþma hýzýný geçtiðinden ya da yetersiz konuþma ile düþünce ifade edilemediðinden fizyolojik kekemelik ortaya çýkar. Erken yaþta baþlayan geçici kekemelik durumunda aile çocuða düzgün konuþmasý için baský yapmamalý, çocuðun konuþmasýna dikkat çekilmemelidir.

Hafif vakalarda düzelme %50 ile % 80 arasýndadýr. Ergenlik döneminde geçebileceðini vurgulayan araþtýrmalar vardýr.Anne babanýn dayaktan, korkutucu tepkilerden sakýnmasý uygun olur. Aile çocuðun konuþmasýna sürekli karýþmalar ve düzeltmeler yapmamalýdýr. Anne baba sabýrsýz ve üzgün bir tavýr içine girmemelidir. Çocuðun tedirginliðini azaltýcý önlemler almalý, aþýrý titiz, düzenli, denetimci ve kuralcý tutum gevþetilmelidir.

Kekemelik baþlar baþlamaz bir psikoloji merkezine gidilmesi uygun olur. Çocuðun ruhsal sorunlarýnýn çözülmesi. kekemeliðin yer etmeden geçmesini saðlayabilir. Kekemelik tedavisinde amaç, kekemelikle birlikte çocuðun ruhsal durumunun da düzeltilmesidir. Yani tedavinin büyük ölçüde amacý benlik saygýsýnýn korunmasýdýr.

Konuþma tedavisi, uzmanlarý tarafýndan yapýlmalýdýr. Altý*yedi yaþýndan büyük çocuklar bu tedaviden kolay yararlanýrlar.


TÝKLER
Kaslarda beliren, irade dýþý aralýklý kasýlmalardýr. En çok yüz kaslarýnda görülur. Tik yer ve biçim deðiþtirebilir. Örneðin, göz, baþ sallama gibi. 6-7 yaþlarýnda sýk görülür.

Tik erkek çocuklarýnda daha çok görülen bir gerginlik belirtisidir. Genel gerginliðin, belli bir kasýn kasýlmasýyla dýþarý vurulmasý olarak yorumlanýr. Kekemelik gibi tikler de çocuðun duygusal durumuyla iliþkilidirler. Ortaya çýkýþý, aþýrý korku, heyecan ve ürkme yaratan olaylarý izler. Sýk olarak altý yaþýndan sonra baþlarlar. Tikin ortaya çýktýðý çocuklar, genellikle tedirgin, kaygýlý ve gergindirler. Genellikle bu çocuklarýn anne babalarýnda titiz, kuralcý kiþilik özellikleri gözlenebilmektedir.

Çocuðun yorgun, heyecanlý, sýkýntýlý olduðu durumlarda ortaya çýkan tiklere, çocuðun dikkati çekilmelidir. Tiklerin çoðu geçicidir. Tik görülür görülmez, vakit geçirmeden bir çocuk psikologuna danýþmak yararlý olur. Böyle durumlarda çocuðu tedirgin eden nedenlerin bulunmasý ve durumun düzeltilmesi gereklidir..


YATAÐINI ISLATMA (ENUREZÝS)

Tekrarlayýcý nitelik taþýyan, istem dýþý iþemedir. Çocuklar 3-5 yaþlarý arasýnda idrarý kontrol edebilecek biyolojik olgunluða eriþir. Bu yaþlardan sonra ayda en az iki kez yataðýný veya altýný ýslatmasý bir sorun olarak deðerlendirilmekte ve tedaviye gerek duyulmaktadýr. Tuvalet kontrolü uygun eðitimle kazanýlýr. Altýný ýslatma bebekliðinden beri sürüyorsa birincil, en az bir yýl kontrol edebildikten sonra baþlamýþsa ikincil adý verilir. Tek baþýna olabildiði gibi baþka sorunlarla birlikte de görülebilir.

