Adak By: hafýz_32 Date: 19 Kasým 2010, 12:07:13
Adak
Tanýmý: Arabça Výezr olarak ifade edilen adak; mükellefin kendisini, üzerine vacip olmayan þeylerde Aîlah Teâlâ için sorumlu/mecbur kýlacak sözleri ifade etmesidir, örneðin, Allah için Þunu yapmak üzerime þart olsun, adak olsun gibi.
Meþruiyeti: Yüce Allah þöyle buyurmuþtur; 'Yaptýðýnýz her infaký/harcamayý ve adadýðýnýz her adaðý muhakkak Allah bilir [40] 'O kullar, verdikleri sözü/adaðý yerine getirirler. Fenalýðý oldukça yaygýn olan bir günden korkarlar.[41]
Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); Allah'a itaatte bulunmayý adayan kimse, O'na itaat etsin. Allah'a isyan olan bir þeyi adayan kimse, O'na isyan etmesin [42] buyurmuþtur. Alimler, adakta bulunmanýn caizliði ve onu yerine getirmenin gerekliliði hususunda icma etmiþlerdir.
Adaklar Ýki Kýsma Ayrýlýr:
1. Mutlak Adak: Hiçbir þarta baðlanmadan, kiþinin kendisini bir iþ yapmaya zorunlu kýlmasýdýr. Örneðin, Allah için iki rekât namaz kýlacaðým demek gibi. Bu türden adaklarý birçok âlim mekruh görmekle birlikte, 'bu gibi adaklarda bulunanlarýn, adaklarýný yerine getirmeleri vaciptir' demiþlerdir. Bazý âlimler ise bu tür adaklarýn müstehap olduðunu belirtmiþlerdir.[43]
Hanefî mezhebine göre mutlak adaðýn yerine getirilmesi vaciptir.
2. Þartlý Adak: Bir nimetin gerçekleþmesi veya bir sýkýntýnýn önlenmesi þartýna baðlý olarak, kiþinin kendisini bir iþ yapmaya zorunlu kýlmasýdýr. Örneðin, Allah Teâlâ eðer hastama þifa verirse, bir fakiri doyuracaðým demek gibi. Þarth adakta bulunmak mekruhtur. Nitekim Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'Hiç kuþkusuz adaklar, bir þeyi ne öne alabilir, ne de geciktirebilir. Onun sadece cimrinin elinden mal çýkarýlýr [44] buyurmuþtur.
Hanefi mezhebine göre, olmasý istenen bir þarta baðlanan adak, o þartýn gerçekleþmesiyle 'vacip' olur. Gerçekleþmesi istenmeyen bir þarta baðlanan adak sahibi, adaðýyla ilgili arzunun gerçekleþmesi durumunda, dilerse adaðýný yerine getirir, dilerse yemin kefereti öder.[40] Bakara, 270.
[41] Ýnsan, 7.
[42] Buharý, 6696; vdð.
[43] Ýbn Hazm, el-Muhallâ, 8/2; Neylü'l-Evtâr, 8/277: Sübülü's-Sebm, 4/1446.
[44] Buhârî, 6692; Müslim, 1639.