Toplumumuzda çok sýk rastlanýlan bir psikolojik þikayettir. Erkek çocuklarda daha sýk görülmektedir. Altýný ýslatan çocuklarda ailesel bir yatkýnlýktan söz edebiliriz. Araþtýrmalarda bu çocuklarýn birinci derece akrabalarýnda da %70 oranýnda altýna iþeme þikayeti görülür. Erken baþlatýlan, kusurlu tuvalet eðitimi, kardeþ doðumu, ailedeki ölüm, ayrýlýk, hastalýk gibi duygusal durumlar, okul sorunlarý veya aþýrý koruyucu aile tutumu tuvalet eðitimini geciktirir.

Altýný ýslatmada bedensel hastalýklarýn rolü çok azdýr.Altýný ýslatanlarda uyku derindir. Ýþeme devam ettikçe anne ile iliþkiler bozulur. Bu çocuklarda epileptik bir durum olup olmadýðý incelenmelidir.

Altýný ýslatmanýn organik, biyolojik bir nedenden dolayý olmadýðý anlaþýldýktan sonra psikolojik tedavi baþlar. Anne babanýn sabýrlý ve anlayýþlý yaklaþýmý sorunun kýsa sürede çözülmesini saðlar. Azarlanýp ayýplanan çocuklarda aþaðýlýk duygusu geliþir. Sertlik ve utandýrýcý cezalar iþe yaramaz. Akþamlarý sulu besinlerin kesilmesi sonuç vermeyen bir önlemdir.

Bu çocuklarýn tedavi edilmeleri sonucu kýsýr kalacaklarý veya erkekliklerini kaybedecekleri düþüncesi kesinlikle yanlýþtýr. Altýný ýslatmanýn sünnetle, ergenlikle, askere gitmekle veya evlenmekle ortadan kalkacaðý gibi fikirlerin temeli yoktur. Çocuk bir psikoloji merkezine götürülmelidir. Bu merkezlerde psikolojik yardým ve davranýþçý yöntemlerle soruna çözüm bulunacaktýr.

DIÞKI KAÇIRMA (ENKOPREZÝS)

Çocuðun tuvalet eðitimini tamamlamasý gereken yaþa gelmiþ olmasýna raðmen istemli ya da istem dýþý olarak kakasýný kontrol edememesiyle ortaya çýkan bir bozukluktur. Seyrek görülen ve daha çok erkek çocuklarda rastlanan bir durumdur. Burada altýný ýslatmadakinden daha aðýr bir ruhsal uyumsuzluktan söz edebiliriz. Bu taný 4 yaþýndan sonra konur.

Yeni bir kardeþin doðumu, anneden ayrýlýk, korkutucu olaylar, hastaneye yatýþ, anaokuluna gidiþ gibi tedirgin edici durumlarda görülebilir. Bu durumlarda çocuðun bu tepkisi annenin aþýrý temizliðe ve titizliðe önem veren, cezalandýrýcý tutumuna bir tepki olarak ortaya çýkabilmektedir. Çocuða tuvalet eðitimi baskýyla uygulanmýþsa bu durum görülebilir. Bu davranýþýyla çocuk hem annesinin ilgisini çekmekte hem de ona baþkaldýrmaktadýr. Bu çocuklarda güven eksikliði ve benlik saygýlarýnda zedelenmeler gözlenebilmektedir. Aile ve arkadaþ iliþkilerini bozan bir durum olduðundan tedaviye vakit kaybetmeden baþlanmalýdýr.

Böyle bir çocukta ilk yapýlmasý gereken, varsa gereksiz baskýlarýn kaldýrýlmasý ve aþýrý titiz tutumdan vazgeçilmesidir. Çocukla önce olumlu bir iliþkiye girilmeli, sonra günde üç-dört kez belirli aralýklarla tuvalete oturmasý saðlanmalýdýr. Hatta bu aþamada uygun ödüller yarar saðlayabilir.

Sorun, uzun süredir devam ediyorsa, bir psikolojik merkezden yardým istenmelidir. Psikoterapi ve davranýþçý yöntemlerle sorun çözülür.

DAVRANIÞ BOZUKLUKLARI

Yapýlan araþtýrmalar davranýþ bozukluðunun 1-5 yaþlarýnda görülebileceðini, tanýnýn 8 yaþ sonrasýnda konabileceðini gösterir. Davranýþ bozukluðu gösteren çocuklarýn, yetiþkinliklerinde de buna rastlandýðýný söyleyebiliriz. Erkek çocuklarda davranýþ bozukluklarý kýzlara oranla, dört kat daha fazla görülmektedir. Davranýþ bozukluklarýnda organik nedenlerden bahseden çalýþmalarýn yaný sýra bazý araþtýrmalar ana babadaki ruhsal bozukluklarýn çocuktaki davranýþ bozukluðu ile doðrudan ilgili olabileceðine dikkati çekmektedirler. Sýklýkla boþanma, aile içi kavgalar da davranýþ bozukluðuna neden olabilmektedir. Ana babalarýnda davranýþ bozukluðu olan çocuklarda davranýþ bozukluklarý olabileceði de ileri sürülen görüþler arasýndadýr. Davranýþ bozukluðu da tek nedenle açýklanamaz. Böyle durumlarda psikoloji merkezlerinden yardým istemek gerekmektedir.

Yalan Söyleme

Yalan herkesçe ayýplanan bir davranýþtýr. Ama anne baba çocuðun hayal gücüyle yalaný birbirinden ayýrmalýdýr. 3-5 yaþ arasýndaki çocuklarýn hayal güçleri çok zengindir. Hayali olaylar, hikayeler masallar anlatýrlar. Anlattýklarý þeylere kendileri de inanýrlar. Hatta bazý çocuklarýn hayali arkadaþlarý bile vardýr. Anne baba bu durumu tam doðru deðerlendiremezse, çocuðun yalan söylediðini sanarak paniðe kapýlýr. “Benim çocuðum çok yalan söylüyor” diye psikoloða getirilen pek çok saðlýklý çocuk vardýr.

Çocuðu yalana yetiþkinlerin çeliþkili tutumu iter. Çocuklar yalana çok duyarlýdýrlar. Anne veya baba kendi yalanýna çocuðu ortak etmemelidir. Çocuk bu tür yalanlarý anne babaya karþý kullanýr.

Çocuk sýk sýk yalan söylüyorsa bu önemli bir durumdur. Anne baba ile çocuk arasýndaki güven sarsýlmýþ demektir. Çocuk anne babanýn beklentileri kendi gücünü aþtýðýnda ya da ceza korkusuyla yalana baþvurabilir. Yalan söylediði için çocuðu zorlamak, dövmek sakýncalýdýr. Çocuk gerçeði söylemekten korktuðu için yalana baþvurabilir. Ya da yaptýðý þeyin yanlýþ, yapýlmamasý gereken bir þey olduðunu bildiðinde yalan söyler. Böyle durumlarda çocuðun yalan söyleme sýklýðý ve dozu dikkate alýnarak bir psikologdan yardým istenmelidir.

Çalma (Hýrsýzlýk)

Anne babalar çalma karþýsýnda sert tepki gösterirler. Üçyaþýndaki çocuk sormadan alýnmamasý gerektiðini bilir. Yine de beðendiði bir þeyi cebine koymaktan kendini alamaz. Böyle durumlarda en doðru yol çocuðu korkutmadan, dövmeden, alýnan þeyin mutlaka geri verilmesidir. Çocuk gereksiz yere suçlanmamýþ, davranýþý da onaylanmamýþ olur.

Okul çaðýndaki çalmalarýn üzerinde önemle durulmalýdýr. Çalma önemli bir ruhsal sorundan ileri gelebilir. Kendine güveni olmayan çocuk ilgi çekmek için hýrsýzlýk yapabilir. Çalma, bazý durumlarda da bir yardým çaðrýsýdýr. Çocuk çalarak ailesine “benim farkýma yarýn” demek istemektedir. Sevgi eksikliði ile çalmanýrý arasýnda bir iliþki vardýr. Anne, baba yoksunluðu çeken çocuklarda çalma davranýþý görülür. Çocuk sevildiði, benimsendiði duygusu iyice yerleþinceye kadar çalmaya devam eder.

Anne babalar çalma karþýsýnda soðukkanlý davranmalýdýr. Dövme, ayýplama, yüzüne vurma, arkadaþlarý arasýnda rezil etme çok tehlikeli yöntemlerdir. Ilk çalmada anne baba ve okulun baðýþlayýcý ama duyarlý olmasý çok önemlidir. Çalma çocuk için çok hassas bir konudur. Böyle bir davranýþa hiçbir zaman boþ verilmemeli, bir psikoloða danýþýlmalýdýr.

Saldýrganlýk
Saldýrgan çocuk, ruhsal sorunlarýndan dolayý çevresiyle uygun iliþkiler kuramaz. Kavgacýdýr. Büyüklere karþý gelmeye eðilimlidir. Öfkesini kontrol edemez. Durmadan sorun yaratýr. Çocuðun saldýrganlýðý süreklilik gösterir.


Saldýrganlýk doðuþtun getirilen bir dürtüdür. Kontrol edebilir ya da olumlu yollara kanalize edilebilir. Çocuk baþlangýçta sal*dýrganlýðýný açýk olarak dýþa vurur. Bebek, istekleri engellendiðinde öfke nöbetleri gösterir. Yaþ ilerledikçe isteklerini ertelemeyi ve beklemeyi öðrenir.

Her türlü saldýrganlýðýn engellendiði ortamlar çocukta gerginlik yaratýr. Uygun yollardan saldýrganlýðýný boþaltmasýna izin verilmeyen çocukta bu saldýrganlýk dýþa yönelir. Dayaðýn olduðu bir evde yetiþen çocuk da kardeþini veya arkadaþlarýný dövecektir. Saldýrgan çocuk temelde güvensiz, doyumsuz ve sevilmediðine inanan çocuktur. Kendine özsaygýsý azdýr. Dürtülerini kontrol etmeyi öðrenememiþtir. Böyle çocuklarýn anne babalarý ya çok sert ve hoþgörüsüz, ya tutarsýz davranýþlar içinde, ya da gevþek bir disiplin anlayýþýna sahip olabilmektedirler. Bu çocuklar, öfkelerini kontrol etmekte zorluk çekerler. Saldýrgan çocuk, ailedeki dengesizliðe ve ayartýcý çevre koþullarýna baðlý olarak suça yatkýnlýk kazanabilir.

Anne babanýn olumsuz tutumu saldýrganlýkta önemli rol oynamakla beraber, tek neden deðildir. Çocuðun organik olarak etkilendiði durumlarda da saldýrganlýk tepkisi ortaya çýkabilir.

DÝKKAT EKSÝKLÝÐÝ ve AÞIRI HAREKETLÝLÝK
(HÝPERAKTÝVÝTE)

Burada, dikkat eksikliði ve aþýrý hareketlilik, ataklýk en önemli belirtilerdir. Bu çocuklarda motor davranýþlarda, biliþsel iþlevlerde, kiþiler arasý iliþkilerde bozukluklar vardýr. Bunlarýn yaný sýra tabloya ruhsal bozukluklar da eklenebilmektedir.

Dikkat eksikliði hiperaktivite olmadan da olabilir.Bu çocuklar aþýrý hareketlidirler. Çocuk hiç yerinde duramaz. Bebekliðinden beri hareketli olan bu çocuklar genellikle yürümeye baþladýklarýnda hemen fark edilirler. Hareketleri amaca yönelik deðildir. Durmak, yorulmak bilmezler. Anneler bu çocuklarý “Düz duvara týrmanýr” biçiminde nitelendirirler. Bu çocuklar savruk ve düzensizdirler.

Özellikle okul döneminde zorlanýrlar. Okula uyum saðlamakta sorunlar çýkar. Sýrada oturmakta, dersleri takip etmekte sýkýntý çeken bu çocuklar, yazmada ve okumayý öðrenmede de zorluk çekerler. Öðretmenleri ve arkadaþlarýyla sürtüþmeye girer, öðretmeni öfkelendirir, arkadaþlarýnýn saçýný çekerler. Bu aþýrý hareketlilik kimi zaman saldýrganlýða dönüþür. Ýnce motor hareket gerektiren (yazý yazma, düðme ilikleme gibi) iþlerde zorlanýrlar.

Biliþsel iþlemlerde ise dikkat süreleri az, bir iþe yoðunlaþmalarý
çok zordur. Bu yüzden zekalarý normal olmasýna raðmen, öðrenme güçlüðü, okul baþarýsýzlýðý çekerler. Kýsa süreli bellekleri zayýftýr, ancak uzun süreli bellekte sorun yoktur. Çarpým tablosunu öðrenmekte zorlanýrlar.

Kiþisel iliþkilerde baþladýklarý arkadaþlýðý sürdüremezler. Ruhsal açýdan bu çocuklar ataktýrlar, çabuk uyarýlýrlar, tehlikeyi kavrayamaz, kazalara uðrarlar, engellenme eþikleri düþüktür, çabuk heyecanlanýr, küçük nedenlerle aþýrý neþe ve aðlama davranýþý gösterirler. Erkek çocuklarda kýzlardan daha fazla görülmektedir. Baþlama yaþý 3-4 yaþ olarak görülse de farklýlýklar bebeklikten itibaren baþlamýþtýr.

Bu çocuklar bebekliklerinde huysuz, huzursuz, sürekli aðlayan, zor bebekler olarak tanýmlanýrlar. Aile okul öncesi dönemde fark etmez. Çoðu zaman okula baþladýðýnda fark edilirler. Çünkü çocuk hem okula uyum saðlamakta zorlanmakta, hem de öðrenme güçlüðü çekmektedir. Burada bilgiyi iþlemede bir fonksiyon bozukluðu söz konusudur.

Tedavi, belirtileri, þikayetleri ortadan kaldýrmaya yöneliktir. Bu süreçte çocuklarýn aþýrý hareketliliklerini azaltmak ve dikkatlerini artýrýcý çalýþmalar yapýlmaktadýr. Ailenin ve öðretmenin bu konu hakkýnda bilgilendirilmesi ve katýlýmlarý gerekmektedir. Aile, çocuk ve öðretmenin iþbirliðine girmesi, tedavinin gidiþini hýzlandýracaktýr. Çocuðun bozukluðuna uygun, disiplin uygulayan, tutarlý ve kararlý olan, ilgili, sevecen davranan anne babalar bu konuda baþarýlý olurlar. Bu çocuklara karþý aþýrý disiplin veya gevþek tutum uygun deðildir. Böyle bir çocuða sahip olan ailenin iþi zordur. Ailelere tavsiyemiz çocukta yukarýda saydýðýmýz özellikler fark edildiðinde bir psikoloji merkezinden yardým istemeleridir.

AÞIRI KÝLO SORUNU
Bebeðin aþýrý kilolu olmasý annenin ve çevrenin hoþuna gider. Anne, çevrenin beðenisini almak için bebeði olmasý gerekenden daha fazla beslemeye çalýþýr. Fazla kilo nasýl yetiþkinlerde istenmeyen bir durumsa, hem bebek hem de çocuk için uygun deðildir. Uzmanlar yetiþkinlikteki fazla kilonun bebeklikte ve çocuklukta oluþan yanlýþ beslenme alýþkanlýðýnýn sonucu olduðunu söylemektedirler. Fazla kilo, çocukta duygusal ve sosyal problemlere neden olabilir. Bu nedenle anne baba çocuklarýnýn fazla kilo almamasýna dikkat etmelidirler. Çocuða yemek konusunda baský yapmak, “yemezsen darýlýrým” biçiminde zorlamalara girmek sakýncalýdýr. Yetiþkinlerde olduðu gibi ender durumlarda da çocuklar endiþeli veya stresli olduklarý için daha fazla yemek yiyebilirler. Bu hallerde yemek karýn doyurmak için deðil, kendini tatmin etmek, rahatlamak için yenir. Sonra alýþkanlýk haline gelir. Bu çocuk için de istenmeyen bir durumdur.

Anne babalar yemeði ödül veya ceza olarak kullanýrlar. Bu çok yanlýþ bir uygulamadýr. Anne babalar çocuðun fazla yemesinden dolayý duyduklarý endiþeyi çocuða hissettirmemelidirler. Bu, çocuðu psikolojik olarak etkileyebilir.

Þiþman çocuklar arkadaþlarýnýn alaylarýna hedef olurlar. Çocuk bu yüzden psikolojik olarak olumsuz etkilenebilir.

Alanur Özalp, Uzman Klinik Psikolog


radyobeyan